Bradost ve Xakûrkê alanına dönük 14 Aralık 2017’de işgal saldırıları başlatıp geniş bir alan yerleşen Türk ordusu, KDP’nin de işbirliğiyle hazırlığını yaptığı 30’uncu ‘sınır ötesi’ saldırısını kalıcı işgale dönüştürmeye çalışıyor.
HABER MERKEZİ – İşgalci Türk ordusunun Başûrê Kurdistan topraklarına yönelik olarak başlattığı işgal saldırısı devam ediyor. Kandil’i de kapsayacak geniş bir işgal saldırısına hazırlanan Türk devleti, şimdiye kadar şaşaalı isimlerle, asker sayısı ve konvansiyonel silah kapsamını hep genişleterek 29 kez şansını denedi. Şimdi de her zamanki ortağı KDP ve onun desteğiyle Güney Kürdistan’ın tüm stratejik alanlarına serptiği askeri ve istihbari üsleri, en büyük güvencesi. Türk sömürgeciliğinin fiyaskoyla sonuçlandığı halde dinmeyen sahte zafer ihtiyacı ile KDP’nin obezleşen ihanet genlerinin muhtaç olduğu işbirliği, yeni bir serüvenin peşinde. Türk tarafı, bu kez 14 Aralık’ta kademe kademe genişlettiği saldırıları, kapsamlılaştırıp kalıcı hale getirme gayretinde.
Bradost ve Xakûrkê alanına dönük 14 Aralık 2017’de başlatılıp 11 Mart itibariyle yayılan Türk ordusunun saldırı ve direnişin gelişimi şöyle:
BİRİNCİ AŞAMASI
* Türk ordusunun Bradost ve Xakûrkê’yi işgal saldırılarının birinci aşaması, 14 Aralık 2017’de başladı. Keşif uçakları, ardından savaş uçaklarının yoğun bombardımanı, sonrasında taaruz helikopterleri eşliğinde Skorskylerden Tepe Mawa, Tepe Siro ve Kaniya Reş alanlarına indirme yapıldı. Aynı dakikalarda Heci Beg suyu üzerinde oluşturduğu seyyar köprü ile Başûrê Kurdistan topraklarına giren Türk ordusu, Bermize köyü ve çevresinde onlarca piyade yerleştirdi.
* HPG ve YJA Star gerillaları 16 Aralık 2017’de Tepe Mawa’daki işgalci Türk ordusuna iki ayrı suikast eylemi yaptı; 2 Türk askeri öldürüldü.
* Tepe Mawa ve Tepe Siro’daki işgalci Türk ordusuna dönük 23 Aralık’ta eş zamanlı iki sızma eylemi gerçekleştirildi. Aynı zamanda her iki tepede konumlanan askerler orta otomatik ve ferdi silahlarla yakın mesafeden etkili şekilde vuruldu. Tepe Mawa’da 7 asker, Tepe Siro’da 8 asker öldürüldü.
* Koordine Tepesi ve tepe silsilesini tutmaya çalışan işgalci Türk güçlerine yönelik 31 Aralık’ta bir dizi suikast eylemi düzenlendi; 2 asker öldürüldü, 1 asker yaralandı.
* Gerillalar, yılın ilk günü saat 16.00 sıralarında Tepe Siro’daki Türk güçlerini hedef aldı; en az 10 asker öldürüldü, 4 asker ise yaralandı. Bu etkili eylem sonucunda işgalci Türk güçleri Tepe Siro’dan çekilmek zorunda kaldı.
* Türk ordusunun Tepe Mawa’daki birlikleri 2 Ocak sabahı ateş altına alındı; ölü ve yaralı sayısı netleştirilemedi. Aynı gün saat 16.00 sıralarında biri dizi suikast eylemi düzenlendi; Tepe Mawa’da 2 asker ve 1 kepçe operatörü öldürüldü.
* Gerillalar, 22 Ocak’ta ise Kaniya Reş alanındaki işgalci Türk ordusuna havanlı eylem düzenledi. Tepedeki mevziler etkili bir şekilde vuruldu. Gerilla eylemi nedeniyle alana giremeyen işgalci Türk ordusu akşam saat 20.00 sıralarında Skorsky helikopterlerle ölü ve yaralı askerleri kaldırabildi.
* Kaniya Reş’teki Türk güçleri, 1 Şubat’da bir kez daha ağır silahlarla yapılan eylemin hedefi oldu; 2 asker öldürüldü, 2 asker yaralandı. Tepedeki konteynırlar da imha edildi.
* Aynı tepe, 16 Şubat günü yine vuruldu; sonuçları netleştirilemedi.
* Hemen ertesi gün saat 12.00’de Kaniya Reş tepesindeki Türk güçleri, bir dizi eylemle sarsıldı. 2 asker öldürüldü, bir A-4 mevziisi içindeki 2 asker ile birlikte imha edildi. Paniğe kapılıp tepeyi bırakarak kaçmaya çalışan 3 asker de kaçamadı. Barınak olarak kullanılan ve içinde askerlerin kaldığı konteynır içindeki askerler ile birlikte tümden imha edildi.
