HABER MERKEZİ- KCK Eğitim Komitesi, özellikle son günlerde Kürtçe eğitim kurumlarına yönelik artan saldırılara ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Faşist ve soykırımcı Türk devletinin yaşamın her alanında Kürt halkına yönelik inkar ve imha saldırıları gerçekleştirdiğine vurgu yapılan açıklamada, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik ağır tecridin de bu vahşi saldırıların göstergesi olduğu belirtildi. “Şüphesiz Rêber Apo’ya yaklaşım Kürt halkına karşı yaklaşımdır” denilen açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Rêber Apo’ya yönelik tecrit ile Kürt halkının varlığına, diline ve kültürüne yönelik saldırılar birbirinden bağımsız ele alınamaz. Bugün işgalci Türk devleti, Kürt halkına karşı çok yönlü bir savaş yürütüyor. Kürt halkı siyasi, ekonomik, toplumsal, askeri ve kültürel olarak çok ağır saldırılar altındadır. Tüm bu saldırılara karşı Rêber Apo’nun, özgürlük gerillalarının ve Kürdistan halkının her alanda eşi benzeri olmayan bir direnişi var.
Kürt halkı her türlü işgal ve soykırım saldırılarına karşı boyun eğmedi, diz çökmedi. Kürt halkı, gücünü Rêber Apo’nun ve Kürdistan Özgürlük Gerillalarının direnişinden alan güçlü bir iradeyle mücadelesini büyüterek sürdürüyor. Türk devleti yüz yıldır Kürtleri, Kürt dilini ve binlerce yıllık kadim kültürü yok etmek için her türlü insanlık dışı saldırılarda bulunuyor. Faşist cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar Kürt halkı birçok büyük soykırımlara uğradı. Köy ve şehir isimleri değiştirildi, Kürtçe çocuk isimleri yasaklandı, Kürtçe konuşma yaşamın her alanından çıkarıldı, ulusal kıyafetler yasaklandı, Kürtlere dair her şeye düşmanlık yapıldı. Yüz binlerce insan yerinden edildi, tutuklandı, öldürüldü, vahşi işkencelere maruz kaldı ama Kürt halkı teslim olmadı. Yüz yıldır Kürt halkı her türlü soykırıma ve asimilasyona karşı direniyor. Türk devleti 100 yıldır Kürdistan topraklarını işgal edip kendine yurt yapmak istiyor. Ancak şu ana kadar bunu başaramadılar ve başaramayacaklar. Her seferinde küllerinden doğuyor.
Bugün Türk devleti, AKP-MHP iktidarı, “Tek dil, tek bayrak, tek millet, tek devlet” sloganıyla hareket ediyor ve tüm farklı renkleri, sesleri ortadan kaldırmak, yok etmek istiyor. Kürt dilini bir kez daha yaşamın her alanından çıkarmaya çalışıyorlar. Kürt diline hiçbir şekilde tahammül edemiyorlar. Kürt halkının diline düşmanlık yapıyorlar. TBMM’de Kürt dili hala, “Bilinmeyen bir dil, anlaşılmayan bir dil” olarak tanımlanıyor. Kürtçe şarkılar söyleyip, halay çeken Kürt gençleri tutuklanıyor, Kürt çocukları Zarokîstan’da anadilde eğitim gördükleri için okullar, öğretmenler ve belediyeler hakkında soruşturma açılıyor. Trafik ile ilgili caddeye iki Kürtçe kelime yazınca hemen çeteler eliyle bu yazıları kaldırıyorlar. Son olarak Kürtçe eğitim veren kurumu, kütüphaneyi kapattılar ve onlarca Kürtçe öğretmenini, çalışanı ve emekçiyi gözaltına alıp, tutukladılar.”
