HABER MERKEZİ
Jineolojînin Tarihsel Mirasına Kısa Bir Bakış
Neolitik çağın ana tanrıçası kadın bilgiyi biriktirme yeteneğiyle tarım ve köy devrimini gerçekleştirmiş. Bu bilgiyi topluma ve yeni nesillere aktararak toplumun ayakta kalmasını sağlamıştır. Ana tanrıçanın bilgeliği komünaldir, topluma hizmet amaçlıdır.
Kadın ilk bilgedir, bu nedenle bilgelik ruhuna işlemiştir. Tarihsel genlerine işlemiştir. Bugün okuma yazma bilmeyen, köyünden çıkmamış yaşlı analarla bir sohbet edin, en değme filozofa taş çıkarır yaşam çözümlemelerini duyarsınız. Çünkü tanrıça kültürü çok silik bir gölge halinde, kırıntı halinde de olsa, onlarla hala yaşamaktadır. Analık bilgelik kültürünün ilk doğuşudur ve analar hala bilgedir. Bu o kadar güçlüdür ki merkezi uygarlık, köleci, feodal ve kapitalist çağlarıyla, tanrıçalığı yok etmek için her dönem farklı oyunlar, komplolar kurmuşsa da onu tamamen yeryüzünden silememiştir. Hala da kırıntılar halinde de olsa varlığını sürdürmekte, yeri geldiğinde isyan edip, direnişe geçmektedir. Varlığını ve direnişini daha da sürdürecektir, çünkü yaşamsaldır, toplumsaldır, tarihseldir. İşte jineolojî ana tanrıçanın bilgelik mirasının toprak altından tekrar çıkışı, kadınlık özüne dönüştür. Bu bir geriye dönüş olarak değil, özün öğrettikleriyle bugünün toplumsal sorunlarına çözüm, ihtiyaçlarına cevap oluşturmak amacı olarak anlaşılsın.
Çağlar boyunca da kadının sesi her fırsatta yükselmeyi denemiştir. Zerdüşt kültüründe ana tanrıça kültürünün yansımaları nelerdir? Mani’nin saçlarını ördüğü Denag’ın Onun ışık felsefesinde etkisi var mıydı, ya da ölümünde etrafında kenetlenen kadınlar onun felsefesinde nasıl bir özgürlük umudu bulmuşlardı? Karmatilerin kadın komutanları kimlerdi, nasıl bir komutanlık sergilediler? Şeyh Bedreddin’in bir gecede görüşlerini değiştirmesini ve daha önce yazdığı tüm kitaplarını Nil nehrine atmasını sağlayan kadın kimdi? Sokrates’in hocası olan ve diyalog yöntemini Sokrates’e gösteren Miletli Aspasia kimdi? Rönesans’tan bin yıl önce dünyanın yuvarlak ve güneş etrafında döndüğünü söyleyen Hypatia nasıl bir kadın direnişçiydi? Kadın sufiler tasavvufta ne kadar ektiliydiler? Tüm peygamberlerin hikayelerinde bir ya da birkaç kadın bulunur. Bunların peygamberlerin din ütopyalarını oluşturmadaki rolleri, peygamberlere ver- dikleri cesaret nasıldır? Cadı avı adı altında kadın soy kırımına uğrayan binlerce kadın, acaba alternatif bir toplumsal inşanın öncülüğüne yeltendikleri için mi katledildiler? Yakın tarihimizde Einstein’ın en yakın yardımcısı olan eşi bile görülmezden gelinir. Tüm günümüz teknolojisinin dayandığı atomun parçalanabilir özelliğini bulan Lisa Meitner’in ismi bile tarihe yazılmaktan neden sakınılmıştır?
