BEHDÎNAN- Şehit 2 gerillayı saygıyla anan HPG, “işgalcilere karşı Kürt gençliğinin bitmez tükenmez öfkesinin temsilcileri oldular” dedi.
HPG Basın İrtibat Merkezi, şehit gerillalara ilişkin şunları belirtti:
“5 Eylül 2021 tarihinde Medya Savunma Alanları’nda gerçekleşen düşman saldırısında Kemal ve Devran yoldaşlarımız şehadete ulaştı. Halkımızın özgürlüğünü sağlamak için canlarını adayarak ölümsüzleşen Kemal ve Devran yoldaşlarımızı şehadet yıldönümlerinde saygı ve minnetle anıyor, mücadelelerini zafere taşıyacağımızın sözünü yineliyoruz.
Özgürlüğün bedelsiz olmadığının bilinciyle geldikleri Kurdistan dağlarında, soluksuz ve durmak bilmeyen bir mücadelenin sahibi olan Kemal ve Devran yoldaşlarımız, savaştıkça özleriyle buluştular. Aynı zamanda halkımızın varlığına kasteden işgalcilere karşı Kürt gençliğinin bitmez tükenmez öfkesinin temsilcileri oldular. Düşmanın tüm asimilasyon, soykırım ve katliamlarına karşı yüreğinde özgürlük aşkı olan Kürt gençliğinin bu soykırımcı düşmandan tarihi intikamı mutlaka alacağının ifadesi olan Kemal ve Devran yoldaşlarımız, bu yönüyle Kurdistan ve Türkiye metropollerinde yaşayan tüm Kurdistan gençliğine mücadelenin çağrısı oldular.
Kemal ve Devran yoldaşlarımız gibi değerli militanları halkımızın özgürlük mücadelesine kazandıran başta değerli aileleri olmak üzere tüm yurtsever Kurdistan halkımıza başsağlığı diliyor, şehitlerimize verdiğimiz zafer sözünü bir kez daha yineliyoruz.
Şehadete ulaşan yoldaşlarımızın kimlik bilgileri şöyledir:
Kod Adı: Kemal Piling Adı Soyadı: Ubeydullah Muhammed Laçin Doğum Yeri: İstanbul Anne – Baba Adı: Gulê – Orhan Şehadet Tarihi ve Yeri: 5 Eylül 2021 / Medya Savunma Alanları |
Kod Adı: Devran Cûdî Adı Soyadı: Nimet Fındık Doğum Yeri: Şirnex Anne – Baba Adı: Sultan – Mahmut Şehadet Tarihi ve Yeri: 5 Eylül 2021 / Medya Savunma Alanları |
KEMAL PILING
Kemal yoldaşımız, aslen Agirî’li bir ailenin ferdi olarak İstanbul’da dünyaya geldi. Bu nedenle ülkemiz Kurdistan’dan uzakta büyümek zorunda kaldı. Ailesinin uzun bir süreden beri İstanbul’da yaşamasından dolayı Kürt kültür ve dilinden uzak kaldı. Bu nedenle özünü tam olarak yaşama imkanı bulamadı. Kürt olduğunu bilen fakat Kürtlükten uzak bir yaşam sürdürmek zorunda kalan yoldaşımız, ilk çelişkisini bu konuda yaşadı. Hem düşmanın yoğun baskılarının hem de 1990’lı yıllara kadar birçok Kürt ailenin fiziki varlığını sürdürmek için Kürtlükten kaçmasının buna neden olduğunu anlaması üzerine bu çelişkileri daha da büyüdü. Zaman içerisinde mücadelemizin etkisinin Kurdistan sınırlarını aşarak Türkiye metropollerine yayılması ve buralarda da halkımızın varlık mücadelesine sahip çıkmak için serhildanlara kalkması, Kürt gençliğinin akın akın gerilla saflarına katılması Kemal yoldaşımızın dikkatini çekti. Halkımızı direnişe kaldıran, kadın erkek Kürt gençlerini dağlara çeken hakikati anlamak isteyen yoldaşımız bu yönlü merakını ve arayışlarını derinleştirdi. Mücadele gerçekliğimizi tanıdıkça düşmanın kişiliği üzerine yaptığı etkilerin bilincine varan yoldaşımız, bir Kürt genci olarak dilini, kültürünü ve kendisini var eden değerlerle yaşayamamasının nedenleri üzerine daha çok yoğunlaştı. Arkadaşlarıyla yürüttüğü tartışmalarda ve yaptığı okumalarla düşman gerçekliğinin daha fazla bilincine varan yoldaşımız, özünden uzak yaşamasının da gerçek sorumlusunun farkına vardı. Onca yıl özünden uzak kalmayı kabul etmeyen ve onurlu bir yaşamın sahibi olmak isteyen Kemal yoldaşımız, bunun Kurdistan Özgürlük Hareketi saflarında mücadele içerisinde mümkün olabileceğine inandı. Bu temelde ilk olarak yurtsever, devrimci gençlik faaliyetlerine katılarak onurlu yaşama ilk adımını attı. Gençlik faaliyetlerinde bulunduğu süreçte hem düşmanın Kürt halkına yönelik soykırım siyasetini hem de buna karşı Rêber Apo ve kahraman şehitlerimizin öncülüğünde gelişen destansı direnişi daha fazla bilince çıkardı. Özgürlük mücadelemizin aynı zamanda insanlığın iflası