* Gerillalar, 21 Şubat sabahı Kaniya Reş ve Koordine tepesi arasında hareket eden ve 15 askerden oluşan özel bir birliğe sabotaj eylemi yaptı; 7 asker öldürüldü, 2 asker yaralandı.
* 27 Şubat’ta ise yine bu iki tepe arasında hareket halinde olup Bermize köyüne doğru ilerleyen 2 Türk birliği hedef alındı; en az 5 asker öldürüldü, çok sayıda asker de yaraladı.
* Kaniya Reş tepesindeki Türk güçleri, 4 Mart sabahı gerillanın havanlı ve katyuşalı eylemiyle uyandı. Yerel kaynakların verdiği bilgilere göre çok sayıda asker öldürüldü ve yaralandı.
İKİNCİ AŞAMASI
* Türk ordusunun Güney Kürdistan’ın Bradost bölgesine dönük işgal saldırılarının ikinci aşaması 11 Mart’ta başladı.
* 11 Mart gece yarısı Gümbete ve Tepe Siro, savaş uçakları ve obüslerle yoğun bir şekilde vuruldu. Bölgede yoğun keşif uçuşları altında Skorsky helikopterler eşliğinde onlarca özel askeri birlik indirildi.
* Gerillalar, 13 Mart’ta Gümbete tepesini ağır silahlarla vurdu. Ertesi gün daha da yoğunlaştırıldı. Bunun üzerini işgalci Türk ordusu Gümbete ve Siro tepelerinden çekilmek zorunda kaldı.
* Türk ordusu, 14 Mart günü saat 07.00’den itibaren Tepe Siro yamaçları ve Geliya Reş alanına yönelik yoğun obüs ve havan saldırıları gerçekleştirdi. Bölgede yoğunlaşan keşif uçaklarının hareketliliği ardından Tepe Siro, Tepe Partizan ve Geliya Reş alanı saat 08.30’da savaş uçakları tarafından yoğun bir şekilde bombalandı. Saat 22.00 sıralarına kadar obüs, havan ve savaş uçaklarınca yoğun bir şekilde bombalanan Tepe Siro, Tepe Partizan, Gümbete tepesi ve Masiro boğazına Skorsky helikopterlerle özel birlikler indirildi.
* Masiro tepesi ve boğazını işgal altına almak isteyen işgalci Türk ordusu ile gerillalar arasında 15 Mart günü saat 06.00 sırlarında şiddetli çatışmalar yaşandı. Savaş uçakları ve Kobra helikopterlerle alanı yoğun bir şekilde bombalayan işgalci Türk ordusu alana asker indirerek ilerlemek isterken gerillalar bir dizi sabotaj eylemi düzenledi. Eylemler sonucunda 8 asker öldürüldü.
* Aynı gün Tepe Partizan’ı işgal etmek isteyen işgalci Türk ordusu ile gerillaları arasındaki çatışmalarda da 2 asker öldürüldü.
* Türk güçleri, 16 Mart günü saat 07.00’den 16.00’ya kadar Tepe Partizan ve Masiro boğazında konumlanmak istedi. Gerillalar da vurdu. Saat 12.00 sıralarında Masiro tepesine iki koldan sızıldı. Sığınak ve mevzilerde yer alan 4 asker yakın mesafeden vurularak öldürüldü. 7 kişiden oluşan bir başka askeri birlik de 3 kayıp verdi.
* Masiro tepesindeki askerler 19 Mart günü öğleden sonra iki suikast eyleminin hedefi oldu; 2 asker öldürüldü.
* Türk savaş uçakları, 1 Nisan’da köylülerin kullandığı Lolan, Ş. Beritan ve Xakûrkê köprüsü başta olmak üzere bölgedeki birçok köprüyü bombalayarak kullanılamaz hale getirdi. Sivil alanların yoğun saldırılara maruz kalması sonucu Bradost köylüleri tarım ve hayvancılık yapamaz duruma geldi.
ÜÇÜNCÜ AŞAMASI
* Türk ordusunun Başûrê Kurdistan’ın Bradost ve Xakûrkê’ye dönük işgal saldırılarının üçüncü aşaması 5 Nisan’da başladı.
* Türk ordusu 5 Nisan günü saat saat 17.40’da Lêlikan ve Kevorte tepeleri ile yamaçlarına yoğun obüs ve havan saldırıları düzenledi. Bölgedeki yoğun keşif uçuşları ardından saat 22.30 sıralarında Lêlikan Tepesi, Kevorte Tepesi ile Lêlikan, Heşime ve Kolit köyleri, son dönemlerin en yoğun bombardımanına tabi tutuldu. Kobra helikopterleri ise saat 24.00 ile 01.30 arasında alanı yoğun olarak taradı. Bunun ardından Skorsky helikopterlerle çok sayıda Türk birliği Lêlikan ve Eli Dırej boğazına indirildi. Burada yoğun çatışmalar yaşandı, 1 Skorsky helikopter de gerillalarca darbelendi.
