HABER MERKEZİ – İşgalci Türk ordusunun Medya Savunma Alanlarına yönelik 23 Nisan’da başlattığı işgal saldırıları 40 gününde adeta bir çıkmazı yaşıyor. Bunu aşmak için her türlü yol ve yöntemi mubah gören işgalci Türk ordusu, gerilla güçleri karşısında adeta bozguna uğradı.
İşgalci Türk ordusunun Medya Savunma Alanlarına bağlı Avaşin, Metina ve Zap bölgelerine yönelik 23 Nisan’da başlattığı topyekün işgal saldırıları devam ederken, girmeye çalıştığı bölgelerde gerilla güçlerinin direnişine çarpıp çarpıp duruyor. Karadan ilerleyemediği için yoğun teknik ve hava saldırılarına yoğunluk veren Türk ordusu, gerilla direnişinin yeni tarz ve taktiği karşısında adeta bozguna uğradı. Avaşin, Metina ve Zap alanlarını işgal saldırısı Türk devletinin Kürt toplumunun varlığını hedef alan ve Kürdistan’ın tümünü işgal edilmesini öngören ‘Çöktürme Planı’nın devamı niteliğinde. Bu plan kapsamında alınan kararlar adım adım hayata geçirilmeye çalışılıyor. Uzun süreli kapsamlı Kürt soykırımı hedefleyen bu plan çerçevesinde Güney Kürdistan’da bölgeyi sivillerden arındırmak, tampon bölgeler oluşturmak ve işgal ettiği alanları genişletmek stratejileri ile ilerlemeye çalışıyor.
GERİLLANIN AĞIR TEKNİĞİ BOŞA ÇIKARAN YENİ TARZ VE TAKTİĞİ
NATO’nun ikinci büyük ve en güçlü ordularından biri olmakla övünen Türk ordusu, gerilla güçleri karşısında onca tekniğe rağmen nasıl çaresiz kaldığını işgalin ilk günlerinde itiraf etti. “Uzaktan kumandalı doçkaları var”, “Füzeleri var” gibi gerekçelere sığınan İşgalci TC, Güney Kurdistan’daki birçok yeri işgal etme planı olmasına rağmen bu süreçte Zendura, Küçük Cilo, Mervanos ve Mamreşo gerilla güçlerinin direnişleri karşısında çakılıp kalmış durumda. Gerilla taktiklerini uygulamadaki yenilikler ve uzmanlaşma karşısında kırılan Türk ordusu, daha çok yeni bir taktik ve eylemlerle adını duyuran Şehit Delal Amed Savunma Kuvvetleri’nin eylemleri karşısında şok olmuş durumda.
Ş. Delal Savunma Kuvvetleri, ilk kez koordineli bir şekilde 2020 Temmuz ayında eylemleri başlamıştı. Heftanin savaşında gerillalar ilk havadan eylem sınavını verirken, neredeyse bölgedeki savaşta en büyük rolü oynadığı söylenebilir. Koordineli eylemler çerçevesinde Ş. Delal Amed Savunma Kuvvetleri 34 etkili eylem ile işgalci TC’nin askerlerine büyük darbe vurdu. Şehit Delal Hava Savunma Kuvvetleri tarafından özellikle Kürdistan’a dönük işgal saldırısının koordine merkezi olan Şırnak’taki 23. Sınır Tümen Komutanlığı, savaş uçaklarının üssü olan Amed’deki 8. Ana Jet Üssü; keşif ve istihbaratta kullanılan insansız casus uçakların Batman’daki koordine merkezi tam isabetle ve başarılı bir şekilde vurarak, özgürlük mücadelesi Kürdistan açısından yeni bir aşamaya geçtiğinin göstergesi olmuştur. Aynı zamanda yeni dönem gerillasının çizgisinde yakaladığı düzey, savaş performansı ve geliştirdiği zengin taktikler karşısında Türk devletinin amaçladığı planlarını başarıya götüremeyeceği net bir şekilde ortaya çıkmıştır.
DİRENİŞE KARŞI ÇAREYİ SAVAŞ SUÇU OLAN KİMYASAL SİLAHLARI KULLANMAKTA ARADI
Türk devletinin Efrîn, Serêkaniyê ve gerilla alanlarına karşı daha öncede kimyasal silah kullandığını bilinen bir gerçeklik. Gerillanın direnişi ve savaş performansı karşısında sonuç alamayan Türk ordusu, Avaşîn, Metîna ve Zap alanlarında gerilla güçlerinin yeni tarz ve taktiği çerçevesinde geliştirdiği savaş tünelleri karşısında çaresiz kaldı. Bu direniş karşısında afallayan Türk ordusu çareyi her zaman olduğu gibi savaş suçu olan kimyasal silahları kullanmakta aradı. Direnişin 10’uncu gününde Zap’ın Mamreşo alanında Türk ordusu ağır darbeler alırken, onlarca hava saldırısına karşı gerilla direnişini kıramaması üzerine çareyi kimyasal silah kullandı. Kullanılan kimyasal silah sonucunda 7 gerilla şehit düştü. Yine 17 Mayıs’ta hiçbir ilerleme sağlayamayan işgalci Türk ordusu savaş uçakları Metina alanına bağlı Zendura Tepesinde gerçekleştirdiği bombardımanda fosfor kullanmıştı.
