HABER MERKEZİ- Mirxan Botan’ın kaleminden: Hizbul-Kontra Gerçekliği!
Hizbullah’ın kurucusu Hüseyin Velioğlu MTTB (Milli Türk Talebe Birliği) içinde yetişmiş bir elemandır. Seksenli yıllarda İslamcıların önü açılınca Batman’da İlim Kitabevi’ni açıp örgütleme çalışmalarına başladı. Cami ve mescitlerde örgütlenmesini genişleten Velioğlu’nun hedef kitlesi fakir Kürt gençleriydi. PKK’nin silahlı mücadelesinden sonra bunlara Kürdistan’da büyük olanaklar tanındı. Jitemci Arif Doğan Hizbulkontrayı bizzat kendisinin kurduğunu, yazdığı kitapta itiraf etmiştir.
Seksenli yıllar boyunca bu kontra yapıların örgütlenmesine ortam hazırlandı ve kitleselleşip birleştirilmesi için bazı adımlar atıldı . İslami Hareketin liderlerinden İrfan Çağrıcı , Menzil grubunun lideri Fiden Güngör ve İlim grubunun lideri Hüseyin Velioğlu ortak bir çalışma için uzlaştılar .İlim grubu bu dönemde henüz Hizbullah ismini almamıştı . İran İslam devriminden etkilenen bu üç grubun İran ile bağlantısı bulunuyordu. Hizbullahçılar Batman’da örgütlüydüler . Ama Diyarbakır’da herhangi bir güçleri yoktu . Menzil grubu lideri Fiden Güngör’ün bunlara ön ayak olması ile Diyarbakır’da örgütlenmeye başladılar .
Arif Doğan’ın ifadesi ile PKK’ye karşı savaşmak için bunlar askeri kışlalarda eğitildi ve silahlandırıldılar. Kırsal alanda köy korucularıyla birlikte hareket etmeleri konusunda , şehirlerde ise failli meçhul cinayetler işlenmesi için Hizbulkontraya talimat verildi . Ama Hizbullah bunu yapmak için İslami Hareket lideri İrfan Çağrıcı ile Menzil grubu lideri Fiden Güngör’den ortak hareket isteğinde bulundu . Menzil grubu ve İslami Hareket’in buna yanaşmaması üzerine bunların üzerine baskı uygulandı ve İslami Hareket Kürdistan’dan çıkarıldı ; Ama Menzil onlardan daha örgütlü olduğu için ideolojik karalamaya giderek onları mürdet (dinden çıkan ) , baği ( azmış ) vb. isimlerle adlandırarak onları İslam dışı göstermeye çalıştı.
90’lı yılların başında , başta Batman olmak üzere Yurtsever halka karşı cinayetlere başlandı . Hizbulkontra’nın cinayet imzası ; ensede tek kurşun ve satır ile doğramaydı. Başta kontrol tamamen devletin elindeydi. Polis hedef belirliyor , istihbarat topluyor Hizbulkontra ise infaz gerçekleştiriyordu . Hizbulkontra bu saldırıları dinsiz olarak nitelendirdiği Özgürlük Hareketine karşı yürüttüğünü söylüyor ve cinayetlere dini bir kisve vererek Cihat yürüttüğünü ve Allahın askerleri (Hizbullah ) olduklarını söylüyordu . Ama dağlarda özgürlük hareketine karşı savaşmıyor şehirdeki silahsız Yurtseverleri ve sivilleri katlediyorlardı.
Devletin verdiği destekle iyice kuduran bu topluluk zamanla diğer İslamcı gruplara da yöneldi . Onları, ya kendilerine biat ( itaat) etme ya da Kürdistan’ı terk etme tehdidinde bulundu ve Yurtseverelere karşı ortak bir cinayet şebekesi oluşturmaya çalıştı . Bu stratejiyi kabul etmeyen ve onlar için büyük rakip olan Menzilcilere yöneldir . Batman ve Diyarbakır başta olmak üzere birçok Kürdistan şehrinde Hizbulkontra ve Menzil çatışması başladı. Hizbulkontra satırla doğrama ve domuz bağı işkence sistemini, özellikle bu gruplara karşı kullanarak onları korkutmak ve yıldırmak istedi . Menzil grubunun lideri Fiden Güngör’ü kaçırıp işkence edip , ateşle yakarak öldürdüler .
Hizbulkontra zamanla cinayetlerini Türkiye geneline yaymaya ve zenginlerden haraç , cizye adı altında vergi toplamaya başladı. Türkiye genelinde en çok tartışılan cinayet ise İslamcı yazar Konca Kuriş’in ve Nubalar lideri İzzettin Yıldırım’ın işkence ile öldürülmesidir .
