BEHDÎNAN- 10 Ekim’den beri gelişen “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm” hamlesinin toplumsallaşıp kitleselleşmesine önümüzdeki sürecin mükemmel bir ortam hazırladığını kaydeden Hozat, “Demokratik konfederal sistem bir bütünün ifadesidir. Dolayısıyla büyük bir kitleselleşme ikinci aşama ile birlikte ortaya çıkacak. Her yerde kadınların, gençlerin, Kürtlerin, dostların öncülüğünde bu özgürlük yürüyüşünü daha da evrenselleştirerek, küreselleştirerek sürdürmeliyiz. Bu süreç her açıdan bunun ortamını, iklimini oluşturuyor” dedi.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat,” Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm” hamlesinin geldiği aşamaya, Kürt halkının ve dostlarının Uluslararası Komplo’ya karşı ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için verdiği mücadelenin 26’ncı yılında nasıl bir mücadele vermesi gerektiğine dair ANF’nin sorularını yanıtladı.
Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü şiarıyla 10 Ekim 2023 tarihinde başlayan özgürlük hamlesi, dört parça Kurdistan ve Dünyanın dört bir tarafında yaşayan milyonlarca kişiye ulaştı. Rojava’da bütün halk ayağa kalktı, Bakur Kurdistanı’nda özgürlük yürüyüşü gerçekleşti. Yine hamle kapsamında yüz binlerce kişi Köln’de 17 Şubat 2024 günü yapılan büyük özgürlük yürüyüşünde bir araya geldi. Bu süreç zarfında hamlenin ne tür kazanımları oldu, neyi ispatladı? Yetersiz kalan yanları oldu mu?
15 Şubat Uluslararası Komplo ayında bulunuyoruz. Ben öncelikle komployu gerçekleştiren güçleri nefretle kınıyor, lanetliyorum. Yine Uluslararası Komplo‘nun gelişmesiyle birlikte büyük bir direniş geliştiren, fedai eylem yapan onlarca yoldaş oldu, yurtsever oldu. Onların etrafında çok görkemli, 25 yıldır süren bir direniş var. Ben Güneşimizi Karartamazsınız Şehitleri şahsında bütün özgürlük ve devrim şehitlerini saygı, sevgi ve minnetle anıyorum.
Önder Apo 25 yıldır aralıksız İmralı işkence, soykırım rejimi altında büyük bir direniş geliştiriyor, mücadele yürütüyor. Bu mücadeleyi sadece özgür Kürtlük adına yürütmemiştir. Önder Apo’nun geliştirdiği mücadele sadece bir Kurdistan Özgürlük Mücadelesi direnişi değil, Önder Apo, aynı zamanda kadınlar adına İmralı işkence, soykırım rejimi altında direniyor. Halklar adına direniyor, insanlık adına direniyor. Bu anlamda Önder Apo’nun geliştirdiği mücadele, içeride verdiği direniş, büyük bir insanlık direnişidir. Büyük bir özgürlük direnişi mücadelesidir.
SOYKIRIM KOŞULLARI ALTINDA İNSANLIK İÇİN 5 ESER YAZDI
Bu anlayışla da zaten 25 yıldır bu mücadele aralıksız, sürekli bir biçimde derinleşerek, genişleyerek büyüyor. Gücünü de buradan alıyor, hakikatini buradan alıyor. Hiçbir lider, Önder Apo’nun yaşadığı koşullarda, işkence ve faşizm koşullarında bu kadar derinliğine gerçekten bir entelektüel, teorik, felsefik, ideolojik, sistemsel, örgütsel bir yoğunlaşmayı ve derinleşmeyi sağlayamadı. Bunu herhangi bir esere dönüştürmeyi, yazıya dökmeyi başaramadı. İnsanlığa mal edemedi, tarihe mal edemedi. Tarihte bu bir ilktir. İmralı gibi işkence, soykırım, faşizm koşullarında sürekli savaşın yürüdüğü, soykırım savaşının, özel psikolojik savaşın her düzeyde, her boyutta yürütüldüğü bir mekanda, bu düzeyde Kürt halkı adına, Ortadoğu halkları adına, insanlık adına, kadınlar adına böyle bir derinleşmeyi Önder Apo’nun yaşaması ve bunu 5 ciltlik bir esere dönüştürmesi, tüm topluma, tarihe mal etmesi dünya tarihinde bir ilktir. Bu tarihte eşine rastlanmayan bir direniştir. Bu koşullarda iradeyi bu kadar güçlü tutmak, bilinci bu kadar keskin tutmak, moral motivasyonu bu kadar güçlü tutabilmek ve anlam gücünü sürekli derinleştirerek bu kadar büyütebilmek görülmemiş bir şeydir.
