HABER MERKEZİ –
“Şehit düşen yoldaşları anlatabilmek için kelimeler ürkek davranır, sayfalar da utanır beyazlığından. Çoğu zaman yüreğin derinliklerindekiler dökülemez cümlelere. Ancak birebir sizinle yaşamak, sizi sizden tanımak en güzeli olurken, sizi anlatabilmek ardıllara ve yarınlara taşıyabilmek, yarınki çocukların göz bebeklerinde yaşatabilmek en temel vazifelerimizdendir.
İki cümle de olsa anılarımızı paylaşmak, hayallerinizi aktarmak, sizi tanımayanlara tanıtmak her özelliğinizi devrime akan gençlerde buluşturmak bizim yoldaşlık görevimiz ve borcumuzdur. Çünkü sizler yazılmayan insanlık hukuku, doğanın dostu ve tanrıça ananın savaşçılarıydınız. Güneşin ışınlarıyla beslenen, topraktan boy veren özgürlük tohumlarısınız. Bize düşen yaşam ırmağınızda bir avuç su içmek, bir avucunu da etrafa vermektir.
Jîn’le yaşamak kadında anlam bulacaktı.
VeJîn’le dönüşümü gerçekleştirip intikam olacaktı.
Derwêş, Kürdistan’da bulacaktı Adulêsini.
Şahin, sıradanlığı reddedip göklere uçacaktı.
Brûsk, şimşekler kadar hızlı insana dost, düşmana düşmandı.
Botan’la Cudi Lawkê Xerîplerin olmaması için yüreklerini mücadeleye kucak açacaklardı.
Cigerxwîn, özgürlük felsefesini okuyarak yarınla şiirini acılardan uzak nakşedecekti.
Şiyar ise özgür yarınların komutanı olacaktı.
Jîn…
Heval Jîn’le 2010’da tanışmıştık. Mütevazı bir arkadaştı, pes eden bir kişiliği kabul etmezdi. Üslubu çekici olduğu kadar da kazandırıcıydı. Yaşamdaki duruşu örnek, bir o kadar da öğreticiydi. Konuştuğunda gözlerinin içi güllerdi. Masum bakışlarını hiçbir zaman bizden esirgemezdi. Parti içerisinde ilk komutanımdı. Kısa bir süre beraber kaldık. Bu kısa süre içerisinde çok şey öğretti bize. Her şeyden önce mücadele etmeyi sadece mevzide değil, yaşamda da mücadele etmeyi öğretmişti bana.
Düşmanın kalbinde patlayan sen oldun. Sen irade, mücadele, özgürlük ve sen Zîlanların yoldaşı oldun. Bilir misin, gülüşün yüreğimde asılı kaldı asi kız…
Vejîn…
Ya sen esmer kız, seni anlatabilecek miyim acaba?
Heval Vejîn’le aynı timdeydik. Yaşam doluydu, kendini geliştirmek için kendisiyle inatlaşan bir arkadaştı. Okuma ve yazması olmamasına rağmen öğrenmek ve öğretmek için hep çalışırdı. Kendisini geliştirirken etrafındaki insanları da geliştirmesini bilirdi. İntikam doluydu, gerilikler karşısında her zaman savaşırdı. Heval Vejîn bisvingçiydi. Bisvingine çok bağlıydı. Çocuk saflığını ve masumluğunu sürekli korurdu. Adı gibi eylemiyle yeniden bir yaşam yarattı.
Ya seni unutabilir miyim, heval Şiyar!
Aynı taburdaydık, bölük komutanımızdı. Ona bir yazı yazmıştım. Yazımın başlığı; “o bir komutandı.” Parti içerisinde heval Agit’ten sonra ilk defa bir erkek arkadaşa komutanım demiştim. Çünkü o Agit yoldaşın izinde ilerleyen ve kendisini bu temelde yetiştiren bir komutandı. Yaşamdaki duruşu askeriydi. Yoldaşını çok düşünür ve hissederdi.
