Karayılan: Kürdistan gençlerini özgür dağlara çağırıyoruz

Karayılan: Gerilla açısından önemli bir yıl. Yeni yapılanmayı karar altına aldı. Yeni dönem gerilla çizgisini yaratmaya dönük önemli bir düzey yakalandı. Gerillanın hamleyi daha da güçleneceği, tüm yetersizlikleri aşarak, zaferin gerillası olmaya dönük çok ciddi adımlar vardır. Pratikte bunlar görülecektir. 21. yüzyıl gerillası güçlü bir umut ışığı olarak şekillendi. Geliştireceği hamle önemli sonuçlar açığa çıkaracak. Bu anlamda büyük komutan Egîdlerin ruhunu tarihin bu önemli döneminde şahlanarak artık zafere yürüyeceğine inanarak tüm Kürdistan gençlerini özgür dağlara çağırıyoruz.

HABER MERKEZİ – Medya TV’ye konuşan PKK Merkez Yürütme Komite Üyesi Murat Karayılan gündemdeki önemli konuları değerlendirdi. Kahramanlık Haftası, açlık grevi eylemleri ve yerel seçimlere ilişkin konuşan Karayılan, Mahsumların, Mazlumların geliştirdiği Zilanlaşma çizgisinin bugün Kürdistan’da artık giderek gelişen bir fedaileşmenin temeli haline geldiğini vurguladı. “Bir dava eğer uğrunda hiç çekinmeden yaşamını feda edenler varsa o dava mutlaka sonuca gidecektir” diyen Karayılan, “Mazlumların, Egîdlerin geliştirdiği bu fedai ruh bugün hareketimizin tüm kadro ve sempatizanlarında yaşayan bir gerçeklik haline gelmiştir.

Bugün Leylaların, Nasır Yağızların şahsında gösterilen direniş ruhu bu özgürlük mücadelesinin başarıya gideceğinin müjdeleyicisidir. Başarısını kesinleştiren, netleştiren duruş biçimleridir. Başlatılan hamlelerin giderek genişleyeceği, mutlaka sonuca ulaşacağı da açıktır” diye konuştu.

Gazeteci Çınar Göktaş’ın sorularını yanıtlayan Karayılan’ın gündeme ilişkin değerlendirmeleri şöyle:

Açlık grevleri gündemde ve Kahramanlık Haftası Mart ayı. Açlık grevlerini kahramanlığın bir ifadesi olarak değerlendirebilir miyiz?

Egîd yoldaş şahsında tüm devrim şehitlerini saygı ve minnetle anıyorum. Onlara verdiğimizi sözü, kararlılığını bir kez daha yeniliyorum. Kahramanlık haftasını tüm mücadeleci güçlere, kadınlarına, halkımıza, gençlerine kutluyorum. Mücadele tarihimize önemli bir yeri olan bir haftadır. Newroz’un Kürdistan varoluş tarihinde önemli bir yeri var, buna Mazlum Doğan’ın çıkışı çok fazla anlam yükledi.

Önder Apo’nun bakış açısı çerçevesinde yeni bir anlam kazandı. Halkımızın mücadele tarihine bir başkaldırı ve direniş, birlik, özgürlük, başarı günü olarak karşılanan Newroz’u özellikle Önder Apo’nun ilk çıkışı Newroz gününde gerçekleşmesi ve ardı sıra Newroz’ u bir direniş günü olarak karşılama yaklaşımı, Mazlum Doğan şahsında büyük eylemiyle karşılamış oldu. Büyük çıkışların olduğu günler haline geldi.

Kürtler açısından farklı bir anlamı var Newroz’un. Yani bir bayram günü, direniş günü gibi diyelim mi?