Gerçekten bu insanüstü bir iradedir, insanüstü bir direniş duruştur. Kuşkusuz bu da Önder Apo’nun hakikat gerçekliğinden kaynağını alıyor, anlam gücünden kaynağını alıyor, özgürlük mücadelesine, özgürlüğe duyduğu yüksek tutkudan kaynağını alıyor. Ve Önder Apo o koşullarda 5 ciltlik savunmalar geliştirdi. Bu 5 ciltlik savunmalar, Kürt halkının savunması anlamına geliyor, Ortadoğu halklarının ve insanlığın savunması anlamına geliyor. Önderlik, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmayı, demokratik ulus paradigmasını, demokratik konfederal sistem projesini İmralı, işkence, soykırım koşulları altında saldırıları altında yazdı, oluşturdu ve mal etti topluma. Bu, gerçekten tarif edilemez anlamda bir çalışmadır, mücadeledir ve direniştir, duruştur.
BU DİRENİŞ ZİRVEDE YAŞANIYOR
25 yıldır bu duruş ekseninde, Önder Apo’nun İmralı’da geliştirdiği bu direniş duruşu ekseninde çok görkemli bir mücadele aralıksız sürüyor. Güneşimizi Karartamazsınız hamlesiyle başladı, bugüne kadar hiç ara verilmeden kesintisiz bir biçimde devam etti. Halkımız Kurdistan’da, ülke dışında, dünyanın dört bir yanında görkemli bir direniş, sürükleyen bir direniş yürüttü. Kurdistan Özgürlük Gerillası aralıksız bir biçimde fedai çizgide büyük bir direniş geliştirdi ve bu direniş zirvede yaşanıyor. Zap, Avaşîn, Metîna somutunda zirvede yaşanan bir direniştir. Rojava halkımız bu direniş etrafında bugün Ortadoğu’yu, tüm dünyayı, insanlığı derinden etkileyen, kapitalist moderniteyi temellerinden sarsan, insanlığa ilham kaynağı olan büyük bir devrim ortaya koydu. Büyük bir devrim gerçekleştirdi. On binlerce şehit verdi. Büyük bir bedel ödedi. Bu direniş, bu eksende yayıldı. Kadınları müthiş etkiledi. Ortadoğu toplumunu müthiş etkiledi. Dünya toplumunu, insanlığı müthiş etkiledi ve ciddi bir gerçekten demokratik dönüşüme yol açtı. Toplumda zihniyet dönüşümüne yol açtı. Vicdan devrimine yol açtı.
Dolayısıyla “bu 25 yılın kazanımı, sonucu ne” dersek Önder Apo’nun ortaya koyduğu direniş, geliştirdiği mücadele, demokratik ulus paradigması ve demokratik konfederal sistem projesi etrafında demokratik ulus devrimi gerçekleşti. Kürtlerin öncülüğünde, Önder Apo önderliğinde, liderliğinde, Kürtlerin, Kürt gerillalarının, Kürt Özgürlük Hareketinin öncülüğünde Kürtler demokratik ulus devrimini gerçekleştirdi. Tüm Ortadoğu halklarını müthiş bir dönüşüm içerisine koydu, insanlığı etkiledi. Bu, çok büyük bir başarıdır.
