ANKARA – İşgalci TC devletinin Baaşûre Kurdistan’ın Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine yönelik 23 Nisan’da başlattığı işgal operasyonu devam ediyor. İşgalci TC devletinin saldırılar sırasında kimyasal silah kullanması tepkilere neden oldu. OPCW’nin bölgede inceleme yapması için birçok ülkede eylem ve etkinlikler yapıldı.
Morning Star Uluslararası Editörü, Defend Kürdistan Initiative UK ve Kürdistan’daki Kimyasal Silahlara Karşı Koalisyon sözcüsü Steve Sweeney; Ulusal Denetimli Serbestlik Memurları Birliği ve Sendikalar Genel Federasyonu Yürütme Kurulu üyesi Andi Kocsondi; Gazeteci ve yazar John Hunt, Avrupa Parlamentosu eski İşçi Partisi üyesi ve Kürdistan’da Barış İnisiyatifi kurucularından Julie Ward, Sosyal İşçiler Sendikası ve Sendikalar Genel Federasyonu Yürütme Komitesi genel sekreteri John McGowan, Sendika Danışmanı ve eski GMB Uluslararası Görevlisi Bert Schouwenburg ve gazeteci Mylene Sauloy’dan oluşan İngiliz heyeti de, kimyasal silah kullanımına dair Federe Kürdistan Bölgesi’nde 28 Şubat-8 Mart tarihleri arasında incelemelerde bulundu.
İncelemelerin ardından yazılı açıklama yayımlayan heyet, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın savaş suçlarıyla itham edilmesi ve kimyasal silah kullanıldığı iddiasıyla ilgili derhal soruşturma açılması çağrısında bulundu. Açıklamada, “Dünya Saddam Hüseyin tarafından 5 bin Kürt’ün öldürüldüğü Halepçe’de gerçekleşen kimyasal silah saldırısının 34’üncü yıldönümünde, uluslararası toplumu tarihten ders almaya ve Türkiye’nin 11 aydır süren askeri işgaline son vermeye çağırıyoruz” denildi.
Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler (BM) himayesindeki Mexmûr ve Şengal’de bir hastaneyi vurduğu ve bu saldırıda 4 kişinin hayatını kaybettiğinin hatırlatıldığı açıklamada devamla şunlar belirtildi:
Bütün bunlardan sonra Türkiye saldırılarına devam ederek 2 bin kişiyi yerinden etti. En rahatsız edici olanı ise Irak topraklarında kimyasal silah kullanıldığı iddiaları. Heyet olarak bütün bunların savaş suçu olduğunu hatırlatır, suça uygun ceza verilmesi gerektiğinin altını çizeriz. Uluslararası örgütlerin devam eden sessizliği artık savunulamaz durumdadır. OPCW kimyasal saldırı iddialarını araştırmak için acilen Kürdistan’a bir ekip göndermelidir.
Net kanıtlar karşısındaki eylemsizliğin İngiltere dahil tüm batılı güçlerin suç ortaklığına işaret ediyor. 30 yılı aşkın bir süre önce İngiltere, ABD ve batılı şirketler Baas rejimine silah sattılar ve Kürtler üzerinde kullanılan kimyasal silahları temin ettiler. Şimdi ise Saddam Hüseyin’in modern versiyonu olan ve Kürtleri imha etmeye teşebbüs eden Tayyip Erdoğan’ı silahlandırarak aynı örüntüyü tekrar ediyorlar. 1988’de dünya yapılan tüm uyarıları görmezden geldi ve bunun sonucunda Halepçe’de 5 bin Kürt kadın, erkek ve çocuk katledildi. Bunun tekrar olmasına izin veremeyiz.
İngiltere, Almanya, ABD ve AB’nin Türkiye’ye silah satışını derhal durdurması gerektiğinin altı çizilen açıklamada, “Erdoğan, Lahey’e getirilmeli ve savaş suçlusu olarak yargılanmalıdır. Bu, Kürt halkı için adalete doğru atılmış bir adım olacaktır” denildi.
Heyet açıklamasında şu talepleri sıraladı:
– Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü, kimyasal saldırı iddialarını araştırmak üzere acilen Kürdistan’a bir araştırma ekibi göndermeli.
– NATO ve Birleşmiş Milletler, Türkiye’ye karşı derhal harekete geçmeli ve Kürt halkına yönelik yasadışı savaşı ve soykırım girişimini durdurmalı.
– İngiltere hükümeti, Türkiye’ye silah satışını derhal durdurmalı, Türkiye ile ilişkilerini gözden geçirmeli, Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile tüm işbirliğini durdurmalı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a savaş suçlarından ötürü dava açmalı.
– Gazeteci Sherwan Sherwani ve geri kalan tüm Behdinan aktivistleri ve Irak Kürdistan’ında tutulan tüm siyasi tutsaklar derhal serbest bırakılmalı.
– Kürdistan Bölgesel Hükümeti ile Türkiye arasında imzalanan 50 yıllık petrol anlaşmasının ve tüm benzer anlaşmaların tüm detayları, tüm şeffaflığıyla açıklanmalı.
– Kürt halkıyla dayanışma ve PKK’yi ‘terör örgütü’ olarak listeden çıkarma çağrıları da dahil olmak üzere emek ve ilerici hareket genelinde meşru direniş hakkı talebi karşılanmalı.
– Enfal’in Birleşmiş Milletler tarafından soykırım olarak tanınmalı, mağdurlar ve hayatta kalanlar için adalet sağlanmalı, failler derhal mahkeme karşısına çıkarılmalı.
– Enfal kurbanlarının kimlikleri de dahil olmak üzere geçmiş ve mevcut kimyasal silahların belgelenmesi için bilimsel destek ve uzman görevlendirilmesi gerekir.”