HABER MERKEZİ – Kadınların Birleşik Devrim Hareketi (KBDH) Genel Konseyi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı.
“166 yıl önce 8 Mart tarihine anlam kazandıran New York’taki işçi kadınların yaktığı direniş ateşini o günden bugüne direnerek, örgütlenerek, savaşarak büyüten, mücadeleyi yükselten, yaşamı özgürlük ve eşitlik temelinde yeniden yaratan ölümsüzlerimizi anıyoruz. Türkiye ve Kuzey Kurdistan’daki mücadeleci tüm kadınların ve ezilen cinsel kimliklerin 8 Mart’ını kutluyor, KBDH olarak coşkuyla selamlıyoruz”
“Dünyanın farklı coğrafyalarında; Avrupa’da, Latin Amerika’da, Ortadoğu’da, İran’da Rojhilat ve Rojava’da, Türkiye’de yaşayan kadınlar ve ezilen cinsel kimlikler farklı nedenlerle fakat aynı düşmana karşı kadın cinayetlerine, kürtaj yasaklarına, yoksulluğa, beden ve emek sömürüsüne, faşist iktidarlara, emperyalist savaşlara, işgale, tecride, erkek egemenliğinin tüm kurumlarına karşı ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganlarıyla direnişin mümkün olduğunu bir kez daha kanıtladılar.
Faşizmin ve erkek egemenliğinin savaş, işgal, ekonomik kriz ve cinsiyetçi politikalarıyla kadınlar her alanda kuşatılıyor. AKP-MHP faşizmi kadınların, kazanımlarını gasp ederek, neo-liberal muhafazakar politikalarıyla aileyi güçlendirmeye çalışıyor.
Özellikle kadınlara yönelik patriyarkal şiddet, taciz, tecavüz, cinayetler arttıkça toplumsal çürüme de daha fazla yaşanıyor. AKP-MHP faşist iktidarında cisimleşen erkek egemenliği, kadınlara aile dışında yaşam alanı bırakmıyor, aile içinde de kadınların yaşam hakkını sürekli ürettiği erkek egemen kültür ve şiddetle tehdit ediyor. Kadının hane içi emek sömürüsünü yoğunlaştırıyor, çocuk istismarına göz yumuyor, teşvik ediyor. İktidar sözcülerinin dillerinden düşmeyen cinsiyetçi söylemlerle kadınları açık hedef haline getirerek saldırılarını arttırarak devam ettiriyor. Aynı zamanda kadın özgürlükçü, eşitlikçi bir yaşam anlamına gelen Rojava Devrimi’ne yönelik işgalci ve yayılmacı politikaları hız kesmeden devam ediyor.
‘AKP-MHP FAŞİZMİ KADINLARIN YAŞAM HAKKI İÇİN TEHDİTTİR’
Erkek egemen faşist Türk devlet yargısı, cinsel istismarcıları, katilleri korurken, öz savunmasını yapan kadınlar, faşizmin mahkemeleri tarafından yargılanıyor, cezalandırılıyor. AKP-MHP faşist iktidarı, şiddet faillerini aklamak için yasama, yürütme, yargısıyla, bir bütün iktidarıyla el ele verdi.
Kadın katillerini, taciz-tecavüz ve istismar faillerini cezaevlerinden tahliye eden faşist iktidar İstanbul Sözleşmesi’nden tamamen çekilerek, nafaka hakkının sınırlandırılmasına, boşanmanın zorlaştırılmasına kadar birçok tartışmalı yasayı uygulamayla kadınlara yönelik baskı sömürü girdabını her geçen gün daha da arttırmaya devam ediyor. Dün olduğu gibi bugün de AKP-MHP faşizminin sömürü baskı ve zulüm düzeni kadınlara bir gelecek sunmamaktadır. Türkiye ve Kurdistan’daki kadınların yaşam hakkı için büyük bir tehdittir.
AKP-MHP faşizmi işçi sınıfının, ezilen halkların ve erkek devlet aygıtı karşısındaki kadın isyanının yarattığı dinamizmi yok etmek ve kendi karşısında örgütlenen mücadeleyi sindirmek için her fırsatta kadınlara ve kadın mücadelesine karşı gerçekleştirdiği saldırganlığı 6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketinde daha da arttırarak devam ettirmiştir.
Depremde, yine yoksullar, kadınlar, ezilenler bu felaketin bedelini en fazla ödeyenler oldu. Deprem ile birlikte on binlerce insanımız enkaz altında kalırken aynı zamanda kapitalist sömürü ve rant düzeni de enkaz altında kalmıştır. İnsanlar gün doğumundan gün batımına kadar çalışıp bir lokma ekmek bulup başlarını sokacakları derme çatma yaptıkları evler onlara mezar olmuştur. Kürt halkına ve özgürlük savaşçılarına kimyasal bombalar yağdıran, SİHA’larıyla son teknoloji silahlarıyla övünen katil devlet depremde insanların yardımına günlerce gitmemiş-gidememiştir.