“Önder Apo’ya özgürlük, Kürt soruna çözüm” hamlesi 10 Ekim 2023’te başladı. Büyüyerek, yayılarak sürdü. Dostlar öncülüğünde başladı, enternasyonal devrimciler, demokratlar, sosyalistler öncülüğünde gelişti. Bu, 25 yıllık kesintisiz süren direnişin bir üst aşamasıdır aslında. Özgürlük Yürüyüşü, 17 Şubat Köln’deki büyük yürüyüşün ardından bugün uluslararası İmralı tehdidine karşı uluslararası bir delegasyon Türkiye’ye gitti. Ondan öncesinde de giden heyetler oldu. Türkiye’de birçok görüşmeler yaptılar. Bu dostların, bu demokrat, devrimci, sosyalist, vicdanlı, özgürlükçü çevrelerin, kişilerin, kesimlerin geliştirdiği tüm çalışmalar, çabalar, kesintisiz süren Önder Apo’nun duruşu, direnişi ekseninde kesintisiz süren 25 yıllık mücadelenin bir üst aşamasıdır. Ondan kopuk, ondan bağımsız bunu ele alamayız. Bu anlamda ben Önder Apo’nun direnişini saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Bu direniş ekseninde 25 yıldır gelişen, sürekli bir biçimde devam eden ve bu zirveye ulaşan uluslararasılaşan, evrenselleşen, küreselleşen bu büyük özgürlük, eşitlik, demokrasi direnişini, Türkiye, Bakurê Kurdistan’daki Özgürlük Yürüyüşü’nü, Avrupa’daki Köln yürüyüşünü ve şu anda süre giden kampanyaya tüm gücüyle katılan tüm kesimleri selamlıyorum. Buna emek veren, çalışan, mücadele eden herkesi de bu vesileyle selamlıyorum.
25 YILLIK MÜCADELE KÜRESELLEŞTİ
Bu sürecin kazanımı ne oldu? Dediğim gibi 25 yıllık mücadele küreselleşti. Bu anlamda demokratik ulus paradigması Kurdistanı aştı. Bölgeselleşti ve evrenselleşti. Yani tüm Ortadoğu toplumuna ve dünya toplumuna, halklarına, insanlığa mal oldu. Şimdi birçok filozof, akademisyen, yazar, sanatçı, siyasetçi, çevreci, feminist birçok kesim, yani toplumun tüm direngen, tüm direniş dinamikleri, mücadele dinamikleri şu anda giderek Önder Apo’nun demokratik ulus paradigması, demokratik konfederal sistem projesi etrafında Kürtlerle büyük bir dayanışma, birlik içerisinde mücadele ediyor ve Kürt Özgürlük Mücadelesiyle buluşuyor. Önder Apo’nun önderliğinde buluşuyor, Özgürlük yürüyüşüne katılıyor, Önder Apo’nun önderliğinde özgürlük yürüyüşüne çıkıyor. İnsanlık adına özgürlük yürüyüşüne çıkıyor. Bu anlamda şu tabii ki çok değerli, çok anlamlı. Bu, 10 Ekim ile zirve kazanan, yeni bir aşamaya giren özgürlük hamlesinin evrenselleşme düzeyini de, demokratik ulus paradigmasının başarı düzeyini de çok somut bir biçimde ortaya koyuyor. Eğer bugün dünyada tanınmış, bilinen, insanlık için büyük bir düşünsel emek harcayan, ömrünü buna adayan insanlar, filozoflar, aydınlar çıkıp Önder Apo bizim Önderliğimizdir, Önder Apo’nun özgürlük yürüyüşü, bizim özgürlük yürüyüşümüz, Kürtlerin verdiği mücadele, bizim de mücadelemizdir diyorsa bu, Önderlik paradigmasının başarısını ortaya koyuyor. 25 yıllık Önder Apo ekseninde gelişen kesintisiz bu mücadelenin gücünü ve ulaştığı sonucu ortaya koyuyor. Bu bir başarıdır, büyük bir başarıdır. En büyük kazanımı budur. Bu anlamda 10 Ekim ile birlikte başlayan süreci 25 yıllık mücadeleden, kesintisiz direnişten kuşkusuz kopuk ele almamak lazım. Bu yeni bir aşamayı ifade ediyor. Mücadelenin evrenselleşme, küreselleşme düzeyini, dolayısıyla demokratik ulus demokratik konfederal sistem projesinin, Önder Apo’nun ortaya koyduğu, insanlık adına ortaya koyduğu çözüm projelerinin sahiplenme düzeyini, başarı düzeyini, topluma mal olma düzeyini ortaya koyuyor. Bu büyük bir başarıdır tabii ki.