HER YERDE KÜRTÇE KONUŞULMALI
Yıllardır Kürt halkına yönelik asimilasyon politikalarının çok güçlü bir şekilde yürütüldüğüne dikkat çekilen KCK Eğitim Komitesi açıklamasında devamla şunlar belirtildi: “Kürt halkını ortadan kaldırmak istiyorlar. Dil ve kültür bir halkın varlığı ve bedenidir. Bir ulus dilini, kültürünü kaybederse yaşamını ve varlığını sürdüremez, yok olur. Rêber Apo, ‘Kültürel soykırım kıskacında Kürtleri savunmak’ başlıklı 5. Savunmasında asimilasyonu şu şekilde değerlendiriyor: “Asimilasyonun amacı sömürü ve iktidar mekanizmasına en düşük maliyetle köle sağlamaktır. Asimile edilenlerin kimliği yok olur ve direniş gücü kırılır. Faydalı köleler olmaya hazırlanırlar… Faydalı köleler yüzde 100 efendisine benzemek zorunda. Efendisinin kuyruğu olmak için her şeyi yapar… Vicdansız, ahlaksız ve bilinçsizler, kölelikte yarışıyorlar. Özgür bir kararı ve eylemi yoktur. Toplumsal kimliğine ihanet eder. İnsan kılığında bir hayvana dönüşür ve sadece karnını doyurmanın peşinden koşar.”
Evet, işgalci ve soykırımcı Türk devleti Kürtlerin yok olmasını istiyor. Bunun için her türlü kirli yönteme başvuruyor. Kürdistan topraklarını rahatça işgal etmek, katliam ve ırkçılık yapmak için ‘Kürtler kardeşimizdir’ diyor. Irkçılıklarını gizlemek için birçok kez Ahmedê Xanê û Feqiyê Teyran ismini ahlaksız bir şekilde kullanıyorlar. Baskı politikalarına karşı kararlılıkla, inatla, ısrarla kimliğimize ve dilimize sahip çıkmalıyız. Kürt dilini ve Kürtçe eğitimi mücadele alanı haline getirin. Diline, kültürüne, kimliğine sahip çıkarak mücadele bayrağını yükseltin. Asimile edilerek yok olmak istemiyorsak, asimilasyona karşı durmamız, mücadeleyi yükseltmemiz, çocuklarımızı Kürt diliyle, Kürt yaşamıyla, Kürt kültürüyle yetiştirmemiz gerekiyor. Halkımız diline, kültürüne, geleceğine sahip çıkmalıdır. Halkımızın sloganlarında söylediği gibi, ‘Dilimiz varlığımızdır’ o halde varlığımıza sahip çıkmalıyız. Kimsenin varlığımızı tehdit etmesine izin vermeyin.
FAŞİZMİ KÜRTÇE HİKAYE, ŞARKI, EDEBİYATLA BOĞACAĞIZ
Kürdistan ve Türkiye’nin tüm aydınları, akademisyenleri, yazarları, yurtseverleri ve demokrasi güçleri Kürt diline ve kültürüne sahip çıkmalıdır. Kürt dili ve kültürüne sahip çıkmak, yaşamın her alanında Kürtçenin kullanılması ile sağlanır. Eğer her evde Kürtçe konuşulursa, her köyde, sokakta, şehirde, iş yerlerinde,mecliste, belediyede, üniversitelerde ve tüm okullarda, pazarda, dükkanlarda, kafelerde, programlarda, televizyonda ve radyolarda Kürtçe konuşulursa işgalcilerin ve soykırımcıların faşizmini felç ederiz. Faşizmi Kürtçenin cümle ve hikayelerinde, edebiyatında, şarkılarında boğacağız. Her yerde Kürtçe anlayışıyla Kürtleri ortadan kaldırmak isteyen Türk faşizminin gücünü ve kuvvetini kıracağız. AKP-MHP faşizmi Kürt dilinden korkuyor. Kürt dili var olduğu sürece Kürtlerin iradesini kıramayacaklarını biliyorlar. Kürtler kendi dilini konuştukça, anadilinde eğitim aldıkça Kürtleri yok edemezler. Dil, Kürtlerin kökeni ve varlığıdır. Bu ruhu yok etmek istiyorlar. Özgür Kürtlerin ruhundan korkuyorlar. Kürt halkı Kürt dilinin korunması ve geliştirilmesi için mücadelesine daha güçlü ve geniş bir şekilde devam etmelidir. Her çalışma Kürtçe yapılmalı, her yerde Kürtçe konuşulmalı.”