07.11.2017 / NUÇE CIWAN
KCDK-E Başkanlık Divanı, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan için Fransa’nın Strasbourg şehrindeki oturma eyleminin sonuç alınıncaya kadar devam edeceğini duyurdu.
Öcalan’ın sağlığı ve can güvenliği için Strasbourg’ta Avrupa Konseyi ve CPT’nin önünde başlatılan eylemin yoğun katılımlarla devam ettiğinin hatırlatıldığı açıklamada “Başkan Abdullah Öcalan’ın yaşamı kendi özgür yaşamları olarak gören Kürdistanlılar ve Avrupa’daki Kürt kurum temsilcileri olarak başlattığımız süresiz oturma eylemine sonuç alıncaya kadar devam edeceğimizi belirtmek istiyoruz” denildi.
Avrupa devletlerin, kurum ve resmi makamların da bu vahim durumdan sorumlu olduklarının belirtildiği açıklamada bundan hareketle oturma eylemi konusunda son derece kararlı olunduğu vurgulandı.
CPT’NİN TUTUMU SORUMSUZCA
Açıklamada devamla şunlar belirtildi: “Çok iyi biliyoruz ki Avrupa Konseyi ve CPT bu konuda sonuç alarak içinde bulunduğumuz derin kaygıları giderebilir. Tam iki yıldır haber alamadığımızı Başkan Abdullah Öcalan’ın büyük bir işkence ile tecrit edildiği halde CPT’nin sessiz kalması, bu konuda duyarsızlığı derin yaşaması, “devletler arası bir sorundur, Türk devleti ile yakında temastayız ama bir şey diyemeyiz” demesi başlı başına bir sorumsuzluktur. Hem ahlaki değildir hem de işkenceye göz yumma tutumudur. Adı ‘Avrupa İşkenceyi önleme komitesi’ olan CPT’nin, Başkan Abdullah Öcalan’a uygulanan görüş, tecrit ve izolasyon işkencesine sessiz kalması Avrupa devletleri ve onun idari beyni olan Avrupa Konseyi’nin Kürtlere karşı oluşturduğu önyargının bir sonucudur. Oysa ki işkenceye maruz kalanların kişiliği, cinsi ve etnisitesine bakılmaz. Kim olursa olsun işkenceye maruz kalmışsa onun yanında olunur, onun hakkı savunulur. CPT’nin görevi, sorumluluğu da budur.
AVRUPA KURUMLARINA TEPKİ VAR
İşte 23 Ekim 2017 tarihinden beri yapılan oturma eylemi de bu anlayışı kırmak, bu çifte standarda karşı çıkmak, CPT’yi görev ve sorumluluğa davet etmek içindir. Kürtler Avrupa’nın, Avrupa Konseyi’nin, Avrupa Parlamentosu’nun ve CPT’nin bu sorumsuzluğuna ve derin duyarsızlığına karşı tepkilidirler. Bu nedenle Avrupa’nın her yerinde demokratik haklarını kullanarak sonuç almak istiyorlar. Ancak Avrupa’nın bu sessizliği Kürtleri-Kürdistanlıları artık kendi bedenlerine zarar verecek noktaya gelmiş durumdadırlar.
6 Kasım 2017 tarihinde CPT’nin önünde kendini cayır cayır yakmak isteyen Afrinli Welid’ê Def’ê adlı Kürt yurtseverinin çığlıkları bu nedenledir. “CPT Erdoğan’ın kölesi, neden bir an önce İmralı’ya gitmiyorsunuz, CPT sorunu çözebilir” diyerek, kendini büyük bir tepkiyle yakmak istemesi gelinen aşamada Avrupa Kurumlarının görmesi gereken bir gerçekliktir.
12 KASIM’DAKİ MİTİNGE ÇAĞRI
Kürdistanlıların ve dostlarımızın bu gerçeklikten hareketle Strasbourg’ta başlattığımız oturma eylemine hem güçlü bir biçimde katılma, hem destek verme hem de 12 Kasım 2017 tarihinde saat 14.00’te CPT’nin önünde yapacağımız mitinge katılma çağrısında bulunuyoruz. O gün Başkan Abdullah Öcalan’ın kütüphanesi olan otobüsün de orada olacağından hareketle çok daha güçlü bir katılım göstererek CPT’nin görev ve sorumluluğunu bir kez daha yüksek bir sesle hatırlatalım.”