HABER MERKEZİ – İki gün önce Neçirvan Barzani ve Erdoğan arasında basına kapalı şekilde 1.5 saatlik görüşme gerçekleştirildi. Her ne kadar basına görüşmede sadece güvenlik, siyasi ve mültecilerin durumları konuşulduğu şeklinde yansıtılsa da asıl tartışılan başat konunun şu anda devam eden Xakurkê işgaline ilişkin olduğu biliniyor.
Dün gece Kanimasi’nin en stratejik tepelerinden biri olan Dilman ve Baroxê ile Baroxê köyü sınıra yakın tutulan altı noktadan çekilen peşmerge, köyün batısına yerleşmeye başladı. KDP peşmergelerinin çekildikleri tepeler ile sınır bölgesinde boşalttıkları altı ayrı noktaya bugün sabah saatlerinden itibaren Duhok’tan askeri konvoy ile gelen Türk askerleri yerleşti. KDP peşmergeleri ile Türk askerlerinin yer değiştirmesi ve askeri yığınağın yapılması, Erdoğan ile Neçirvan Barzani’nin dünkü görüşmesinden sonra gelişti.
İşgalci TC devleti Misakı Milli sınırları içerisinde planladığı işgal konseptini şu anda Güney Kürdistan topraklarını kalıcı olarak ele geçirmek amacıyla hayata geçiriyor. Yıllar öncesinden bunun alt yapısını alanda stratejik yerlere askeri üs yaparak başlamıştı. Hala da işbirlikçi KDP’nin desteğiyle Güney Kürdistan’daki stratejik alanları işgal etmeye devam etmektedir.
Türkiye’nin Bamernê, Şeladizê, Batufa, Kanimasi, Kiribî, Sinekê, Sirî, Kubkê, Kumri, Koxê Spî, Serê Zêr, Geliyê Zaxo ve Amediyê’de askeri üsleri bulunmaktadır. Bir yıl öncesine kadar; Başika, Soran, Kalaçolan ve Zûmar kamplarını kurdular. Harir bölgesindeki eski havaalanı da kamp olarak kullanılmaya başlandı.
Kurulan bu üsler genişletilmekte ve Lêlikan, Şekif’te ve diğer yerlerde üs kurmak amaçlanmaktadır. Tüm bunlar aslında Güneyê Kurdistan’ın artık bir işgalden öte tamamen bir manda yönetimi haline gelmesi, bir sömürge haline gelmesini ifade ediyor. Tamamen Türk devletinin politikalarının etkili olacağı bir Güney Kurdistan hedeflenmektedir. Türk devleti aslında bu yolla Irak’ı kontrol etmek, İran karşısında da pozisyonunu güçlendirmek istemektedir. Bunun yanında tabi ki Kerkük petrolünü tümüyle kontrol etmek istemektedir. Türk devletinin uyguladığı politikalara baktığımızda ortaya bu çıkmaktadır. KDP de bu kalıcı işgal operasyonlarının işbirliğini yapmaktadır. Şu anda KDP’nin politikaları Güney Kurdistan’ı Irak’ın değil, Türk devletinin bir parçası haline getirmiş durumdadır. KDP’nin Türk devletinin çeşitli güçlere karşı kullanma politikası Güney Kurdistan’ı bu konuma getirmiştir.
Bu aslında giderek bütün Güneyê Kurdistan’a hakim olma politikasına dönüşmektedir. Nitekim Halk Savunma Merkezi Komutanı Murat Karayılan da bunların bir saldırı değil, Güney Kurdistan’ı işgal harekatı olduğunu belirtmişti.
Türk devletinin stratejik hedeflerinde Güneyê Kurdistan’ı Kerkük’e kadar işgal etmek, orayı kendi topraklarına katmak vardır. Bunu yaparken 1919 Misakı Milli’sinde ortaya konulduğu gibi Türklerle Kürtlerin ortak vatanı biçiminde yaklaşmaktan çok, Kürt varlığını hiçe sayan bir işgal konseptiyle gerçekleştirmeye çalışmaktadır.
KDP ve İşbirlikçi Çizgideki Israrı
Medya savunma alanlarında devam eden işgal operasyonunda da PKK’yi tümden tasfiye konseptinde KDP’nin TC işgalini kolaylaştırmak için istihbarat faaliyetlerini yürüttüğü yönünde açık kanıtlar vardır. Hewlêr, Duhok, Zaxo ve Amediye’de MİT’in şubeleri bulunması yanı sıra, Süleymaniye, Halepçe, Germiyan hattında ‘eleman’ ve ‘özel şirket’ örtüleriyle gizli hareket eden bazı kurumlar vardır. Bin 350’den fazla Türk şirketi faaliyet yürütmektedir; bazılarının paravan olduğu ve direkt MİT’e çalıştığı da ortadadır.
KDP işgale karşı bir tutum göstermemektedir. İşgale karşı bir tutumu olmadığı gibi köylüleri Türk ordusuna destek olmaya, ilişkilenmeye teşvik etmektedir. Bu ilişkilenme ile gerillalara karşı ajanlık yapılacak, gerillanın yeri konusunda bilgi verme temelinde bir işbirlikçilik yapılacak. Bu yer bilgisi verenlerin de MİT ve Parastınla ortak çalıştığını, onlar çerçevesinde gerillanın yerlerinin tespit edilip vurulduğu bilinmektedir. MİT’le Parastın’ın iç içe çalıştığı yaşanan tüm pratiklerle artık ortadadır.
Kürdistan Bölge Başkanı Neçirvan Barzani Ocak ayında yaptığı bir basın açıklamasında: “PKK Federal Kürdistan bölgesinin birçok yerini işgal ettiği için Türkiye bu operasyonları yapıyor” dedi.
Kürdün her yerdeki kazanımına göz diken ve tasfiye etmek için 7-24 çalışan işgalci Türk devleti ile her yönüyle işbirliği içerisine giren KDP aslında bu açıklamayla Kürt kanına susamış düşmana hizmet etmenin ötesinde kendi halkının celladı olmayı seçiyor.
İkinci Bir Şeladizê Serhildanı Doğabilir
Şu anda işgal edilmek istenen yerler stratejik yerlerdir. Şayet bu stratejik yerler işgal edilirse KDP, Türk devletini buralardan çıkarmak istese de çıkaramayacaktır. TC devleti kendine göre güçsüz gördüğü Irak karşısında Güney Kurdistan’ı kontrol altında tutmaya çalışmaktadır. KDP işbiliğiyle TC devleti tarafından işgal edilmek istenilen Güney Kürdistan topraklarını ise HPG gerilları tarafından büyük bir direnişle korunmaktadır. Gerçekleştirilmek istenilen kalıcı işgal sadece PKK ile yapılan bir savaş olarak ele almamak gerekir. Bu kalıcı işgal oprasyonları Güney Kurdistan ekonomisini, siyasetini, sosyal ve kültürel yapısını ve yaşamını etkilemektedir. Bunun farkında olan yurtsever Güney halkı KDP’nin baskılarından sıyrılıp eylemsellik kazanabilecek bir potansiyelinin olduğunu daha önce yaşanan Şeladizê Serhildanlarından çıkarabiliriz.
İşbirlikçi KDP’ye rağmen TC işgaline karşı yer yer tepkisini gösteren Güney Kürdistan halkının ikinci bir Şeladizê Serhildanına gebe olduğunu söyleyebiliriz.
Militan RÊHAT