BEHDÎNAN – KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Halepçe Katliamı’nın yıl dönümü vesilesiyle yazılı açıklama yaptı. KCK,”Kürt Özgürlük Hareketi olarak Irak-Baas rejimi tarafından 16 Mart 1988 yılında Halepçe’de kimyasal gaz kullanılarak gerçekleştirilen katliamı kınıyor, katliamda yaşamını yitiren insanlarımızı anıyoruz. Kürt halkı Halepçe katliamını asla unutmayacak, katliamın hesabını soracaktır” dedi.
“Tarihte insanlığa karşı işlenen en acımasız ve ağır katliamlardan biri olan Halepçe katliamı Kürt halkına karşı gerçekleştirilen soykırım saldırılarının bir parçası olmaktadır” denilen açıklamada şunlar belirtildi:
“Kürdistan’ın bölünüp parçalanmasıyla sömürgeci güçler tarafından Kürt halkının varlığına karşı saldırı başlatılmıştır. Sömürgeci güçler Kürtlerin varlığını ortadan kaldırmak amacıyla Kürtlere karşı katliamlar gerçekleştirmişlerdir. Halepçe katliamı da bu amaçla gerçekleştirilmiştir. Irak-Baas rejimi Halepçe’de kimyasal gaz kullanarak binlerce Kürdü katletmiştir. Kürt halkına karşı çok namertçe ve zalim duygularla gerçekleştirilen bu katliamı hiçbir Kürt unutmayacaktır.
HALEPÇE KATLİAMI’NIN ASIL SORUMLULARI KAPİTALİST MODERNİTE GÜÇLERİDİR
Halepçe katliamı tüm dünyanın gözü önünde gerçekleştirilmiştir. Ancak hiç kimse buna ses çıkarmamıştır. Eğer dünya buna tepki gösterse, itiraz etseydi Irak-Baas rejimi böyle bir katliamı yapamazdı. Saddam, dünyanın ses çıkarmayacağını bildiğinden böyle bir katliamı yapmayı göze almış ve yapmıştır. Zaten Saddam yönetimine kimyasal silah veren kapitalist modernite güçleri olmuştur. Kapitalist modernite güçleri Saddam’ı silahlandırarak kendi çıkarları doğrultusunda savaştırıp kullanmışlardır. Kimyasal silahlar da bu amaçla kapitalist hegemonik güçler tarafından Irak-Baas rejimine verilmiş ve Saddam yönetimi de Kürtlere karşı Halepçe’de bu silahlarla büyük bir katliam gerçekleştirmiştir. Kapitalist modernite güçleri Halepçe katliamının suç ortaklarıdırlar. Çünkü hem Irak-Baas rejimine kimyasal silahları vermiş hem de Halepçe’de kimyasal silahlar kullanıldığında ses çıkarmamışlardır. Dolayısıyla Halepçe katliamın asıl sorumluları kapitalist modernite güçleridir. Kürdistan’ın bölüp parçalayanlar da kapitalist modernite güçleri olmuştur. Kapitalist modernite güçleri çıkarlarını gerçekleştirmek için bunu yapmışlardır. Dolayısıyla sadece Halepçe katliamının değil, Kürtlere karşı gerçekleştirilen tüm katliam ve suçların ortakları ve asıl sebebidirler.
Kapitalist modernite güçlerinin bu yaklaşımının sonucu olarak işgalci ve sömürgeci devletler Kürt halkını üzerinde her türlü operasyonun, muamelenin yapılacağı, katliamlara uğratılabileceği bir mertebede görmüş ve Kürt halkına böyle yaklaşmışlardır. Sömürgecilerin Kürt halkına karşı gerçekleştirmediği operasyon, yapmadıkları katliam kalmamıştır. Hiçbir dünya devleti de buna karşı çıkmamış, sesini etmemiştir. Kapitalist modernite güçleri aynı yaklaşımları bugün de göstermektedirler. Türk devletine her türlü silah desteğini vermektedirler. Kapitalist modernite güçleri sömürgeci Türk devletine en gelişkin teknik ve silahları verirken Türk devletinin bu silahları Kürtlere karşı kullanacağını iyi bilmektedirler. Böylece Kürt halkına karşı yapılan katliam ve soykırıma ortak olmayı sürdürmektedirler. Türk devletine verilen silahlar içerisinde kimyasal silahlar da bulunmaktadır. AKP-MHP faşist iktidarı da halkımıza ve özgürlük güçlerine karşı bu kimyasal silahları kullanmaktadır. Türk devleti Werxelê’de, Zendura’da, Mam Reşo ve Tepê Sor başta olmak üzere gerillaya karşı kimyasal silah kullanmıştır. Ancak geçmişte Halepçe katliamında olduğu gibi bugün de Kürtlere karşı kimyasal silah kullanılmasına kapitalist modernite güçleri tepki göstermiyor, ses çıkarmıyorlar. Halbuki kimyasal silah kullanımı yasaktır. Bırakalım kullanımını, bulundurulması bile yasaktır. Ancak söz konusu Kürtler olduğunda hiçbir yasa uygulanmamaktadır.
Halepçe’ye sahip çıkmanın en doğru tutumu bugün Türk devletinin kimyasal silah kullanımına karşı çıkmaktır. Kürt halkı Halepçe’nin de gerçekleştirilen diğer katliamların da hesabını mutlaka soracaktır. Tarihsel hesaplaşma bitmiş değildir. Kürt Özgürlük Hareketi özgülük mücadelesini zafere ulaştırarak katliamcılardan en büyük hesabı soracaktır.
BEYAZIT KATLİAMI’NI DA KINIYORUZ
16 Mart 1978’de sosyalist ve devrimci gençlere karşı İstanbul-Beyazıt’ta gerçekleştirilen ve yedi devrimcinin katledildiği saldırıyı da kınıyoruz. Türk devletinin halklara, sosyalistlere, devrimci demokratik kesimlere yönelik saldırı ve katliamlarının hesabı da mutlaka sorulacaktır. Bu, halkların birlikteliği ve ortak mücadelesi güçlendirilerek ve bu temelde AKP-MHP faşizminin yıkımı gerçekleştirilerek yerine getirilecektir. Biz Kürt özgürlük hareketi olarak faşizme karşı olan herkesin birliklerini daha fazla güçlendirerek katliamlara karşı tarihsel hesap sormayı gerçekleştireceklerine inanıyoruz.”