Son yıllarda Kürdistan’da birçok film çekildi, dizi yapıldı. Sözde Kürt kültürünü ve gerçeğini işliyor. Filmlerin ismi de Kürtçe konuluyor. Zilan, Sıla, Berivan vb. Oysa bu dizilerin Kürt kültür gerçeğiyle hiçbir alakası yoktur.
HABER MERKEZİ
Cins çelişkisi bütün çelişkilerin en eskisidir. Bütün çelişkileri içinde barındıran bir çelişkidir. Bu anlamda kadın ilk ezilen cins, sınıf ve ulustur. Ancak hem eğemen sistem ve hem de sözde bu sisteme karşı mücadele eden güçler, bu gerçeği gizlemek için cins çelişkisini hep geri planda ve çok önemsiz bir çelişkiymiş gibi ele almışlardır. Sınıf ve ulus çelişkisinin aşılmasıyla birlikte cins çelişkisinin de aşılacağını iddia ederek paradigmalarını bu zihniyet üzerine oturtmuşlardır. Sınıf çelişkisinin kendisi de cins çelişkisinden çıkmıştır. Ulus çelişkisinin kendisi de cins çelişkisinden çıkmıştır. Doğa ve insan çelişkisinin kendisi de, ekolojik çelişkinin kendisi de, cins çelişkisinden çıkmıştır. Çünkü ilk sömürü kadın cinsi üzerinde yapılmıştır, ilk sömürüye tabi tutulan, ilk köleleştirilen-sömürgeleştirilen insan cinsi kadındır. Bu anlamda ilk köleleştirilen ve sömürülen cinstir, insandır kadın. O yüzden Önderlik diyor, Kadın ilk köleleştirilen sınıftır, ulustur. Cins kimliğini bir ulus kimliğiyle özdeşleştiriyor. Tüm kadınları yani kadın cinsini kapsayan bir ifadedir bu. Kaynağı çok derinlere giden aslında Neolotik kültürün, Neolotik sistemin yıkılışıyla başlayan bir çelişki oluyor bu çelişkinin kendisi. Erkek egemenlikli yaklaşımların ve sistemin hâkim oluşu, bu çelişkinin başlangıç tarihidir aynı zamanda. Köklü bir çelişki ve bu köklü çelişkiyi kadının lehine, toplumun lehine, erkek egemen sistemin alehine çözme iddiasını taşıyan bir ideolojidir, Kadın Kurtuluş İdeolojisi. Bunu kavramak, özümsemek, cins çelişkisinde derinleşmek, bu temelde derinlikli, kapsamlı cins mücadelesini yürütmek aynı paralelde demokratik ve cinsiyet özgürlükçü toplum inşasını da getirecektir. Bu anlamda sorun demokratik toplum inşasını sağlamada kilit bir sorundur.
Kadın Partileşmesi bu sorunun derinlikli ve köklü oluşunun bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Tüm toplumsal sorunların kaynağı olan bir soruna çözüm bulmak için partileşmeye gidiliyor. Önderliğimizin de dikkat çektiği gibi köklü ve tarihsel bir çelişkiyi ancak kadın eksenli bir ideoloji ve bu temelde örgütlenen bir parti çözebilir. Yani ideolojisiz bir parti olamaz. Bütün partilerin bir ideolojisi vardır. Bütün partilerin bir programı vardır. Bütün partilerin bir örgütü vardır. Bir yaşam felsefesi, bir yaşam tarzı vardır. Partileşmenin birlikten farkı budur. Birlik yani YAJK, biraz daha sınırları belli olan, ölçüleri yetirince geniş olmayan bir örgütsel yapılanmadır. Bu anlamda yaşam ilkeleri, mücadele kapsamı, mücadele anlayışı, felsefesi biraz daha dardır. Oysa partinin programı vardır. Partileşme daha derinlikli-güçlü ideolojik ilkelere dayandığı için, sağlam özgür yaşam felsefesine dayandığı için daha güçlü bir örgüte ve mücadeleye ihtiyaç ortaya çıkıyor. Ona göre bir yaşam tarzı, ilişki tarzı ortaya çıkıyor. Ona göre bir dünya bakış açısı ortaya çıkıyor. Bu anlamda kadın kurtuluş ideolojisi sadece Kürt kadınını kapsayan bir mücadele anlayışını öngörmüyor aynı zamanda tüm toplumsal sorunların çözümüne yönelik bir mücadele vermeyi de temel mücadele ilkesi sayıyor. Kadın partileşmesi, bütün kadınları kapsayan, bütün kadınların kurtuluşunu hedefleyen, kadının kurtuluşuyla toplumun kurtuluşunu hedefleyen bir kapsama sahiptir. Kadın partisi, Kürdistani olduğu kadar evrenseldir. Kürdistan kadınını kapsadığı kadar bütün Kürdistan, Orta doğu, dünya kadınını kapsayan bir kurtuluş ideolojisidir. Bu anlamda kadın partileşmesi, kadın özgürlük kimliğinin toplumsallaşmasıdır. Yani kadın kimliğinin toplumsal bir içerik, bir nitelik kazanmasıdır.
