HABER MERKEZİ
Kadın yaratıcılığının örgütlenmesi
Kürdistan’da kadınlar zaten komünal ekonominin esaslarına göre yaşamaktadır. Bu yüzden komünlerin, meclislerinin, kooperatiflerin hızla örgütlenmesi çok zor olmayacaktır. Bu örgütlenmeler sadece bir alanda değil, tarımdan sanayiye, hizmetlerden bilime, atölyelerden zanaatların her alanında olabilir. Köy-kent ekonomisinin komün ekonomisi dışında hiçbir suretle örgütlenemeyeceğinin bilinciyle ekonomiye yaklaşması kadının ekonomiyle buluşmasında önemli bir adım olacaktır. Hem öz ekonominin gelişimine büyük katkı sunacak, hem de toplumsal yaşamın komünalleşmesine ve demokratikleştirilmesine büyük bir ivme kazandıracaktır. Örneğin köylerde tarım ürünlerinden hayvansal ürünlere, çeşitli ihtiyaçların karşılanması üzerinden geliştirilebilecek kooperatifler, yakın köylerdeki kadınlarla sürekli bir paylaşım zemini oluşturacak, politik ve ahlaki toplumun gereği olan güçlü ortaklaşma zeminleri yaratacaktır. Yine kadınlar ev ekonomisine katkı sunmak için çeşitli el işleri (örgü, dokuma, biçki-dikiş, dantel, oya, süs eşyaları vb.) yapmaktadırlar. Bunu yapan kadınlar bir araya gelerek komünler oluşturabilirler. Bu komünler kadınların ev ekonomisine katkı yanında, kadınlar arasında dayanışmanın geliştirilmesinden tutalım, yaşadıkları birçok zorlanma ve soruna da çözüm bulabilirler.
Kentle ilişkilerde kapitalist modernitenin yaratmak istediği köy-kent ayrışmasını değil de, köy ve kentin birbirini tamamlar tarzda gelişmesini amaçlayan komünal ekonominin esas alınması esastır. Kent yaşamında kadınların komün örgütlenmeleri kapitalist modernitenin hâkim kılmak istediği tekelci-talancı-karcı ekonomi anlayışına da büyük darbe olacaktır. Kapitalist sistem köyün doğal yaşam ilişkilerinin önüne geçmek için her türlü yöntemi denemektedir. İnsanları köylerden uzaklaştırmasına karşı köy yaşamının ekonomik paylaşımı yanında sosyal ilişkilerinin tekrardan canlandırılması kadının sorumluluğudur. Köy komünlerinin oluşturulması ve buna dayalı alternatif ekonomik alanların oluşturulması tekel sermayesinin geliştirilmesi önünde de engel olabilir.
Birçok bölgede kadınlar doğal ortamda ürettiklerini pazara götürmekte ve ihtiyaçları temelinde bu ürünleri değerlendirmektedir. Toplumsal emeğin sömürüsü temelinde palazlanan tekellerin önünün alınmasında kadınların kendi komünlerini oluşturarak emeklerine sahip çıkmaları asla küçümsenmemelidir.
Endüstriyalizme karşı eko-endüstri
Günümüzde işsizliğin en çok öne çıktığı alanlar kentlerdir. Yine komünal yaşamın en çok parçalandığı ve bireysel yaşam olanaklarının öne çıktığı yerler olması açısından kentlerde örgütlenmelerin güçlü olması, kadınların bu alanlarda mutlaka bir komün içinde yer almaları, kentin bireysel yaşam arayışlarına karşı da güçlü bir duruş olacaktır. Endüstriyalizme karşı eko-endüstri bilinciyle ekonomiyi geliştirmek, ihtiyaç dışında üretimin işsizlik kadar insanlık dışı bir durum olduğunun bilinciyle çalışmaktır esas olan.