Newroz gününe inanan diğer halklarda aslında biraz öyle bakıyorlar. Kutluyorlar ama Kürt halkı ve PKK Hareketi ile birlikte Newroz yeni bir anlam kazandı. Kendini yenileme, direnişi yükseltme olarak ele alındı. Giderek Kürdistan’ın dört parçasına yayıldı ve kutlandı artık. 21 Mart Newroz, Mazlum Doğan’ın şehadetinden, 28 Mart Mahsum Korkmaz şahadetine kadar bir haftalık zaman ulusal kahramanlık haftası olarak ilan edildi. O tarihten bu yana büyük direnişlere sahne oldu.

Newroz’u Newroz yapan Cizre, Nisêbin direnişleri, Şırnak, Amed, Lice, Batman direnişleriyle bu hafta gerçekten büyük bir kitlesel hareketlerin gerçekleştiği kahraman çıkışların yapıldığı bir zaman kesiti oldu. Kahramanlık haftası olarak halkımız tarafından, gençliği tarafından böyle ele alındı. En son 2006 yılında Muş güneyinde Eriş ve Karwan’ların öncülüğünde, on dörtlerin büyük direnişi, ardından Amed’de başlayan giderek Batman’ı da içine alarak her yere yayılan bir haftalık serhildan hareketleri oldu ve o süreçte on şehidimiz oldu. Onları da bir kez daha anıyorum ve anıları mücadelemizde hep yaşayacaktır.

AÇLIK GREVİ DİRENİŞLERİ KENDİ KAHRAMANLARINI YARATTI

DTK Eşbaşkanı değerli, devrimci Leyla Güven öncülüğünde başlayan açlık grevi bilindiği gibi giderek yayıldı, büyüdü ve “Tecridi Kıralım Faşizmi Yıkalım ve Kürdistan’ı özgürleştirelim” hamlesine dönüştü. Kahramanlık haftasına doğru gelindiğinde bu büyük direniş hamlesi Zülküf Gezenlerin, Ayten Beçetlerin, Zehra Sağlamların, Medya Çınarların, Uğur Şakarların şahsıdan kendi kahramanlarını yarattı.

Bu biçimde bu direniş hamlesi çok daha büyük bir anlam kazandı. Fedaileşerek yükselen bir hamleye dönüşmesi şimdiden zaferin temelini yaratmış oldu. Büyük Komutan Egîd yoldaşın ardılları olan Kürdistan özgürlük gerillaları kahramanlık haftasının ön gününde Xakurke Kevirte eyleminde büyük bir fedai ruhla komutan Derweşlerin, Hawarların, Welatların, Arnos, Siserler şahsında Egîdlerin çizgisinin ne denli Kürdistan gençliği ve gerillaları tarafından nasıl temsil edildiğini bir kez daha gösterdi.

Aslında 20. yüzyılda Mahsum Korkmaz, Eruh’ta kahramanlığı yaşattı şimdi de 21. yüzyılda gerillanın bu ruhu, bu çizgiyi güncellediğini söyleyebilir miyiz?

Kuşkusuz Mahsumların, Mazlumların geliştirdiği Zilanlaşma çizgisi bugün Kürdistan’da artık giderek gelişen bir fedaileşmenin temeli haline geldi. Kürdistan gençliğini sarmaladı özellikle açlık grevlerinde gerçekleşen fedai duruşların hepsi öyle, kadrolaşmış bu konuda belli bir formasyon kazanmış arkadaşlardan öte, yani yurtsever diyelim Önder Apo’nun ideolojisine inanmış, Apoculaşmış, fedai ruhu kendinde somutlaştırmış kapsamlı bir kitleyi kapsayan fedai bir duruşa dönüştü bu esas olarak zaferin teminatıdır.