* Kevorte’deki askerler 6 Nisan günü saat 15.00 sıralarında hareket halindeyken gerillanın sabotaj eylemiyle sarsıldı. İki grup halinde hareket eden askerlerden 10’u öldürüldü.
* Gerillalar, 7 Nisan sabahı Evdilkovî yamaçlarında yer alan Eli Dirêj boğazında hareket halinde olan işgalci Türk ordusuna yönelik sabotaj eylemi yaptı; 2 asker öldürüldü, 2 asker yaralandı.
* 7 Nisan günü öğleden sonra ise Lêlikan’daki askerlere yönelen gerilla, sabotaj eylemiyle çok sayıda askeri öldürdü.
* Lêlikan’daki Türk askerleri 9 Nisan’da daha büyük bir eylemin muhatabı oldu. Sabotaj eyleminde 10 asker öldürüldü, 10 asker ise yaralandı.
* 10 Nisan günü aynı tepe havanlarla vuruldu, arkasında hareket halindeki bir birliğe sabotaj yapıldı. Yerel kaynaklar en az 8 askerin öldüğünü aktardı.
* Lêlikan’ın havanlarla vurulduğu 11 Nisan’da ise cephanelik olarak kullanılan bir sığınak imha edildi. Eylemde 4 asker öldürüldü, 5 asker yaralandı. Paniğe kapılarak tepedeki mevzileri terk edip kaçmaya çalışan askerler de kurtulamadı; 5 asker öldürüldü, 6 asker yaralandı.
* Lêlikan’daki mevzi ve sığınaklar, 12 Nisan sabahı da vuruldu; detayları öğrenilemedi.
* Ertesi günün sabahı da sabotj eylemi yapıldı; en az 3 asker öldürüldü.
* Türk ordusu, 13 Nisan günü öğleden sonra dolaylarında Eli Dirêj boğazında konumlanmaya çalışarak, mevzi ve sığınak yapımına başladı. Gerillalar, buradaki birlikleri ağır ve orta silahlarla vurdu, sonuçları netleştirilemedi.
* Aynı gün hem sabah hem de öğle saatlerinde Kevorte’deki Türk güçleri iki sabotaj eylemi yapıldı. Toplamda 8 askerin öldüğü, 2 askerin yaralandığı açıklandı, ancak yerel kaynaklara göre ölen asker sayısı 25.
* Gerillalar, 14 Nisan’da bir kez daha Lêlikan’daki askerleri yakın mesafeden orta otomatik ve ferdi silahlarla vurdu. 2 mevzi, 1 barınak imha edildi; 5 asker öldürüldü.
* Kevorte’de askerlerin Kameliye olarak kullandığı barınak 15 Nisan’da hedef alınarak tamamen imha edildi; 6 asker öldürüldü, 2 asker yaralandı.
* Lêlikan’daki Türk güçleri 20 Nisan sabahı havan ve katyuşalarla vuruldu; sonuçlarına ilişkin net bilgi alınamadı.
* Tepedeki güçlere hemen öğleden önce ise bir dizi suikast eylemi düzenlendi; 2 asker öldürüldü.
KALICI OLMA GAYRETİNDE
İşgalci Türk ordusu, Bradost bölgesine yoğun askeri yığınak yaparak kendisini sınır dışında kalıcılaştırmaya çalışıyor. Bermize, Yeşime, Lêlikan ve Kolit köyleri ve çevresinde karargah ve kamplar; yine Tepe Siro, Masiro boğazı, Eli Dirêj boğazı, Kevorte ve Lêlikan tepelerinde askeri barınak ve mevziler kurdu.
Gerillalarının etkili eylemleri sonucunda alana karadan herhangi bir giriş yapamayan işgalci Türk ordusu, Bradost alanını savaş uçaklarıyla bombalayıp; yoğun obüs ve havan saldırısı altına alarak gerilla kuşatması altında olan askerlerine nefes aldırmaya ve psikolojik olarak rahatlatmaya çalıştı. Bu alanlarda kademe kademe yerleşen Türk ordusu, savaş uçakları, obüs ve havanlarla bombalayıp Bradost alanını Kürtsüzleştirerek hayalet bölgeye çevirmek istiyor. İşgalci Türk ordusu Bermize, Yeşime, Lêlikan ve Kolit köyleri ve çevresinde de halka dönük ajanlaştırma politikalarını devreye koyarak sonuç almaya çalışıyor.
