BEHDÎNAN – PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, 9 Ocak katliamı ile 23 Aralık katliamının tetikçileri arasındaki benzerliğe dikkat çekerek “Senaryo benzer senaryodur. O zaman da hastalıklı bir Türk’ün yaptığını ifade etmişlerdi. Sonra zaten öldü, dediler, netleştirmediler. Şimdi de benzer biçimde hastalıklı bir Fransa vatandaşının bunu yaptığını söylüyorlar. Bilmem ‘ırkçıymış, psikopatmış’ benzer biçimde ortamı bulandırmaya çalışıyorlar. Bunlar boş arayışlardır. Kesinlikle Kütleri ve insanlığı bu tür yalanlarla, bu sözlerle hiç kimse inandıramayacak” ifadelerini kullandı.
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, Paris katliamlarıyla ilgili ANF’ye değerlendirmelerde bulundu:
“9 Ocak 2013 Paris Katliamı’nın 10. yıl dönümünü yaşarken ikinci bir Paris Katliamı’yla karşı karşıya gelmiş bulunuyoruz. 9 Ocak 2013 katliamını kimler yaptı? Neden yaptı? Kimler tetikçi oldu? Kimler katledildi? Bunlar biliniyor. O zaman da partimizin kurucularından Sara yoldaş esas olarak hedeflenmişti. Şimdi de KCK Yürütme Komitesi üyeliği görevini yürüten Evin yoldaşın hedeflendiğini görüyoruz. Yine bir Kürt devrimcisi, yine bir kadın devrimci, faşist-soykırımcı zihniyet ve siyaset tarafından hedefleniyor ve Paris’in göbeğinde katlediliyor. Bu bakımdan yani bu ikinci Paris Katliamı’nı kimler tarafından neden nasıl yapıldığını, bununla ne amaçlandığını tespit etmekte kuşkusuz zorlanmıyoruz.
Senaryo benzer senaryodur. O zaman da hastalıklı bir Türk’ün yaptığını ifade etmişlerdi. Sonra zaten öldü, dediler, netleştirmediler. Şimdi de benzer biçimde hastalıklı bir Fransa vatandaşının bunu yaptığını söylüyorlar. Bilmem ‘ırkçıymış, psikopatmış’ benzer biçimde ortamı bulandırmaya çalışıyorlar. Bunlar boş arayışlardır. Kesinlikle Kütleri ve insanlığı bu tür yalanlarla, bu sözlerle hiç kimse inandıramayacak.
HAKLI TALEP YERİNE GETİRİLMELİ
Bir ırkçı niye sadece Kürtlere, derneğine ve işyerine saldırıyor? Başka yabancılara da saldırabilirdi. Nasıl hasta ki daha 10 gün önce cezaevinden bırakılmış ve hiçbir tedavisi yok? Yani ırkçı saiklerle hareket ediyor de olabilir, o tür örgütlenmelere dahil de olabilir ama bu insan tutukluymuş, besbelli ki cezaevinde eğitilmiş, çıktıktan sonra da kuşkusuz Fransız polisi tarafından takip ediliyordu ama engellenmemiş ve böyle bir katliamı yapmasına izin verilmiş. Zaten bir arabayla gelip inmiş, arabadan inerek bu katliamı yapmış, deniliyor. Herhalde araba yakın bir yerde bekliyordu. Ulaşıp kaçacaktı ama Kürt yurtseverleri üzerine yürüyüp tutunca kaçamıyor ve katil bu biçimde Kürtler tarafından yakalanarak Fransa polisine ve devletine teslim edilmiş bulunuyor. Tabii bütün Kürt toplumu, dört parça Kurdistan ve yurt dışındaki 50 milyonluk Kürt, tüm Kürt dostları, demokratik güçler, özgürlükçü güçler, dünyanın dört bir yanında yaşayan bu güçlerin hepsi şimdi Fransa devletinden, emniyetinden, hükümetinden bu olayı kararlaştıran, planlayan güçleri açığa çıkarmalarını, sorgulamalarını, yargılamalarını, katliamın hukuk temelinde hesabının sorulmasını bekliyor, istiyor. Bu gayet haklı bir taleptir. Başka türlüsü olamaz. Başka biçimlerde olay geçiştirilemez.