anlamına gelen kapitalist moderniteye karşı özgürlüğün, eşitliğin ve insanca bir yaşamın mücadelesi olduğu gerçekliğini bilince çıkaran yoldaşımız, sosyalist bir kişilik olarak inançla ve büyük bir coşkuyla katılım sağladı. Mücadele içerisinde belli bir tecrübe kazanan Kemal yoldaşımız, Devrimci Halk Savaşımızın başladığı 2010 yılında bu hamleye öncülük eden yoldaşlarımızın şehadetinden derinden etkilendi. Tüm benliklerini halkımızın özgürlüğüne adayan şehitlerimizin mücadele yaşamlarından ve kişiliklerinden etkilenen yoldaşımız, hakikat savaşçılığının ancak bu şekilde yürütülebileceğine kanaat getirdi. Bunun da ancak gerilla saflarına katılarak mümkün olabileceğinin bilincinde olarak 2011 yılında yüzünü Kurdistan’ın engin dağlarına dönerek Dêrsîm’den gerilla saflarına katıldı.
Gerilladaki ilk eğitimini Dêrsîm alanındaki yoldaşlarından alan Kemal yoldaşımız, savaşın yoğunluğu içerisinde kısa sürede kişiliğinde önemli dönüşümler yarattı. Gerilla savaş taktiklerini ve tarzını birebir savaşın içerisinde öğrenmenin avantajına sahip olan yoldaşımız, yıllarca kazanılabileceği tecrübeleri birkaç ayda edindi. Aldığı eğitimler ve yoldaşlarıyla yaptığı paylaşımlarla halk gerçekliğimizi, ülkemiz Kurdistan’ın işgalci devletler arasında dört parçaya bölünmesini ve bu parçalarda da aynı soykırım sisteminin yürürlükte olduğunu bizzat bu parçalardan katılan yoldaşlarından dinledi. Bu nedenle düşmana olan öfkesini daha da bileyen yoldaşımız, bunu eyleme dönüştürmek için önerilerde bulundu. Dêrsîm alanında iki yıl pratik yürüten Kemal yoldaşımız, burada tüm gerillacılık yaşamının temelini oluşturan önemli tecrübeler kazandı.
Önderliğimizin 2013 yılında yaptığı çağrıyla geri çekilme gruplarında yer alan yoldaşımız, Cûdî bölgesine ulaştığında ısrarla burada kalmak istedi. Düşmanın Önderliğimizin başlattığı sürece samimi yaklaşmadığını, bunun için Bakurê Kurdistan’da kalmak istediğini ifade eden yoldaşımız, bir süre Cûdî bölgesinde çalışmalara katıldı. Daha sonra Türk devletinin DAİŞ çeteleri eliyle Kobanê’ye yönelik saldırı başlatması üzerine halkımızın savunmasını yapmak üzere Kobanê’ye geçti. Burada kısa sürede kalarak çetelerle göğüs göğüse savaştı. Yaşanan bir çatışmada ağır yaralanan yoldaşımız, tedavisini olduktan sonra tekrar Cûdî bölgesine geçti. Daha sonra hem ayrıntılı bir eğitim sürecinden geçmek hem de tedavisini sürdürmek için Medya Savunma Alanları’na geçen yoldaşımız, burada ideolojik eğitimlere dahil oldu. Yer aldığı eğitimlerle Rêber Apo’nun savunma ve çözümlemeleri üzerine detaylı bir yoğunlaşma süreci yaşayan yoldaşımız, kişiliğinde köklü bir öze dönüş mücadelesi başlattı. Kendisini her anlamıyla çözümlemeye tabi tutarak Apocu felsefede derinleşmeyi esas aldı. Cesaretle kendisine dönen yoldaşımız, kişiliğinde önemli değişimler yarattı. Sosyalist bir devrimci olarak hem sınıf hem de ulusal anlamda yükümlülüklerinin bilincinde olan Kemal yoldaşımız, büyük bir iddia ve kararlılıkla yüzünü pratik çalışmalara döndü. Eğitimlerden aldığı güçle dönem görevlerini yerine getirmek isteyen yoldaşımız, Medya Savunma Alanları’nın birçok bölgesinde çalışma yürüttü. Emekçi ve fedakar kişiliğiyle yer aldığı tüm çalışmaları başarılı bir şekilde yerine getirdi. Sade, samimi ve dürüst bir kişiliği olan yoldaşımız, Apocu militanlık ölçülerindeki net duruşuyla yoldaşlarına güven verdi. Bu nedenle bazı stratejik çalışmalarda yer alan yoldaşımız, kendisine duyulan güveni boşa çıkarmayarak başarılı bir pratiğin sahibi oldu. Yüzü her zaman Bakurê Kurdistan’a dönük olan yoldaşımız, halkımıza karşı soykırım suçu işleyen işgalci Türk devletinde intikam almayı en öncelikli hedefi haline getirdi. Bu yönlü yoğunlaşmalarını yoldaşlarıyla paylaşarak her yerde görev üstlenmeye hazır olduğunu belirtti. Fakat hem yer aldığı çalışmalardaki başarılı pratiği hem de sağlık durumunun el vermemesi nedeniyle yoldaşlarının önerisiyle Medya Savunma Alanları’nda çalışmalarını sürdürdü.
