HABER MERKEZİ – Bir baskı ve sömürü sistemi olan devletin, bunları güce dayanarak yaptığı biliniyor. Bu güç, bazen bilgi veya para olsa da esas olarak askeri zordan oluşuyor. Tarihsel olarak askeri güç etrafında şekillenen baskı ve sömürü sistemine devlet deniyor. Ulus-devlet ise, söz konusu bu sistemin zirvesini oluşturuyor. Her ne kadar askeri güç etrafında şekillenen ulus-devlet sistemi için, destek olması açısından bazı ‘Ulusal kahramanlar’ bulunsa da, bunlar devletin askeri güç niteliğini değiştirmiyor.
Türk ulus-devleti olan TC’nin ise, Osmanlı ordusunun kalıntıları etrafında şekillendiği çok iyi biliniyor. Zaten Türklerde ‘ordu-millet’ içiçeliği tarihsel bir olgu oluyor. Osmanlı Devleti de ‘Yeniçeri’ etrafında şekillenmiş bulunuyor. Yüz yıllık TC devletinin değişmez ilkesini “TC devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür” düsturu oluşturuyor. Yani devlet ile Türklük işte bu denli içiçe geçirilmiş bulunuyor. Bu TC anayasalarının değiştirilemez ilkesi oluyor ve soykırımcı zihniyet ve siyaset işte bu ilkeye dayanıyor. Devleti ve ulusu ordu yarattığı için de buna uygun sözde ulusal kahramanlar üretiliyor.
Bugün çok daraltılmış olsa da, geçmiş tarih içinde Türklerde de devlet dışı bir toplum gerçeği bulunuyor. Bu toplumun etrafında şekillendiği kendi kahramanları da bulunuyor. Bu toplumsal kahramanlığın ya da halk kahramanlığının son örneği, 12 Mart 1971 faşist-askeri darbesine karşı direnen devrimcilerdir. Yani Mahir Çayan, Deniz Gezmiş ve İbrahim Kaypakkaya gerçeğidir. Söz konusu bu kahramanlık, 30 Mart 1972 Kızıldere direnişiyle kendisini başlatmıştır. Elli birinci yıldönümünde Mahir Çayan önderliğindeki Kızıldere kahramanlarını saygı ve minnetle anıyoruz.
Kürtlerde ise, hem tarihsel ve hem de bugünkü durum biraz farklı gelişmiştir. Büyük ve uzun süreli devletleşme yaşayamayan Kürt beyliklerinin toplumsal gelişme içindeki yerleri pek belirgin değildir. Tarih içinde toplumsal gelişmeye damgasını kabile ve aşiret toplulukları vurmuştur. Bu topluluklar da her zaman kendi kahramanlarını yaratmayı ve onlar etrafında var olmayı bilmişlerdir. Ozanın da dediği gibi, bu kahramanlar teke tek dövüşte yenilmemişlerdir. Tarihsel olarak bu temelde şekillenen bir Kürt yiğitliği ve mertliği vardır. Bu yiğitlik, erkekte olduğu gibi, kadında da temsilini bulmuştur.
19’uncu ve 20’nci yüzyıllar içinde bazı Kürt beylikleri zaman zaman devlet olma çabası içine girmişse de, bilindiği gibi bu tür girişimler başarılı olmamıştır. En son girişimi Barzaniler olan bu tür çabalar, ciddi bir ulus-devlet sistemi ortaya çıkartamamıştır. Dolayısıyla “Ulusal kahraman” denecek türden gelişmelere de fazla yol açamamıştır. Esas tutumu işbirlikçilik olan bu tür yapılanmalar, zaman zaman en ağır ihanetlere düşmekten de kurtulamamışlardır.
Tarihin en kadim toplumsal var oluşlarından biri olan Kürtlerin en son geliştirdiği toplumsal hamle, Önder Apo öncülüğündeki PKK çıkışı olmaktadır. Bu çıkışın, parçalanmış bir Kurdistan’da küresel düzeydeki bir soykırımcı zihniyet ve siyasete karşı olması, ona daha farklı özellikler katmaktadır. Bir türlü işbirlikçiliği aşıp ulus-devlet olamayan Kürt egemenlerine karşın, Kürt halkı en ciddi demokratik ulus olma hamlesini PKK ile yapmayı başarmıştır. PKK, geliştirdiği demokratik ulus teorisi ve pratiği ile hem Kurdistan’da ve hem de küresel olarak ulus-devlet sisteminin tarihe gömülme sürecini başlatmıştır.
PKK ile Kürtlerin demokratik ulus olma sürecine girmiş olduğu tartışmasız bir gerçektir. Tarihin devlet olmayan Kürt kabile ve aşiret toplulukları, bugün Önder Apo ve PKK ile yine devlet olmayan bir demokratik ulus yapılanması içine girmiştir. Tabi bu gelişme de kendi içinde halk kahramanlarını yarattığı gibi, bu kahramanlar etrafında şekillenen kahraman bir halk gerçeğini de ortaya çıkarmıştır. Önder Apo, PKK’yi Kürt halkının yeni bir kahramanlık dönemi olarak tanımladığı gibi, 15 Ağustos 1984 Gerilla Atılımını da bir halk kahramanlığı atılımı olarak ifade etmiştir.