YENİ SAVAŞ KABİNESİ
Türk tipi başkanlık adı altında yeniden organize olan Türk devleti, Erdoğan liderliğindeki yeni savaş kabinesiyle daha büyük bir saldırının startını verdi. Erdoğan yemin edip alaturka diktatörlüğü resmileştirdiği 9 Temmuz’da Medya Savunma Alanları’nın neredeyse tamamına hava saldırısı yapıldı. İran ile anlaşmaya çalışan Türk devleti, Ankara’ya gelip Erdoğan’ın yeni sistemi için düzenlediği tören katılan Federe Kürdistan Başbakanı Neçirvan Barzani’ni ile yeni saldırı anlaşmasının son şeklini verdi. Böylece 9 Temmuz’da başlattığı hava saldırılarını yoğunlaştırıp karadan da saldırma hazırlığını tamamlamak üzere. Bunun için hem KDP hem de yereldeki işbirlikçilerin görevlendirmesi yapıldı. Kendi ordusuyla yetinmeyen Türk devleti, Suriye’deki çetelerinden ‘seçme elemanları’ sevk etmeye başladı. Zaten KDP işgal saldırıları karşısında başından itibaren sessizliğini koruyor. Bradost köylüleri, bu saldırıların Barzaniler ve KDP’den bağımsız gelişemeyeceğinin farkındaydı. Güney Kürdistan’da işgale tepkiler kısmi olarak sokaklara yansıdı, bazı siyasi partiler karşı görüşler beyan etti, Kandil’de gençlerin başlattığı canlı kalkan eylemi, ikinci ayına giriyor, ancak bütün bunlar işgal saldırısını durdurmaya yetmiyor. Irak ve Federe Kürdistan hükümetleri, Türkiye lehine duruşunu sürdürüyor. Xakûrkê’deki HPG komutanlarından Yusuf Aslan iki ay önce yaptığı açıklamada, Türk ordusunun Sidekan, Bradost, Diyana bölgelerini hayalet bölgeye çevirmek istediğini belirterek, şunu söylemişti: “Bradost bölgesini sular altında bırakacak olan baraj yapımı ve Heci Beg sınır kapısının açılması karşılığında anlaştıkları yönünde bilgiler var.”
TAM 35 YILDIR ŞANSINI DENİYOR
Türk devleti, 1983’ten beri Güney Kürdistan’a “sınır ötesi” operasyonlar düzenliyor. PKK’ye karşı bu operasyonlarla yetinmeyen Türk devleti, aynı zamanda KDP’nin desteğiyle kurduğu askeri ve istihbari kamplarla Kürdistan’ın bu parçasından da egemen olmaya çalışıyor. Türk devleti, 1991’de Medya Savunma Alanları’na düzenlediği “sınır ötesi” operasyonun ardından Hewlêr-Duhok-Zaxo hattında kurduğu istihbarat kamplarını, zamanla askeri üslere çevirerek, binlerce asker ve zırhlı araç yerleştirdi. KDP’nin işbirliğiyle Güney Kürdistan’da Medya Savunma Alanları’nı ablukaya almak için sınır hattına paralel olarak yapılan kamplarla bölge üzerinde hakimiyet kurulmaya çalışıldı.
TÜRK KAMPLARI
KDP’nin hakim olduğu ve Behdinan bölgesi olarak adlandırılan Duhok-Zaxo’nun yanı sıra Hewlêr hattında istihbarat kampları kuran Türk devleti, 1997’de “Balyoz” isimli “sınır ötesi” operasyonun ardında bu istihbarat merkezlerini, askeri kamplara dönüştürdü.
Mevcut durumda Türkiye’nin Bamernê, Şeladizê, Batufa, Kanimasi, Kiribî, Sinekê, Sirî, Kubkê, Kumri, Koxê Spî, Serê Zêr, Geliyê Zaxo ve Amediyê’de askeri üsleri bulunuyor. Ayrıca Hewlêr, Duhok, Zaxo ve Amediye’de MİT’in şubeleri var.
2014’ten sonra da Başika, Soran ve Kalaçolan kampları kuruldu. Hewlêr yakınlarındaki Harir bölgesindeki eski havaalanı da kamp olarak kullanılmaya başlandı. Zûmar bölgesinde de bazı grupları eğitmek için bir kamp kurdu.
MİT VE KUCAĞINDAKİ PARASTİN
Türk devletinin Güney Kürdistan’da ağırlık verdiği çalışmaların başında istihbarat geliyor. Türk Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile KDP’nin istihbarat örgütü Parastin’ın yakın işbirliği içerisinde olduğu biliniyor.
Türk devletinin kuruluşunda ‘emek’ verdiği KDP’ye yakın bazı medya kuruluşları da algı operasyonu, sahada fizibilite çalışmaları ve bilgi toplama için kullanılıyor. Bu medya organları içerisinde direkt olarak MİT’e çalışanlar olduğu biliniyor.
Türk devleti, istihbarat merkezlerini daha çok KDP’nin hakim olduğu Hewlêr, Duhok ve Zaxo gibi kentlerde yoğunlaştırdı, ancak YNK bölgesini de ihmal etmedi. YNK hakimiyeti altındaki Süleymaniye, Halepçe, Germiyan hattında ‘eleman’ ve ‘özel şirket’ örtüleriyle gizli hareket eden bazı kurumlar var.
Kerkük gibi Türkmenlerin de yaşadığı bölgelerde de MİT patentli Irak Türkmen Cephesi (ITC) ve onun başında bulunan Erşad Salihi gibi parti ve isimler kullanılıyor.