Alanımızda eylem hazırlıkları yapılıyordu. Bunun için bir grup arkadaş askeri eğitimden geçecekti. Bu eğitimi de Şiyar arkadaş verecekti. Eğitimin başında bize ilk söylediği şey; “Eğer eğitimde ter dökmeseniz savaşta kan dökersiniz. Savaşta kan dökmenize asla izin vermeyeceğim”. Bu yaklaşımından çok etkilenmiştim.
Savaş taktiklerinde kendisini geliştirmiş bir yoldaştı. Yaşam ve ilişkilerinde oldukça mütevaziydi. Evet, Şiyar yoldaş;“başarılı olacaksınız” diyordu. Senin bize verdiğin emeği asla boşa çıkartmayacak, o emeğe layık bir savaşçı olacağım. Sana elveda demeyi hiç düşünmeden yeniden merhaba diyorum.
Yaşama her zaman gülümseyen yoldaşa
Botan yoldaş, Rojhilatlı bir arkadaştı. 2011 yılında Şehit Amed taburunda birlikteydik. Onu birkaç defa görme şansım oldu. O süreçte pratik çalışmalar çok yoğundu, herkes farklı bir işle ilgilenirdi. Botan arkadaş da her gördüğümde bir işle uğraşıyordu onu hiç boş görmedim. Botan arkadaşta ilk dikkatimi çeken masum gülüşü ve yüreğindeki temizlikti. Yaşam içerisinde fedakar ve güler yüzlüydü.
Botan arkadaş bir gün yanımıza geldi. Şikeftin tüneli çok alçak olduğundan eğilerek geçmek zorunda kalmıştı. Botan arkadaş tüneli geçmiş mangaya geldiğinde bile eğilerek geliyordu.Mangaya niye eğilerek geliyorsun? dediğimde. Gülümseyerek; “her zaman tedbirli olmak lazım” dedi. Hepimiz gülmeye başlayınca, kendisi utanıp konuyu değiştirmeye başladı. Güldüğünde adeta göz bebekleri gülerdi. Yoldaşlarına yaklaşımda dürüst ve hesapsızcaydı.
Ve Şahin yoldaş
Şahin yoldaşla aynı taburdaydık, yaşamda konuşkan bir arkadaş değildi. Konuştuğunda ise fırtınalar kopardı. Gözlemleri çok güçlüydü. Yürüttüğü çalışmalarda hep başarılı olmak için çabalardı. İnatçıydı. Genç olmasına rağmen olgun ve fedakardı. Şahin arkadaşın gözlerine baktığında düşmana olan kini ve nefreti görmemek elde değildi. Savaşçı biriydi. Çok genç olmasına rağmen doçkayı çok iyi kullanırdı. Bu yaşta bu doçkayı böyle kullanması beni ve diğer yoldaşları oldukça şaşırtıyordu. Yönetimdeki arkadaşlar eylem için bize toplantı yaptıklarında Şahin arkadaş müsaade isteyip; “örgütü zorlamadan öneri yapıyorum. Arkadaşlar beni gözden geçirip saldırı grubuna koysalar çok sevinirim” dediğinde ve hayır cevabını aldığında çok etkil. Arkadaşlar onu eyleme koymak istemiyorlardı. Yarım bıraktığı hayallerini gerçekleşeceğiz.
Heval Cudî
Heval Cudî Zap alanına ilk geldiğinde onların grubunu almaya gitmiştim, yani kuryeleriydim. Beni görünce şok olmuştu. “Heval gideceğimiz yere bizi sen mi götüreceksin?” dedi. “Evet beğenmedin mi, çok genç olabilirim ama arazide hakimim”demiştim. Heval Cudî’nin çantasını ve silahını alıp öne geçtim. Yanıma gelip eşyalarını istedi. “Tamam, küçük komutanım, sana güveniyoruz” dedi.
Cudî arkadaş dil konusunda ne kadar zorlansa da bunu hiçbir zaman kendine engel yapmazdı. Askeri bir duruşa sahipti, etrafındaki herkesin de böyle olmasını isterdi. Aradan üç yıl geçti, en son eylem grubunda beraberdik. Bana bakıp, “küçük komutanım büyümüş ve biz beraber eyleme gidiyoruz” dedi. Karşılaştığımız için çok sevinmiştik. Ayrılmadan önce yanıma gelip “kendini koru” dedi. Eylemin son saatine kadar, “kendine iyi bak, dikkatli ol sana bir şey olmasın küçük komutanım” diyordu.
