HABER MERKEZİ
Koronavirüsü familyasında olan COVİD-19 türü salgın hastalık, küresel çapta yayılmaya ve can almaya devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü geç de olsa bu tip bir salgın hastalığı pandemi ilan ederek tehlikeye işaret etmiş oldu. Virüsün ortaya çıkması ve yayılması, sağlık boyutu ön plana çıkarılarak yapılan tartışmalar, yoğunluklu olarak alınması gereken önlemlere ilişkindir. Elbette bu aşamada halkın bilinçlendirilmesi, tedbirlerin geliştirilmesi, korunma önlemlerinin alınması büyük önem taşımaktadır. Bu türden bir salgın hastalık karşısında insanlık çaresizlik içinde. Eve kapanma, izolasyon, bireysel temizlik, hijyenik ortam, maske takma, kolonya tüketme, sağlıklı beslenme, dışında önerilecek fazla bir şey görünmüyor.
Bu önermeler, hastalıkla mücadele etme açısından gereklidir. Bilimin ön gördüğü tavsiyelere uymak ve uygulamak, toplum sağlığı açısından gerekli tedbirler geliştirmek önem arz etmektedir.
Ülkeler; kendisini karantinaya alıyor, sınırlar kapatılıyor. Alış veriş merkezleri, sinemalar, tiyatrolar, kafeler, her türden eğlence mekanları, eğitim gibi kamusal alanlar tatil ediliyor. Spor organizasyonları iptal ediliyor. Büyük işletmeler işi durdurup kepenk kapatıyor. Kısacası yaşamın her alanı etkilenmekte ve adete durma noktasına geldi. Ekonomik sorunlar da kapıda. Üretim, ticaret, piyasalar etkilenmekte. Petrol fiyatı, banka işlemleri, faiz oranları, arz talep dengesi gibi konular da virüsten nasibini alıyor.
Korona türü salgın hastalıkların kaynağında kapitalist sistemin olduğu gerçeği bir kez daha anlaşılmış oldu. Sistemin ürettiği hastalıklar her geçen gün küresel çapta risk oluşturduğu, insanlığı tehdit eder boyutlara geldiği çokça söylenmesine rağmen, buna karşı mücadele etmede küresel çapta bir refleks gösterilmemektedir. Kapitalizmin aşırı kâr hırsı hastalık üretmektedir. Bu sistemin yarattığı ekolojik denge bozukluğunun faturası tüm insanlığa kesilmektedir. Doğanın talanı, çevre kirliliği, canlı türlerinin yok oluşu, hayvanların yaşam alanlarının daralması, küresel ısınma, iklim değişimi sonuç itibarıyla korona türünden karşılık bulmaktadır.
Hastalık ile mücadele etmek sistemle mücadele etmeyi gerektirmektedir. Hastalığın kaynağında kapitalist sistem vardır. Kapitalist sistem var olduğu müddetçe bu türden pandeminler hep var olacaktır. Çalıp çırpan bir sistemin varlığı zaten kendisi bir nevi virüs tipidir. Başkan Apo, savunmalarında kapitalizmi çokça işlemektedir. Bu günleri adeta görür gibi öngörüsüyle tehlikeye dikkat çekmektedir. Kapitalist modernitenin bir ur gibi, kanser gibi hastalık türleriyle tanımlayarak, dünyayı yaşanmaz hale getirdiğini çok çarpıcı bir şekilde dile getirmektedir. Aşırı obezleşen şehirlerin, yaratılan tüketim toplumunun hastalık üretmesi kaçınılmazdır. Liberalizmin dağıttığı ve dumura uğrattığı toplumu semirerek kendi varlığını sürdüren kapitalizm istifra ediyor. Korona kapitalizmin bir kusmuğudur. Kapitalizm, insani değerleri öldürdü, sıra insanın kendisine gelmiştir.
Kapitalist sisteme karşı ortak mücadele platformlarını oluşturmanın tam zamanıdır. Bütün dünya insanlığı, hangi görüşten, hangi dinden ve mezhepten, hangi ulustan, hangi kültürden olursa olsun, hangi dili konuşursa konuşsun, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, ortak düşman olan kapitalizme karşı mücadele etmek gerekir. Dünyayı yaşanır hale getirmek için kapitalizme karşı mücadele kaçınılmazdır.
Küresel çapta insanlığı tehdit eden koronavirüsünün, toplumlar üzerindeki olumsuz etkileri önümüzdeki süreçlerde daha fazla kendisini hissettirecektir. Kendi sınırlarına çekilen devletler, Korona tedbirleri adı altında yaşadıkları sağlık sorunları bir yana, siyasi ve ekonomik sorunlardan dolayı daha fazla radikal önlemler almaya gidecekleri beklenmelidir. Hesaba katılmadık bir takım yeni çelişkilerin ortaya çıkmasına yol açacaktır. Ulus devletler milliyetçiliğe daha bağnazca sarılacaklardır. Faşist bir dalganın kabarmasına zemin olabilir. Daha şimdiden AB gibi birliğin siyasi ve iktisadi geleceği tartışma konusu olmaya başladı bile.
Koronavirüsü konusunda en kötü sınavı veren ülke ise Türkiye’dir. Hatta bu salgını vesile ederek, “birlik, beraberlik, kardeşlik” gibi hamaset söylemlerle iç siyaset malzemesi haline getirmenin gayreti içindedir. AKP şefi Erdoğan’ın açıkladığı pakette, kayda değer bir tedbirden bahsetmek zordur. Tutuklu ve hükümlülerin durumu her açıdan endişe vericidir. Faşist iktidarın açıktan düşmanlık ettiği Kürtler başta olmak üzere, bütün muhaliflere karşı korona tedbiri almayacağı bilinmelidir. Bilimle değil dua ile önlem alan aklın kendisi virüslüdür.
Halkımız daha örgütlü, daha bilinçli hareket ederek kendi tedbirini kendisi geliştirmelidir.
Yeni Özgür Politika/Rauf KARAKOÇAN