ÖNDER APO EVRENSEL BİR ÖNDERLİK HALİNE GELDİ
Önder Apo üzerindeki tecridin kişisel olmadığı ve herkesin hayatını etkilediği, dolayısıyla “Önder Apo’nun özgürlüğü benim de özgürlüğümdür” şiarının ne kadar somut ve gerçekçi bir söylem olduğu bu süreçte daha da anlaşılmış görünüyor. Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü talebi küresel bir karakter ve boyut kazandı. Bu gelişmenin hem Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü ve küresel bir Önderlik haline gelmesi açısından hem de Kurdistan’ın geleceği açısından nasıl bir önemi var?
Önder Apo’yu evrensel bir lider haline getiren, Önder Apo’nun ortaya koyduğu paradigmadır. Önder Apo bugüne kadar gelen sosyalist anlayışta, sosyalist ideolojide ciddi bir açılım yaptı, çok ciddi bir dönüşüm bu anlamda sağladı. Neydi bu? PKK ilk kurulduğunda da bu düşünceden, bu ideolojiden etkilenerek kuruldu. Bu ideolojiyi esas alarak kuruldu kuşkusuz. Kürt sorununun çözümünü sosyalist bir Kürt devletinde gördü. Tüm sosyalist hareketler ulusların kaderini tayin etme çözümünü sosyalist bir ulus devlette gördü. İnsanlık sorunlarının çözümünü de devletten, iktidardan uzak olmayan bir toplumsal bir yaşamsal sistemde gördü. Peki, bu insanlık açısından bir çözüm getirdi mi gerçekten? Marks, Lenin, Engels büyük önderlerdir. Sosyalizmin ustalarıdır, gerçekten tüm direnişler için, tüm insanlık için büyük bir ilham kaynağı oldular. Halkların direnişi, sınıf mücadelesi, cins mücadelesini etkilediler olumlu anlamda. Bu anlamda büyük önderdir kuşkusuz. Fakat onların da geliştirdiği çözüm sınıf anlayışını, iktidar devlet anlayışını çok aşamadı. Sosyalizmi iktidar devlet anlayışı temelinde yorumladılar. Bu zihniyet çok aşılamadı. Önder Apo bu anlamda büyük bir devrim yaptı. Tüm sosyalist hareketlerin içinde bulunduğu çıkmazı açtırdı. Reel sosyalizmi aştı. Demokratik sosyalizm teorisini, felsefesini, ideolojisini ve bunun toplumsal sistemini geliştirdi. İktidardan, devletten uzak bir sosyalizm anlayışı, demokratik komünal, demokratik konfederal sistem örgütlenmesine dayanan bir toplumsal çözüm anlayış, halkların birliğine, eşitliğine, özgürlüğüne, birlikte yaşam anlayışına dayanan, kadının özgürlüğünü merkezine alan bir toplumsal özgürleşme anlayışı. Bu bir ilktir. Bu yeni bir paradigmadır. Bu gerçek anlamda özgürlükçü bir paradigmadır. Gerçek anlamda demokratik bir paradigmadır. Gerçek anlamda ekolojik bir paradigmadır. Devletten, iktidardan uzak bir yaşam, bir toplumsal yaşam, devletten, iktidardan uzak bir toplumsal sistem kadın köleliğini reddeder, milliyetçiliği reddeder. Bilimciliği reddeder, dinciliği reddeder, Doğa kırımını reddeder. Sömürgeciliği, işgalciliği, her türlü baskı zulmü, savaşı, şiddeti reddeder. Gerçek özgür yaşam ve demokratik özgür sistem bu zihniyet, bu anlayışla ancak örgütlenebilir, kurulabilir.