Cudî arkadaş hedefinin büyüklüğü kadar yaşadın. Cesaretlice, onurluca yeniden var olmak için gittin.
Ya sen devre arkadaşım
Cigerxwîn arkadaşla yeni savaşçı devresinde birlikleydik. Türkçe konuştuğum için beni eleştirirdi. “Neden ana dilini konuşmuyorsun? Öğrenmeye çalış, çaba ver yoldaşım” derdi. Sıradan bir kişiliği kendine kabul etmezdi. Gelişmek için çok çalışırdı. İnatçı olduğu kadar da gururluydu. Yoldaşlarını tanımak ve hissetmek için çaba verirdi. “Kendimi ideolojik ve askeri konularda geliştireceğim” derdi. “Bana verilen emeğin hakkını vermenin zamanı geldi” diyordu. Üç yıl sonra eylem için bir araya gelmiştik. Üç yıldan sonra Cigerxwîn arkadaşı gördüğümde kendisini oldukça geliştirmişti. Uzun zamandan sonra onu görmek, ve aynı eylem grubunda yer almak ikimizi de oldukça şaşırtmıştı. O gün yeni savaşçılarda geçirdiğimiz anılarımızı bir bir tazeledik.Cigerxwîn arkadaş Kuzey’e gitmeyi çok istiyordu. En son ayrılırken bile,“kendimi her yönüyle geliştirip, Kuzey’e gideceğim” diyordu.
Evet, can yoldaşım, senin her zaman yüreğin ve beynin yaşından büyük oldu.
Derwêş yoldaş
Aynı taburdaydık, şikeft çalışmasını birlikte yürütüyorduk. Sürekli bize, Derweşê Evdê’nin şarksını söylerdi. Mütevazılığıyla tanınırdı. Ve kocaman bir yürek taşıyordu. “Sistemin insanda yarattığı bütün geriliklere mermi sıkacağım” diyordu. “Bütün zorluklara ve güzelliklere rağmen umutla yaşamak gerekir” dediği zaman gözlerinin içi gülüyordu. “Yaşamayı bilen insan için yaşam çok güzel” derdi.
Dolu dolu yaşamayı bildin yoldaşım. Yaşama anlamla bakmayı hiçbir zaman ihmal etmedin. Bu yüzden yaşamda her zaman moralli ve güçlüydün. Senden aldığımız moralle bu yaşamı daha da anlamlı kılacağız.
Yazılmış tarihte hiç yaşanmamışın adı
Susamış toprağa özgürlük yağmurudur Jîn
Gözleri duvarlara mahkum edilmiş kadının
İsyan çığlığıdır Vejîn
Derwêş bir kelebeğin kanatlarındaki renkleri
Hissetmenin verdiği heyecandır
Zîlan gibi bin yılları parçalamaktır Cudî
Botan, yoluna devam etmenin coşkusu ve yaşamanın adıdır
Şiyar gibi kendini aşmaktır, sınırları parçalanmaktır yaşamak
Güneşe ulaşmak, anlamak ve onunla bütünleşmektir Şahin
Cigerxwin gibi doya doya ışınları içine çekmektir
O sıcaklıkla Viyanların hasretini gidermek
Sema ve Derwêş gibi an’a cevap olmaktır yaşamak
Şahadet bin yılların verdiği intikam hırsıyla parçalanmaktır gerilikleri…
Rüzgar olup essem İmralı penceresine
Görsem İmralı’daki o güneş yüzlü yüce insanı
Bir esinti olup İmralı’ya ulaşsam
İşte o zaman özgürlüğe, daha fazla yakınlaşırım
Bir kasırga olup yıksam o duvarları
Ve o duvar arasındaki Güneş’e ulaşıp sizin yerinize sarılabilsem”
Bêrîtan Urfa