ÇETE TAKVİYESİ İLE DEMOKRAFİ DEĞİŞTİRME PLANI
Çöktürme planı olan bir konseptle 2015 yılından sonra askeri, siyasi, ekonomik ve istihbarat açıdan Güney Kürdistan’ı bütünüyle denetimine almaya çalıştığı onca belge ve açıklamalarla ortaya çıkmıştı. Azerbaycan’ın Ermenistan’ı işgali saldırılarında ve Libya’da da açık bir şekilde kullandığı katil ordusunu Kürdistan dağlarına taşıdı. Daha önce İşgalci TC devletinin Xakûrkê bölgesi sınırında bulunan Colemêrg’in Şemzinan ilçesine bağlı Rubarok beldesine Cerablus’ta MİT tarafından askeri eğitimi alan Weysi el Cafer sorumluluğundaki çeteler Lelikan alanına konuşlandırılmıştı. Avaşîn, Metîna ve Zap bölgelerine Karadan bir türlü ilerleme sağlayamayan işgalci Türk ordusu Libya’dan çektiği 560 kişilik ÖSO grubunun, operasyona dahil edilmek üzere Hakkari’nin Derecik ilçesinde bulunan askeri birliğe yerleştirildiği öğrenildi. Daha önce yaklaşık bin ÖSO mensubu Bamernî’de bulunan işgalci Türk Ordusunun üssüne yerleştirilmişti. Bu çetelere gizli ödenekten ödenen yüklü maaşlar dışında bazı vaatler verildiği gelen bilgiler arasında. İşgal ettiği alanları tampon bölge olarak kullanıldığı takdirde, Türk devletinin bu demografiyi değiştirme gibi bir hedefi var. Eğer bu işgal saldırıları gerçekleşirse, özellikle Güney Kürdistan’da bu çete gruplarınca işgali ve demografik yapısının değiştirilmesi gündeme gelecek. Şu anda işgal edilen alanlara bu çetelerin yerleştirilme planı devrededir.
GÜNEY KÜRDİSTAN’DA İŞGAL SALDIRILARINA TEPKİLER
Türk ordusunun imha ve işgal saldırılarına karşı Yurtsever Gençlik Hareketi ve Genç Kadın Hareketi’nin öncülüğünde 28 Mayıs’ta Türk işgal saldırılarına karşı “Özgürlük savaşına gelin” hamlesi başlatmıştı. Bu çerçevede Güney Kürdistan’ın her tarafından yüzlerce kişi Koy’dan Behdinan’a doğru canlı kalkan yürüyüşüne başladı.
İşgal saldırılarına karşı gelen en büyük tepki KDP Yürütme Komitesi eski üyesi ve 2019 yılına kadar Süleymaniye sorumlusu olan Edhem Barzani’den geldi. Türk devletinin Güney Kürdistan işgaline yönelik Kürdistan Bölge Başkanlığına, Irak, Birleşmiş Milletler, siyaseti parti ve sivil toplum kuruluşlarına açık mektup sunan Edhem Barzani Irak, Güney Kürdistan’ın işgal edilmesi tehlikesine dikkat çekti.
Aynı zamanda 7 sivil toplum örgütü Irak Cumhurbaşkanlığı, Kürdistan Bölgesi Başkanlığı, Birleşmiş Milletler (BM), Irak ve Kürdistan Bölgesi’ndeki konsolosluk ve misyonlar ile insan hakları kuruluşlarına Türkiye’nin Güney’i işgaline karşı çıkma çağrısında bulundu. Halk ve çevre örgütleri tarafından Kürtlere yönelik saldırıları ve doğasının yok edilmesine yönelik girişimlerine son vermeleri çağrısında bulunuldu.
Halkın ve sivil örgütlerin tepkileri üzerine bölgenin iktidar partileri olan KDP ve YNK içindeki bazı parlamenterler de yaptıkları açıklamalarla tepki gösterdi. Bir yandan bu partilerin içinde bulunan parlamenterlerin tepkisi olurken diğer yandan da işgal saldırılarına karşı canlı kalkan eylemi yapan Güney Kürdistan halkı KDP’nin Dêgele asayişi tarafından engelleniyor.
İşgalci Türk devletinin Metina, Hiror ve Derarê bölgesinde orman katliamını yapması, kesilen ağaçları götürmesi KDP Parlamenterlerinden Rêwing Hirori tarafından da gündeme getirildi.
Irak parlamenterleri, Türk devletinin Güney Kürdistan’a yönelik başlattığı işgal saldırıları ve doğa katliamına karşı harekete geçti.
