Elif AKGÜL ATEŞ Kaleminden
Newton fiziğini temel alan Determinizm, kosmosta yaşanan her şeyi neden- sonuç ilişkilerine dayandırır. Buna göre evrende, doğada, toplumda tesadüfi olay yoktur. Bütün doğa olayları kesiksiz, sürekli bir nedenler zincirine göre işler. Determinist felsefenin öncülerinden Thomas Hobbes’e göre dünya mekanik hareket yasaları tarafından yönetilen cisimler bütünüydü. Dolayısıyla doğadaki bütün değişimler bu mekanik yasalara uygun biçimde gerçekleşmektedir.
20. yy.da gelişen Kuantum Teorisi, determinizmin çıkmazını kanıtlayacaktı. Einstein’ın Rölativite Teorisi modern kozmolojinin başlangıcını oluşturmuştur. Bu kurama göre Evren determinist olmakla birlikte, öngörülemez, düzensizlik, gelişigüzellik, rastlantısallık içerir. Evren kaostan ibarettir. Kaotik sistemlerde gelecekteki olaylar kesin olarak öngörülmezdir.
Bir muamma hareket: Atomaltı parçacık
Heisenberg’in Belirsizlik İlkesi ve ‘Schrödinger’in Kedisi’ sanal deneyi, determinist gözüken doğanın aslında belirlenemez ve tahmin edilemez taraflarının olduğunu gösterdi. Bu dönem keşfedilen atomaltı parçacıkların muamma hareketi, ışığın hem dalga hem parçacık yapısı, parçacıkların mesafeyi yok sayarak haberleşmeleri evrene yeni bir pencere açıyordu.
Heisenberg’in Belirsizlik İlkesi, bir parçacığın konum, hız gibi nitelikleri aynı anda ölçülemez olduğunu kanıtlar. Belirsizlik ilkesi nedenselliğin aksine, sistemleri herhangi bir kurala göre değil, rasgele veya özgür olarak ilerleme durumu olarak tanımlamakta. Bir sistemde sonraki durumun ne olacağı önceden tam olarak kestirilemez. Bir sistemin değişimi bir çok değişken ve parametreye bağlıdır. Sistemin yapısını ne kadar iyi modellersek modelleyelim, bir hata bile çok ufak da olsa, mutlaka bir hata olacaktır. Buda kaotik evrenin kanıtıydı.
Kaosun bileşenleri
Düzensizlik anlamına gelen kaos, düzenli Evren anlamına gelen kosmosun zıddıdır. Kaos, Evrenin Big Bang (büyük patlama)’dan önce tüm maddelerin bir arada karmaşık olarak bulunduğu aşama olarak tanımlanmakta. Buna göre Büyük Patlama sonrası evrene kaos hakimdi. Sonra evren kaostan kozmosa evrildi. Evren kaos döngüsü içinde devinir. Kaossuz mutlak bir düzenden bahsetmek mümkün değildir.
Kaotik evren teorisi, evrende tüm sistem dinamiğinin kaos olduğunu tanımlayan bir teoridir. Başlangıçta bilinmezlik, belirsizlik, düzensiz, karmaşık, istikrarsız, doğrusal olmayan rasgele sistemlerin dinamik hareketleri ile ilgilenir. Kaotik sistemler, dengelerini uzun vadede korumak yerine, en küçük bir etki ile harekete geçip, farklı hareket kalıpları içinde yeni dengeler bulurlar.
Fizikçi Mitchell Feigenbaum, Kaos Kuramı’nın evrenselliğini ve kaotik sistemlerin ortak özellikleri olduğunu ortaya koyar. Buna göre evrenin döngüsü, kendi kendini belirli örüntülerle tekrar eden, sonsuza kadar küçülen geometrik şekillerden oluşmaktadır. Bütünü oluşturan şekil, bütünü oluşturan küçük parçaların şekliyle aynıdır. Feigenbaum, mikro ve makro evren dinamiğinin kaostan ibaret olduğunu ve bu kaosun geometrik tasviri olan fraktal yapıdan oluştuğu teorisinin geliştirir. Kırılmak, kırılgan hale gelmek anlamına gelen fraktal, evrende algıladığımız nesnelerin yüzeysel geometrik şekiller kadar sabit olmadığını, karmaşık ve kaotik olduğunu tespit eder.