Kadın Kurtuluş İdeolojisinin beş temel ilkesi var. Bu ilkeler temelini YAJK’ın ilkelerinden alıyor. YAJK’ın temel ilkeleri neydi? Şunlardı; 1. ilkesi Yurtseverlikti. 2. ilkesi Mücadelecilikti. 3. ilkesi Örgütlülüktü. 4. ilkesi Savaşçılıktı. Yani ilkelerin esası kadının kendisini örgütlemesi ve öz irade kazanmasıydı. Öz iradeyi sağlamak için de savaşmasıydı. Kadın savaştıkça özgürleşecek ve savaştıkça güzelleşecekti. Mücadele ile biz bunu birleştiriyoruz. Kadın Kurtuluş İdeolojisi üzerinde derinleşme sağlandıkça ilkelerde daha fazla bir derinleşme sağlanıyor. Kadının mücadele perspektifi genişliyor, kapsam ve derinlik kazanıyor.
Önderlik, Kadın Kurtuluş İdeolojisi’nin ilkelerini beş temel ilke biçiminde formüle etti.
Kadın Kurtuluş İdeolojisinin ilk ilkesi Yurtseverlik ilkesidir.
Kadın Özgürlük Hareketi Kürdistan’ın bağrından çıkan bir harekettir. Toprağa ve köklerine bağlılık çok temel bir özgürleşme ilkesidir. Her şey kendi kökleri üzerinde doğru ve sağlam bir gelişim sağlar. Köklerinden kopuş özünden kopuştur. Tersi ise özüyle buluşmak ve yabancılaşmayı aşmaktır. Erkeğe göre daha yoğun yurtsever duygulara sahip olan Kürt kadını, halkın ve toplumun yaşadığı sorunları kendi sorunu olarak ele almak durumundadır. Kadın özgürlüğünü ulusal ve toplumsal özgürlükten kopuk ele alan anlayışın başarı şansı yoktur. Yurtsever duyguları güçlü olan Kürt kadını erkekte de yurtsever duyguları geliştirme gücüne sahiptir. Şimdiye kadar egemen sistemin Kürdistana dönük uyguladığı bütün politikalarda toprağından kopartma, ülkesine yabancılaştırma, Kürt kültürünü yozlaştırma politikaları baş sıralarda yer alıyordu. Bu anlamda kadına dönük çok özel uygulamalar var. Çünkü kadında yurtsever öz daha güçlüdür, kültür taşıyıcısıdır, erkeği etkileme ve toplumu şekillendirme gücü yüksektir. Kadın, halkın komünal değerlerine daha bağlıdır, çünkü, komünal değerlerin yaratıcısıdır. Kadında komünal kültür, bilinç, bellek, duygular daha güçlüdür. Bu yüzden Kürtdistann’a dönük politikalarda kadın her zaman temel hedef yapılmıştır. Kadının kendine yabancılaşması, toprağına yabancılaşması yönünde hala da çok yoğun özel savaş uygulamaları var.
