Ansızın her yere giren ve çıkan Kürdistan gerillası faşizmin kabusu olmaya devam ediyor. Kışın bile eylem yapabilme kapasitesini ortaya koymuş bir gerilla gücünün önümüzdeki baharda ne gibi sürprizler yapacağını kestirmek zor değil!
HABER MERKEZİ
Bazı büyük hakikatler küçücük anılarda gizlidir. İnsana dair en büyük hakikati, karın bolca yağdığı bugünlerde 18-19 yaşlarındaki bir kadın gerillanın duruşu temsil ediyor. Savaş uçaklarının saldırısında ayaklarından yaralanmış. “Sorun değil, biz gerillayız heval, bu da geçer!” diyor haklı gururuyla.
Yiğitlik nedir diye sorulduğunda onun gözlerine bakmak yeterlidir. Bu küçük anıda ve anda saklı olan hakikat ise tüm yiğitliklerin toplamı kadar büyüktür. Gözlerindeki inanç ışıltısındadır hakikat…
Sömürgeci-işgal güçlerinin en ileri tekniğine karşı gerillanın sağlam duruşundan daha iyi ne anlatabilir insanlığın hakikatini?
Gece demiyor, gündüz demiyor, kar demiyor, kış demiyor, yaralıyım bile demiyor, yürüyor gerilla…
Karda uyumanın ölüm getirdiği biliniyor. Uzun kar yürüyüşünde hareket iyi geliyor. Belimize dek kara bata çıka ilerlerken önümüze çıkan kuzu büyüklüğünde bir tavşan şaşkın bakıyor; galiba bu havalarda dışarıda insan görmeye alışmamış. Bu yüzden şaşkınlıkla bir süre bizim paralelimizde koşturuyor.
Kalın tüylü dağ tavşanının şaşırdığı bir haldir kardaki yürüyüşümüz. Soğuk mu soğuk! Fakat manzara kaçırılacak gibi değil ki! Güzel bir kış manzarası oluşmuş. Ağaçların tümü sanki pamukla süslenmiş gibi duruyor. Bu kadar beyaza kesmiş karlı dağlar bazen gözümüzü yaksa da manzaraya doyum olmuyor.
Vardığımız noktadaki sıcak gülüşler ısınmamıza yetiyor. İşte bu gülüşlerdedir hakikat…
İşgal güçlerinin ruh hali: Korku
Ağır kış koşullarına rağmen yapılan hazırlıklar ve çalışmalar hiç de azımsanamaz düzeyde seyrediyor. Mücadele ruhu ve özgürlük tutkusu her koşulda yaratıcı olmayı, çalışmayı, üretmeyi sağlıyor. Yine her yer beyaza bürünmüş ve günlerdir kar yağıyor. Bu havalarda bile insansız keşif uçakları dolaşıyor. Bir şey gördüklerinden değil, korkudan…
Korku, korku, korku: İşgal güçlerinin ruh halini anlatan tek kelime!
Kar yağarken dağlarda zor bela tahkim edilmiş karakollara getirilen Türk askerlerinin hali per perişan değilse bu bir mucize olur. Özel harp medyasının gösterdiği sahte moral görüntülerinden de durum anlaşılıyor, vaziyeti bu şekilde kurtarmaya çalışıyorlar. Açıkça askerlerin morali aynen kış gecelerinin hava durumu gibi sürekli olarak sıfırın altında diye itirafta bulunamazlar herhalde. Tutuklanmaktan korkarlar. Ama gerçek bu. Sarayda yaşayanlar adına zorba kanunların zoruyla Kürdistan dağlarına sürülmüşlerken nasıl moralli olsunlar ki? Tek tesellileri en çok kendi tepelerinde dolaştırdıkları keşif uçakları ama gerilla bunu da engel yapmıyor, kar, tipi ve yaralanmayı engel yapmadığı gibi.
Gerilla ile baş edebileceğini düşünecek kadar aptal olanlar geçmişe dönüp bakmayan ve bundan hiç ders çıkarmayanlardır. Dış güçlere verdikleri sınırsız tavizle elde ettikleri tekniğe bel bağlayanlar da bu kış tamamen hüsrana uğradı. Güya 2017 yılının sonunda PKK adı artık anılmayacaktı! 2018 yılı da geçince bu kez de kışa bel bağladılar. “PKK bu kışı atlatamaz” diyerek avundular. Güya gerilla bu kış bir lokma ekmek bulamayacak, üstlenemeyecek, bitecekti! Erdoğan ve bakanları milyonların önünde bu lafları ettiler. Ancak bu sahte sözlerle koltuklarını koruyabiliyorlar.
