KÖLN – 1993 yılından bu yana geleneksel olarak her yıl düzenlenen Hüseyin Çelebi Şiir ve Öykü Etkinliği bu yıl da Yekîtiya Xwendekarên Kurdistan (YXK) ve Jinên Xwendekarên Kurdistan (JXK) öncülüğünde gerçekleşti. Her yıl olduğu gibi bu yıl da yoğun ilgi ile devam eden etkinlikte Kürtçe, Türkçe, Almanca ve Kürtçe’nin Dimili lehçesindeki şiir ve öyküler yer aldı.
Yöresel kıyafetleri ile Bask’lı misafirlerinde katıldığı etkinlikte, Bask dilinde şiir okundu.
Yapılan açılış konuşmaları ve ardından, etkinliğe yüzden fazla gelen şiir ve öykülerin jüriler tarafından seçilmesinin ardından ödüller kazananlara dağıtıldı.
Kazanan yarışmacıların isimleri ve eserleri şu şekilde;
Kürtçe şiir kategorisinde;
1. Xemeke Keserceş: Feraz Roj
2. Ger xwe nekujim: Welat Xerîb
3. Be te Buni: Mücahit Kaya
Kürtçe öykü kategorisinde;
1. Sın Aryen: Veroz
2. Jiyaneke Dorpeçkiri: Seyitxan Akyüz
3. Gurên Duling: Awaz Botan
Türkçe şiir kategorisinde;
1. Boşverin: Anonim
2. Her Bekleyiş: Zuhat Zana
3. Dövüşenlere Alkış: Emre Genç
Türkçe öykü kategorisinde;
1. Berfin’nin Hikayesi: Zeynep Nergiz
2. Onu da mı söyledin? :Eylem Kahraman
3. Uzman çavuşlar ve korucular: Mehmet Baytimur
Zazaca (Kurmancki) şiir kategorisinde;
1. Boye Zembule: Edip Dersim
2. Venge Azadi: Arzun
3. Xo vira meke: Dilbirin
Almanca şiir kategorisinde;
1. Ein Gedicht und ein falue: Alina
2. Spinnerinnen : Carina
3. Diaspora: Hevidar
Eserleri dereceye giren sanatçılara birer adet plaket takdim edildi. Daha sonra Rêber Serhed’in sahne alması ile birlikte tüm gençler halay ve sloganlar attı. Bu yıl 30.’su düzenlenen Hüseyin Çelebi Şiir ve Öykü Etkinliği Şehit Hüseyin Çelebi’nin babası Rıfat Çelebi’ye atfedildi.
Şehit Hüseyin Çelebi;
Hüseyin Çelebi 1967 yılında Dersimli bir ailenin ilk çocuğu olarak Almanya’da dünyaya gelir. 1938 Dersim Katliamı’ndan sonra İç Anadolu’ya sürgüne gönderilmiş, daha sonra İstanbula göç etmiş bir aileden geliyordu. Çelebi ailesinin Dersim’den başlayan sürgünlüğü yıllar sonra Almanya’da son buldu. Çocukluğundan itibaren yurtsever olan babasından çok etkilendi ve onun etkisiyle toplumsal gelişmelere ve politikaya ilgi duydu.
Belki de en belirgin özelliği asi biri kişiliğe sahip olmasıydı. Haksızlıkları yaşamının sonuna kadar hiçbir zaman içine sindiremedi ve hep karşı çıktı. Geçen yıllarla birlikte belirli politik bir birikime ulaşınca, degişik siyasi çevreler ve hatta babasıyla Sovyetler Birliğin geçmişine ilişkin kıyasıya tartışmaktan çekinmedi.