Bir dava eğer uğrunda hiç çekinmeden yaşamını feda edenler varsa o dava mutlaka sonuca gidecektir. Köklü, güçlü tarihsel ve güncel bir temeli var demektir. O heyecanı yaratan felsefik ve ideolojik bir bakışa sahiptir demektir. Nitekim Mazlumların, Egîdlerin geliştirdiği bu fedai ruh bugün hareketimizin tüm kadro ve sempatizanlarında yaşayan bir gerçeklik haline gelmiştir. Bugün Leylaların, Nasır Yağızların şahsında gösterilen direniş ruhu bu özgürlük mücadelesinin başarıya gideceğinin müjdeleyicisidir. Başarısını kesinleştiren, netleştiren duruş biçimleridir. Başlatılan hamlelerin giderek genişleyeceği, mutlaka sonuca ulaşacağı da açıktır.

Erdoğan çok pervasızca saldırıyor, PKK’ye karşı seçime gidiyor sanki. Kürt düşmanlığı üzerinden medyada seçim propagandaları yapıyor bunları nasıl okuyalım?

Bilindiği gibi bu bir yerel seçim Erdoğan ve Bahçeli ikilisi geliştirdikleri diktatoryal sistemin bu seçimle beraber tehlikeye gireceğini gördüler. Yüzde ellinin altında oy almaları durumunda bu sistemin tartışma konusu olacağı, meşrutiyeti kalmayacağı ve bunun onların sonu olacağını gördüler ve telaşlandılar. Ölüm, kalım sürecine dönüştüler. Etik değerlerin bile gözetmeden hepsini ayaklar altına aldılar.

Seçimi de kullanarak kendi yasalarını bile çiğneyerek mutlaka sonuca gitmek istiyorlar çünkü biliyorlar ki istedikleri sonuç çıkmazsa bu da onların sonu olacak. Aslında halkların bir arada yaşamasının zeminini tahrip ediyorlar halklar arası düşmanlığı geliştiriyorlar. İnsanının duygularıyla oynayarak onu istismar ederek toplumda şovenizm damarını şahlandırarak oy almak istiyorlar o biçimde tahrip etmek istiyorlar. O yüzden seçimi adeta kendilerinin varlık yokluk gibi ele alıp doğrudan Kürt halkının düşmanlığına eksenli bir propaganda çizgisini geliştirdiler.

Yerel seçimi bölgeyi etkileyecek düzeye de geldi aslında?

Doğru. O temelde şovenizm dalgasını güçlendirerek sonuca gitmek istiyorlar. Yani sanki belediye başkanı seçimi değil de varlıkları yoklukları söz konusu oldu. Eskiden Kürt halkının oylarını almak için politika yapıyordu şimdi misal geçen gün Van’a gelmiş tehdit ediyor. “Yok kimse adlarını ağızlarına almayacak, kimse PKK demeyecek, siz bize mahkumunuz, herkesten ümidinizi kesin, sadece biz varız ” sözleriyle tehdit ediyor. İnsanlara iftira atıyorlar, yalan söylüyorlar. Muhaliflerine de atıyorlar ama en çok bize atıyorlar. Sanki biz de seçime girecekmişiz gibi her gün bizi hedefliyor.

Bizim şahsımızda Kürt halkına karşı düşmanlığı körüklüyor. Bu biçimde sonuca gitmek istiyor. Düşmanlık siyaseti ile sonuca gidilmez. Bir taraftan işte Süleyman Soysuzu bir tetikçi olarak piyasaya sürmüşler. Bir diyor “Bittiler, bir diyor 700 kişi kaldı. Kafalarını kaldırsalar hemen tepelerine bineceğiz, kalmadı artık.” Zonguldak’ta, Anadolu’da başka yerlerde böyle söylüyorlar başka zamanda; “PKK büyüktür, Türkiye’yi parçalayacaktır, Türkiye’nin Bekaa sorunu var” hangisi doğru. PKK bitme aşamasındadır bu mu yoksa büyümüş ve Türkiye’yi parçalayacak bu mu doğru. Her ikisi de doğru değil. Gerçek şudur. PKK zayıflamadı. Tarihinin bu döneminde kendi tarihinin en güçlü dönemini yaşıyor.