Kadın yaşamın her alanında üreticidir. Bu sistem içerisinde işsizlik sorunu olabilir ama kadının böyle bir sorunu asla olamaz. Örneğin kadınlar ev ihtiyaçlarının karşılanmasında kış hazırlıklarının yapılmasına kadar birçok şeyi kendi yaratıcılığıyla gerçekleştirir. Kışa hazırlanırken (bulgur yapımından, salça, turşu yapımına, sebze ve meyve kurutmasına kadar hepsi bayram şenliğinde olur)aile ekonomisine katkı sunması yanında, kadınların bu hazırlıkları tek başına yapmaması, yapılan her hazırlığı kendisine yapıyormuş gibi ele alması, komşuların birbirine yardımcı olması da kentin parçalamaya çalıştığı sosyal ilişkilerin yaşamsallaştırılması açısından önemlidir. Ev içi uğraşlarında, el işlerinin geliştirilmesinde bunların değerlendirilmesinde yaratıcı olması kendi ekonomisini yaratması açısından önemlidir. Bu yaratıcılığın komün çatısında birleştirilerek değerlendirilmesi kadın yaşamının örgütlendirilmesinde büyük katkı sunacaktır.
Son yıllarda dünya genelinde örgütlenen kadın kooperatifleri Türkiye’de de 2000’li yıllarla beraber örgütlenmelerini güçlendirmeye başlamışlardır. Ekonomiye katkı sunma amacıyla geliştirilen bu kooperatifleşmeler kadınların kimlik ve kendi olma arayışlarını geliştirse de sistem dışı bir zihniyet dünyası geliştirmemekte kadın emeğinin sömürülmesi bu yolla devam ettirilmektedir. Türkiyede Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bağlı, unvanında kadın ibaresi bulunan 75 kooperatif bulunmaktadır. Bunların sadece 28’i kadınlardan oluşmakta, 55’inin içinde ise kadın üyeler bulunmaktadır. Türkiyede kooperatiflerdeki kadın oranı neredeyse yok gibidir. Kadınların kooperatiflere üye olması önünde yasal engel olmasa da erkek egemenlikli zihniyet bu konuda da ciddi bir engel oluşturmaktadır. Kadının buradaki katılımı da esas olarak ucuz iş gücü boyutunu aşmamaktadır.
Demokratik özerkliğin inşasında kadının komünal ekonomiyi örgütlemesi özgür yaşamın inşasının da temeli olacaktır. Bu tarz örgütlenmeler yaşamın her alanının örgütlenmesi açısından önemlidir. Kadının ekonomiye katkı sunması yanında kolektif yaşam tarzını yaratması, kadınların eğitiminden kendilerini sorumlu görmeleri, kadının toplumda nesne olarak görülmemesi için mücadele yürütmesi açısından önemli bir işlev görecektir.
Ekonomi, Jineolojinin temel bir konusudur
Demokratik-Ekolojik ve Kadın özgürlükçü paradigmanın yaşamsallaştırılması, kurumlarının güçlü örgütlendirilmesiyle bağlantılıdır. Ekonominin de bu esaslar temelinde ele alınıp kurumlaştırılması,kadının esas faaliyeti olarak geliştirilmesi kadınların ekonomik alana çekilmesini gerektirmektedir. Kadınların iş gücünün kullanılması ekonomiye çekilmeleri anlamına gelmemektedir. Ucuz iş gücü olmaktan, fiziki-ruhi-duygusal talan ve gasptan kurtulabilmeleri için kadınların emeklerine doğru sahiplenmeleri zorunludur. Bunun için zihni-siyasi-örgütsel bir bakış açısına ulaşmak gerekir.Yaşamın içinde olmalarına ve yaşamı bizzat yaratmalarına rağmen yaşamın dışında kalan kadınların erkek egemenlikli tüm bilimlere inat Jineoloji’yi (kadın bilimi) geliştirmeleri, kadının öze dönüşünde en güçlü başlangıç olacaktır.
Yaşamın temel faaliyetlerinden olan ekonominin de bir bilim olarak geliştirilmesi yine kadınların görevidir. Jineoloji, ekonomiyi kadın ekseninde yeniden ve doğru bir şekilde tanımlayacak, gerçek işlevine kavuşturacak, tefeci, tüccar, para, sermayedar ve devlet tekelinden alıp tekrardan kadın öncülüğünde topluma mal ederek güçlü değerlendirecek ve bilimsel kılınmasını sağlayacaktır.
Bitti
Abdullah Öcalan Sosyal Bilimler Akademisi