Çok açık ki, tarihsel olarak teke tek dövüşte yenilmeyen Kürt yiğitliği ve mertliği, Apocu bilinç ve fedai gerilla çizgisiyle tam bir halk kahramanlığı haline gelmiştir. Demirci Kawa şahsında tarihin en önemli ve belirgin Kürt kahramanlığı olan Newroz, Çağdaş Kawa Mazlum Doğan ile yenilenip, Kürt demokratik uluslaşmasının da halk kahramanlığını oluşturmuştur. Bu çağdaş kahramanlık çizgisi Komutan Egîd ile gerillaya taşınmış ve Kürt halkının kahramanlar ordusu olarak Kürt gerillası gelişme göstermiştir. Böylece Mazlum Doğan ve Mahsum Korkmaz şahsında yeni Kürt halk kahramanları ortaya çıkmış, mart ayının dördüncü haftası Kürtler için “Kahramanlık Haftası” haline gelmiştir.
Açık ki tarihin diyalektiği burada da işlemiş, Kürt halkı en zor koşullarda kendisini var edecek yeni kahramanlar yaratmayı başarmıştır. Apocu çizginin ödünsüz uygulayıcıları olan Mazlum Doğan ve Mahsum Korkmaz komutasında yeni bir tarih yaratan gerilla ordusu, Kürt halkının yeni kahramanlık gücü ve öncüsü olmuştur. Kahramanlık çizgisinde yürüttüğü amansız özgürlük mücadelesiyle de gerilla, yok oluş sürecindeki Kürtleri yeniden dirilterek demokratik ulus çizgisinde kahramanlaşan bir halk haline getirmiştir.
Çok açık ki, bu diyalektikte halk kendi kahramanlarını yaratmakta, kahraman gerilla gücü de kahramanlaşan yeni halkı ortaya çıkarmaktadır. Özgürlük gerillası ile Kürt demokratik uluslaşması arasındaki bağ tamamen böyledir. Demokratik uluslaşma temelindeki yeni Kürt halk kahramanlığı olan gerilla, her şeyiyle yeni, özgür ve demokratik bir toplum olan Kürt demokratik ulusunu yaratmaktadır. Bu durum, askerileşme etrafında şekillenen devletleşme ve uluslaşmaya benzemez. O tarzdaki ulus-devlet şekillenmesi tamamen baskıcı, sömürücü, tekçi, ırkçı, şoven, milliyetçi, faşist ve soykırımcı iken, gerillanın şekillendirdiği demokratik ulus kadın özgürlüğüne ve ekolojiye dayalı, tamamen özgürlükçü, çoğulcu ve demokratiktir. Bu farklılıkları birbirine asla karıştırmamak gerekir. Yine yeni Kürt demokratik uluslaşmasını gerilladan asla koparmamak, bu uluslaşmanın her şeyi ile gerillanın etrafında şekillendiğini, tamamen gerillanın ölçü, ilke, yaşam ve mücadele tarzını esas aldığını bilmek gerekir. Bu nedenle de gerilladan kopan ve uzaklaşan her şeyi bir sapma olarak görüp, o temelde mücadele ederek gerilla çizgisine çekip düzeltmek gerekir.
Açıkça görülüyor ki, Mazlum Doğan ve Mahsum Korkmaz’ın başlattığı bu kahramanlık yürüyüşünün, kırk yılı aşkın direniş sürecinde ortaya çıkardığı on binlerce yiğit halk kahramanı vardır. İşte Amed yurtseverliğinin yiğit kızı Raperin Amed ile Botan kahramanlığının yiğit oğlu Fazıl Botan, bu tarihi kahramanlık hareketinin iki yiğit neferidir. Apocu özgürlük çizgisine inanmış iki kahraman öncüsüdür. Özgürlük devriminin iki yorulmaz emekçisidir. Apocu çizginin iki sapmaz dervişidir.
Fazıl Botan’da Kürt erkeğinin teke tek dövüşte yenilmeyen tarihsel yiğitliği dile gelirken, Raperin Amed’te en zor koşullarda özgür yaşamı yaratmayı bilen Kürt kadınının tarihsel asaleti ve bilgeliği vücut bulmuştur. Kürt kadınları, gençleri ve halkı bu iki kahramanı her zaman doğru anlayacak, her koşulda başarıyla takip edecek, hiçbir zaman unutmayacak ve her zaman özgürlük mücadelesinde yaşatacaktır.
Bu temelde halk kahramanlarımız Mazlum Doğan ve Mahsum Korkmaz’ı, Raperin Amed ve Fazıl Botan’ı saygı ve minnetle anıyoruz. Önümüzdeki 1 Nisan, benzer kahramanlarımız olan Nuda Karker, Ferhat Dersim ve Halil Dağ’ın da 15’inci şehadet yıldönümü oluyor. 15’inci şehadet yıldönümünde Botan’ın bu öncü kahramanlarını da saygı ve minnetle anıyoruz. Kürt kadınlarının, gençlerinin ve halkının, kendilerini var eden bu kahramanlarına her zaman sahip çıkacaklarına, doğru anlayıp başarıyla takip edeceklerine inanıyoruz.
Kaynak: Yeni Özgür Politika