Özellikle kapitalist çağla birlikte bilim ne kadar tekelleşse de kadınlar cephesinde de arayış eksilmemiş, tam tersine tekel büyüdükçe arayışlar artmıştır. Merkezi hegemonya tarihinin en örgütlü kadın direnişi kapitalist moderniteye karşı gelişmiştir. Kadınların eşitlik özgürlük mücadelesi, varlıklarına ve yaşama dair anlam arayışı en çok kapitalizmin cinsiyetçi tekelleri azami büyüttüğü çağda feminist hareketlerle örgütlülüğe ulaşarak gerçekleşmiştir. Sistemle hesaplaşmaya çalışmıştır. Kapitalizmin uluslara dayattığı sömürüye karşı direnen halklar ve sos- yalist devrimlerde ışıyan özgürlük ateşi kadınlar için de bir umut olmuş ve bu devrimlere kadınlar aktif katılmışlardır. Çin’de, Küba’da, Vietnam’da, Cezayir’de, Filistin’de, Güney Afrika’da, Sovyet devriminde, Avrupa’daki sistem karşıtı direnişlerde, Fransız devriminden, 1848 devrimine kadar kadınlar direnişin ön cephesinde yer almışlardır.
Bugün ise kadın direnişi Kürdistan’da görkemli bir başkaldırı olarak somutlaşmaktadır. Kürdistan’ı aralarında paylaşmış olan, sömürgeci bölge devletlerine karşı yükseltilen Kürt halkının özgürlük mücadelesinin her dört parçada da öncüsü kadınlardır.
Kadınların devrime aktif katılımı özgürlük hareketinin önderi Abdullah Öcalan’ın ilk günden kadının katılımına verdiği anlam ve hareket tarihi boyunca, kadının katılımını güçlendirmek için verdiği çabanın sonucudur. Devrimin öncüsü olarak pratikleşen kadınlar, kadın kurtuluşunun ideolojik mücadelesini de vermektedirler. Erkeğin ve sistemin her türlü egemenliğinden “kopuş teorisi” ve bunun günlük pratik mücadelesi ile kadına dayatılan beşbin yıllık egemenlik parçalanmaktadır. “Kadın Kurtuluş İdeolojisi” kadınların mücadele yöntem ve esaslarını belirlemektedir. Kendini ve halkını korumak için önce ordulaşmakla işe başlayan kadın, ideolojik mücadeleyi kadın partileşmesiyle, toplumsal sistemleşmeyi kadın konfederal sistemiyle örgütleyip yürütmektedir. Kürdistan kadın mücadelesi tarihsel mirastan beslenerek bu- güne geldiği gibi, bugün bilimsel yaklaşıma dayalı etik-estetiğin özlenen özgür yaşamı kurmak için zorunlu olduğu gerçeğiyle Jineolojî bilimine adım atmaktadır. Jineolojî, aynı zamanda Kürdistan’da açığa çıkan kadın özgürlük değerlerinin tüm kadınlarla paylaşılması ve ortakla- şıp birlikte yürüyüşü sağlamanın da ihtiyacıdır. Avrupa merkezli sosyal bilimin parçalayıcılığına inat jineolojî birleştiricidir. Çünkü bilimin asıl özü birleştiricidir.
Tarihimizi bilmek doğru yöntemi bulmak açısından en önemli yol göstericidir. Nerede kaybettiğimiz kadar, neler yaptık bunları da bilmek tarihimize doğru yaklaşımın gereğidir. Yanlışlardan ders alıp yöntem düzeltmesine gitmek, başarılardan ve direnişlerden daha iyi örgütlülüğe ulaşma dersi çıkarmak tarihi doğru okumakla olur. Kadın tarihi sadece sömürü ve kölelik tarihi değildir. Erkek egemen sistem bunu bize benimseterek, güç alacağımız tarihi mirasımızı yok sayıyor, bizi geçmişsiz bırakıyor. Varsa bir geçmiş, o da kölelik ve çaresizlik olarak lanse ediliyor. Kadının yazılmamış, gizli kalmış, direniş ve üretim, düşünce ve bilgi tarihini açığa çıkarmak ve yazmak, Jineolojîyi açığa çıkaracak ve güven verecektir. Jineolojî, tarih boyunca kadın adına yaşanan birikimlerin bilimsel bir potada birleşmesidir. Kadınların, jineolojîye yabancılık çekmemesi, umutlanması, tarihten hepimizin aldığı mirasın içimizdeki yansımasıdır. Bilim çağının soğukluğuna inat jineolojî sımsıcak bir yakınlık hissi veriyor hepimize. Bu da kadın bilimi olmasının farkı olsa gerek.