HABER MERKEZİ
Devlet işlerini yürütme ve düzenleme, bir grubun topluma dair yaptığı tüm etkinlikler ya da güç kullanımı biçiminde tarifi yapılan politika tanımlarının, kadın için bir problem alanı olduğunu belirtebiliriz. Bu tanımlamalar öncelikle iktidar merkezli tanımlamalardır ve politika sanatı tarihini devlete dayandırarak tarihsizleştirir. Devlet öncesi toplumsal tarihi yok sayması ise kadın kültür ve toplumsallığının yok sayılmasıdır. Tarihsizleştirmenin amacı ise iktidarı gizlemek, politikayı olağanüstü, özel yetenek alanı tanımlamaları ile iktidarın imalatının örtüsü olarak kullanmaktır. Devlet ve erkek aklı oligarşisini olumlayan bu tanımlamaların işlevi, politikasızlaştırmayı gerçekleştirmedir. Politika diyebiliriz ki iktidarın en fazla çarpıtmalarına uğramış, tarihsizleştirilmiş ve de politize edilmiş bir kavramdır. İktidarın politika olarak sunumu başarılı çarpıtmalardan biridir.
Topluluğun ortak yaşamını içeren tüm etkinliklerin karar ve yürütme sürecine toplulukça katılımı politikadır. Ortak tartışma, ortak karar ve ortak iş yapmak olduğundan toplumsal yarar temel ilkesi olur. Bu neden ile bir zümre işi değil tüm toplumun ortak iş yapma yeteneğidir. Bu ortak iş yapmaya dayalı yetenek ortak değerlerde birlik kurmak ile mümkündür. Devletsiz toplumun birliği ahlak, yöntemi politikadır. Ahlak bireyin topluluğa toplumun bireye katılım değerlerini, kültürleşme süreçleri ile çeşitlendirdiği iyi ve doğru, kötü ve çirkin ölçüleri ve vicdani aklı ile seçimde bulunma öz denetimini ifade eder. Bu anlam da politika bireyin ve topluluğun kendi kaderini belirleme ve kendi kendini yönetme özgürlüğüdür. Cins iktidarına dayalı olmayan, devletleştirmeyen ve sınıflaştırmayan ahlaki ve politik ilke özgürlük ilkesidir aynı zamanda.
Ancak egemen erkek gerçekliğinin oluştuğu süreçlere baktığımızda ve egemenliğin olanaklı olmasına yol açan nedenlere baktığımızda iki temel yön karşımıza çıkmaktadır. Birincisi, kadını politika alanından çıkarıp, politikasız seviyelerde tutmaktır. İkincisi, politikayı yani toplumun kendini yönetme yeteneğini tasfiye edip, yerine iktidarı ikame etmektir. Avcı ve çoban erkeğin yeniden üretim değeri olmayan ve üretici güç vasfı taşımayan ama öldürme, uysallaştırma ve sürüleştirme işlevi yerine getiren araçlarını kadına el koyma temelinde kullanmaya başlaması ile şaman-şef-avcı erkek üçlemesi iktidarın ön aşaması olarak belirir. Kadının tarım ve toplayıcı üretim tarzı yeniden üretim, üretici güç ve artı üründe istikrar demektir. Üretimin, üretici güç yeteneğinin birikimine el koymak ve onu yönetmek için kadına el koyan, eve kapatan ve iktidarı altına alan ataerkil hukuk zaman içinde iktidar aklı yetkinleştirerek var olmaya çalışır. Lakin sömürgecilik, iktidar gücü kurulmadan gerçekleştirilmesi mümkün olmayan bir olaydır. Şamanın yolunu açtığı tanrılar tarihinde kadın erkeğin kaburga parçasıdır. Felsefe de özne erkek, nesne kadındır. Bilimde kadın ele geçirilmesi ve tahakküm altına alınması gereken doğadır. Bu tanımlamaların tamamı kadının neden politika dışı, iktidar dışı kalması gerektiğini izah eden eril akıl tarifleridir. Kaburga, nesne ve doğa akıldışı olanı tarif eden metaforlardır. İktidar ideolojisi bu metaforlar ile her şeyi yönetme gücünü örgütler. Politika tasfiye edilmeden, kadın politikasız kılınmadan birikimi iktidar altına almak ve yönetmek imkânsızdır.
Akıl dışı varlıklar akıl olan tanrının yaratımlarıdır, yaratılanlar akıl, yasa ve kader ile yönetilir biçiminde ki eril akıl, kadını bu yol ile insansızlaştırır da. Aristo’ nun insan tanımında politik hayvandır vurgusunun, kadın eksik erkektir tespiti ile tamamlanmasının amacı bize bu insansızlaştırmayı öğretmektir. Platon kadını tanımlamak bile istememiş, kadın ile cinsel ilişkilenmenin dahi bilge yönetici erkek olamamak olduğunu belirtmiş ve bilge yönetici erkek olmak için erkek erkeğe cinsel sevgi modeli olan seven-sevilen erkek (oğlancılık) ilişkisini akıl-devlet kuramının temel yöntemi olarak önermiştir. Teolojik alanın baştan çıkarıcı, ilk günahkâr, şeytanın ortağı lanetli kadın imajları belki de üzerinde en fazla durulması gereken konulardır. Çünkü bu imajlar (artık kaburga parçası ikna edici olmaktan çıktığından) soyut imajlardır, yeni zamanlara göre yeniden üretilebilir güçtedir. Her üç imaj da mevcut iktidar sınırlarına girmeyen, iktidarı ihlal eden, özgür eylemi ile davranan kadını anlatır. Yani politik kadını. Bu kadın iktidarı yıkacak tek güçtür, bu kadın politik harekete geçtiğinde iktidar olmayacaktır. Bu yüzden, İktidar korkaktır, kendisine güvensizdir, tehdit duygusu ile yaşar. Lanetleme bu neden ile iktidarın biricik silahı olur. Her dönemde iyi ve kötü kadın modellerinin bu üç imaj temelinde güncellenmesinin nedeni budur. En güçlü politik kadın kişiliklerinin, politik kadın tavırlarının kendi döneminde iktidar ve devlet tarafından en lanetli ve şeytani gerçekler diye lanetlenmeleri ve öldürülmeleri tesadüfi değildir. Lilith, Medusa, Hz. Ayşe, büyücü kadınlar, Olimpia de Guies, Emma Goldman, Roza Lüksemburg, Sakine Cansız sadece birkaç örnek olarak belirtilebilir.
Jineoloji kadın ve politika ilişkisini bir özgürlük ilkesi temelinde ele almaktadır. Bireyin ve toplumun kendi kaderi ile ilgili söz söyleme, karar alma ve eyleme geçme gücü, yani politika yapma hakları olmadığı sürece kölelerin sessizlik geçidinde yer almaktan kurtuluş sağlanamaz. Kadın ne yapmak istiyor, nasıl yaşamak istiyor, nasıl bir toplum ilkesini arzuluyor, ne olmak arayışındadır soruları politikanın bizzat kendisidir. Hayatını gerçekleştirme ve hayatını seçme özgürlüğü bu anlamda politikanın kendisi oluyor. Kadın politikasını jineoloji ile kuramsal ölçekte derinleştirmek ve kuramı politik mücadele ile yaşama geçirmek gerekecektir. Bu neden ile sitenin kadın politikalarının açığa çıkarıldığı bir alan olduğunu belirtelim. Hem politikanın kuramsallaştırıldığı, hem de kuramın politik güce kavuştuğu, politikleştirildiği bir rol oynayacaktır. Çünkü politika özgürlüğün mücadelesidir.
Dicle AMED