PKK’NİN YÜRÜYÜŞÜ GÜÇLÜDÜR

Önder Apo çizgisi Ortadoğu’da bir alternatif haline gelmiş bulunuyor en son Baxoz’da ilan edilen zafer neyin göstergesidir. PKK, bölgede bir çizgi haline geldi. Temel bir aktör haline geldi. Herhangi bir zayıflama yok. PKK’nin, Türkiye’yi parçalama gibi bir durumu söz konusu değil. Türkiye’nin Bekaası için bir tehlike değildir. Türkiye’yi yıkmaya gelmiyor. Türkiye’yi dönüştürmeye, demokratikleştirmeye, yenilemeye geliyor. Emekçi, işçi sınıfları, Türkiyeliler değil, o kafatasçı, zihniyeti çarpık, ırkçı kişiler korksun. PKK’nin yürüyüşü güçlüdür. Doğru, bu yürüyüş Türkiye’nin de geleceğini aydınlatacaktır. Demokratik, gönül birliğine bağlı bir Türkiye yaratmaya dönük yoğun, etkili bir mücadelesi vardır. Gerçek budur. Ekonomiden bahsetmeleri gerekirken, nereden nereye getirdik Türkiye’yi bundan bahsedecekken PKK ‘den Kürt düşmanlığından propaganda ile halklar arası ilişkileri tahrip ediyorlar.

Aslıdan Türkiye’nin birliğinden yana olan, demokrasi güçleri, çevreler, sanatçılar, yazarlar, AKP’nin, Erdoğan ve Bahçeli’nin yürüttüğü bu tehlikeli politikayı durdurmaları gerekir. Uçuruma sürüklüyor. En büyük bölücüler onlar oluyor. Toplumda karşıtlık yaratıyorlar. Topluma verecekleri bir şey kalmadı. Tıkandılar. Çözümü MHP’nin ideolojik yörüngesine kendini atmakta buldu. İlk kuruluşunda ki AKP yok bugün MHP var. Pazara kadar değil mezara kadar diyor. Stratejik bir şeydir. Bahçeli oldukça memnun. Çünkü artık AKP ona dahil oldu.

AKP seçmenlerinin de bunu görmesi gerekmez mi?

Tabii görmeleri gerekir. Türkiyeli bir vatandaş bu durumu, tıkanma durumunu görmelidir. Türkiye tehlikeli bir noktaya getirdiler. Türkiye toplumu bunu görecek ve gereken cevapları verecek. Biz halka ve toplumlara her zaman güveniyoruz.

AKP hükümeti, Amerika tarafından size zehirli silah verildiğini söylüyor?

Amerika bizim başımıza ödül koymuş. Hakkımızda, “vur, yakalanma” kararı var. Ama İçişleri bakanı bunu söylüyor. Gerçekler ters yüz edilir ama bu kadar olmaz. Sırf insanları kandırmak için gerçekleri ters yüz etmenin kimseye faydası yoktur. Gerçeklikle alakası yok. Yani bizde böylelikle zehirli silah olduğunu öğrendik. Biz, PKK olarak halkların kardeşliğine, birliği için bağımsızlık çizgimizi koruduğumuz için her yerden saldırılar oluyor.

Telsizle HDP’ye talimat verdiğinizi söylüyorlar?

Bizim muhabere sistemimizde telsiz kullanma sistemi var. Ancak kış aylarında durdururuz. Kuzey’le bir irtibatımız yoktur onun için yaşanan olayları gecikmeli vermek zorunda kalıyoruz. Beş aydır muhabere sistemi yok nereden çıkarıyorlar cihazla konuşup, talimat yolladığımızı. Güya en akıllıları Mahir Ünal söylemiş. Aklına ne geliyorsa savuruyor, nasıl bir yalan uydurayım diyor. Senaryosunu da bilgisi olmadan yapılıyor. Yalanı tamamen boşa düştü.

Biraz da kaybedeceğini anladı diye de olabilir mi?

