ROJAVA
Rojava ve Kuzey Suriye’ye yönelik işgalci Türk devletinin başlattığı işgal saldırılarına karşı gelişen direnişin altında gördüğü onca savaşa karşı kurtuluşu direnmekte göre bir halk gerçekliği, yoldaşlık ve umut yatıyor.
Alanda gördüklerimiz, duyduklarımız ve bildiklerimize ilişkin bir izlenim yazma gereği duyduk. Belki defalarca yazılmış, destanlara, romanlara, şarkılara konu olmuştur Kürt halkının direnişi. Ama bu direniş herkesin değerlendirdiği gibi çok farklı bir direniş varlık-yokluk direnişinin geldiği en üst nokta. Bu direniş Kürtlerin dünyaya kafa tuttuğu bir direniş.
Rojava devrimi onlarca şehit vermiş bir direnişin eseriydi. Rojava Direnişi dünya halklarının umudu, insanlık devrimi için bir örnekti. Rojava’da 19 Temmuz 2012’de halklar devrimini ilan etti. YPG-YPJ öncülüğünde dünya Kürtlerin isyanına şahitlik etti. Bu isyan dünya halklarının başına bela olmuş DAİŞ ögütünün sonu oldu. Cihatçı çetelerden oluşan DAİŞ dünya halklarının başına bela olmuşken Kürt kadınlarının öncülüğünde boyunlara takılan zincirlerin kırılışı olarak değerlendirebileceğiz bir sonu kendisiyle getirdi.
Aynı kadınlar, aynı halk şimdi Kürtlere karşı tarihsel bir düşmanlığı olan ve fetih hayalleriyle Rojava ve Kuzey Suriye üzerinde işgal saldırıları başlatan, işgalci Türk devletine karşı yaban bir direnişin içinde yer alıyorlar. Saldırıların başladığı ilk günden silahlanıp özsavunmasını alan 7’den 70’e genci, kadını, yaşlısı sokaklara akın eden Rojava halkı bütün Kürt halkına sesleniyor ve direniş yolunu işaret ediyor. Aynı zamanda her mahallede, sokakta, caddede, cephede yerlerini alıyor ve varoluş ruhuyla direnilmesi gerektiğini bir kez daha halklara gösteriyor.
Rojava’nın her sokağında gelişen direnişin yansıması ise devletlerin yarattığı sınır boyunca kendini gösteriyor. Direnişi yoğun yaşandığı Serêkaniyê cephesindeki savaşçıları ayakta tutan, onlara direnme gücünü veren ise şüphesiz Kürt halkının inanç ve kararlılığı.
Saldırıların yoğunlaştığı Serêkaniyê ve Girê Spî hattındaki direnişçilerin morali ise umut veriyor insana bu moralle Kürt halkının sırtı yere gelmez dedirtiyor. Yoldaşlık ise buradaki savaşçıları ayakta tutan en önemli duygu ve hissiyatlarından biri. Savaşçılar arasında gelişen yoldaşlığı onların bugüne getirdiği herkes tarafından bilinen bir gerçeklik ama ben bir noktaya daha vurgu yapmak istiyorum savaşçılar ve halk arasındaki yoldaşlık.
Bu öylesi bir yoldaşlık ki ölüme karşı birbirine sırt veren tarzdan bu öylesi bir bağlılık ki yaşama dair umut veren tarzdan. Analar şervanların sırtını bırakmayacaklarını sonuna kadar arkalarında olacaklarını söylerken. Küçük çocuklara ‘Korkmuyor musun?’ diye sorulduğunda savaşçıları gösterip ‘Onlar bizi koruyor’ demesi anlatmaya yetiyor. Hiçbir kan bağı olmadan gelişen bu güven ve sevgiyi ise insanlık sevgisi olarak adlandırsak yerinde olur sanırım.
Halka niçin direndiklerini sorduğumuzda aldığımız cevap, ‘Çünkü şehit verdik’ oluyor. Bu da bizlere bir kez daha gösteriyor ki şehitler toprağa verilmiyor bereketli bu ülkede şehitler yüreklere nakşediliyor ve intikamları yerde kalmıyor. Rojava halkı ayakta toprakları için ayakta ülkeleri için genç savaşçılarının öncülüğünde mevzilerde yerlerini alıyorlar. Bu inanç ve umutla halkımız kazanacak demekten alıkoyamıyor insan kendini. Halkımız kazanacak, ülkemiz kazanacak, Kürt halkının birliği kazanacak.
NC/Axin Mahir Dicle