“Türküm, doğruyum, çalışkanım“ sözlerini tüm asiliğiyle tersten söyledi
Okulda en çok politika, tarih, fen bilimleri ve yabancı dillere ilgi duydu. Yabancı dillerden İngilizce ve İspanyolca öğrenmişti. O zaman Türkçe öğretmenin söylediği “Türküm, doğruyum, çalışkanım“ sözlerini tüm asiliğiyle tersini söyleyince tokat ile cezalandırılmıştı. Politik yaşamına önce SDAJ (Alman Sosyalist Işçi Gençliği) ve Sosyal Demokrat Parti’nin gençlik örgütü olan Jusos’a (Genç Sosyalistler) örgütüne ilgi duymuş, ancak önce kendi halkının sorunlarına yönelmesine dair bir bilinçlenmeden sonra 80’li yılların başında gençliği etkileyen sol-devrimci Türk örgütlerine yönelmişti. Türk Solu içerisinde Kürt sorununu tartışmaya başlamıştı. Sadece Kürtleri değil, aynı zamanda Latin Amerika ve Afrika’da acı çeken insanları da düşünmüştür.
Enternasyonalliğinden taviz vermeden şöyle diyordu: „Ben Kürt, Türk, Arap ya da Çinli olmam hiç önemli değil, önemli olan baskı görmem“. Liseli yılların sonlarına doğru edebiyata ilgi duymuş, Almanca ve Türkçe kısa hikayeler yazmaya başlamıştı.
80’lı yılların başında Hamburg’da bulunan Kürt derneğinin dış ilişkiler çalışmalarında yer almıştı. 80’li yılların ortasına doğru ise artık kendisini tamamen Kürt özgürlük hareketine vermeye başlamıştı. Ve 1985 yılında politik aktivitelerinden dolayı ilk defa tutuklanmış ve para cezasına çarptırılmıştı.
1986 yılında Dusseldorf Üniversitesi’nde Sosyoloji öğrenimi görmeye başladı. Üniversite yıllarında Kürdistan Report adındaki Almanca yayını çıkarmada önemli rol aldı. Bir süre sonra da Köln’de bulunan “Kürdistan Zentrum“ adındaki kurumda aktif olarak çalıştı. 25 Şubat 1988 yılında Almanya’nın PKK’yi izole etme çabaları çerçevesinde Hüseyin Çelebi Avrupa sorumlusu olduğu gerekçesiyle tutuklandı ve iki yıl boyunca Wuppertal’da dış dünyadan tamamen izole edilerek hapis yattı.
Sosyalizm onun için güneş, hava ve yeryüzü gibiydi!
Mahpusluk süresi içerisinde hukuki savunmalar üzerine yoğunlaştı. Hüseyin’in de belirleyici şekilde geliştirdiği savunmalar sayesinde diğer PKK tutsakları da kısa sürede serbest bırakılmak zorunda kaldı. 1990 yılının başında serbest bırakıldıktan sonra mücadeleye kaldığı yerden devam etti ve “Kürt Halkının Dostları“ derneğini kuruluşuna katıldı.
Alman Solcuları ile sürekli olarak Kürt özgürlük mücadelesi üzerine tartıştı ve birçok Alman bu sayede mücadeleye ilgi duymaya başladı. Sosyalizm onun için güneş, hava ve yeryüzü gibiydi, yani hayatın vazgeçilmezleri arasındaydı. Ancak bir süre sonra Alman sosyalist örgütlerinin bir çoğunu sosyal-şovenist olarak tanımladıktan sonra onlarla yollarını tamamen ayırdı.
Daha sonra 1992 yılında Güney Kürdistan’a gitti. Kuzeyden faşist Türk devleti Güney’den ise PDK ve YNK anlaşarak PKK’yi yok etmeye çalıştıkları bir dönemde gerilla olarak bu güçlere karşı savaştı. Çocukken resmini yatağına astığı Barzani’nin bir peşmergesinin kurşunu ile Güney Kürdistan’da şehadete ulaştı. Trajik olan şey, uğruna tüm yaşamını Kürt halkına adadığı halde bir Kürdün kurşunu ile şehadete ulaşması. Ona yapılabilecek en büyük kötülük buydu belki de. Tıpkı 1937 de Dersim İsyanının önde gelenlerinden Ali Şer’in bir Dersimli tarafından katledilmesi gibi.
Hüseyin Çelebi Aralık 1992 yılında yapılan YXK’nin ikinci kongresinde Avrupa’daki tüm öğrencilere örnek bir kişilik olduğu için fahri (onursal) Başkan olarak seçildi ve anısına her yıl şiir ve öykü etkinliği gerçekleştirilmeye başlandı.