Türk devletinin Güney Kürdistan’daki diğer bir silahı ise son yıllarda artış gösteren Türk firmaları. Başta inşaat sektörü olmak üzere bin 350’den fazla Türk şirketi Güney Kürdistan’da faaliyet yürütüyor. Bu firmalardan bazılarının paravan olduğu ve direkt MİT’e çalıştığı ortada.
KAMPLARLA ÇEVRELEME
Türk devleti ile Güney Kürdistan arasında bulunan Habur Sınır Kapısı’ndan başlayan kamplar, sınır hattına paralel olarak Soran bölgesine kadar uzanıyor. Soran bölgesinden de kuzeye doğru Türkiye-İran-Irak resmi sınırındaki Xinêrê, Xakurkê ve Kelaşîn bölgelerini hedef almak için Sidêka kampı bulunuyor. Ancak KDP denetimindeki Soran bölgesinin güney ucunda Sîdêka’nın yanı sıra Diyana ve Çoman kenti ve çevresinde askeri güç bulunduruyor. Bu güç ile Kandil’e baskı yapmayı hedefliyor. Kandil’in güneyinde bulunan YNK denetimindeki Raperin bölgesinde Ranya Sengeser ve Qaladizê’de ABD’lilerin Türk askerlerin başına çuval geçirmesinin ardından Türk istihbarat elemanı ve askeri kalmadı.
HANGİ KAMP NERESİ İÇİN
Habur Sınır Kapısı’ndan giriş yapıldıktan sonra doğuya doğru sırasıyla Batûfa, Bamernê, Amediyê, Dêralûk ve Şeladizê gibi Türk kampları var. Detaylandıralım;
* Batufa, Bamernê ve Amediyê kamplarının hedefi, hemen kuzeyindeki Heftanîn ve Metina bölgelerini kontrol altında tutmak ve olası saldırıda kullanmak. Bamernê’nin karşısında bulunan Kanîmasî sınır kampıyla da Heftanîn bölgesi kıskaca alınmak isteniyor.
* Heftenîn ve Metîna’nın hemen doğusunda yer alan Amediyê, Dêrelûk ve Şeladizê kamplarıyla da Zap ve Zagros alanlarının kontrol altına alınması hedefleniyor.
* Türk ordusu hüsranla döndüğü 2008’deki Zap operasyonunda Zap ile Zagros bölgesinin arasında kalan bağlantı bölgesi olan Çemçê’yi kontrol altına almayı hedeflemişti. Ancak burada bir helikopteri ve onlarca askerini kaybeden Türk ordusu geri çekilmek zorunda kalmıştı.
* Bu bölgelerin hemen karşısında inşa edilen sınır karakollarıyla da Heftanîn-Metîna-Zap-Zagros silsilesi kuzeyden ve güneyden bastırılmak isteniyor. Dêralûk kampıyla da Zap ve daha güneyde kalan Garê bağlantısı kesilmeye çalışılıyor.
* Metina sınır hattı boyunca Deştan (Üzümlü), Karataş, Tepê Sor, Mehmetçik Tepesi, Kanimasi ve buna bağlı 3 tepe; Aşûtê (Çığlı), Zavite, Köprülü, Serbesta, Aroşe ile Elemine (Andaç) gibi karakollar ve bağlı tepeler bulunuyor.
* Zap hattı boyunca ise 49. Sınır, Çelê alayı, Girê, Şikêr, Sivritepe, Serê Sêvê (Işıklar), Êriş (Çayırlı) topçu taburu, Bilican, Xantepe, Ertuş karakolu ile Kale, Koordine, Elîşêr tepesi gibi çok sayıda tepe bulunuyor.
* Dêralûk’tan Güney Kürdistan toprakları içerisinde güneydoğuya doğru gidildiğinde ise sırasıyla Barzan, Mêrgesor ve Soran bölgelerindeki kamplara varılıyor.
* Soran bölgesinden kuzeye doğru gidildiğinde Deşta Hêl üzerinden Sideka’ya varılır. Buradaki kampların hedefinde Xinêrê, Xakurkê ve Kelaşîn bölgeleri var. Xinêrê – Xakurkê – Kelaşin hattı, artık Türkiye, İran ve Irak resmi sınırlarının kesiştiği bölgedir.
* Soran bölgesinden güneye doğru inildiğinde ise İran sınırına yakın yol boyunca sırasıyla Diyana, Çoman, Ranya, Sengeser ve Qeladizê bölgelerine varılır. Sengeser, Ranya ve Qeladizê bölgelerinden de asil hedef Kandil’dir.
* Xinêrê ve Xakûrkê bölgelerinin kuzeyindeki Cilo bölgesinde (Hakkari) Oremar ve Şitazin karakolları; Avaşîn sınırında Bêsosin, Herkî tarafında Girê Nereze, Bezele (Aktütün) ve Rûbarok karakolları; Xakûrkê’de ise Xapiskê, Haruna, Konserve tepesi gibi karakol ve üslerle bu bölgeler de menzilde tutuluyor.