Egemen sistem, medyayla kadını etkilemeye çalışıyor. Filmlerle, dizilerle, şarkılarla popüler kültür kadından başlayarak tüm topluma içirilmeye çalışılıyor. Sistem, Kürt kızlarını, kadınlarını 24 saat televizyona bağlamak için elinden geleni yapıyor. Son yıllarda Kürdistanda birçok film çekildi, dizi yapıldı. Sözde Kürt kültürünü ve gerçeğini işliyor. Filmlerin ismi de Kürtçe konuluyor. Zilan, Sıla, Berivan vb. Oysa bu dizilerin Kürt kültür gerçeğiyle hiçbir alakası yoktur. Bunlarla yapılmak istenen nedir? Kürt kültürünü yozlaştırmaktır. Sistem asimilasyon politikalarını esas olarak kadın üzerinden geliştirmeye çalışıyor.
Kısacası sömürgeci uygulamalarla birlikte genel anlamda Kürdistan toplumunda ve kadında ciddi aşınmalar olmuştur. O yüzden kadında var olan yurtseverliği derinleştirme, güçlendirme, bunu topluma yayma, Kürt halkına yayma temel bir mücadele ilkesidir. Kendi kökleriyle buluşan, kendi tarihiyle buluşan kadın kendisini tanıyan kadındır. Kendisini anlayan kadındır, kendisini tanımlayan kadındır, kendisinde kişilik oluşturmaya yönelen kadındır. Yani kadının kendisini var etmesinde, kendisini oluşturmasında, irade kazandırmasında yurt severlik belirleyici bir role sahiptir. Yurtseverlik kendi geçmişine dönüştür, kendi özüne dönüştür.
Kadın Kurtuluş İdeolojisinin 2. ilkesi Özgür İrade ve Özgür Düşüncedir.
Erkek egemen sistem, kadını iradeden, kadını düşünceden kopartmıştır. Kadın üzerinde uyguladığı baskı, sömürü, ezme politikaları kadında çok ciddi bir düşünce, irade kaybına, irade yitimine yol açmıştır. Sistem kadın üzerinde geliştirdiği sömürgeci politikalarla kadın iradesini parçalamış ve kişiliksizliği ve kimliksizliği geliştirmiştir. Gerçek olan şu ki, kadının irade kazanması için her şeyden önce kendinde öz bilinci oluşturması gerekiyor. Ne kadar kadın düşünsel olarak kendini geliştirirse bilinç olarak kendisini derinleştirirse, bilincini yükseltirse o oranda da öz iradeye kavuşur. Söz, karar ve eylem sahibi olur. Ve bir o kadar bulunduğu ortamlar da etkili olur, kendisini hissettirir. Alınan kararlarda belirleyici bir rol oynar, rengini yansıtır. Bu düzeyin yakalanması, kadının düşünsel olarak gelişmesiyle çok yakından bağlantılıdır. Kadın üzerinde tahakküm, kadın düşünsel olarak geriletilerek sağlanmıştır. Düşünsel olarak kadının yaşadığı gerileme kadında köleliği derinleştirmiştir. Bunun aşılmasına dönük Önderlik kadının iradesel, düşünsel gelişimi için çok değişik yöntemlerle bir çalışma ve mücadele yürütmüştür. Önderlik Sahasından gelen arkadaşlar bilir. Önderlik Sahasında Önderliğin bakıp, ilgilendiği birçok yoğunlaşma evi vardır. Bu yoğunlaşma evlerine gurup gurup bayan arkadaşlar alındı. Her yerde farklı bir yöntem uyguluyordu. Her birinin bireysel programı vardı. Her program Önderlik tarafından inceleniyordu. Önderlik bazen kitaplar öneriyordu, yoğunlaşma programları oluşturuyordu. Kimin neye ihtiyacı var? Her birinin kişiliği, ihtiyacı, eğilimi, yeteneği nedir iyi biliyordu. Ona göre ilgileniyor ve perspektif veriyordu. Her kesin yoğunlaşmasını ölçüyordu. Kim