HABER MERKEZİ –
Kandili yakın ve ses olanların sesine kulak verin öyleyse
Böyle başlıyor herşey.
“Mizgin” oluyor, ses oluyor, dengbej oluyor, anlatıyor bize. Unutulmuşları, susturulmuşları, ezilmişleri… Kürtleri, Ermenileri, Ezidileri, Keldanileri…
Ses oluyor, sesi arıyor Kürdistan’ın her bir köşesinde. Sessizliğin sesi de oralarda bir yerlerde. Keşfetmeli diyor, keşfetmeli ki yaşamalı. Yaşamalı ki öğrenmeli. Öğrenmeli ki anlatmalı. Sonra ses olup, söz olup yaşatmalı insanlığa..
Özgürlükte ısrarın destanı,
Kadın özgürlüğünün öncüsü,
Mayıs’ın kızıl gülü,
Tatvan’ın isyan çığlığı,
Mizgin(Gurbet Aydın)
1962 yılında Êlih’in Bileyder köyünde yurtsever bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir.
1970’li yılların sonu…
Beşiri ovasında bir düğün halayı almış başını gitmiş, bir araç konvoyu Bilêyder köyüne hareket ederken, bir otobüsün arka koltuğunda oturan genç bir kadının sesi duyulmakta. Cılız, sıska bir şeydir ama otobüs deyim yerindeyse sesiyle inlemekte. Kadınlı, erkekli, çocuklu herkes onun söylediği “Hernê Pêş” (İleriye doğru) marşına pür dikkat kulak kabartmıştır.
Marşı ilk duyanların korkutan sözlerinin yanı sıra genç kadının sesine hayran kalmış, horuldanmalar başlanmış, kimi ise cesaretini gıptayla izlemişti. Zira Kürt kadının bırakın bir türkü yakması, tek başına sokağa bile çıkmasının ayıplandığı yıllardır. Diğer yandan ‘devrim’ ateşinin kıvılcımları Beşiri ovasına da sıçramış, bu genç kadının yüreğine düşmüş, insan dolu bu otobüste, hele ölümün kol gezdiği o günlerde ‘tehlikeli’ bir o kadar baştan aşağı ‘Kürtçülük’ kokan bir marşı söyletmişti.
O genç kadın Gurbet Aydın’dı, ‘Herne Pêş” dayısının düğününde söylediği ilk parça mıydı bilinmez ama bu ezginin sözleri gibi yaşadı, mücadele etti; “Birayên delal hûn werin Kurdino/ Bihişta welat em herin merdino/ Heger hûn neyên va ne keç em meşin jîn/ Bese koletî serfiraz her bijîn/ Herne pêş herne pêş dewr û dem ya we ye/ Welat çav li rê bendewarê me ye” (Gelin güzel Kürt kardeşler gelin / Cennet vatana gidelim yiğitler / Eğer gelmezseniz biz kızlar yeteriz / Kölelik yeter yaşasın zafer / İleri! İleri! Devir bizim devrimizdir / Vatanın gözü yoldadır bizi bekler).
O yıllarda İşçi hareketi ve güçlü sendika örgütlenmesi ile dikkat çeken Batman’da PKK kurucularından Mazlum Doğan’ın öncülüğünde ev ev örgütlenme yapılıyordu. Batman, petrolü ve rafinesinden dolayı civar kentlerden göç alıyor ve sosyalist bir devrimin provası için alt yapı oluşturuluyordu.
Batman’da Mazlum Doğan’ın ilk örgütlediği gençlerden birisi ’15 Ağustos’un komutanı olacak Mahsum Korkmaz’dı, o da Gurbet Aydın’ı ve diğer pırıl pırıl gençleri örgütleyecekti…
Tarihin bir cilvesi midir bilinmez ama daha sonra Gurbet Aydın “Egît” ismiyle Mahsun Korkmaz’ın kahramanlığı için ezgiler yakacaktı.
12 Eylül’ün karanlığında Gurbet Aydın bir grup gençle birlikte Êlih’ten PKK saflarına katılır Suriye’ye çıkıp, oradan da Bekaa vadisindeki eğitim kamplarında ilk öğrenci gruplar arasında yerini alır.
1980’lerin ortasında Avrupa’ya gönderilir kültür-sanat çalışmalarının başlatılmasına öncülük eder Hunerkom ve Koma Berxwadan’ın kurucularından olur. Sesi Kürdistan’ın en ücra köylerine bile çoğaltılan yasaklı kasetlerle ulaşmış türküleri sanatı ve kadın kimliğiyle özgürlüğün sesi olur, bir kuşak yaktığı devrim ezgileriyle büyür.
Hozan Mizgin sesinde isyanı umudu ve Kürt halkının duygularını yaşatıyor, temsil ettiği devrimci sanat çizgisiyle önemli bir geleneğin temsilci ve öncüsü oluyor.
Hozan Mizgin 1988 yılında tekrar akademiye döner ve PKK’nin 3. Kongresine delege olarak katılır, bir süre Rojava’da kitle çalışmalarında yer alarak halkı bu çalışmalar süresinde tanır ve daha önceki kitle çalışmalarında edindiği birikimlerini birleştirerek güçlü bir mücadele kararlılığiyla dağlara yönelir.
Mardin eyalet komutanlığına düzenlenerek Kurdistan mücadelesinde ilk kadın komutan olur.
Mardin’de eyalet komutanlığından sonra en zor ve çetin süreçte yüzünü Tatvan’a çevirir. Duruşu ve mücadelesiyle başta kadınlar olmak üzere bütün halkı etkiler. Tatvan’da dokunmadığı yürek etkilemediği insan kalmamış gittiği her evde bir anı, iz bırakır. Tatvan’da devlet şiddetine karşı bir uyanış gerçekleştirir.
Hozan Mizgin’in mücadelesine tanıklık edenler Kürt kadınının destanlaşan ve büyük eylem sahibi olan yanıdır diyorlar. Garzan’da sanatsal kişiliği ve sergilediği komutanlıkla inanılmaz açılımlar yapmış ve adını tarihe yazdırmıştır.
Tatvan’da takvim yaprakları 1992’nin 11 Mayıs’ını gösterdiğinde kaldığı ev Tello Uçak adlı kontranın şikayeti üzerine sömürgeci türk devletinin polisleri tarafından basılır. Teslim olmayan Mizgin sonuna kadar savaşır ve direnir. Direnişinin sonunda şehitler kervanına katılır.
O gün Mizgin şehit düştüğünde Tatvan sokaklarında saatlerce şehit namirin sloganları yükselir.
Sesinin ulaştığı herkeste derin bir iz bırakan Mizgin’in Tatvan için ayrı bir yeri var, 1992 den sonra Tatvan’da Kürt halkı doğan çocuklarına Mizgin adını verir ve Mizgin binlerce genç kadının mücadelesinde yaşar, Mizgin adı gibi kadınların müjdesi ve mücadele örneği olur…