HABER MERKEZİ
Toplumların, zihniyetlerin, fikirlerin ve tüm kültürlerin özgürlük ölçüsü nasıl yaşamalı sorusuna verdikleri cevapta toplanmıştır.
Tarih boyunca toplum açısından bazı kazanımlar ortaya çıkmışsa da, kadının özgürleşmesi ve iradesini ortaya koyması boyutunda çok adaletsiz ve yok sayan-yok eden yaklaşım ortaya çıkmıştır. Tüm emeklerine rağmen kadınlar hep gölgede kalmış, bazen belli bazen belirsiz kadın taleplerini ortaya koymuşlarsa da hakim erkek karakter kadın mücadelesini görmezden gelmiş ve kadın taleplerini hep örtbas etmiştir. Erkek kahramanlar ve erkeklik öylesine parlak kılınmış ki kadınlar ve mücadeleleri birkaç istisna dışında tarihe bir not dahilinde bile düşülmemiştir.
Kadın Kurtuluş İdeolojisi kavramı, ilk defa 1998 yılında Öcalan tarafından kullanıldığında yaşamın bu en temel sorununa çözüm getirmek ve ezilenlerin sosyalizm mücadelesinin bu en büyük boşluğunu doldurmayı amaçlamıştır. Reel sosyalizm deneyimini çok güçlü bir eleştirel yoruma tabi tutan Öcalan, önceleri genel hareket içerisinde kadın örgütlenmesini ve özgünlüğünü büyük önem vererek geliştirmiştir. Zeynep Kınacı, Sema Yüce arkadaşlar başta olmak üzere kadın şehitlerin eylemlerini, kişiliklerini, özgürlük ütopyalarını ve mücadele biçimlerini kapsamlı değerlendiren Öcalan bu yoğunlaşmanın sonucunu kadın açısından ideolojik bir kapsama evriltmiştir. Mücadele içerisinde ortaya çıkan kadın kahramanlığının derin analizi sonucunda, 8 Mart 1998 günü kadın kurtuluş ideolojisini kamuoyuna ilan etmiştir. Şehitlere verilen anlamın, pratikte mutlaka bir somut adıma, örgütlülüğe, kazanıma dönüştürülmesi geleneği, kadın hareketi açısından da büyük bir kazanıma yol açmıştır.
Kadın kurtuluş ideolojisi, özgürlük perspektifinden yola çıkmış ve ulusal, sınıfsal, cinsel, etnik her türlü tahakküm ve baskıya karşı mücadele yürütmeyi, bu mücadele ile adaleti, barış ve farklılıkların birlikteliğini sağlamayı, ötekilik kavramını zihinlerden silmeyi esas almıştır. Erkek renkli zihniyetin ve onun kurumlarının boğuntusunda ölümle yaşam arasında duran insanlığa, insanlığın ilk ideolojik özüne denk bir yaşam imkanı yaratmanın öğretisidir.
Kadın kurtuluş ideolojisinin temel ilkelerini yurtseverlik, özgür düşünme ve özgür irade, örgütlülük, mücadele bilinci ve estetik bilinç oluşturmaktadır. Kadının kendini bilmesi, kendi gerçek kimliği ile doğru temelde buluşabilmesi için erkekten, erkek egemenlikli sistemden kopuş da bu ideolojinin hayat bulabilmesi, bilinç ve örgütlülük zeminlerinin yerli yerine oturabilmesi için temel bir yöntem olarak uygulanmaktadır. Neolitik ana devrinin bitmesi ve erkekçi devirlerin başlamasıyla birlikte kadın ve erkek açısından ortaya çıkan toplum ve kişilik parçalanmasının aşılabilmesi için buna kesinlikle ihtiyaç vardır.
Kadın kurtuluş ideolojisini salt kadın cinsine ait görmek hem cinsiyetçi bir yaklaşımdır hem de sosyalizmin gelişim özünün anlaşılmadığının göstergesidir. Bu ideolojinin Abdullah Öcalan tarafından ilan edilmesi bu perspektifin Mezopotamya’dan çıkışını tüm dünya insanlığına duyururken bir yandan da tüm teknik bilimsel gelişmelere rağmen gelinen aşamada insanın toplumsal bir olgu olduğu gerçeğinin inkarına varan bir yaşam tarzına, insan ilişkilerinin geldiği mekanik düzeye bir eleştirinin varlığını duyurmuştur. Bu eleştirel anlam itibariyle, kadın kurtuluş ideolojisinin evrensel bir rolü olduğu da anlaşılmaktadır. Kadın kurtuluş ideolojisinin ilanıyla 21.yüzyıla sosyalist ideoloji güncelleştirilerek giriş yapılmıştır.
Aysun Genç