BU GÜÇ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİDİR
Birçok kınama oldu. Açıklamalar oluyor. Kürt kamuoyundan değerlendirmeler var. ‘Eğer 9 Ocak 2013 katliamının hesabı sorulsaydı, gerçek suçlu açığa çıkarılıp yargılansaydı bu ikinci Paris Katliamı olmayacaktı’ diyorlar. Yine ‘Fransa’daki DAİŞ saldırılarının hesabı doğru ve yeterli sorulabilseydi yine bu olmazdı’ diyorlar. Bu gayet doğru bir yaklaşım. İkinci Paris Katliamı, 9 Ocak 2013 katliamının kesin bir devamıdır. Yine El Kaide’nin Fransa’da gerçekleştirdiği saldırıların, Kurdistan’da gerçekleştirdiği işgal ve katliamların bir devamıdır. Bunun dışında kesinlikle görülemez, düşünülemez. Bundan farklı ele alınamaz. O halde bu güç kimdir? Herkes çok iyi biliniyor ki; Türkiye Cumhuriyeti devleti, AKP-MHP faşist diktatörlüğüdür. Kurdistan’da da, Türkiye’de de, Ortadoğu’da da, dünyada da bugün Kürtlere AKP-MHP faşist diktatörlüğü/TC devleti ve onun istihbaratı, Hakan Fidan yönetimindeki MİT dışında kimse silah sıkmaz. Kimsenin Kürtlerle bir alıp veremediği yok. Hatta bölgede ve dünyanın dört bir yanında Kürtlere sempati var, dostluk var. Niye? DAİŞ’e karşı Şengal’de direndiği için, Mexmûr’da direndiği için, Kobanê’de bir bütün Rojava’da direndiği için, insanlık düşmanı DAİŞ’i yenilgiye uğrattığı için. Kürt’e düşman olan DAİŞ’tir. DAİŞ’in dostu olan da AKP-MHP’dir. AKP-MHP’yi kesinlikle DAİŞ’ten ayrı tutmamak gerekiyor. AKP-MHP-DAİŞ ittifakı ve birliği var. Nasıl ki Kuzey Kurdistan’da, Türkiye’de bir çok katliama, örneğin 20 Temmuz 2015 Suruç Katliamı’na, 10 Ekim 2015 Ankara Gar Katliamı’na, yine Haziran 2015 Amed’deki katliama, AKP-MHP-DAİŞ ittifakı imza attıysa işte 23 Aralık 2022 tarihinde gerçekleşen Paris Katliamı’na, Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’ne yönelik saldırı ve üç Kürt yurtseverinin katledilmesine yol açanlar da kesinlikle bu güçlerdir. Bundan hiçbir kuşku olamaz.
TETİĞİ ÇEKEN KİM OLURSA OLSUN
Kaldık ki zaten sadece saldırı Paris’te de olmadı. DBP’lileri tutukladı. HPD’yi kapatma davası yürütüyor. Onlarca özgürlük mücadelesi yürüten Kürt kadınını Kuzey Kurdistan’da tutukladı. Yani AKP-MHP faşist diktatörlüğü Kürtlere sadece Paris’te saldırıp katliam yapmıyor, paralel olarak ve eşzamanlı bir biçimde Amed’den Ankara’ya kadar Kuzey Kurdistan ve Türkiye’nin her tarafında da saldırıyor. Onlarca Kürt’ü tutukluyor, katlediyor, zindana dolduruyor, işkence yapıyor. Zindanlardaki işkence, İmralı’daki tecrit, baskı, Önder Apo üzerindeki psikolojik ve fiziki baskı had safhaya çıkartılmış bulunuyor. Bunlarla birlikte oluyor. Bunlara baktığında bile herkes tetiği çeken el Paris’te kim olursa olsun, o ele tetik çektirenin kim olduğunu görüyor.