SINIR AŞIRI FİYASYOLAR
Türk devleti, 1983’ten itibaren PKK’yi hedef alan “sınır ötesi” operasyonlar yaptı, hepsine şaşaalı isimler verdi ve hiçbirinden de umduğunu bulamadı. Hatırlatalım;
* Türk devleti ilk “sınır ötesi” denemesini 1983 yılında dönemin darbe lideri Kenan Evren ile Bağdat arasında imzalanan “Sınır Güvenliği ve İşbirliği Anlaşması”nın ardından yaptı. 25 Mayıs 1983’te başlayan operasyona 7 bin asker katıldı.
* PKK’nin Kuzey Kürdistan’da silahlı eylemleri başlatmasının ardından Ekim 1984’te yapılan ikinci operasyonda da sonuç alınamadı.
* 3. operasyon, 12 Ağustos 1986’da yapıldı ve PKK’nin yanı sıra KDP kampları da hedef alındı. Aralarında sivillerin de olduğu çok sayıda Pêşmerge şehit düştü.
* “Süpürge” adı verilerek 1991 yılında yapılan “sınır ötesi” operasyon, adıyla kaldı.
* Aynı yılın Ekim ayında KDP ile Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (YNK) desteğiyle iki operasyon daha yapıldı. İşte bu Bu operasyonlar sonrası Güney Kürdistan’da Türk devletinin istihbarat kampları kuruldu.
* Türk ordusunun gerilla karşısında ağır darbeler almasının ardından dönemin Türk Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Öcalan’a “Savaşın yoğunluğunu düşürün” mesajı gönderirken Türk ordusu başka hesaplar yapıyordu. Mayıs 1992’de “Sızma” isimli bir operasyonla 8. kez şansını denedi. 6 Mayıs’ta başlatılan operasyonda sonuç alınamadı.
* Türk ordusu, 12 Ekim 1992’de 15 bin asker, karadan tank, top ve obüs; havadan da helikopter ve savaş uçaklarının desteğiyle yeni bir operasyon başlattı. Ancak gerilla karşısında sadece 20 gün durabildi.
* Akıbetleri, seleflerinden farklı olmayan iki operasyon daha yapıldı; 10 Haziran 1993 ve 28 Ocak 1994’te.
* Türk ordusu, 6 Şubat 1994’te Mezrê ve Kariyêderî bölgelerini hedef aldı ama bu girişimi de hüsranla sonuçlandı.
* Nisan 1994’te aynı bölgede aynı akıbete uğrayan bir operasyon daha yaptı.
* Türk ordusu 1995’te büyük hazırlıkların ardından iddialı bir saldırıya girişti. Kıbrıs İşgal Harekatı’ndan sonra yaptığı en büyük “sınır ötesi” operasyonunu “Çelik” adıyla 20 Mart 1995’te yaptı. 13 generalin komuta ettiği ve 35 bin askerin katıldığı operasyonun hedefinde Heftanîn vardı. KDP destekli bu operasyon da ancak 45 gün sürdürülebildi.
* Bir yıl sonra iki kez daha yöneldi. 6 Mart’taki ilk operasyonun hedefi Sineht, Heftanîn ve Kelareş hattı oldu. “Atmaca Tokat” adı verilen operasyonda siviller hedef alındı. Aynı yılın Aralık ayının son günlerinde Türk ordusu, yine KDP’nin desteğiyle yine Güney Kürdistan’da operasyona başladı.
* Türk ordusu, yıllar geçtikçe asker sayısını ve teknik donanımını arttırdı. 1997’nin ilk operasyonuna ise “Balyoz” adı verildi. 14 Mayıs 1997’de başlayan operasyona bu kez 50 bin asker katıldı. Türk ordusuna ait iki helikopterin düşürülmesi ve komuta kademesinin imha olmasından sonra operasyon fiili olarak sonlandırıldı.
* “Balyoz”dan umduğunu bulamayan Türk devleti, Eylül ayında bu kez 100 tank ve 10 bin askerle yeni bir “sınır ötesi” başlattı. KDP destekli bu operasyonun adı “Çekiç”ti ve “Balyoz”un kaderini paylaştı. Ancak bu operasyondan sonra daha önce 1992 yılında Zaxo başta olmak üzere birçok istihbarat merkezleri kuran Türk devleti, bu merkezleri tank, top ve ağır silahlarla donatarak askeri karargahlara çevirdi. Özellikle Batufa, Kanimasi, Bamerne ve Şeladize’ye çok sayıda asker konuşlandırıldı.
* Umudunu yitirmeyen Türk ordusu, bir kez daha PKK’yi yenmeyi murat etti. 1998 yılının bahar aylarında bu kez 40 bin askerle “Murat” isimli operasyonla Güney Kürdistan’a girdi ama muradına eremedi.
* 1999 yılına gelindiğinde Türk ordusu, 24. kez “sınır ötesi” operasyondaydı. Adı da öncekilerini aratmayacak kadar iddialıydı. “Sandviç” ismi verilen operasyon da akamet uğradı.
* KDP ile birlikte 4 Mayıs 2000’de Heftanîn’e yönelen Türk ordusu, 4 gün sonra çekilmek zorunda kaldı.