Önder Apo bunun felsefesini, bunun ideolojisini, bunun teorik çerçevesini, pratik uygulamasını, uygulama yöntemlerini, görevlerini ortaya koydu. Bu anlayışa dayanan sistemin bedenini bir bütün tanımladı. Örgütlenmenin yol yöntemini de ortaya koydu. Bu müthiş bir şey. Dolayısıyla Önder Apo bu eksende, bu çerçevede, çerçevede ele aldığımızda elbette yirmi birinci yüzyılın ve önümüzdeki yüzyılların, tarihin sosyalist önderidir. Sadece Kürtlerin önderi değildir. Sosyalizme inanan, demokrasiye, özgürlüğe, eşitliğe inanan, kadın özgürlüğüne inanan, doğanın özgürlüğüne inanan, doğayla insan dostluğuna inanan tüm kesimlerin, insanlığın önderidir. Bunu savunuyor Önder Apo. Yani sadece genel anlamda bir savunusunu yapmıyor. Müthiş bir düşünsel emekle İmralı, işkence ve soykırım rejimi altında Önderlik bu paradigmayı ortaya çıkardı. Dolayısıyla Önder Apo, tüm ezilen sınıflar adına, işçi emekçi kesimler adına, tüm ezilen halklar adına, kadınlar adına, çevreci, ekolojik tüm kesimler adına Önder Apo, elbette bir özgürlük önderidir.
Önder Apo’nun bu fikirleri, düşünceleri yayıldıkça, tanıdıkça müthiş bir benimseme gelişiyor. İşte bugün arkadaşlar hep örnek veriyor, sadece Zizek değil onlarca, yüzlerce filozof, aydın, sanatçı, siyasetçi, sosyalist, çevreci, feminist tanıdıkça, bildikçe Önder Apo’yu, “evet” diyor “biz de zaten bunun için mücadele ediyoruz. Önder Apo bizim mücadele ettiğimiz, savunduğumuz değerlerin mücadelesini veriyor. Onun için direniyor İmralı’da Önder Apo. Önder Apo’nun özgürlüğünü sahiplenmek, Önder Apo’nun özgürlük mücadelesini vermek, fiziki özgürlük mücadelesini vermek aynı zamanda kendimizin de özgürlük mücadelesidir” diyorlar.
Şimdi bu anlamda evrensel bir önder haline geldi Önder Apo gerçekten. Giderek de sahiplenme gelişiyor. Tüm dünya toplumuna, tüm kesimlere paradigmayı taşırmanın etkisi çok çok fazla olacak. Yayıldıkça paradigma, tanıdıkça Önder Apo’nun fikirleri, küresel sahiplenme, özgürlük mücadelesine küresel çapta katılım devasa boyutlara gelecek. Büyüyecek yani. Bu açıdan bu mücadeleyi büyük bir heyecanla, coşkuyla, gerçekten iddiayla, inançla sürdürmemiz gerekiyor.
İKİNCİ AŞAMADA TOPLUMSALLAŞACAK VE KİTLESELLEŞECEK
Özgürlük hamlesinin Köln yürüyüşü ile yeni bir aşamaya geldiğini belirtiyorsunuz. Bu aşama nedir? Bu hamle bundan sonra nasıl geliştirilecek?
10 Ekim’den beri gelişen özgürlük hamlesi, 25 yıllık mücadelenin çok önemli bir aşamasıdır. Bundan sonraki süreç açısından Köln yürüyüşü sonrası ikinci bir aşama olduğuna dair birçok değerlendirme oldu. Bu hamle yine dostlar öncülüğünde, uluslararası dost çevreler öncülüğünde uluslararası çapta büyüyerek devam edecek. Bu konuda takip ettiğimiz kadarıyla bildiğimiz kadarıyla çok önemli bir mücadele planlaması var, çalışma var, çalışma planı var. Bu çalışmalar sürecek. Bu ikinci aşamada esas olarak bu hamle kitleselleşerek devam edecek. Toplumsallaşacak ve kitleselleşecek. Zaten önümüzdeki süreç bunun için de mükemmel bir ortam hazırlıyor.
