Herkesin ortak yaşamı kendi bir parçası olarak gördüğü, toplumsal yaşama heyecanla, coşkuyla, doğal sorumlulukla, toplumsallığın örülmesinde yaraşırcasına rol almaları görenlerde heyecan uyandırıyor.
HABER MERKEZİ
Otuz yılı aşkın yaşamımda kadınların bu kadar güldüğünü hiç görmedim. Neden gülsünler ki ? Gülecek hallerimi vardı? Dünyanın pek çok ülkesinden kadınlar tanıdım. İngiliz’i, Fransız’ı, Afrikalısı, Çinlisi hiç birinin hiçbir yerde bu kadar mutlu olduklarını görmedim. Hangi ulustan, hangi vatandan olurlarsa olsunlar hepsinin aynı kanunlarla kelepçelendiğini bu dağlarda daha iyi gördüm. Hissettim.
Önderliğin, PKK’nin kırk yıla varan mücadelesinde en büyük devrimin kadın devrimi olduğunu dost düşman herkes kabul ediyor artık. Toplumsal alana yansımalarını da kör gözler bile görür, sağır kulaklar bile duyar oldular. Bu gelişmenin kök hücrelerinin, kökünün dağlarda yürütülen mücadele olduğunu bilmeyen de yok.
Birkaç yıl önce Önderlik Zagros eteklerinde Star-Kent kurulması perspektifini vermişti. Kadınların insanlığın ilk toplumsallaşmayı yaşadığı süreçlerdeki gibi tanrıça kadın ahlakıyla yaşadığı bir şehir…
Bu şehir halen kurulmuş olmasa da nasıl ki eski kentlerde tanrıça tapınakları kadınların eğitildiği, toplumun yönetildiği yerlerse şimdi dağlarda Şehit Zilan (Zeynep Kınacı), Şehit Beritan ( Gülnaz Karataş) akademileri, Şehit Nuda eğitim okulları çağdaş tanrıça mabetleri gibi.
Belki dünyada çok az insana nasip olan şeyi son birkaç yıl içerisinde yaşadım. Bazen bir ay bazen birkaç hafta bu mabetlerde kalma şansına eriştim. Oradaki gözlemlerimi paylaşmak isterim.
Bu ortamın en belirgin özelliği, ilk dikkatimi çeken yönü bu mabetlerde kadınların özgürce gülebilmeleri; kadınların ağız dolusu, kahkahayla güldüklerini bu mabetlerde gördüm. Neden öyle olmasın ki? Kendileri kendi yaşamlarını örüyorlar. Eski öğretilmiş zincirleri, her an kavgayla-mücadeleyle, birbirleriyle yardımlaşarak kırıyorlar. Yeni kadını, neolitiğin boy verdiği bu topraklarda yaratıyorlar.
Diğer dikkat çeken yanı yaşadıkları alanların temizliği, düzeni, estetiği… belki bazıları ‘benim anam, bacım da evi iyi derler toplar’ diyebilir. Tamam kadınların düzen tertip konusunda genel anlamda duyarlı olduğu su götürmez bir gerçek. Ancak bu alanlarda kadınlar her şeyiyle kendilerinin yarattığı, kendi ayakları üzerinde tüm zor koşullara rağmen bu şekilde yaşamaları PKK’li kadınların ayrıcalığı. Kadın, burada kendi gücünün farkına varıyor. Öyle evin direği erkektir direk olmazsa ev çöker teorilerini bu mabetlerde kadınlar boşa çıkarıyor. Herkesin ortak yaşamı kendi bir parçası olarak gördüğü, toplumsal yaşama heyecanla, coşkuyla, doğal sorumlulukla, toplumsallığın örülmesinde yaraşırcasına rol almaları görenlerde heyecan uyandırıyor.
Bu mabetlerde daha iyi gördüm ki kadınlar örgütlü olunca yapamayacağı, başaramayacağı iş yok. Kim demiş kadın odun kıramaz, duvar öremez, tek başına yaşayamaz? Onların misafiri olduğum günler boyunca şunu çok iyi gördüm ki söylenenler koskoca bir yalan. Sistemin kendini sürdürebilmesi için, kadınların doğal zayıflıklarının olduğunu, erkek olmadan bazı işleri yapamayacağının bir kandırmaca olduğunu çok iyi gördüm.
İşte bu mabetlerde yetişen kadınlar, dağlı kadınlar, dağ yürekli kadın yoldaşlarım burada kendileriyle birlikte tüm dünya kadınlarını güçlendiriyor. Dünya kadınlarına Kadın Özgürlüğüne, Kadınların kurtuluşuna, dünyanın kurtuluşuna yaşayarak öncülük ediyorlar. Tüm dünyanın verili ilişkilerini yıkıyorlar. Yeni bir dünya, hayat yaratıyorlar. Bırakalım tek başına bir iş yapamamayı dünyanın süper gücü ABD ve NATO ve TC ordularına karşı yürütülen savaşın en ön mevzilerinde yer alıyorlar. Sanmam ki hiç kimse PKK’li kadınlar kadar korkusuz coşkuyla yürüsün onca teknikle donanmış orduların üzerine.
Bu mabetler Besê Anuş’tan, Binevş Agal’a, Sultan Yavuz’a, Şehit Nuda’ya, Şehit Rojin Gevda’ya binlerce şehit yoldaşın, Önderliğin emeğiyle oluştular. Bu mabetlerde kaldığım süre zarfında Yoldaşlıkları, duruşlarıyla bende çok farklı etkiler yaratmış yukarda anlattığım yaşama en yoğun en içten katılan en çok emek veren Şehit Nazlıcan, Şehit Çiçek Kiçi, Şehit Avaşin Irmak, Şehit Dicle Gever ve ismini yazamadığım yoldaşlarımı anmam gerekiyor.
Anıları ve özgür kadın mabetleri yeni toplumsallaşmamızın Kâbe’sidir.
Hoşimin FIRAT