HERKES MİT OLDUĞUNU BİLMELİ
Bu, 9 Ocak 2013 Paris Katliamı’nda da böyle netti. O zamanki katilin Hakan Fidan yönetimindeki MİT’in bir ajanı olduğu açığa da çıkarıldı. Talimatı Tayyip Erdoğan yönetimindeki AKP’nin de verdiği açığa çıktı, belgelendi. Fransa yönetimi bunları gizledi. Şimdi de olayı yapan MİT’tir, Hakan Fidan yönetimindeki MİT’tir. Bundan da MİT, Türkiye istihbaratı ve AKP-MHP faşist diktatörlüğü sorunludur. Herkes bunu böyle bilmelidir. Yoksa bu kişi cezaevinde mi Kürt düşmanı oldu? Cezaevinden çıktıktan sonra 10 gün içinde hemen Kürt Kültür Merkezi’ne, Kürt işyerine saldıracak şekilde nasıl böyle Kürt düşmanı haline geldi? Kürtleri diğerlerinden bu kadar ayıran hale nasıl geldi? Demek ki eğitilmiş, demek ki çok örgütlüdür. Kısaca Kürtler ve insanlık son derece örgütlü, planlı bir faşist sömürgeci-soykırımcı saldırıyla karşı karşıyadır. Özellikle de Paris halkı, Fransa toplumu gerçekten bunu hak etmiyor. Bu tür katliamlara layık değiller ama bu tür katliamın alanı haline geliyorlar. İnsan görüş belirtmekte de zorlanıyor.
Dolayısıyla kimse farklı biçimlerde olayı karartıcı yaklaşımların içine girmemelidir. Kürt toplumu ve insanlık, Fransa devletinden sorumluların açığa çıkartılıp hesap sorulmasını istiyor, bekliyor. Bunun takipçisi olacak. Bu temeldeki çabalara Kürtler ve insanlık destek verecek. Bunun dışındaki hiçbir yaklaşımı da kesinlikle kabul etmeyecek. Bu böyle bilinmelidir.
9 Ocak 2013 katliamının da, 23 Aralık 2022 katliamının da hesabı mutlaka sorulacak. Kürt halkı ve insanlık bunun takipçisi olacak. Bu temelde başta Paris’in Fransa’nın aydınlarını, devrimcilerini, demokratlarını, sol-sosyalist güçlerini, demokrasiden yana olan herkesi, yine bütün Avrupa’daki ve dünyadaki Kürt dostlarını, demokratik güçleri, bu olayın sorumlularının açığa çıkartılıp hesap sorulmasına davet ediyoruz. Kürt halkı ve Özgürlük Hareketi olarak çağrımız ve dostluk dayanışması temelindeki beklentimiz bu çerçevededir.
10 YILDIR HESABI SORULUYOR
Kürt halkı ve Özgürlük Hareketi olarak kuşkusuz 10 yıldır, 9 Ocak katliamının hesabını sorduk. Hareketimiz en büyük gelişmeyi sağladı. Paris Katliamı etrafında Kürtler, Kürt sorunu ve Kürt Özgürlük Hareketi küresel bir hareket haline geldi. Dünyanın dört bir yanında en sadık dostlarına kavuştu, -ki bunu Rojava Özgürlük Devrimi’nde gördük. DAİŞ’e karşı YPG-YPJ saflarında oluşan enternasyonal birliklerin direnişinde yan yana kan döken şehadet hareketinde gördük. Böyle büyük gelişmeler sağlandı. Her ne kadar Fransız yargısı olayın üstünü kapatmaya, suçlulardan hesap sormamaya çalıştıysa da Kürt halkı, Kürt kadınları, Kürt gençliği ve onun dostları, özgürlük ve demokrasi mücadelesini AKP-MHP-DAİŞ zihniyetine ve siyasetine karşı her alanda etkili bir biçimde geliştirerek her gün hesap sordu. 10 yılda tarihin en büyük özgürlükçü ve demokratik gelişimini sağladı.