Yakın süreçte 8 Mart’tır. 8 Mart’ta inanıyorum ki kadınlar bu hamleye çok güçlü bir katılım sergileyecek. Kadınlar şunu artık gördü, biliyor. Birçok feminist çevre Önder Apo’nun özgürlüğünü sahipleniyor, mücadele ediyor. Önder Apo’nun direnişi, kadınların özgürlük direnişidir. Önder Apo’nun 50 yıllık mücadelesinde kadınlar için verdiği mücadele, ortaya koyduğu emek, düşünsel olarak, teorik olarak, ideolojik, felsefik olarak, pratik olarak tarihte hiçbir sosyalist önderin ortaya koymadığı çabalardır. Sistemi karşısına aldı Önder Apo. Erkek egemen sistemi, kapitalist modernist sistemi, hegemonik sistemi karşısına aldı. Büyük bir mücadele yürüttü. Her açıdan kadınların önünü açtı, bilinç verdi. Kadında müthiş bir aydınlanma geliştirdi. Kürt kadınında bu gelişmişlik düzeyi, özgürleşme düzeyi, bölge kadınını, dünya kadınını etkiledi. Toplumda ciddi bir büyük bir dönüşüm yarattı, demokratik dönüşüm yarattı. Bu gerçekten çok önemli.
Ben inanıyorum, kadınlar tüm mart ayı boyunca; yani 1 Mart’tan başlamak üzere bu hamleye çok kitlesel, büyük bir katılım geliştirecek. Çünkü Önder Apo’nun özgürlüğü kadınların özgürlüğüdür. Bu anlayışla güçlü bir katılım olacak. Sonrası Newroz’dur. Newroz’da büyük bir kitlesel katılım olacak hamleye. Ulusal çapta tüm Kurdistan’da görkemli Özgürlük Yürüyüşü’ne, özgürlük hamlesine kitlesel, görkemli bir katılım olacak. Sonrası Nisan’dır. 4 Nisan, Önderliğin doğum günü dolayısıyla Kürtlerin doğuş günü, insanlığın doğuş günü. Bu da kitlesel karşılanacak, kutlanacak. Dahası; sonrasında 1 Mayıs işçi emekçi direniş günüdür. Mücadele günüdür. Evrensel bir önderlik gerçekliği var. Önderlik, işçi emekçilerin önderidir. Tüm ezilenler adına direniyor, mücadele ediyor. 50 yıllık mücadele ömrü bununla geçti. Ortaya koyduğu paradigma da bir bütün olarak bunu ifade ediyor. Demokratik konfederal sistem bir bütünün ifadesidir. Dolayısıyla büyük bir kitleselleşme ikinci aşama ile birlikte ortaya çıkacak ve bu konuda ben başta kadınları, Kürt halkını, tüm dostlarını bu ikinci aşamayı da çok güçlü bir biçimde katılmaya, öncülük etmeye çağırıyorum. Her yerde kadınların, gençlerin öncülüğünde, Kürtlerin öncülüğünde, dostların öncülüğünde bu özgürlük yürüyüşünü daha da evrenselleştirerek, küreselleştirerek sürdürmeliyiz. Bu süreç her açıdan bunun ortamını, iklimini oluşturuyor.