İçinde Şii, Sünni Arap parlamenterlerin de yer aldığı Kürt parlamenterlerden Serkewt Şemseddin, Galip Muhammed, Mawe Muhammed ve Musenna Emin’in öncülük ettiği bir grup Irak parlamenteri, Türk devletinin Başûrê Kürdistan’a yönelik başlattığı işgal saldırıları ve son günlerde açığa çıkan doğa katliamını durdurmak için harekete geçti. 51 parlamenter, imzaladıkları bir dilekçeyi Irak Parlamento Başkanlığına sunarak, işgal ve doğa katliamının durdurulmasını istedi.
Yine Bağdat ve Hewlêr Tarım bakanlıkları da ormanın talan edilmesine sert tepki gösterdi. Her iki bakanlık yaptıkları ortak açıklamadan, bunun “düşmanca bir tutum” olduğunu belirtirken, “Ortaya çıkan görüntüler ve elde ettiğimiz bilgilere göre Türkiye’den bazı şirketler Türk askeri, korucu ve çeteler aracılığı ile Behdinan’da Kuzey sınırındaki bölgede ormanlar kesilmeye başlamış. Kesilen ormanlardan elde edilen odunlar kamyonlara bindirilerek Türkiye’ye götürülüyor. Bu adım Güney Kürdistan ve Irak’ın doğasının tahrip edilmesidir. Bölgede yaşayan halka ve tüm halklara karşı atılan bir düşmanca adımdır. Türk hükumetinden derhal bunun durdurulmasını istiyoruz. BM başta başta olmak üzere konuya ilişkin uluslararası kurum ve kuruluşları da bir an önce devreye girmesini çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
Komaley İslami Siyasi Komite üyesi Muhammed Hekim, işgalci Türk devletinin Kürt soykırımı ve ormanları talan etme saldırılarına dikkat çekerek, “Dinde orman kesme ve yeşilliği yok etmek haram ve günahtır bunu yapmayın” ifadesini kullandı.
KDP PARLAMENTERLERİ TEPKİ GÖSTERİYOR AMA…
KDP Parlamenterlerinden Rêwing Hirori yanı sıra KDP tarafından parlamenterliği düşürülen eski Komalay İslami Parlamenteri Soran Omer, KDP Parlamenteri Aras Heso Mirxan ve Hevidar Ahmed sanal ağlardaki hesaplarında bu duruma tepki gösterirken, buna yönelik Bölge hükümeti parlamentosunda gündeme getirilmemesi dikkat çekti. Bir yandan az da olsa iktidar partileri içinde böyle seslerin çıkması olumlu bir gelişme olarak değerlendirilirken, diğer yandan da halkın iktidara karşı verdikleri tepkinin gazını almaya yönelik olduğu yorumları da yapılıyor. Tüm bunlara rağmen Bölge hükümeti tarafından TC’nin işgal saldırısına karşı bir tutum belirlemezken, hala ilk günkü açıklamasında olduğu gibi bu saldırılarda PKK’yi sorumlu göstermeye devam ediyor.
VURULAN SİVİLLER VE BOŞALTILAN KÖYLER
İşgal operasyonunda sivil yerleşim yerleri sistematik bir şekilde hedef alınıyor. İşgal saldırılarından önce Behdinan alanında işgalci Türk ordusuna ait 6 karakol ve 36 üssü bulunuyordu. Ancak 23 Nisan’da başlattığı işgal ardından üslerin sayısı 43’e yükseldi. Kanimasi kasabası sınırları içerisinde bin dönümlük arazi İşgalci Türk devletinin getirdiği çeteler tarafından bilinçli bir şekilde ateşe verildi. Burada halka ait bağ ve bostanlar ve diğer meyve ağaçları büyük oranda zarar gördü.
Zaxo’nun Derkarê beldesinde iki kişi hayvanlarını otlatırken Türk işgal güçlerinin saldırılarına maruz kaldı. 1 Haziran öğle saatlerinde Kanimasi’nin Hirorê köyü obüs saldırılarının hedefi oldu. Remezan Eli isimli köylünün obüs saldırısı sonucu yaralandı.
Çelkê köyünde yaşayan Hristiyan vatandaşlar evlerini terk etmek zorunda kaldı. Son işgal saldırısıyla birlikte bombardımanlar nedeniyle son 28 yılda 504 köy boşaltıldı, 50’den fazla sivil hayatını kaybetti
İşgal saldırılarında baskıya maruz kalarak boşaltılan 47 köyün isimleri şöyle: Senat, Deşta Texit, Behnonê, Sorînk, Qesrok, Ava Gozê, Dêre Şeş, Mêrge Şîş, Erên, Perex, Binxirê, Bajawa, Elanş, Zawêtê, Kelok, Qir Kirank, Petromê, Kork, Kondok, Gewrik, Bazingira, Masîsa, Dergel Sindava, Comî, Bihêrî, Şeranşê Jûrê, Şeranşê Jêrê, Pîr Bala, Evlehî, Bîndiro, Banga Jêrê, Banga Jorê, Menîn, Bîrkî, Ava Toka, Şîlan, Şilîn, Kêşan, Heftenîn, Girê Biyê, Rosî, Mêrgehê, Êkmalê, Sewila Rojhilat, Sewla Rojava, Nizdorê, Hewak Golê, Xîzava.
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi