HABER MERKEZİ- Zonguldak-Karabük yolu üzerindeki Filyos Çayı’nda cenazesi bulunan Gabonlu üniversite öğrencisi Jeannah Dinabongho Ibouanga’nın katledilmesine ilişkin açılan davanın 3’üncü duruşması dün görüldü. Karabük Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, Dina’nın Gabon’dan gelen ailesi ve avukatlarının yanı sıra, Dina İçin Feministler, Gabon Büyükelçisi ve DEM Partili milletvekilleri Burcugül Çubuk ve Özgül Saki de katıldı.
Annesi Jessica Sandra: Adaletin bir an önce gerçekleşmesini istiyoruz
Duruşmada tercüman aracılığı ile konuşan annesi Jessica Sandra Makemba Panga Ibouanga “Sizlerin adaleti sağlayacağına inanıyoruz. Şikayetimiz devam ediyor. Biz Gabon’dan Türkiye’ye adalet bulmak için geldik, dolayısıyla davanın hukuki olarak ilerlemesini istiyoruz. Adaletin bir an önce gerçekleşmesini istiyoruz. Gidiyoruz dönüyoruz bir sonuca ulaşamıyoruz. Çocuğumuz öldü ve sonuç yok. Elle tutulur bir sonuç çıkmasını istiyoruz. Adalet istiyoruz” dedi.
Babası Guy Serge: Kızımı okumaya gönderdim tabut içinde geri aldım
Babası Guy Serge Ibouanga da, adaletin gerçekleşmesi için Türkiye’ye gidip geldiklerini ancak bir sonuç alamadıklarını söyleyerek, Dina’nın katledilmeden önce yaşadıklarını hatırlattı. Guy Serge Ibouanga, “Ben artık kızım için adalet istiyorum. Sanığın olay yerinde olduğu çok belli. Ben kızımı okumaya gönderdim, tabut içinde geri aldım. Gerçeği ve adaleti istiyorum” dedi.
‘Halen keşif yapılması yönünde karar verilmedi’
Dina’nın avukatlarından Rabia Gündoğmuş, “Dosyada halen keşif yapılması yönünde bir karar verilmedi. Bunun tayin edilmesi ve havanın durumunun da bakanlıktan sorulmasını talep ediyoruz. Yani keşif günü verilmesini ve öncesinde de Kandilli Rasathanesince hava durumunun sorulmasını talep ediyoruz” dedi. Avukat Gülyeter Aktepe de, Han Apartmanı’nın bodrumunda da keşif yapılması gerektiğini ve sanık ve diğer şüpheliler arasındaki bağın da araştırılması gerektiğini söyleyerek, şunları kaydetti:
“Hepimiz farklı farklı şehirlerden geldik. Burada adliyeye girerken bile sorun yaşadık. Keşif talebimi ileteceğim. Dursun A.’nın olaydaki rolü yerinin anlaşılması için ivedilikle bir keşif günü verilmesini istiyoruz. Sadece bu keşif yeterli değil. Filyos Çayı’nın kenarında yaşananla Han Apartmanı’nın bodrum katında yaşananlar arasındaki bağı ortaya çıkarmadan bu dosyada hakikate ulaşılamaz. Filyos Çayı’ndan önceki sürece de bakmak gerekiyor. Araca binmesinin öncesi de önemli, dosya kapsamındaki şüphelilerin bir bağlantısı olup olmadığı bizim için halen aydınlatılmadı. Orada bulunan saç tellerine dair bir rapor hazırlanmadı.”
Avukat Büşra Altınok da Karabük’te öğrencilerin yaşadığı sorunları anlattı. “Geçen duruşmada Karabük’te ırkçılık tartışması var” tartışması yaptıklarını hatırlatan Büşra Altınok’a, Mahkeme Başkanı “Başka sosyal konulara girmeyin yükümüzü ağırlaştırmayın” dedi. Büşra Altınok, “Meslektaşlarımın taleplerinin kabulünü ve sanığın tutukluluk halinin devamını talep ediyorum” dedi.
Sanık avukatları karar aşamasına geçilmesini istedi!
