Demokratik Suriye Meclisi Eşbaşkanı İlham Ehmed’in işgalci Türk ordusunun Efrîn saldırıları için kaleme aldığı makale şu şekilde
HABER MERKEZİ-NÛÇE CİWAN
Bu son günlerde Türk devleti bir kez daha Efrîn’e yönelik sesini yükseltti, her şeyi karıştıracağını söyleyerek, Kürtlere ağır tehditler savurdu. Efrîn’in ilçelerine yönelik top atışlarını yoğunlaştırdı, sınırdaki asker sayısını arttırdı. Şimdiye kadar Rusya sessiz kaldı, herhangi bir açıklama yapmadı. Bu sessizlik, top atışlarını onayladığı anlamına geliyor. Türkiye bu şekilde Efrîn’e girebileceğini ve orada kalabileceğini düşünüyor. Ama aynı zamanda Efrîn’de onu büyük bir tuzağın beklediğini de biliyor. Efrîn’in kendisine mezar olacağından korkuyor. Bu yüzden de her türlü baskı ve tehditle halkı korkutuyor, bu şekilde savaş baskısı altında tutmak istiyor.
Eğer Rusya, bu hesapla İdlib’i rejimin kontrolüne koyacağını düşünüyorsa yanılacaktır. İdlib ne Halep’tir, ne Humus, ne de Hama’dır. İdlib, Türkiye sınırındadır. Silahlı güçlerin arkasındaki destek ve kaynak kesilmiyor. El Nusra, Türkiye işbirliği ile hareket ediyor. Türkiye, Suriye toprağına yerleşmesi için desteğini kesmiyor. Efrîn, Türkiye ile Rusya arasındaki İdlib’in karşılığı olmayacak. İstese de olmaz. Efrîn, işgale karşı direnecektir. İdlib savaşı da uzayacaktır.
ABD, Türkiye’nin Efrîn’e yönelik saldırılarına karşı fazla sorumluluk hissetmiyor. Çünkü ABD’nin burada gücü yok. Rusya, burada daha fazla hakim. Acaba bu şekilde ABD kendini sorumluluktan kurtarabilir mi? Hayır. Çünkü Türkiye, NATO’nun üyesidir. NATO üyesi olan bir ülke izinsiz bir şekilde başka bir ülkenin toprağına giremez. İzinsiz bir şekilde diğer bir ülkeye karşı silah kullanamaz. Türkiye’nin NATO’ya üye olma durumu ABD’nin Efrîn’e yönelik bu girişimlerine karşı müdahale etme sorumluluğu daha fazla artar. Bu durum ABD’nin Efrîn’e yönelik saldırılara müdahale etmesi için daha fazla bir gerekçe oluşturuyor. Bu nasıl olacak? Bir yandan Kürtlere destek veriyor. Diğer yandan da Kürtlere yönelik saldırılara izin veriyor. Bu büyük bir çelişki. ABD, şimdiye kadar DAİŞ’e yönelik imha projelerine büyük bir destek verdi. Bundan sonra özgürleştirilmiş bölgelerin istikrarı ve huzuru için destek vereceğini söylüyor. Yeniden inşa projesidir. Bu, Türkiye’yi çok kızdırdı. Türkiye düşünüyordu ki; eğer Kürtleri tehdit ederse, ABD Kürtlerden desteğini çekecektir.
Ancak Türkiye sorunun çözümü için mecburen adım atmak zorunda olduğunu düşünmüyor. Kalıcı bir çözüm, bölgenin tamamına büyük bir etki yaratacaktır. Ancak Türkiye, hep savaştan yana tercihini yapıyor. Savaş yolunda yürümeye ısrar ediyor. Bakalım, ABD Türkiye’yi ne kadar savaştan uzaklaştıracak? Bu son çabalar olduğu görülüyor. Ya Türkiye barışı kabul ederek çözüm üretecek, ya da savaşta ısrar ederek kaybedecek.
Kuzey Suriye’de gelişen ve yaşam bulan projeye karşı direnenler ve savaşanlar, büyük bir yanlış yapacak. Bundan kaynaklı bu proje başarı elde etmiş. Sadece bu proje ile nefes alabilecek. Diğer girişimlerin hepsi Suriye halkını büyük bir sıkıntı ve sorumlukların içine koymuştur.
Bu projeyi kabul etmeyenler, sadece çıkarlarını düşünenlerdir. Onun için demokratik projeye karşı direniyorlar. Kuzey Suriye bölgesi, yeni bir sürece giriyor. Tüm Suriye’ye örnek olmak için hazırdır. Yönetimin yöntemi ve şekli önemlidir. Bu yönetim şekli, Ortadoğu için bir yönetim modeli oluyor. Eğer ABD desteği iyi okunursa böyle olur. Parçalanma projesi değil, tersinedir. Bu yeni güç eğitiliyor. Yine QSD çatısında yapılıyor. Farklı değildir. Ancak hem Türkiye hem de rejim, bunu çok büyüterek saldırı gerekçesi yapıyor.
Her zaman gerekçeler vardır. Sömürgeci devletler açısından her bir adım atıldığında bir savaş gerekçesi oluyor. Her bir başarıya karşı büyük bir karalama oluyor. Bu, o güçlerin özel savaş siyasetidir. Değişime karşıdırlar. Biz bu konuda projemize güveniyoruz. Suriye toplumunun gerçekliğine uygun bir projedir. Kaos çabasına karşı büyük bir çözüm yöntemidir.
Suriye’deki güçlerin bu gerçeği görüp projeye destek vermeleri gerekir. Egemen güçlerin yanında duracakları yerine, demokratik projenin yanında yer almaları, daha doğru ve sonuç alıcı olacaktır. Efrîn bütün saldırıların belini kıracaktır. Türkiye kendi parçası gibi yaklaşıyor. Ancak herkes bilmeli ki, Efrîn kolay yutulacak bir lokma değildir. Herkesin boğazında kalır. Efrîn savunması büyük cephelerle korunuyor. Direnecek ve başaracaktır. Efrîn halkının kendine özgüveni tamdır. Düşmanı baş aşağı geri çevirecektir. Tarihte de hep böyle olmuştur. Hiç bir zaman baş eğmemiştir. Her zaman direnmiş ve başarmıştır