Uluslararası komplo’dan sonra PKK’nin biteceğini düşünen TC kendisinin kurduğu ve kendisi için potansiyel tehlike teşkil eden Hizbulkontrayı bitirme kararı aldı . Hizbulkontra bu yıllarda İstanbul , Mersin ve Adana gibi illere açılmıştır . Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’nun bulunduğu Beykoz’da ki villasına baskın düzenlendi ve Hüseyin Velioğlu 2000 tarihli baskında öldürüldü . Vücudundan elliye yakın kurşun çıktı ; Ama yanında bulunan ikinci adam Edip Gümüş’e tek kurşun değmemişti . Bu durum Velioğlu’nun Edip Gümüş yardımıyla öldürüldüğünü ve buraya getirilerek çatışma süsünün verildiğini gösterdi . Zaten daha sonra 2007’de çıkarılan bir yasa ile Edip Gümüş serbest bırakıldı ve İran’a çıkarıldı .
Hüseyin Velioğlu’nun öldürülmesi ile devlet düğmeye bastı. Hizbulkontra’nın mezar evleri ve bu evlerin altında domuz bağı ile öldürülüp gömülen yüzlerce ceset ortaya çıktı ve bir şok dalgası yaşandı . Devlet Hizbulkontra tetikçilerini kısa sürede toplayıp hapislere tıktı . Zaten Hizbulkontra’nın arşivi devletin elindeydi .
Özgürlük Hareketinin 1 Haziran 2004 atılımı ile devlet tekrardan bu karanlık güce ihtiyaç duydu ; Ama çoğu tetikçisi hapiste bulunuyordu. Dışardakiler ise Hizbulkontra’nın siyasi kanadını oluşturanlar kalmıştı. Alanı boş bırakmamak için bunlar görevlendirildi ve bu tarihlerde Mustazaf Der adı ile dernek çalışmalarına başadılar . Bu çalışmalar devam ederken devlet tetikçileri bırakmak için yasal düzenlemeler yapmaya başlamıştı . Filistin hareketini inceleyen devlet Hizbullah’a format değiştirterek Kürt Hamas’ını kurmaya ve Hamas’ın FKÖ’nün başına getirdiğinin bir benzerini Özgürlük Hareketinin başına getirmeyi planlıyordu . Ama ne Kürtler Arap ,ne de Kürdistan Filistin idi. Hizbulkontra tetikçileri kısa sürede tahliye edildi ve en son kalanlar da Erdoğan’nın özel affı ile hapisten çıkarıldı.
2000’lerde Hizbulkontra eski imajını kazanmak için “Peygamber” kullanmaya karar verdi ve Kutlu Doğum Haftası adı altnda Hz Muhammed’in doğumunu kutlamaya başladı . Arap ülkelerinde Hz. Muhammed’in doğumu kutlanmıyor, kutlayanlarda sonbaharda kutluyor. Bunlar bilerek nisan ayına denk getirdiler ki Özgürlük Hareketinin önüne yeni bir dini sembol ile çıkabilsinler . Çünkü Önder Apo’nun doğum günü de nisan ayındadır .
Kürtler dini duygularla bu etkinliklere gidince bular bu tabanı kendilerinin zannedip devletin teşviki ile 2010’larda partileşmeye gittiler. Partinin ismi Hizbullah’ın Kürtçe versiyonuydu. Kürtler Allah için Xuda ( Huda ) kavramın kullanıyorlar. Bunlarda partilerinin ismini Huda Par ( Hizbullah ) yani Allah’ın partisi ismini koydular. Türkçe açılımı ise Hür Dava Partisi oldu. Münafık bir yöntem ile Kürtler’e ayrı Türkler’e ayrı mesaj veriyorlardı; Ama Kürtler politik bir topluluk olmuşlardı. Ne faili meçhulleri, ne mezar evlerini ne domuz bağlarını, ne satır ve ensede tek kurşunu yani bu cinayet şebekesini unutmamışlardı; Ama her zaman cilalanıp Kürtler’in önüne çıkarıldılar.
2010’lardan itibaren Ergenekon ve Jitem’in görevini AKP devralmıştı . AKP Kürdistan’da kendi formatına göre Hizbulkontra’yı yeniden dizayn ediyordu . Genel ve yerel seçimlerde hiçbir varlık göstermeyen HüdaPar’ı kendi bünyesine aldı ve 2023’te 4 milletvekili ile onu meclise taşıdı.
devamı gelecek….