Daha sonra konuşan sanık Dursun A. da suçlamaları reddederek, “İsmi geçenleri tanımıyorum. Ben dört kere komiseri aradım açmadı. Bu olayın öncesi de sonrası da araştırılsın, diyeceğim yok” dedi. Sanık avukatları da yaptıkları savunmalarda, “Biz bu duruşma devam ettiği sürece müvekkilimizin tutuklu kalacağını anladık. Biz dosyada karar aşamasına geçilmesini istiyoruz. Keşif yapılsa da dosyaya da bir katkısı olmayacak. Dosyada tanık olarak dinlenilen 3 kişinin de yurtdışına kaçtığını görüyoruz. Gelmeyecekleri ortada. Onlar ‘Dina için adalet’ deyip, ülkeyi terk ettiler. Keşif yapılmasından vazgeçilmesini ve müvekkilimizin serbest bırakılmasını talep ediyoruz” dedi.
Sanığın tutukluluk haline devam kararı verildi
Mahkeme, dinlenmeyen yabancı tanıkların dinlenmesine, Türkiye’ye dönüş yapıp yapmadıklarına dair Karabük Emniyet Müdürlüğü hudut kapıları Müdürlüğü’nden sorulmasına, Türkiye’ye giriş yapmışlar ise ayrıca işlem yapılmasına dönmemiş halinde bu tanıklar yönünden soruşturma beyanlarının duruşmada yapılması suretiyle beyanlarından vazgeçilmesi tespitin sonraki celse değerlendirilmesine, Han Apartmanı’nda keşif yapılması konusunda daha önce karar verildiğinden (keşif kararı reddedilmişti) bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verdi. Bir tanığın zorla getirilmesine karar veren mahkeme, diğer iki şüpheli erkeğin de sorgulanmasının mahkemeye katkısı olmayacağı gerekçesiyle ilgili talebin reddine karar verdi. Davayı 5 Ağustos’a erteleyen mahkeme, sanık Dursun A.’nın tutukluluk haline devam yönünde karar verdi.
Dina İçin Feministler adliye önünden seslendi
Dina İçin Feministler, duruşma sonrası adliye önünde açıklama yaptı. Açıklamayı grup adına Damla Uyar okudu. Bir seneden fazla bir süre geçmesine rağmen Dina’nın ölümünün ardındaki gerçeklerin hala aydınlatılmadığını, aydınlatılmak istenmediğini belirten Damla Uyar, “Mahkeme heyeti başından bu yana olayı sadece adli bir vakaymışçasına ele alıyor; cinayetin arka planındaki güç ilişkilerini sorgulamak istemiyor; etkin bir soruşturma yürütülmemesi için deyim yerindeyse direniyor. Dina’nın öldürülmesi salt adli bir vaka olarak değerlendirilemez çünkü cinayete giden yol ırkçılık ve patriyarka tarafından üretilen güç ilişkileriyle donatılmıştır” dedi.
Mahkeme heyetinin en başından bu yana esasa etki edecek delilleri tartışmayı reddettiğini vurgulayan Damla Uyar, “Mahkeme heyeti, iddia makamı gibi davranması neticesinde heyetin adil bir yargılama yapacağına dair hiçbir inancımız kalmamış; tarafımızca hakimin reddi talebinde bulunulmuştur” diye belirtti.
‘Salt bir adli vaka olarak değerlendirilemez’
Karabük’teki ırkçılığa işaret eden Damla Uyarı, “Dina hem bu ırkçı atmosferin hem de göçmen bir kadın olmasının sonucunda sistematik erkek şiddetinin sonucu öldürülmüştür. Maddi gerçekliğin ortaya çıkarılması için şüphenin, patriyarka ve ırkçı güç ilişkileri ekseninde değerlendirilmesi gerekir; aksi halde yargılama daima noksan kalacaktır” dedi. Dina’nın ölümünün salt bir adli vaka olarak değerlendirilemeyeceğine dikkat çeken Damla Uyar, açıklamanın devamında şunları kaydetti:
“Bizler, şüpheli kadın ölümlerinde maddi gerçeğin ortaya çıkmasında salt pozitif hukukun yetersiz kalacağının farkında olan ve feminist bir perspektiften okunması gerektiğine inanan kadınlar olarak Karabük’teki göçmen kadın öğrencilerin yanlarında olduğumuzun altını çiziyor, cezasızlığa asla izin vermeyeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz.”