Tabi ki öyledir. Bizim bilgimiz var. Kayyum atanmadan önce AKP, Kürdistan’da ki yurtsever, demokratik, belediye eş başkanlarını görevden atmak için müfettişleri her yere gönderdiler. Aylarca belediyenin her yerini aradılar, bir şey bulamadılar. Bulsalardı Tayyip Erdoğan çarşaf çarşaf ekranlarda tanıttırdı. HDP’den önce DBP demek ki temiz çalışmış, yolsuzluk yok. Biz bundan anladık ki söyledikleri şeyler külliyen yalandır, iftiradır.

Peki, belediyeden Kandil’e para aktarımı olduğu söyleniliyor?

Asılsız bir iftiradır. Bizim belediyenin şuyuna falan ihtiyacımız da yoktur. Biz PKK olarak başka yere minnet edecek bir düzeyde değiliz. Baştan beri kendi kendimize yettik, yetiyoruz. Kimse bizden istemesin biz kimseden istemeyiz. Herkes toplumsallaşmalıdır, topluma hizmet götürmelidir. Hiç kimse bireysel hesap yapmamalıdır. Bizde bireysel hesap yoktur, şahsi bir malımız, mülkümüz de yoktur.

Biz bu halka hizmet eden fedaileriyiz. İşte her gün fedailer ortada, bedenlerini ateşe veriyor, halkımız böyle anlamalı. Bizde maddiyat yoktur. En ulvi şey; maneviyattır, değerlere, halkına geleceğine, vatanına bağlılıktır. İnsanlarımız bu temelde fedaileşiyorlar. Kimse para ile pul ile canını tehlikeye atmaz. Bunu halkımız biliyor. Onlar da biliyor, bilmezlikten geliyorlar. Düşmanlık yapıyorlar.

İçişleri Bakanı her yerde küfür ediyor. Lümpen takımıdır. Kürt halkına küfretme, temsilcilerine rencide edici saldırılar yapmayı marifet yapak sanıyor. Bu alçalmadır. Bu biçimde hiç bir şeyde etik bırakmadılar. Düşmanlığın bile bir ölçüsü vardır. En faşizan uygulamayı yapıyor, yaptırıyor ve savunuyor. Bunlar, Tayip Erdoğan öncülüğünde yaşanıyor. Tarih bunun hesabını soracaktır. Bu yerde kalacak bir şey değildir. Herkese hakaret ediyor bu ona kalmayacaktır, hesabı mutlaka bir gün sorulacaktır.

Direniş alanlarına saldırı oldu. Kayyumlar en çok kadınların çalışmalarına saldırdı. Bu kadına da saldırıdır denile bilinir mi?

Toplum kadın ve erkekten oluşur. Ama en çok emeği geçen ve rolü olan erkek değil, kadındır. Eşbaşkanlık sistemi önemli bir sistemdir. Daha Neolitik dönemden bu yana toplumu toplum yapan onun değerlerini yaratan uygarlaşmasını geliştiren toplumsal kesimin esası kadındır. Ama daha sonradan kadının düşürülmesi biliniyor. Beş bin yıllık bir erkek egemenlikli sistemin gelişmesiyle kadın dıştalanmıştır. Biz devrim geliştirmek istiyorsak, demokratik bir toplum yaratmak istiyorsak kadının düşürüldüğü yerden başlamak, eşitliği ve özgürlüğü geliştirmekten başlamalıyız. Önderliğimizin bakış açısının esası budur.

HDP biraz da eş başkanlık sistemiyle daha mı ön planda?