5 Eylül 2021 tarihinde Devran yoldaşımızla birlikte görevinin başındayken gerçekleşen düşman saldırısında şehadete ulaşan Kemal yoldaşımız, ardından zengin bir mücadele mirası bıraktı. Özgürlük değerlerine olan sarsılmaz inancı ve bağlılığı, dürüst, emekçi kişiliği ve güçlü yoldaşlığı ile tüm yoldaşlarının yüreğinde yer edinen Kemal yoldaşımızın bizlere devrettiği mücadelesini onun şahsında tüm şehitlerimize layık olmanın bilinciyle mutlaka zafere taşıyacağımızın sözünü yineliyoruz.
DEVRAN CÛDÎ
Devran yoldaşımız, Şirnex’in Silopiya ilçesinde yurtsever Teyî aşiretine mensup bir ailede dünyaya geldi. Mensubu olduğu Teyî aşireti özgürlük mücadelemizin başlarından itibaren sarsılmaz bir bağlılıkla mücadele içerisinde yer aldı. Birçok değerli evladını gerilla saflarına katarak yurtseverlik görevlerini yerine getiren bu değerli aşiretimiz, verdiği onlarca şehidiyle mücadelemizin bugünlere gelmesinde ve zafere her zamankinden daha fazla yaklaşmasında büyük bir emeğin sahibi oldu. Devran yoldaşımız da küçük yaştan itibaren ailesinde gerillanın kahramanlık destanlarını dinleyerek büyüdü. Bu nedenle gerillayı çocukluk kahramanı yaparak büyüdüğünde gerilla olmayı hayal etti. Çocukken en büyük isteği bir gün gerilla ile karşılaşmak olan yoldaşımız, her zaman bu hayalinin peşinden gitti. Bu nedenle gerillaya olan sevgisini ve özlemini de sürekli büyüttü. Türk devlet okullarına gidene kadar bulunduğu köyde Botan’ın kadim ve köklü kültürünü yaşayan yoldaşımız, okula başladığı ilk andan itibaren burada öğretilenlerin, anlatılanların kendisine ait olmadığını sezdi. Kendi dilinden, kültüründen ve yaşam biçiminden farklı bir yaşamın kendisine dayatıldığını anlayan yoldaşımız, bunu hiçbir zaman kabul etmedi. Her ne kadar 8 yıl boyunca düşman okullarında okusa da hiçbir zaman kendisine yabancılaşmadı, her zaman özünü korumanın çabasında oldu. Böylece soykırımcı Türk devletinin asimilasyon politikalarını kişiliğinde çürüten yoldaşımız, bir anlamda Türk devletine karşı ilk başarısını burada elde etti. Düşmanın Botan başta olmak üzere tüm Kurdistan’da halkımıza yönelik saldırı ve soykırım politikasını aralıksız bir şekilde sürdürmesi, halkımızın haklı taleplerini baskı, işkence ve katliamlarla bastırmaya çalışması Devran yoldaşımızın düşmana olan öfkesini daha da biledi. Bir Kürt genci olarak düşmandan mutlaka yaptıklarının intikamını alması gerektiğini düşündü. Bu anlamda arayışlara girerek mücadele saflarında yer almanın çabasında oldu. Yakın akrabalarından gerilla saflarına katılımların ve şehadetlerin olması Devran yoldaşımızın mücadele çizgisini belirlemesinde belirleyici oldu. Düşmanla mücadele edilecekse ve özgürlük savaşı verilecekse bunun mutlaka gerilla saflarında olması gerektiğine inandı. Bu temelde 2015 yılında yüzünü Botan dağlarına dönen yoldaşımız, özlemini duyduğu gerilla ile nihayet buluştu.