Zorluklarla büyüyen, güçlenen insanın hakikati karşısında yalanları bir bir yıkılıyor… Sömürgeci-işgalcilere karşı en zor anlarda bile “biz gerillayız” deyip çare üretme konusunda uzmanlaşmış bir yeteneğe, motivasyona, iradeye ve morale sahip olduğu için gerilla halkın umudu olmayı sürdürüyor. Hakikat gerillacılığın özündedir…
Kaç adet 48 saat, kaç adet 72 saat, kaç kış, kaç yıl ömür biçtiler? Bunu kaç kez tekrarladıklarını bir düşünün; yılda iki kez olsa en az 80 dönemdir ve her birini onlarca kez tekrarladıkları için yüzlerce defadır dillendiriyorlar. Yani net olarak söylenebilir ki stratejik olarak başarısızdırlar ve bu savaşı ne kadar sürdürmeye çalışsalar da özünde stratejik olarak da kaybetmiş durumdadırlar. Her türlü NATO tekniğiyle donandıkları halde dönemsel taktiklere dayalı enerjileri de bitmek üzeredir.
Hakikat direniş ruhundadır…
Ama Gerilla bitmez-tükenmez bir enerjiye sahiptir. Hem stratejik hem de taktik olarak böyledir. Çünkü gerilla halktır ve sonuna dek haklıdır! Direnen halkın yenilmez savunma gücüdür. Bu basit bir slogan değildir, gerillalığın özüdür ve gerçekten de gerilla her yerde ve hiçbir yerdedir! Oturduğu sarayda ikide bir “ansızın geleceğiz” diye bağırmak dışında bir marifeti olmayanlara bakmayın. Gerilladan rol çalmaya çalışıyorlar ama nafile!
Ansızın her yere giren ve çıkan Kürdistan gerillası faşizmin kabusu olmaya devam ediyor. Kışın bile eylem yapabilme kapasitesini ortaya koymuş bir gerilla gücünün önümüzdeki baharda ne gibi sürprizler yapacağını kestirmek zor değil! Belki de her şeyden daha fazla bu bahar gerilla için halkımızın ve zindanlardaki yoldaşların direnişinin selamlanması baharı olacak!
Kar yağarken bile gerilla bahar güzelliğinde bir direniş ruhuyla yaşıyor. Hakikat direniş ruhundadır… Bu arada kar yağışını zindanda, parmaklıklar arasında seyretmenin duygusuyla dağdaki farklı oluyor. Zindandayken dağı düşlersin, dağdayken zindandaki yoldaşları…
O bombalar kimin üzerine yağdırılıyor diye tasalanırken zindanda yüreğin parçalanır ama dağda bombalar yağarken ve karakışla mücadele ederken bile zindandaki yoldaşları düşünürsün…
Açlık grevleri aynı zamanda…
Onlar üç ayı aşkın süredir açlık grevindeler! İmralı tecritliğine son verilsin diye bedenlerini açlığa yatırmışlar. İnsanlığın en değerli mirası olan direniş ruhunu zindan koşullarında zorlu bir eylem tarzıyla yaşatıyorlar. Kürdistan’ın her yerinde, Avrupa’da, Galler’de, Hewlêr’de açlık grevine girenler de aynen zindandaki yoldaşlar gibi direniş ruhunu zirveleştirmiş bulunuyorlar.
Açlıkla geçen her gün, her saat, her saniyenin hesabını soracak bir gerilla gücü var. Bu hesap en başta verdiği ölüm emirleriyle kendini sarayda ısıtanlardan sorulacak. Bu hesabı soracak olan gerilla gücü Kürdistan halklarının savunmasını yaparken Türkiye demokrasisine de en büyük hizmeti gerçekleştiriyor.
Faşist diktatörlükten kurtulmak isteyen herkesin umudunu ısıtan Kürdistan gerillasının destansı direnişi kar-kış demeden sürüyorken açlık grevi eylemcilerine Karadeniz, Ege, Anadolu halkının da destek vermesi gerekir. Çünkü açlık grevleri aynı zamanda Türkiye barışı önündeki duvarların yıkılması için yapılıyor.
Kar-kış demeden direnenlerin büyük andı var: İmralı duvarlarını yıkarak ölüm coğrafyasına yaşamı getireceğiz!
Bu inanç olduktan sonra karakış ya da işgal güçlerinin tekniği, gerillanın iradesini olumsuz etkileyemez. Hakikat özgür iradededir…
Yenilmez bir iradedir bu! Ve bu kışın ortasında bir kez daha kanıtlanan gerçeklik budur.
Koşullar ne olursa olsun: “BİZ GERİLLAYIZ!”
Nerede olursa olsun insanın duruşu bu şekilde olmalı; biz devrimciyiz, sosyalistiz, feministiz, anarşistiz, emekçiyiz, demokratız; nihayetinde hepimiz özgür yaşam aşığı insanlarız, bir kimliğimiz, inancımız var; bu nedenle baskı nereden gelirse gelsin her türlü zorlukla hep birlikte baş edebiliriz! “BİZ” demekle başlıyor her şey. Hakikatimiz budur…
Kaynak: Yeni Özgür Politika/Nurettin DEMİRTAŞ