Karşı devrimci bir savaş makinesi olarak örgütlenen burjuva devlet aygıtı bütün mekanizmalarıyla kadınların ve ezilenlerin çıkarına değil sömürücülerin ve zulmedenlerin çıkarına hizmet etmektedir. Deprem sonrasında kadınların ve ezilen cinsel kimliklerin temizlik, hijyen malzemelerinden en yaşamsal ihtiyaçları olan suya vs. hiçbir ihtiyacını karşılamayan, kendi halkına çadır ulaştırmakta aciz bir iktidarın AFAD ve Kızılay aracılığıyla bırakınız, insanlara yardım etmeyi, tüccar, rantçı anlayış, ihmalkarlık ve bürokrasi ile daha fazla insanın ölmesine ölümlerin daha da artmasına neden olmuştur.
Enkaz altından çıkan kadınlar, enkaz altında kalan çocuklarını, eşlerini, akrabalarını kaybederek aynı zamanda deprem sonrasında iktidarın her türlü zulmüne maruz kaldı. Ailesini kaybeden çocuklar devlet eliyle tecavüzcü ve istismarcı tarikatlara emanet edilirken kentler boşaltılarak iktidarın yeni rant alanı haline getirilmek istenmektedir. 20 yıldır söylediği “Aynı gemideyiz” safsatası tüm açıklığıyla ortaya çıkmıştır. AKP-MHP faşizmi sermaye sınıfıyla aynı gemidedir.
‘KADIN DEVRİMİ İÇİN JIN JIYAN AZADÎ!’
Bütün bu süreçte koşulsuz bir şekilde hiçbir çıkar gözetmeden halkın ve kadınların yanında olan devrimci örgütler, sosyalist, feminist kadın örgütleri olmuştur. Faşist iktidarın kirli rant ilişkileri teşhir olurken halkın kendi öz gücüyle kurduğu dayanışma imkanları faşist iktidar tarafından gasp edilmektedir. Ülkede gelişen her türlü demokratik hareketi düşman ilan eden faşist rejim deprem felaketindeki ihmal ve sorumluluğunu gizlemek için halkı tehdit etmeye devam etmektedir. İlk günden itibaren hiçbir sorumluluğunu yerine getirmeyen iktidar koltuğunu kaybetme korkusuyla emekçilere kadınlara ve ezilenlere parmak sallamakta, tehdit savurmaktadır. Ancak mızrak çuvala sığmamaktadır.
Artan saldırılara rağmen toplumun diğer kesimlerinde olduğu gibi kadınlar da özgürlük mücadelesinden vazgeçmemektedir. Türkiye’de, Kürdistan’da kadın düşmanlığının cisimleşmiş hali AKP-MHP faşizmine karşı isyan aynı azimle yürütülüyor.
AKP-MHP faşizminin onbinlerce insanımızın katili olduğu milyonların bildiği gördüğü bir gerçektir. 20 yıldır ülkeyi yöneten, her türlü rant ilişkisine giren, imar affıyla insanları çürük binalarda yaşamaya mahkum eden bu iktidarın kendisidir. Yavuz hırsız misali katlettikleri insanlarımızı tehdit etmeye devam ediyorlar. Ancak çırpındıkça daha çok batıyor, sonlarını hazırlıyorlar. Sokakta, fabrikada, okulda her yerde herkes bu felaketin sorumlusunun faşist iktidar olduğunu biliyor. Asıl halklara hesap verecek olanlar onlardır. Halka karşı utanmazca sallanan o eller mutlaka kırılacak/kıracağız. Sadece istifaları yetmez! On binlerin katili olanlarla asla helalleşmeyeceğiz. Katil sürülerini ve onların koruyucularını, bu aşağılık sömürü düzenini tarihin çöplüğüne göndereceğiz.
‘8 MART’TA ALANLARA ÇAĞIRIYORUZ’
Bugün halklara, şükretmeyi, biat etmeyi, kadınlara makbul kadın olmayı dayatan, sömürü, kriz, şiddet, katliam dışında bir yaşamı imkansızlaştıran faşizme, patriyarkal kapitalizme karşı savaşı büyütmeye davet ediyoruz.
Kadınları kendi yaşam alanlarını kendi güçleriyle savunmak, var etmek için zafere kilitlenmiş bu mücadelenin öznesi olarak, dünyanın her yerinden kadınlarla bu savaşı büyütmeye, 8 Mart’ta alanlara çağırıyoruz.
Eski dünyanın sona ermesi zamanı geldi. Kızkardeşliğimiz gücümüzdür, bu gücün varlığı zaferin yakınlığını kesin kılmaktadır.
Kadınlar ve ezilen cinsel kimlikler olarak erkek egemen sisteme karşı Dünya da, Ortadoğu’da, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da isyanımızla, öfkemizle, düşman topyekûn yıkılana, faşizmi ve erkek egemenliğini tarihin çöplüğüne atana dek mücadelemiz sürecek. Ölümsüzlerimizin cüretkarlığı, onların sözü ve silahı zafere kilitlenmiş mücadelemizde yol göstericimiz olacak.”