* Türk ordusu 25. “sınır ötesi” denemesini de 2007 yılının Aralık ayında hava desteğiyle yapmak istedi. Daha çok hava saldırılarıyla yapılan operasyondan da sonuç alınamadı.
* Yaşar Büyükanıt’ın büyük bir gösteriyle 21 Şubat 2008’de başlattığı “Güneş Harekatı” isimli operasyonla Zap bölgesi hedef alındı. Ancak büyük bir direnişle karşılaştı. Onlarca asker kaybeden ve bir helikopteri düşürülen Türk ordusu, 29 Şubat günü zar zor çekilebildi.
İHANETİN DİNMEYEN HARİSLİĞİ
Kendi ailelerinin çıkarı için her türlü yola başvurmaktan geri durmayan Barzaniler KDP’sinin, diğer Kürt örgütlerine karşı Türk devleti, İran ve Irak ile yaptıkları anlaşma ve ihanetler, Kürt tarihinin utanç sayfalarında duruyor. İşbirlikçi ve ihanetçi kodlar, güncellenerek ömrünü uzatıyor. Tarihsel bellekte silinemeyen acı sayfalardan örnekler;
* Barzani’nin Rojhilat Kürtlerine en büyük darbesi 1968’de İran-KDP’nin pêşmerge komutanı Süleyman Mauni’yi katledip cenazesini İran’a teslim etmesi oldu. Süleyman Mauni’nin babası Mahabad’da İçişleri Bakanlığı yapmıştı, oğlu Siyamend Maunî ise şu anda PJAK Eşbaşkanlığı görevini sürdürüyor.
* 1960’larda Türkiye-KDP’sinin sekreteri Faik Bucak’ın partinin kuruluş amaçlarına ilişkin KDP’ye gönderdiği bir mektubun ardından Türk devleti tarafından katledilmesi dikkat çekmişti. Bucak’tan sonra Türkiye-KDP’sinin sekreteri olan Sait Elçi, 31 Mayıs 1971’de Zaxo’da katledilerek, Kuzey Kürdistan’da gerilla hareketi başlatmak üzere olan Dr. Şivan (Sait Kırmızıtoprak) ve arkadaşlarının üzerine yıkıldı. KDP’nin rehin aldığı Dr. Şivan ile arkadaşları Hasan Yıkmış ve Hikmet Buluttekin, 26 Kasım 1971’de MİT tarafından Gilala’da kurşuna dizilerek katledildi.
* KDP’nin 1975’te BAAS rejimine karşı Aşbetal (teslim bayrağını çekme) ilan etmesinin ardından Komala, Kürdistan Sosyalist Hareketi ve Hêlî Giştî gibi partiler İbrahim Ehmed, Celal Talabani, Newşîrwan Mistefa ve Elî Eskeri öncülüğünde bir araya gelerek Kürdistan Yurtseverler Birliği’ni (YNK) kurdu. Suriye’deki pêşmergelerini Kuzey Kürdistan üzerinden Güney’e geçirmeye çalışan Elî Eskeri, Şirnex’in Beytüşşebap (o zaman Beytüşebap Colemêrg’e bağlı olduğu için bu olay daha sonra Colemêrgê olayı olarak anıldı) ilçesinde KDP tarafından kuşatıldı. KDP ve MİT, burada yaklaşık 700 YNK pêşmergesini katletti. Elî Eskeri’nin yakalanmasından sonra Barzani’nin “Büyük komutanları büyük silahlarla öldürülmeli” diyerek roketatar ile katlettiği belirtilir.
* KDP, 1992 yılında Güney Kürdistan’da Saddam rejimine karşı Raperîn (serhildan) başlatıldığında ise tıpkı öz yönetim direnişlerinde PKK’yi suçladığı gibi YNK’yi suçladı. Son ana kadar serhildana katılmayan KDP, Çekiç Güç’ün hava sahasını Saddam uçaklarına kapatmasından sonra kımıldadı. KDP’nin bugün kalesi olarak ilan ettiği Hewlêr’e ilk giren ve kurtaran ise Kosret Resul komutasındaki YNK pêşmergeleri oldu. Ancak KDP, sonraki yıllarda, bugün daha önce bırakıp kaçtığı Şengal’den PKK’nin çıkmasını istediği gibi YNK’nin Hewlêr’î terk etmesini dayattı. Ancak bu talep kabul görmeyince KDP, 1996 yılında Saddam’ın tanklarını Hewlêr’e davet etti.
DİZGİNLENEMEYEN PKK DÜŞMANLIĞI
İşte sadece bazı örneklerini hatırlattığımız bu ihanet ve işbirliği bagajına sahip olan KDP, PKK’nin ortaya çıkmasından sonra da karakteri gereği PKK’nin baş düşmanı kesildi. 1983 yılında Şam’da PKK ile “PKK ve KDP Dayanışma İlkeleri” isimli anlaşma imzalayan KDP’nin, bunu ihanetin fiyatını arttırmak için yaptığını göstermesi uzun sürmedi ve marifetlerini sergilemeye başladı. Bazı örnekleri sıralayalım;
* KDP Genel Başkanı Mesud Barzani, 1985’te Şam’da görüştüğü Abdullah Öcalan’dan 15 Ağustos Atılımı’ndan vazgeçmesini istedi.