Gerilla saflarına katıldıktan sonra 1995 yılında şehadete ulaşan amcası Şehîd Devran Cûdî yoldaşın adını alan Devran yoldaşımız, böylece gerillacılığının ilk anından itibaren mücadele çizgisini şehitlerin ardılı olarak belirledi. Ailesinden duyduğu gerilla yaşamı ile karşılaştığı gerilla yaşamını karşılaştırma imkanı bulan yoldaşımız, kendisine anlatılanların eksik olduğunun farkına vardı. Gerilla yaşamının hakikatine ancak bizzat içerisinde bulunarak ve yaşayarak anlaşılabileceğinin bilincine varan yoldaşımız, her anında bu büyük anlam dünyasını keşfetmenin arayışında oldu. Aldığı ilk eğitimlerle kendisini askeri ve ideolojik anlamda donatan yoldaşımız, soykırımcı Türk devletinin halkımıza ve Hareketimize yönelik kapsamlı bir saldırıya geçmesi üzerine düşmanla savaşmak için önerilerde bulundu. Gerilla saflarında yeni olmasından ve savaş tecrübesinin bulunmamasından dolayı önerileri kabul edilmeyen yoldaşımız, buna rağmen bu yönlü yoğunlaşmalarını sürdürdü. İşgalci ve sömürgeci Türk devletinin saldırılarını her geçen gün artırmasına karşılık Apocu bir militan olarak görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini düşündü. İşgalciliğe karşı doğru tavrın bu olduğuna inanarak ısrarla savaşın yaşandığı alanlara gitmek istedi. Yaşamdaki fedakarlığı, düşmana karşı net duruşu ve dürüst kişiliği ile örnek bir Apocu militan olan Devran yoldaşımız, bu özellikleriyle yoldaşlarına güven verdi. Bu nedenle önemli ve stratejik çalışmalarda yer aldı. Bu çalışmalardaki disiplinli, samimi ve dürüst katılımı ile öne çıktı. Aynı zamanda güçlü yoldaşlığı ile tüm yoldaşlarının sevgi ve saygısını kazandı. Mücadele içerisinde kendisinden eski ve tecrübeli yoldaşlarının mücadele tarz ve temposundan, derin yoldaşlık ilişkilerinden etkilenen Devran yoldaşımız, tüm yaşamı boyunca bu yoldaşlarını örnek aldı. Yaklaşık iki yıl boyunca yer aldığı bu çalışmalarda önemli başarılar elde eden yoldaşımız, kazandığı tecrübelerle de yetkin bir özgürlük gerillası oldu. Düşmanın başta Bakurê Kurdistan olmak üzere Kurdistan’ın tüm alanlarında halkımızın kazanımlarına yönelik soykırım saldırıları geliştirmesi Devran yoldaşımızın düşmana olan öfkesini daha da güçlendirdi.
Mutlaka düşmana karşı aktif savaşın içerisinde yer alması gerektiğini düşünen yoldaşımız, bu mücadelesini daha profesyonel ve ideolojik temelli yürütmek için askeri, ideolojik akademilerde eğitime katıldı. Yeni dönem gerilla taktik ve tarzında önemli anlamda derinleşme yaşayan Devran yoldaşımız, en büyük hayalini gerçekleştirmek üzere Bakurê Kurdistan’a geçmek için önerilerde bulundu. Dönem ihtiyaçlarından dolayı önerisi kabul edilmeyen yoldaşımız farklı mücadele alanlarına geçti. Bir militan olarak nerede ihtiyaç varsa orada bulunmayı devrimci bir tutum olarak kabul eden yoldaşımız, olgun ve dürüst kişiliği ile bulunduğu mücadele alanında güçlü bir katılımın sahibi oldu. Bugün düşman saldırılarına karşı Apocu militanlığın yenilmezliğinin bir kez daha kanıtlandığı birçok direniş cephesinde verdiği emek ve gösterdiği çabalarla tüm yoldaşlarının saygısını kazandı.
5 Eylül 2021 günü gerçekleşen bir düşman saldırısında beraberindeki Kemal yoldaşımızla birlikte şehitler kervanına katılan Devran yoldaşımız, dürüst, emekçi, samimi ve Botan’ın köklü kültürünü yaşattığı kişiliği ve keskin militanlık ölçüleriyle her zaman mücadelemizde yaşayacaktır.”