Şimdi de 23 Aralık tarihli katliama karşı da bu mücadeleyi aynı çerçevede ve çok daha yüksek düzeyde geliştirecek. 23 Aralık katliamının hesabını da sorumlularından mutlaka sorulacak. Böyle bir hesap sorma mücadelesi AKP-MHP-DAİŞ ittifakının, faşist sömürgeci-soykırımcı zihniyetini tarihe gömerken, insanlığı özgür ve demokratik yaşama taşıyacak. Kürt sorununun demokratik gelişimi, çözümü için mücadelenin her alanında gelişmesine yol açacak. Biz buna inanıyoruz.
Bu temelde başta Paris’teki halkımız, yurt dışındaki halkımız olmak üzere tüm halkımızı doğru tutum almaya ve doğru mücadele yürütmeye çağırıyoruz. Başta Evin yoldaş olmak üzere, Paris Katliamı şehitlerimizi saygı, sevgi ve minnetle anıyor, halkımızı şehitlerimizin etrafında kenetlenmeye, şehitlerinin intikamını alacak bir mücadeleyi etkili bir biçimde geliştirmeye, katiller açığa çıkartılıp hesap sorulana kadar özgürlük ve demokrasi mücadelesini sürdürmeye, eylemlilik halinde olmaya çağırıyoruz. Yönetimimizin bu temelde açıklamaları oldu, çağrıları oldu. Biz bunlara katılıyoruz. Halkımızın üzerine düşeni, şehitlerin anısına doğru sahip çıkmak ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü mücadelesini başarı çizgisinde yürütmek üzere geliştireceğine inanıyoruz.
PROVOKATİF GİRİŞİMLERE FIRSAT VERMEYİN
Bu temelde kuşkusuz basit tutumlara düşmemek, oyunlara gelmemek, provokatif yaklaşımlar karşısında dikkatli olmak gerekiyor. Hiçbir biçimde hata yapmamalıyız. Son derece haklı olan konumumuzu haksız duruma düşürmek isteyen provokatif girişimlere kesinlikle fırsat vermemeliyiz. Halkımızın bu konuda da son derece duyarlı, dikkatli hareket edeceğine ve her iki katliamın gerçek suçlularının açığa çıkartılıp yargılanarak hesabın sorulacağına, bunun da kadın özgürlüğü ve Kürt özgürlüğü temelindeki bir kardeşleşmeye ve demokratikleşmeye yol açacağına inanıyor ve çağırıyoruz. Halkımıza dönük çağrımız bu temeldedir.
KANLARI YERDE KALMAYACAK
PKK olarak halkımızla birlikte, dostlarımızla birlikte böyle bir tutumun kesinlikle sahibi olacağız. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak. Faşist katillerden mutlaka hesap sorulacak. Bu hesap sorma kadın özgürlüğünü, Kürt özgürlüğünü, insanlığın özgür ve demokratik yaşamını hedefleyecek ve gerçekleştirecek. Paris Katliamı bu temelde öfkemizi ve tepkimizi daha çok artıracak, bilincimizi daha çok açacak. İrademizi daha keskin kılacak. Bunlar temelinde de doğru yol ve yöntemle özgürlük ve demokrasi mücadelemizi daha çok geliştireceğiz. Bu çerçevede Paris Katliam’ şehitlerimizi bir kez daha saygı ve minnetle anıyor, ailelerinin ve halkımızın acısını paylaşıyor, tüm halkımızı ve dostlarımızı, katliamın hesabını Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü temelinde yürüttüğümüz özgürlük ve demokrasi mücadelemizi zafere taşıma temelinde sormaya çağırıyoruz.”