ne okumuş, nereye kadar okumuş, okuduğundan ne anlamış, nasıl yorumluyor? Diyalog geliştirerek onun anlama, kavrama düzeyini ölçmeye çalışıyordu. Onun ilgi alanlarını, yeteneklerini çözmeye çalışıyordu, anlamaya çalışıyordu. Kişilik özelliklerini, kişilik eğilimlerini öğrenmeye çalışıyordu. Yoğunlaşma evleri ağırlıkta bayan arkadaşlardan oluşuyordu. Tabii ki bunun da çok büyük bir anlamı vardı. Amaç neydi? Kadını düşünsel, kişiliksel, iradesel olarak geliştirmekti. İradeli kadınla özgürlük mücadelesini daha güçlü geliştirmek içindi. Yani etkili öncü kadrolar yetiştirme ve bu mücadeleye öncülük yapabilecek, ilerletebilecek, başarıya- zafere kilitlenmiş kadın kişilikler yaratma çalışmasıydı. Bu çalışmalar özgür kadını yaratma çalışmasıydı. Özgür kadınla özgür toplumu yaratma çalışmasıydı. Ve özet olarak şu gerçeğin somutlaşmasıydı; Düşünceden koparılan, öz iradeden yoksun bırakılan kadının, öz düşüncesini, öz iradesini geliştirerek toplumsal dönüşümde belirleyici bir rol oynayabileceğinin inancı, güveni ve iddiasıydı. Daha da önemlisi özgürlük anlayışını kadın özgürlüğüne odaklayan sağlam özgürlük yaklaşımının kendini örgütleme tarzıydı.
Kadın Özgürlük İdeolojisinin 3. ilkesi örgütlülük ilkesidir.
Kadının zaten ezilmesinin temel bir nedeni de örgütlülüğünün dağıtılmasıdır. Neolotik dönemin kendisi kadın eksenli örgütlü bir tarih kesitidir. Kadının geliştirdiği komünal değerlerin damgasını vurduğu bir kadın sistemidir. Bunun dağıtılmasıyla ataerkil sistem kuruluyor ve insanlığın başına bela oluyor. Örgütlülüğün dağıtılması kadın parçalanmasına, kadının dağılmasına, kadının iradesiz kalmasına, ezilmesine yol açıyor. O zaman örgütlülük nedir? Örgütlülük en büyük güçtür. Önderliğimizin de ifadesiyle örgütsüz insan bir hiçtir. Bu kadın açısından daha fazla geçerlidir. Çünkü en örgütsüz bırakılan güç kadındır. Örgütsüz bırakıldığı için en fazla ezilen cinstir, en fazla sömürülen cinstir. Örgütsüzlük ezilen her toplumsal katman açısından benzer bir sonucu doğurmuştur. Ezilen halk gerçeği de en örgütsüz halk gerçeğidir. Kürtlerin bu kadar ezilmesinin temel nedenlerinden biri kesinlikle örgütsüz olmalarından kaynaklıdr. Bugün Kürt halkını saygı duyulacak bir halk konumuna getiren PKK etrafında yaratılan örgütlenmedir. Demek ki örgütlenme kadın açısından daha hayati bir öneme sahiptir. Önderliğimizin de dediği gibi örgütsüz kadın bitmiş kadındır. Çünkü örgütsüzlük güç yoksunluğudur ve dolayısıyla irade yoksunluğudur. Örgüt ise irade ve güç birliğidir. Bu açıdan örgütlülüğü oluşturmak, örgütlülüğü geliştirmek, güçlendirmek çok temel bir öneme sahiptir. Özgürlük ideolojisinin temel ilkelerinden biri olması da bu gerçeklikten kaynağını alıyor.
4.ilkesi Mücadeledir.
Tabi mücadelenin güçlü olması için öz bilincin, öz iradenin güçlü olması ve örgütlülüğün sağlanmış olması gerekir. Her üçünün varlığı güçlü ve radikal bir mücadeleye yol açar. Bunlar olursa doğru, sağlam ve radikal bir mücadele yürütürsün. Kadın mücadelesizlikten kaynaklı olarak yaşamın bütün alanlarından soyutlanmıştır, izole edilmiştir.
