Tümden tasfiyeyi esas alan düşman gerçekliği, tüm alanlarımızda yoğun bir saldırı ile konseptini etkin kılma istemi içerisinde bulunmaktadır. Düşmanın saldırılarını boşa çıkartan ve düşmanı her alanda zorlayan bir misyon ve görev anlayışı temelinde üstlenmiş olduğu sorumluluğa karşın bazı yetersizlikler vardır.
Süreç karşısında ortaya çıkan tutumumuz kaygı verici bir hal almıştır. Bu da şüphesiz kaynağını yoğunlaşmamızdan, örgütleme anlayışımızdan ve var olan potansiyeli değerlendirme tarzımızdan almaktadır. Bu süreç de bize kanıtladı ki sorunumuz teknik altyapı ya da düşmanın kendini yenilmez kılması değil, Önderlik zihniyetine, onun öngördüğü kişiliğe ulaşamama gerçekliğidir.
Sistemin oluşturduğu zihniyet, şekillendirdiği kişilik ve kazandırdığı kültürle sisteme karşı savaşmak başarısızlığı kaçınılmaz kılarken, bizleri başarıdan da ırak tutmaktadır. Önder Apo’nun yaşam felsefesine girmeyen, onun zihniyet ve bakış açısıyla olay olgulara yaklaşamayan kişiliklerimiz iyi niyetlerimizi aşarak sisteme güç verirken, hareketimize de güç kaybettirmektedir.
Örgütün tüm olanak, güç ve perspektiflerine rağmen kendini örgütün fedai gücü olarak çizgi militanlığına yatıramayan gerçekliğimiz bir daha örgüt karşısına çıkmıştır. İstem, hedef ve arayışlarımıza göre kendimizi oluşturamamamız ve kişilik gerçekliğini bu noktalara göre olgunlaştıramamamızdan kaynaklı böylesi bir pratik gerçeklikle yüz yüze kalmış bulunmaktayız.
Kendimizi güç haline getirmemek, örgüt gücünü oluşturmamak tüm başarısızlıklarımızın nedeni haline gelirken, sürece cevap olamamanın derin ezikliği olsa da bunun altında kendini ezen tarzda değil, bütün bu yanlış duruşa, eksik yoğunlaşmaya karşı doğru ve hızlı bir şekilde çizgi gerekliliklerine uygun katılmak esas yaklaşım olmak durumundadır.
Sürece doğru katılmamanın hiçbir gerekçesinin olamayacağı gibi belirttiğim noktaları yazmanın da benim açımdan zorlayıcı yanları bulunmaktadır. Kurumun uzun süreli bir kadrosu olarak kendi payımın farkındalığıyla halen kendini örgüt değirmeninde öğütmeyen kişilik gerçeğimin başarı sağlayamaması durumu da bir gerçek olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Dogmatik, siyasallaşmamış ve olgunlaşmamış yanların bir sonucu olarak ne olursa olsun ve kim olursa, ne düşünüyorsam yüzüne söylemeyi bir yiğitlik ölçüsü olarak ele almam, çoğu zaman itici-kırıcı olma şeklinde bir görünüme yol açmış, apolitik yönümle kendini bile doğru yansıtamayan bir yapım açığa çıkmıştır. Örgüt yönetimine samimice dile getirmek istediğim; coşkumu, katılımımı ve istemimi etkileyen bir durum da Dersim’den döndükten sonra Dersim pratiğine ilişkin eleştiri ve değerlendirmelerine geç anlam vermemdir. Adeta ceset durumuna gelinmiş ve içe kapanma yaşanmıştır.
Ama katılımım önünde engel yapmama isteminde ve çabasında oldum. Bütün zorlanmalarımı içime atarken bunun yanı sıra denetiminde çalıştığım örgüt yönetiminin mesafeli ve soğuk tavırlı yaklaşımları karşısında anlam verememe durumu gelişti. Bu yaklaşımlar zorlayıcı olmuştur. Yaşadığım zorlanmaları örgütün değerlendirmeleri ve Önderliğin yeni savunmaları çerçevesinde aşmaya çalıştım. Zorlanmalarımı örgütümle samimice paylaşmak ve daha rahat katılmak amacıyla bu noktaları da belirtme ihtiyacını duydum.
Ayrıca bütün samimiyetimle belirtmek istediğim bir husus daha var ki o da verilen hiçbir çalışmanın bana bir engel oluşturacağını düşünmedim. Yaşadığımız bu kritik sürecin etkisiyle hiçbir sorunumu sürecin önüne koyacak kadar örgüt anlayış ve ahlakından kopuk olmadığımı belirtmek istiyorum.
Şimdiye kadar dar, tepkisel ve duygusal yaklaşımlarım kendimi doğru çözümleme ve doğru sorgulatmada engelleyici olmuştu. Bundan böyle örgütün istediği ölçülerde bir militan olma yerine daha çok kendime göre militanlığı esas alan yönlerimle mücadele içerisinde olacağımı belirtebilirim.
24 Şubat 2012 Komutan Şervan Varto HPG Komuta Konseyi Üyesi (25.06.2015 tarihinde bir hava saldırısında şehit düştü.)