Eşbaşkanlık, Önder Apo’nun ön gördüğü toplumcu bir sistemdir. Demokratik toplumu yeniden inşa etmeden eş başkanlık sistemi önemlidir. Kayyumun atanması, AKP Zihniyet darağacının uygulanmaya geçmesiyle birlikte kadına dönük saldırılar oldu. Bunlar kadın düşmanıdır. Erkek egemenlikli bakış açısını yargılamayan, ciddi bir eleştiri sürecinden geçirmeyen her bir erkek, bu zihniyete sahiptir ve hizmet ediyordur. Önde Apo’nun perspektifleri doğrultusunda iç mücadele yürütüldü, yürütülüyor, Önder Apo “erkeği öldürme” dedi, “kadından kopuş” dedi. Bu böyle aşılır ama bunlarda böyle bir şey yok.

Tersine bunlar erkek egemenlikli bakış açısını geliştiriyorlar. Kaba biçimde belki değil ama taşıdıkları zihniyet kadının köleliğini eksen alıyor, düşmanlık geliştiren bir bakış açısıdır. Kayyum zaten gelir gelmez tüm projeleri fes etti. Kadın iradesine karşı bir duruştur. En çok kadın militan yapılarına karşı tepki var, kadın siyasetçilerine karşı tepki var. Kadın öncülüğünde bir ilerleme var ve giderek Türkiye’ye de yayılacak, Suriye’de de yayılıyor. Bir çok Arap kadını siyaset sahnesinde, savaş cephelerinde yer alıyor. Kadına ilişkin ağır dogmatizm çatlıyor. Önder Apo’nun geliştirdiği kadın çizgisi dalga dalga her yere yayılıyor. Çağımız kadın özgürlük çağıdır.

Direniş alanlarına değindik. Botan alanında çok fazla seçim oyunları var. Botan halkı için bir çağrınız ya da daha önce AKP’ye oy verenlere bir çağrınız var mı?

Yani halkı tehdit ediyorlar her mitingde. Mutlaka Şırnak’ta Botan’da sonuç almak istiyorlar. Kanun, nizam yok orada. Amaç; Botan’ın iradesini gasp etmedir. Sanki bunu başarsalar Kürdistan’ın her yerinde başaracaklar gibi yaklaşıyorlar. “Yoksunuz diyor, Kuzey Irak’a gidin” diyor. Bu soykırımcı anlayışı söylemedir, yürütmedir. Botan’a dönük özel bir politika var. Yurtsever Botan halkı buna göre davranmalıdır. Botan’da Türk, soykırımcı, sömürgeci zihniyeti halkımızın iradeleşmesine karşı bir saldırı, mücadele içerisindedir.

İradeyi gasp etmek istiyor. Halkımız bunu bilmeli. Tavır, tutum sahibi olmalıdır. Yurtseverler zaten ne yapacaklarını biliyorlar, çalışsınlar. Bunlar oyu niçin istiyor bilmelidirler. “Oyu verin Kandil’i, Şengal’i mezar yapalım” diyorlar. Öldürmek için oy istiyorlar. Bunlara oy vermek katliama ortak olur demektir. Dinine, vicdanına bağlı insanlar bu suça ortak olmamalılar. Bunlar resmen savaşacağız, Rojava’ya saldıracağız, Güne Kürdistan’a saldıracağız bize oy verin diyor. Zaten bunlar savaş için oy istiyorlar.

Hiçbir Botanlı, hiçbir Kürdistanlı, hiçbir Türkiyeli demokrat MHP ve AKP’ ye oy vermemelidir. Misal korucular bu zihniyeti çok iyi tanıyorlar, oylarını vermemeliler. Yoksa savaşı derinleştirirler. Tarihe bakın tüm Kürt isyanlarına bakın kendileriyle birlikte yürümeyenlere de düşman sonra bir tekme atmıştır. İş insanları, toplum ileri gelenleri, aşiret reisleri bunları görmeli ve düşünmelidir. Bu ırkçı zihniyete onay ve destek vermemelidir.

Metropollerde HDP belediye adayı yok. Seçmenlere ilişkin sandığa gidilmemesi yönünde eğilim tartışmaları var?