Kadın mücadelesizlikten kaynaklı güç olamamıştır, etkili olamamıştır, kendisini var edememiş varlık gösterememiştir. Mücadeleler olmuştur belki ama bireysel düzeyde kalmıştır. Ya da dar ve marjinal kalmıştır. Birçok kadın hareketinin dünya çapında mücadeleleri de olmuş fakat bu güçlü bir ideolojiye, güçlü bir felsefeye, örgütlülüğe, mücadele stratejisine dayanmadığı için etkili kalıcı olamamıştır.
Kadın kurtuluş ideolojisinin 5. ilkesi ise estetik ve güzelliktir.
Estetik -güzellik derken akla sadece fiziki güzellik gelmemelidir. Kuşkusuz onu da kapsamına alıyor. Kadının bedensel olarak da kendisini estetik kılması, kendisini güzel kılması, hitabını, tavır -davranışlarını güzel kılması sanatsal kılması, etkileyici kılması önemlidir, gereklidir. Fakat estetik sadece bunu kapsamıyor. Her şeyden önce düşünsel güzellik, ruhsal güzellik, duygusal güzellik bunlar temel bir yanını oluşturuyor. Düşüncesi güzel olmayan, yani düşüncesi gelişkin-derin ve büyük olmayan, duygusu, ruhsal dünyası gelişkin, zengin ve yüce olmayan kadının fiziği de güzel değildir. Yani fiziği o bilindiği gibi klasik anlamda güzel olsa da hiçbir değer ifade etmez. O her biçimde kullanılmaya müsaittir, her biçimde tasarrufa açıktır. Özgürleştirici, değiştirici ve dolayısıyla özgürlüksel düzeyi yaratmada etkileyici bir değeri yoktur. Kadın esas olanı önemsemeyip sadece fiziki güzelliğine dayanarak yaşamsal tatmini geliştirmeye çalışırsa her zaman geleneksel ve köle kalır. Düşüncede ve duygudaki yücelme özgürleşmeyi ve güzelleşmeyi ifade eder. Bu güzelliği disipline edilmiş bir bedenle bütünleştirmek özgürlükte zirveyi ifade eder. Bu düzeyin yaşama yansıtılması güzel bir yaşamı oluşturur. Zaten özü itibariyle estetik ilkesi yaşamın güzelleştirilmesidir. Yaşamın tüm kirliliklerden ve çirkinliklerden arınmasıdır. Bu açıdan önderlik kadının düşünce, duygu, ruh ve beden bütünselliğini çok önemsedi ve özgür kadın kişiliğinin bileşkesi olarak ele aldı. Özgür kadın kişiliği açısından gerçek ve değerli olan da kuşkusuz bu estetik anlayışıdır.
Kadın geleneksel kaldıkça erkeğe hizmet eder, erkeği tatmin eder, erkek zihniyetini ve sistemini besler. Bunun da kadın açısından, toplum açısından, insanlık açısından özgürleştirici bir değeri yoktur. Sadece sisteme hizmet eder. Kaldı ki geleneksel toplum gerçeği de bu değil midir? Kapitalizm kadını nasıl kullanıyor? Bir meta gibi kullanmıyor mu? Reklam sektörü kadın cinselliğinin sömürülmesi üzerinden geliştirilmiyor mu? Cinsiyetçi sistem, sattığı her nesnede kadının bedenini-cinselliğini kullanıyor. Bu kadar alçakça! yani bu kadar ele ayağa düşen nesneleşen bir kadın gerçeği var! Bizim estetik ölçülerimiz bu biçimde değildir, olamaz. Aksine bu çirkin gerçekliğe karşı kıyasıya bir savaştır. Kadını nesneleştiren sömürgeci zihniyete ve politikalara karşı büyük bir savaştır bizim estetik anlayışımız. Yani geleneksel- köleci özellikler yerine her açıdan özgürlükçü temelde yeni bir kişiliği-yaşamı yaratmaktır. Estetik anlayışımız, yeni kadın tipini, özgür kadın tipini yaratmaktır. Sistemin, düşünsel, , duygusal, bedensel ve ruhsal olarak kadına özümsettiği, kadına benimsettiği özelliklerden kadını arındırmaktır. Bu da çok önemli bir ilke oluyor.
Kadın Tarihi Kitabından