Bu teoriyi destekleyen ünlü matematikçi Benoit Mandelbrot’a göre, canlılar evreninde sinir sistemi, damar sistemi, ırklar, türler fraktal yapıdadır. Bu durumda toplumları oluşturan bireyler de bu fraktal sistemin bir parçasıdır. Bu sistem kaosu barındırır içinde.
Dönüşüm yaratan kıvılcım
Kaos teorisi, sürprizlerin, doğrusal olmayan ve öngörülemeyenlerin bilimidir. Kaos ortamlarında büyük patlamalarla dönüşüm yaratan kıvılcım ‘Kelebek Etkisi’ dir. Kelebek Etkisi, küçük bir değişkenin bütün bir sistemi etkilemesi olayıdır. Bir sistemin başlangıcındaki anlık değişimler, uzun dönemde öngörülemeyen önemli değişikliklere yol açar. Bu teorinin öncüsü Edwart Norton Lorenz, bunu Amazon ormanlarında bir kelebeğin kanat çırpması, ABD’de bir fırtınanın kopmasına neden olabilir şeklinde özetlemektedir. Kelebek Etkisi bugün sadece meteoroloji değil, toplumsal alanda ekonomi, psikoloji, felsefe ve politika gibi tüm alanlarda kullanılmaktadır.
Bir başka bileşen: Entropi
Kaos teorisinin bir başka bileşeni Entropidir. Klasik ve kuantum fiziksel sistemlerin istatistiksel mekaniğinin anlaşılmasına çığır açan fizikçi David Ruelle, kaosu termodinamiğin ikinci yasasına dayandırmaktadır. Evrenin temel yasası olarak bilinen bu yasaya göre, evrendeki düzensizlik, gelişigüzellik yani Entropi sürekli artar. Bir sistemde rastgele hareketler düzensizliğe meyillidir. Evrende hükmeden bu düzensiz ve dağınık olma olasılığı düzenli olma olasılığından fazladır. Bu durumda sistem maksimum Entropiye doğru evrilir, kaos oluşur. Kendiliğinden meydana gelen doğal süreçler Entropinin artması yönünde ilerler ve bu ilerleyiş tek yönlüdür, geri dönülmezdir. Entropinin artış yönü zamanın da yönünü verir. Biriken artışlarla yükselen Entropi, kaotik seviyeye ulaşarak sistemi yok olma noktasına getirir. Dolayısıyla bir sistemin gelecekteki durumu Entropiye bağlıdır.
Dans eden bir yıldız doğurmak
Entropi fizikte enerji ve enerjinin fiziksel dönüşümünü içerir. Entropinin gerçekleşebilmesi bir çok parametrenin etkileşimine bağlıdır. Sıcaklık ve basınç gibi etkenler Entropiyi doğurur. Sıcaklık bir çok parçacığın yani molekülün ortalama kinetik (hareket) enerjisi olarak tanımlandığına göre, bu durumda tek bir parçacığın sıcaklığından bahsedilemez. Yani maddeyi oluşturan atom ve moleküllerin ortak devinimi devreye girer, dönüşüm yaratır. Mesela toplumsal kaos dönemlerinde bireylerin ortak hareket etmesi durumunda biriken enerjiyle büyük dönüşümler yaratabilmektedir.
Entropi birçok disiplinin de temelini oluşturur. Termodinamiğin evrensel yasaları, aynı zamanda kimya, biyoloji, bilgi teorisi, istatistik, felsefe, ekonomi, sosyoloji, iklim değişikliği gibi alanlarında uygulanmaktadır.
Evrensel bütünlük ilkesine göre, toplumsal yapı da evrenin kaotik yapısının bir parçası olduğuna göre, kaossuz varlık gösteremez. Nietzsche, evrim ya da devrim için kaosun gerekliliğini savunurken “Dans eden bir yıldız doğurabilmesi için, insanın içinde kaos olmalıdır” der.
Kaynak: Yeni Özgür Politika