Bizim adayımız yok onun için sandığa gitmemek çok yanlıştır. Gitmemek, oy kullanmamak AKP’ye oy vermek demektir. Dolayısıyla asla olmamalıdır. Yanlıştır. Kimin seçilip seçilmemesi önemli değil, önemli olan faşist dalganın yayılımını engellemektir. Faşizm, iktidar dalgası var bunu kırmak ve karşı durmak lazım. Muhalif kesimler var bu illaki ittifak yapmaya gerek yok. Bu devrimci, demokratik bir tutum gereği yapacağını yapmadır. Türkiye’de CHP olsun ya da CHP’nin dışında aynı yörünge de kendine Kemalistim diyen kesimlerde var. Aşırı bir dogmatizmle yaklaşıp, Kürt sorununda Kemalizmi güncellememeleri doğrultusunda iktidar hep bu faşizme terk edilecektir. Eğer gerçekten alternatif bir yaklaşım geliştirmek isteniliyorsa, Sosyal, demokratik bir doğrultu tutturulmak isteniliyorsa Kürt sorununa doğru yaklaşmak gerekir.

Mustafa Kemal Atatürk 1920-1923 dönemlerinde Kürt Özerkliği için konuşuyor. Cezire Komutanlığına yazdığı mektup var. İzmir’de yaptığı konuşma var. Kürt özerkliği için konuşuyor. Esas görüşü o dönem budur. Sonra İngilizlerin marifetiyle Lozan Anlaşması’nda Kürt inkarına dayalı bir protokol kararlaştırılıyor. Konjonktürel durumu görünce anlaşılıyor ki yönetim ekibinde İttihat Terakki kesiminin ağırlığını ortaya koyması Kürt bakış açısı 1924 anayasası ile değişiyor. İsyanlar, bastırmalar oldu. Dersim, Ağrı. Sandılar ki Dersim bastırılsa biter şimdi 95 yıl geçti hala da Türkiye’nin en önemli gündemi Kürt sorunudur. Mutlaka Kemalizmi geliştirmek istiyorlarsa daha emperyalist bakış açılarının yansımaları olmadan daha sade olan 1920 ve 1923 aralığında ki belirlemeler daha gerçekçidir. Böyle bir handikap var. Tüm devrimciler, demokratlar bu gerçekliği bilmelidir.

2019 baharına gerilla eylemle başladı. 2019 da direnişi nasıl okumak gerekir. Faşizmi yıkma mücadelesine yeni bir aşamaya taşınacak mı?

Erdoğan, bir çok mitingde Cudi’den, Tendürek’ten bahsediyor, bastırdık diyor. Tam o anda eylemler yapıldı. Hem Cudi’de, Serhat’ta hem de Gabar’da darbe yedi. Gerilla açısından önemli bir yıl. Yeni yapılanmayı karar altına aldı. Yeni dönem gerilla çizgisini yaratmaya dönük önemli bir düzey yakalandı. Gerillanın hamleyi daha da güçleneceği, tüm yetersizlikleri aşarak, zaferin gerillası olmaya dönük çok ciddi adımlar vardır. Pratikte bunlar görülecektir. 21. yüzyıl gerillası güçlü bir umut ışığı olarak şekillendi. Geliştireceği hamle önemli sonuçlar açığa çıkaracak.

Yine Newroz günlerinde düşman güçlerin saldırısı sonucu Türkiye önemli bir evladını kaybetti. MLKP’nin Merkez Komite Üyesi Baran arkadaşı ve HBDP şehitlerini anıyor, bu saldırı karşısında tüm Kürdistanlı, Türkiyeli devrim güçleri saflarını sıklaştırsınlar, dayanışma daha da güçlenmeli. Komutan Baran’ın anısı yaşatılacaktır. Bu anlamda büyük komutan Egîdlerin ruhunu tarihin bu önemli döneminde şahlanarak artık zafere yürüyeceğine inanarak tüm Kürdistan gençlerini özgür dağlara çağırıyoruz.

Sonraki Yazı