HABER MERKEZİ- Şehit Sultan Yavuz yoldaş 1967 yılında Hilvan’da orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyay geldi. İlkokulu Hilvan’da bitirdi. Bir yılda ortaokula devam etti bitirmeden ayrılmak zorunda kaldı.
Hilvan’da geliştirilen sıcak savaş ortamında henüz küçük bir yaşta, 1978’da mücadele saflarına katıldı. Aslında Sultan yoldaş, daha küçük yaşta iken devrimimizin öncü kadrolarının etkisi altında büyüdü. Bu önderlerin devrimci kişilikleri, karalılıklarının yakın etkisini yaşadı. Hilvan ve Siverek’te birçok görev ve sorumluluklar üstlenerek başarıyla yerine getirdi.
Kitleler arasında propaganda çalışmalarında, kitle gösterilerinin örgütlenmesinde, kurye görevlerinde eylemsel alana öğrenci-gençlik kesimi arasındaki faaliyetlerle kadar birçok alanda çalıştı. Kitleler içinde onlarla kaynaşarak kısa zamanda sevilen sayılan birisi oldu.
5 Haziran 1982’de İsrail siyonizmin Lübnan’a saldırısından sonra Sultan yoldaş bir grup arkadaşla birlikte parti tarafından Rojava Kurdistan’ına düzenlendi. Sultan yoldaş, zorluklara ve çeşitli engellemelere aldırmadan aktif olarak çalışmalara katıldı. Sultan yoldaş, her fırsatta ülke içindeki pratik faaliyetlere katılma istemini partiye rapor etti. 15 Ağustos 1984’te devrimci direnişle başlatılan yeni sürecin çalışmalarına katılmak üzere Botan alanında görev aldı.
Sultan yoldaş 25 Mayıs 1988 tarihinde Şemdinli’nin Benevok mevkinde düşmanla girdiği bir çarpışmada sekiz yoldaşı ile kahramnca direnerek şehit düştü. Kürt kadınının mertlik ve kahramanlığını temsil etti Sultan yoldaş.
Sultan yoldaşın en önemli özelliği de fedakarlığı ve çalışkanlığıydı. Birlikte kaldığı yoldaşlarının takdirini kazanmıştı. Hiçbir fedakarlıktan geri kalmayarak her göreve her işe koşmak istiyordu. Zorluklara ve acılara göğüs germesini biliyor ve bunları aşabiliyordu. Çünkü o mücadelenin en zorlu döneminde çekirdek döneminde yetişmiş ve PKK gerçekliğinin üstün bir fedakarlık olduğunun yakın tanığı olmuştu ki, yaşamı bu üstün fedakarlık örnekleri ile geçmişti.
Şehit Sultan, kadın-erkek arasına ekilen karaçalıları, çalınan değerlerinin peşine düşmüştü. Amansız bir direniş içinde, Dersim’den, Zilan’a, Zilan’dan, Halepçeye, Kürt kadının çığlına cevap olmak için yönünü dağlara vermişti. Direnmek, yeniden doğmaktı. Mücadele ederek umuda koşan genç kadınların zafer tililieri içinde yürüyordu. Ölüme giderken, saçlarını kınalayan genç kızlar, insanca yaşamak için ülke topraklarında şehit düşmeyi, düğünleri biliyor şimdi. Şehit Sultan’ın açtığı yolda yürürken, gözlerinde bin yılların öfkesi, yüreklerinde intikam ateşin sönmez bilmek ateşi vardı. Bu ateş düşmanı yakarken, küllerinden doğan bir halkın habercisi oluyor.
Şehit Sultan Yavuz’un konferanstaki konuşmasından: “Bugüne kadar beni güçlü bir dava neferi haline getirmede engelleyici rol oynayan tüm yetmezliklerime karşı savaşacağıma, hayatın her alanında verdiğim sözün eri olacak özele bütünleşeceğime, partiye içten ve dıştan gelebilecek her türlü saldırıya karşı kendimi siper edeceğime, dosta dost, düşmana düşman, yoldaşa yoldaş olacağıma dair başta büyük önderimiz Abdullah Öcalan yoldaş olmak üzere Kürdistan devrim yolunu kendi kanlarıyla kızıllaştıran ölümsüz şehitlerimize, direniş temsilcileri olan esir yoldaşlara, kurtuluşu için her türlü fedakarlığı yapan Kürdistan halkına ve mücadelemizin ağır sorumluklarıyla yükümlü olan siz konferansta yer alan tüm yoldaşlara söz veriyorum.”
NC/Axin Mahir Dicle
Yararlanan Kaynaklar: Serxwebun