İKİNCİ AŞAMADA GÜÇLÜ BİR HUKUKSAL MÜCADELE VERMELİYİZ
Diğer bir boyut; çok güçlü bir hukuksal mücadele vermeliyiz bu ikinci aşamada. İmralı’da bir soykırım saldırısı var. Bir soykırım rejimi İmralı’da uygulanıyor. Soykırım bir insanlık suçudur. Şu anda komplocu güçlerin denetimi altında bir uluslararası sistemde İmralı sistemi aynı zamanda Avrupa Konseyi de bundan sorumludur. Komplonun başını çeken Amerika, İngiltere, İsrail de bundan sorumludur. Tüm bu komplocu güçler de bundan sorumludur. Türk devleti bu uluslararası İmralı sisteminde bir soykırım rejimi uyguluyor. Soykırım savaşı yürütüyor İmralı’da. Dolayısıyla bir soykırım suçu işliyor. İmralı’daki soykırım savaşı şu anda tüm Kurdistan’a yayılmış. Kürtlere karşı soykırıma dönüşmüş. Kürtler üzerindeki 100 yıllık soykırım politikası şu anda çok katmerli bir biçimde İmralı merkezli tüm Kurdistan’a yayılmış. Türkiye’de de toplum üzerinde faşizm biçiminde yoğun bir baskı var bu anlamda. Bu konuda da biz çok ciddi bir siyasi, hukuksal, diplomatik mücadele de vermeliyiz bu insanlık suçuna karşı. Bu çok meşrudur. Öyle yapmalıyız ki, hukuk adına hareket eden ama hiçbir biçimde kendi hukukuna da riayet etmeyen, kendi ekonomik ve siyasi çıkarları için hukuku da çiğneyen tüm bu devletleri ve güçleri teşhir etmeliyiz. Maskelerini her yönüyle düşürmeliyiz. Türk devletini teşhir etmeliyiz. Türk devleti üzerinde çok ciddi bir uluslararası baskı oluşturmalıyız. Kamuoyu baskısı yaratmalıyız. Bu anlamda bu boyutta da hamlenin ikinci aşamasını çok güçlü bir biçimde yürütmemiz gerekiyor.
Kürt sorununa çözüm, Önderliğe özgürlük hamlesine en ciddi nitelik kazandıran Önder Apo’nun paradigmasının yayılmasını yarattığı, ortaya çıkardığı sonuçtur ve güçtür. Bunu da daha iyi görerek Önderlik ve Önder Apo’nun fikirlerini, paradigmasını yayma çalışmasını çok yönlü her yerde geliştirmeliyiz. Şimdiye kadar gösterilen çabanın on katı bir çabayla bu çalışmaları da bu mücadeleyi de üretmeliyiz.
HALKLAR ‘ÖNDER APO ÖZGÜRLEŞMELİ’ DİYOR
İmralı’da Önder Apo’nun, dışarıda ise Özgürlük Hareketi, halk, gençler, kadınlar ve Kürt halkının dostlarının direnişi 26. yılına girdi. 26. yılda neler yapılmalı? Kimlere ne tür görevler düşüyor? Daha güçlü, etkili ve sonuç alıcı bir öncülük ve mücadele tarzı nasıl geliştirilebilir?
Halkımızın 25 yıldır Önderlik direnişi, paradigması ekseninde verdiği mücadele şu anda uluslararası bir mücadele haline gelmiş durumdadır. Kürt sorunu bölgesel, küresel bir sorun durumuna gelmiştir. Kürt halkının, Kürt Özgürlük Hareketinin, dostlarının mücadelesinin sonucu olarak bu durum ortaya çıkmıştır. Bu önemli bir başarıdır, çok önemli bir sonuçtur. Artık öyle ki, bu bilinç Kürt halkında da, toplumda da, Kürt halkı dışındaki topluluk ve çevrelerde de gelişiyor. Kürt halkının özgürlüğüyle Önder Apo’nun özgürlüğü tamamen iç içedir. Bu baştan beri hep böyleydi. 50 yıllık mücadelemiz tamamen böyleydi. Fakat bu bilinç ilk defa bu düzeyde, ileri düzeyde kazanılıyor. Bunun bilincine varılıyor. Bu, bilince çıkarılıyor. Bu çok önemli bir şeydir. Dolayısıyla artık Kürt halkı “Önder Apo özgür olursa ben özgür olurum. Önder Apo özgür olursa Kurdistan’da bir statü olur. Kürtler siyasi, demokratik haklarını kazanır” diyor. Bunun bilinci, bunun idraki artık Kürt halkında derinliğine gelişmiş durumdadır. Bu çok önemlidir. Kendi varlığını da, özgürlüğünü de Önder Apo’nun özgürlüğünde görüyor ve bu temelde mücadele ediyor. İşte bu bilinci daha da derinleştirip bu eksende mücadeleyi, özgürlük mücadelesini Önder Apo’nun özgürlüğü Kürtlerin, Kürt halkının özgürlüğüdür, Kurdistan’ın özgürlüğüdür temelinde çok kapsamlı bir biçimde büyük bir iddia, azimle 2024 yılında da ve bundan sonraki yıllarda da yürütmemiz lazım.