* Wan ve Colemêrg’de kendine yakın olan aşiretlerin PKK’ye karşı korucu olmalarını salık veren KDP, 17 Ağustos 1985’te ARGK komutanlarından Hamit Avcı’yı Zagros’un Edibe köyünde katletti. Cenazesini de Türk karakolunu teslim etti.
* KDP, daha önce PKK ile yaptığı antlaşmayı Mayıs 1987’de tek taraflı olarak feshetti. Barzani yaptığı açıklamada, “Artık bundan böyle PKK’nin denetimimiz altındaki bölgelerde var olabilmesi asla olası değildir” dedi.
* KDP yetkilileri, 7 Temmuz 1991’de, yani Halkın Emek Partisi (HEP) Amed İl Başkanı Vedat Aydın’ın öldürüldüğü gün Olağanüstü Hal Bölge Valisi Hayri Kozakçıoğlu’nu ziyaret etti. Aynı dönemde Ankara’da KDP bürosu açıldı ve Türk devleti tarafından Mesud Barzani’ye diplomatik pasaport verildi.
* Ertesi yıl suikast ve infazlar başladı. 27 Haziran 1992’de Behdinan bölgesinin tanınmış siyasi simalarından Sadiq Omer ve sonrasında da Amediyeli yurtsever önderlerden Ali Şaban ve Surçi Aşireti liderlerinden Hüseyin Axa Surçi, KDP tarafından katledildi. Her 3 halk önderinin ortak özelliği PKK’ye yakın olmaları ve Abdullah Öcalan ile görüşmüş olmalarıydı.
* Türk devletinin PKK’ye karşı yaptığı 28 büyük “sınır ötesi” operasyonun hemen hemen birçoğunda yer alan KDP, en büyük ihanete ise 16 Mayıs 1997’de “Balyoz” isimli “sınır ötesi” operasyonun başlamasından iki gün sonra imza atıyordu. Hewlêr’de yaralı gerillaların bulunduğu hastane ve kurumları basan KDP güçleri, 80’den fazla yaralı gerillayı katletti. Katledilen gerillaların çoğu toplu mezarlara gömülerek, bazı mezarların üzerine asfalt çekildi.
ROJAVA’YA DA DÜŞMANLIK
Suriye iç savaşının başlamasından sonra KDP’nin hedefinde bu kez Rojavalı Kürtler vardı. Savaşın başlamasından sonra 2 Ocak 2012’de KDP tarafından Rojavalı Kürt partileriyle alınan toplantıya PYD çağrılmadı. Toplantının sonucunda ise KDP’li yetkililer “PYD, Devlet Bahçeli gibi Kürt karşıtlığı yapıyor” dedi. Ancak 19 Temmuz Devrimi’nin PYD öncülüğünde gerçekleşmesiyle KDP, siyasi ablukadan fiziki abluka ve askeri saldırıya geçti. Yakın tarih olduğu için sadece kısa birkaç örnekle yetinelim;
* Rojava’ya ilk saldıran ÖSO gruplarının arasında KDP’nin Suriye uzantısı partilerinin Neviyên Selahaddîn Eyyubî, Neviyên Mistefa Barzani ve Azadi gibi çeteleri oldu.
* KDP, 2 Ocak 2013’te El Kaide bağlantılı çetelerin Rojava’ya saldırması sırasında Sêmelka Sınır Kapısı’nı Rojavalı Kürtlere kapattı. KDP Başkanlık Divanı Üyesi Eli Ewni, 10 Ağustos 2013’te yaptığı açıklamada, “PYD kendisi için başka bir kapı açsın” dedi.
* Türkiye ile eş zamanlı olarak Rojava sınırına hendek kazan KDP’nin lideri Mesud Barzani, dönemin Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun 12 Kasım 2013’teki “Özerklik tek taraflı ilan edilecek bir şey değil” söyleminden sadece 2 gün sonra yaptığı konuşmada, “Rojava’da yaşanan devrim değildir, PYD halka zulüm ediyor. Rojava’da Esad’ın kendisi bulunuyor” dedi.
* Sonraki süreçte de PYD Eşbaşkanı Salih Muslim’in Hewlêr üzerinden Avrupa’ya gitmesine izin vermedi. KDP adına yapılan açıklamada, üstenci kibirli bir dille “Salih Muslim, Şam üzerinden yurt dışına gidebilir” denildi.
* KDP, 11 Şubat 2014’te Federe Kürdistan Yönetimi adına yaptığı açıklamada, Rojava’da ilan edilen Özerk Yönetimi tanımadıklarını duyurdu.
* KDP, Efrîn işgaline bile sessiz kaldı. Hatta bünyesindeki ENKS seksiyonları işgal saldırılarında bile yer aldı.
Kaynak: ANF/Deniz Jiyan