HABER MERKEZİ- Kemal Söbe’nin kaleminden: İmralı İşkence Sistemi, CPT Ve Kapitalist Dünya Sistemi
“Hiçbir kanunun ve yasanın uygulanma hükmünün olanağının olmadığı yer kuşkusuz İmralı işlemci sisteminin uygulandığı yerdir. Kişiye özel yasaların olduğu bir farklı gezegendir. Ya da yasasızlığın olduğu bir yerdir. Kürt halkının ulusal durumu söz konusu olunca bütün vicdanlar köreliyor, gözler kör oluyor, kulaklar sağır oluyor, kanunlar geçerliliğini kaybediyor. Öyle ya, Kürtler ulus olarak kabul edilmedikleri için, hiçbir kanunun ve yasanın yürürlüğe girme ve uygulanma durumu olmaz. Committee Prevent Torture CPT/İşkenceyi Sözde Önleme Komitesi tam olarak bir rezalet sergiliyor. İşkence sadece fiziki bir eziyet değildir, bunun ruhsal ve psikolojik boyutları da bulunmaktadır. CPT adlı kurumun, gerçek anlamda işkenceyi önleme gibi bir görevi ve rolü yoktur. Çünkü Önder APO’ya uygulanan ve aynı zamanda Kürt halkının içinde yaşadığı koşullar, aslında işkence koşullarıdır. İşkence faşizmin bir davranış biçimi olup, her türlü kötülüğün olduğu bir durumu ifade eder. Türkiye’nin normal yasalarından bile suç sayılan ve yasak olan bir durumdur. Ulus devletin ve kapitalizmin uyguladığı yasaların aslında haydutlar düzeni olan kapitalizmi şirin gösterme makyajından başka birşey değildir. Kapitalizmi toplum nezdinde meşru göstermek ulus devlet maskesi ve kendini demokratik göstermek ve bazı insan haklarına ve hukuka yasalarda yer vermekle olur. Başka türlü olursa ulus devlet maskeli kapitalizm toplum için tartışmalı hale gelip hemen yıkılması gereken bir sistem olarak görülür. Kürtlerle ne sorunları var ki yüz yıldır Kürtleri inkâr ve imha etme siyasetine her türlü desteği veriyorlar? Türkiye, İran, Irak ve Suriye ulus devletlerinin Kürtleri kimliksel soykırımdan geçirme siyasetinin mimari sözde demokratik Avrupa ülkeleridir, tabi başta İngiltere ve Fransa.
Kürt halkı, Avrupa emperyalizmi için, adeta kullanılması gereken siyasi bir araç olarak görülüyor. Çünkü Türkiye’nin Kürtlere yaptıkları her saldırıya kulaklarını kapatıyorlar, hatta destek veriyorlar. Kürt halkının Önderine uygulanan işkence sisteminin arkasında CPT’nin ulus devlet siyaseti var. CPT, gerçekten de İşkenceyi önleme komitesi olsaydı, Önder Apo’yu işkence koşullarında tutamazlardı ve en azından Önder Apo kendi ailesiyle ve avukatlarıyla görüşür ve yasalarla belirlenmiş bütün haklarına sahip olurdu. Aslında İmralı’da uygulanan sistem ulus devlet maskesi kapitalizmin gerçek dünya sistemi olmaktadır. Ancak Kürt halkı ve Önderleri söz konusu olunca bu kapitalist karakter daha vahşice uygulanır hale geliyor. Kapitalizmi ve ulus devlet sistemini sorgulayan ve alternatif yaratan bir dünya Önderliği kapitalist dünya sistemi için tehlikeli görülüyor. Yani Avrupa emperyalizminin Önderliğe yaklaşımı sadece Türkiye ile olan mevcut siyasi/ekonomik ilişkilerle, çıkarlarla açıklanacak bir durum değildir. Bu yaklaşımın ideolojik boyutu da var. Ortadoğu’yu emperyalizmin bataklığında çıkaracak ve kendi ayakları üzerinde durduracak olan Demokratik Ulus Paradigması ve komünal yaşam olmaktadır. Bölgenin emperyalizme bağımlı olan gerici rejimlerinin korkusu Demokratik Ulus Paradigması ve komünal yaşam olmaktadır. Bu alternatif sistem, insanlık için, kuşkusuz yeni bir yaşam kültürünü ifade ediyor. Ya da öze dönüş anlamına geliyor.
Yani doğal toplum ve toplumsal ruha sahip insanın doğuşu demektir. Bunun altyapısını Kürtler PKK öncülüğünde inşa etmeye çalışıyorlar ve dünyanın ezilen halkları buna sempatiyle bakıyor. Demekki sosyalizm bir devlet/parti rejimi değilmiş, insanın sosyal hakikatiymiş ve bu hakikat Mezopotamya topraklarında filizkeniyor. İşte sözde demokratik Avrupa’nın ve CPT’nin Önder Apo’ya yaklaşımının temelinde bu gerçekler var. PKK ve Önder APO, klasik ulus devlet anlayışına sahip olup, geçen yüzyıldaki ulus devletçi ulusal hareketler gibi olsaydı, Avrupa’nın yaklaşımı çok farklı olurdu. Avrupa’nın Önder APO’ya yaklaşımının ideolojik olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu açıdan CPT’nin Önder APO’ya yaklaşımı aslında emperyalizmin yaklaşımıdır. Kürtler yüzyıldır emperyalizmin çıkarlarının kurbanı edildiler. Ama artık bunun sonuna geliniyor. Önder APO ve PKK’nin Kürtlere dayatılan emperyalist etiketli inkârdan aldığı en iyi intikam yeni yaşam paradigmasıdır. Böylece Kürt halkı, yüz yıllık inkârdan yeni yaşam paradigmasını yaşamsal hale getirerek en iyi intikamı almış oluyor. Emperyalizmin CPT, AİHM vb. kurumları ve demokrasi, adalet, özgürlük gibi değerleri kapitalizmin kirli yüzünü kapatmak için kullanıyorlar. Bu açıdan CPT ve AİHM gibi kapitalist kurumlardan insan hakları için bir beklenti içinde olmamak gerekiyor. Hak verilmez kazanılır anlayışıyla hareket edip, yeni bir alternatif sistem yaratmaktan başka çare yoktur. Bu çare de, Önder APO’nun geliştirdiği Demokratik Uygarlık Manifestosu’dur.”