Yine Kürtler dışında birçok çevre, ifade ettiğim gibi Önder Apo’nun özgürlüğünü kendi özgürlüğü olarak tanımlıyor, kendi özgürlüğünü özgürlüğünde görüyor. Ekolojik kırımın önüne geçmek için Önder Apo özgürleşmeli, diyor. Cinsiyetçiliğin önüne, kadın kırımı önüne geçmek için Önder Apo özgürleşmeli, diyor. Kadın hareketleri ve ilerici insanlık toplum özgürleşecekse Önder Apo özgürleşmeli, diyor. Evrensel bir önder olarak onu ele alıyor. Kendi mücadelesinin önderi olarak görüyor. Bu mücadeleyi bizim çok daha boyutlu, güçlü bir biçimde yürütmemiz lazım. Aynı biçimde ekoloji mücadelesi, kadın özgürlük mücadelesi işçi emekçi kesimin tüm ezilen kesimleri mücadelesi çok güçlü bir biçimde devam etmeli. Bu çok önemli bir aşamaya geldi.
BAŞARININ YOLU ÖRGÜTLÜ MÜCADELEDİR
Her zamankinden daha fazla Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüne yakın bir noktada bulunuyoruz. Dolayısıyla Kürt halkının özgürlüğü her zamankinden daha yakındır. Fakat saldırılar da şiddetlidir. Önder Apo’nun paradigmasına yönelik milliyetçi, dinci, gerici, cinsiyetçi, faşist, çok boyutlu, çok yönlü saldırılar da var. Önder Apo’nun paradigmasına karşı direnç gösteren halen bazı reel sosyalist kesimler de var. Bunların da saldırıları var. Çok yönlü bir karşı mücadele, yani saldırı Önderlik paradigmasına Önderlik gerçeğine karşı da var. Buna karşı da şimdiye kadar saldırıları hep bertaraf ettik. Halkımızın, gerillanın geliştirdiği mücadele her dönem komployu, Uluslararası Komplo’yu boşa çıkardı. Zaten şu anda öyledir.
İmralı’daki işkence ve soykırım rejimi de bir komplo komplonun devamıdır. Fakat bu komplo mücadele ile hep boşa çıkarıldı. Önder Apo’nun fiziki imhası, Kürt özgürlük hareketinin tasfiyesi de, Kürt soykırımının sonuca götürülmesi de bu 50 yıllık mücadele mücadeleyle ve 25 yıllık kesintisiz mücadeleyle boşa çıkarıldı. Önderlik direnişinin 26’ncı yılında bugün İmralı direnişinin Önder Apo evrensel bir önder haline geldi. Önder Apo paradigması, Demokratik Ulus Paradigmasının evrenselleşmesi, müthiş bir sahiplenme, uluslararası sahiplenme gelişti. Bu bir başarıdır, bu bir zaferdir. Bizim bunu büyük bir inanç, kararlılıkla mücadele anlayışıyla, direniş anlayışıyla mutlaka sonuca götürmemiz gerekiyor. Başarının yolu mücadeledir, mücadeledir, mücadeledir. Başarının yolu direniştir, direniştir, direniştir, örgütlü direniştir, örgütlü mücadeledir, birleşik mücadeledir, birleşik direniştir. Şimdiye kadar mücadele bunu ispatladı. Geleceğin de bir bakıma ispatı oluyor, teyidi oluyor şimdiye kadar verilen mücadele. Ben bu anlamda mücadele eden, direnen halkımıza, dostlara, tüm devrimci, demokratik, sol, sosyalist, ekolojik, feminist, işçi, emekçi tüm kesimlere, direnişlerinde ve mücadelelerinde başarılar diliyorum. Önder Apo’nun ekseninde verilecek her mücadele tüm bu kesimleri de kesinlikle özgürlüğe kavuşturacaktır. Bu mücadele süreci bunu çok net bir biçimde ortaya çıkardı.