KCK Yürütme Konseyi, Kürdistan Ulusal Kongresi’nin (KNK) Süleymaniye’de düzenlediği Başur (Güney Kürdistan) ulusal birlik çalıştayına gönderdiği mesajda, ulusal birlik için temel bazı ilkesel önerilerde bulundu.
HABER MERKEZİ-NÛÇE CIWAN
KCK, Başur (Güney Kürdistan) ulusal birlik çalıştayına gönderdiği mesajda, “Asıl sorunumuz ve tartışma konumuz, ulusal birliğin demokratik ilke ve değerler temelinde mi, yoksa milliyetçi yaklaşımlar üzerinde mi inşa edileceğidir” diyerek milliyetçiliğin Kürtleri daraltacağını kaydetti.
KCK Yürütme Konseyi, Kürdistan Ulusal Kongresi’nin (KNK) Süleymaniye’de düzenlediği Başur ulusal birlik çalıştayına gönderdiği mesajda, ulusal birlik için temel bazı ilkesel önerilerde bulundu. Mesajında “Asıl sorunumuz ve tartışma konumuz, Ulusal Birliğin Demokratik İlke ve Değerler temelinde mi, yoksa Milliyetçi yaklaşımlar üzerinde mi inşa edileceğidir” diyen KCK, ilke ve değerlerin tartışılması gerektiğini kaydetti.
KCK Yürütme Konseyi’nin KNK Başur (Güney Kürdistan) çalıştayı’na gönderdiğine mesaj şöyle:
“Değerli Arkadaşlar! Uluslaşma ve Ulusal Birlik, birbirlerinden koparılmaları mümkün olmayan bütünlüklü bir süreçtir. Eğer bir toplumda ulusal birlik yoksa veya zayıfsa, o toplumun uluslaşmasında ciddi bir sorun vardır. Uluslaşma, çokça sanıldığı gibi sadece ortak bir dili, kültürü ve tarihi paylaşmak değildir. Bunlar uluslaşmanın önemli unsurları olsalar da, uluslaşma esas olarak bir zihniyet birliğini ifade etmektedir. Kürtlerin, şimdiye kadar tam olarak ulusal birliklerini sağlayamamalarının asıl nedeni de, uluslaşma için gerekli olan bu zihniyet birliğini yeterince oluşturamamış olmalarıdır. Zihniyet birliği, ulusu oluşturan tüm siyasi, sosyal, kültürel ve dini-mezhebi unsurlarla fertlerin, temel bazı ilke ve değerleri benimsemesi ve paylaşmasıdır. Bu anlamda üzerinde anlaşılmış ilke ve değerler adeta bir ulusun anayasasını oluşturmaktadır. Ortak ilke ve değerler oluşturup paylaşmadan ne ulus olmak, ne de ulusal birliği gerçekleştirmek mümkündür.
MİLLİYETÇİLİK KÜRTLERİ DARALTIR
“Bu anlamda üzerinde ulusal birliğimizi inşa edeceğimiz temel ilke ve değerleri tartışıyor olmamız son derece önemlidir. Bu, ulusal birlik sorununda temel halkayı yakaladığımız anlamına gelmektedir. Bu tartışmaların sadece siyasi partilerle sınırlı tutulmaması, ulusu oluşturan tüm toplumsal kesim ve bireylerin tartışmaların birer öznesi olması da, doğru yöntemi yakaladığımızı göstermektedir. Bu durumda asıl sorunumuz ve tartışma konumuz, Ulusal Birliğin Demokratik İlke ve Değerler temelinde mi, yoksa Milliyetçi yaklaşımlar üzerinde mi inşa edileceğidir. Hiç kuşkusuz bu sadece Kürtlerin değil, tüm Ortadoğu halklarının kaderini belirleyecektir. Kürt uluslaşması ve ulusal birliğin milliyetçi ulus devletçi temelde gelişmesi, kaçınılmaz olarak Kürtleri hem daraltacak, hem de mevcut ulus devletlerle sonu gelmez savaşlara sürükleyecektir. Ancak Demokratik Ulus zihniyeti temelinde gelişecek uluslaşma ve ulusal birlik ise, hem Kürt sorununun demokratik çözümüne, hem de Ortadoğu’nun demokratikleşmesine yol açacaktır. Kürt Uluslaşması ve Ulusal Birliğinin Demokratik İlke ve değerler temelinde gerçekleşmesi, Kürtlerin sosyolojisi açısından da kaçınılmazdır. Zira Demokratik İlke ve Değerler dışında herhangi bir ideolojinin çok renkli olan Kürt toplumunun tümünü kapsaması mümkün değildir. Bu ana tespitler temelinde Hareketimiz, üzerinde ulusal birliğimizin inşa edilmesi gereken temel ilke ve değerlere ilişkin düşüncelerimizi maddeler halinde, siz değerli katılımcılar ve halkımıza sunmaktadır. Hiç kuşkusuz düşüncelerimiz birer öneri mahiyetinde olup, tartışmaya açıktır.
İLKE VE DEĞERLER
1- Demokratik Kürt Ulusu İlkesi: Kürt Ulusu; Kurmanc, Soran, Bahdini, Lor, Kelhor, Lek, Hawraman, Zaza, Feyli, Şebek,….Kakai, Yarsan, Êzdi, Zerdeşti Kürtler, Alevi Kürtler, Şii ve Sünni Müslüman Kürtler, Xorasan Kürtleri ve başta Avrupa, Rusya-Kafkasya, Ortadoğu’nun değişik bölgeleri ve Dünyanın değişik yerlerinde yaşayan Kürtlerden oluşur.
2- Özgür, Birleşik ve Demokratik Vatan İlkesi: 1639 yılında Kasr-ı Şirin antlaşmasıyla Safevi ve Osmanlı İmparatorlukları, 1916 ve 1923’te de Sykes-Picot ve Lozan Antlaşmalarıyla Türkiye, İran, Suriye ve Irak ulus devletleri arasında dörde bölünen Kürdistan, Kürtlerin tarihi anayurdudur. Kürdistan, aynı zamanda bu coğrafyada yaşayan ve Kürt halkıyla ortak kaderi paylaşan halkların ortak vatanıdır.
3- Ulusal Bütünlük İlkesi: İlkesel olarak hiç bir Kürt şahsiyeti, siyasi hareketi ve sosyal grubu, Kürt ulusuna ve ülkesine dayatılan bu parçalanmışlığı meşru görmemeli; sömürgeciliğin çizdiği siyasi, coğrafi ve hukuki sınırları, herhangi bir Kürt bireyi, siyasi hareketi veya sosyal grubunun önüne engel olarak koymamalı. Devletlerin, uluslararası sistemden kaynaklanan siyasi ve hukuki haklarını, Kürtlerin Ulus, Kürdistan’ın da bu ulusun anavatanı olmasından kaynaklanan doğal haklarından üstün tutmamalıdır.
4- Ulusal Siyaset İlkesi: ilkesel olarak ulusu meydana getiren tüm coğrafi ve idari birimler, kültürel, siyasi ve sosyal kesimler, üzerinde konsensüs sağlanmış bir ulusal siyaset belgesi temelinde siyaset yapmalıdır. Uzun vadeli ve stratejik bir belge olan Ulusal Siyaset Belgesi, Ulusal Kongre gibi tüm ulusu temsil eden bir kurum tarafından hazırlanıp onaylanmalı, ihtiyaç duyulduğunda yine bu kurum tarafından tartışılarak yenilenmelidir.
5- Demokratik Siyaset İlkesi: ilkesel olarak Kürtler arası ilişkiler; siyasetin demokratik ilke, kural ve kurumlar temelinde yapılması ve sorunların siyasi yöntemlerle çözülmesi anlamına gelen, demokratik siyaset temelinde gelişmelidir. Toplumun tüm sosyal, kültürel ve dini-mezhebi kesimleri kendilerini özgürce demokratik siyaset alanına taşırabilmelidir. Tüm kesimler kendilerini tabandan örgütleyerek, öz yönetim ve yerel demokrasiler temelinde kendilerini yönetebilmelidir. Yerellik kadar, Ulusallık da Demokratik Siyaset İlkesinin vazgeçilemezi olarak benimsenmelidir. Bu temelde Kürtlerin tüm siyasi ve toplumsal güçlerinin, kendilerini Kürdistan’ın her parçasında ve Kürtlerin yaşadığı her yerde, demokratik temellerde ifade etme ve örgütlemeleri meşru ve demokratik bir hak olarak görülmelidir. Eleştiri, demokratik siyasetin ayrılmaz bir parçası olarak görülmeli, hakaret ve karalama ahlaki bir sorun olarak ortaya konularak mahkum edilmelidir.
6- Diplomasinin Ulusal Düzeyde Örgütlendirilmesi İlkesi: ilkesel olarak Kürtler, kendi iç ilişkilerinde demokratik siyaseti esas alırken, gerek sömürgeci devletlerle, gerekse de uluslararası güçlerle ilişkilerinde ulusal düzeyde bir diplomatik muhatabiyet yaratmalıdırlar. Bu anlamda Kürtler, kendi diplomatik ilişki ve kurumlarını ortaklaştırmalı, Kürt diplomasisi, Ulusal Siyaset Belgesi temelinde yapılmalıdır.
7- Kürt Sorununun Siyasi-Demokratik Yollarla Çözümü ve Meşru Savunma İlkesi: Kürtler, ilkesel olarak Kürt sorununun siyasi ve demokratik yollarla çözümünü, mücadelelerinin en temel yöntemi olarak görmeli ve tercih etmelidirler. Ancak muhataplarının, çözümsüzlüğü bir siyaset olarak dayatmaları veya Kürt ulusunun en temel demokratik hak ve taleplerine savaş ve şiddetle karşılık vermeleri halinde tüm Kürtler, silahlı mücadele de dahil, her yol ve yöntemle kendi özgürlüklerini savunmalarını, doğal ve uluslararası hukuktan doğan bir hak olarak görmeli ve desteklemelidiler. Kürtlerin, bütün öz savunma güçleri ortak bir savunma örgütünde birleştirilmeli, bu güçleri sevk ve idare edecek ortak bir komutanlık kurulmalıdır.
8- Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı İlkesi: Kürt Ulusunun, hem Doğal Hukuktan, hem de Uluslararası Hukuktan doğan, Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkını kullanması, İlkesel bir haktır. Kürt Ulusunun, bu hakkını nasıl kullanacağı tamamen kendi takdir ve iradesine bağlıdır. Kürtler, dört ulus devlet arasında bölündüğü ve buralarda azınlıkta kaldığı için, herhangi bir parçadaki Kürtlerin bu haklarını kullanmaları, egemen ulusların iradesine bağlanamaz. Egemen veya komşu uluslar, bu konuda ancak Kürtlere öneri ve tavsiyelerde bulunabilirler. Ancak Kürdistan’ın herhangi bir parçasının da, diğer üç parçayı yok sayarak bu hakkı kullanması da, ulusun inkârı olur. Onun için, herhangi bir parçadaki halkımızın bu hakkını kullanırken, diğer parçalardaki halkımızın destek ve onayını alması, hem politik bir gereklilik, hem de ulus olmanın ve ulus olarak varlığını sürdürmenin bir zorunluluğudur.
9- Kadınların, Toplumsal Alanın Tüm Faaliyetlerine Eşit Katılımının Hedeflenmesi İlkesi: Kürt kadınının toplumsal alanın tüm faaliyetlerine eşit katılımı ilkesel olarak benimsenmelidir. Kadının toplumsal alanın tüm faaliyetlerine eşit katılımına paralel olarak, demokratikleşme, eşitlik, adalet, barış ve özgürleşmenin yüksek düzeylerde gerçekleşeceği görülmelidir.
10- Kürtler Arası Savaşın Yasaklanması İlkesi: Kürtler arası savaş, hiç bir gerekçe ve bahane ile kabul edilmemeli ve ilkesel olarak yasaklanmalıdır. Kürtler arası savaş, ulusa yapılmış bir ihanet olarak görülmeli, sorumlularının soruşturularak cezalandırılacağı kurumsal mekanizmalar oluşturulmalıdır.
11- Kürdistan’ın Dışındaki Kürtlerin Hak, Talep ve Mücadelelerinin Desteklenmesi İlkesi: Kürdistan coğrafyası dışında yaşayan Kürtlerin ulusal-demokratik hak ve özgürlük talepleriyle mücadeleleri, Kürdistan Özgürlük mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olarak görülmelidir. Buralarda yaşayan Halkımızın, en temel bireysel ve kolektif haklarını kazanmak için yürüttükleri mücadelelerine destek verilmesi ilkesel bir sorumluluk olarak görülmelidir.
12- Kürdistan’da Yaşayan Kardeş Halklarla Ortak Yaşam İlkesi: ilkesel bakımdan Kürdistan, tarihsel olarak bu coğrafyada yaşayan tüm halkların ortak vatanı olarak kabul edilmelidir. Kürdistan’da yaşayan halklar da, tıpkı Kürtler gibi tüm bireysel ve kolektif haklara sahip olmalıdır. Ülkenin siyasi, kültürel ve ekonomik yaşamı başta olmak üzere, tüm toplumsal yaşam bu halklarla birlikte inşa edilmelidir.
ULUSAL BİRLİĞE HAZIRIZ
“Değerli Arkadaşlar! İlkeler, nasıl ki uluslaşma ve ulusal birlikte çatı rolünü oynuyorsa, değerler de uluslaşma ve ulusal birliğin sütunlarıdır. Hiç şüphesiz dilimiz, kültürümüz, geleneklerimiz, inançlarımız, şiir ve türkülerimiz, üzerinde uluslaşmamızı inşa ettiğimiz zengin değerlerimizden sadece birkaçıdır. Ancak halkımız, yürüttüğü özgürlük mücadelesi neticesinde de birçok büyük değer yarattı ve ulus olarak bunları da sahiplenmeliyiz. Önder Apo, halkımızın son yüz yıllık mücadelesinin en önemli değeridir. Önder Apo, mücadelesiyle Kürt uluslaşmasına büyük katkılar yaptı, halkımız da direnişiyle Önder Apo’yu yarattı. Onun için Önder Apo ve Halkımız etle tırnak gibi birbirlerinden ayrılamaz oldu. Bu nedenle halkımız, Önder Apo’nun felsefe ve yaşamına sahip çıkmalıdır. Bunun yanında Halkımızın ülkemiz ve dünyanın her yerinde kesintisiz olarak sürdürdüğü direniş ve serhıldanlar da, büyük değerler olarak görülmeli ve sahiplenilmelidir. Keza, Kürdistan özgürlük mücadelesinde canının feda eden her şehidimiz, ayrım yapmaksızın değer olarak görülmelidir. Halkımızın her türlü bileşenini temsil eden sembol ve simgelere de saygı gösterilmelidir.
“Değerli Arkadaşlar! Bizler, bu düşünce ve umutlar temelinde bir kez daha ulusal birliğimizi gerçekleştirmeye hazır olduğumuzu belirtiyor, tekrardan hepinizi saygıyla selamlıyoruz.”