HABER MERKEZİ – KCK Yürütme Konseyi, “Tecride, Faşizme, İşgallere Son; Özgürlüğü Sağlama Zamanı” hamlesinin 1. Yıl dönümü vesilesiyle yazılı bir açıklama yaptı.
KCK Yürütme Konseyi açıklamasında şu hususlara dikkat çekildi:
“12 Eylül 2020’de başlattığımız “Tecride, Faşizme, İşgallere Son; Özgürlüğü Sağlama Zamanı” hamlemiz birinci yılını doldurmuştur. Bu hamlemiz AKP-MHP faşist iktidarının Rêber Apo’ya yönelik tecridi ve özel savaşı sürdürdüğü, işgallerini yaygınlaştırdığı, kadınlara ve halka yönelik ağır baskı uyguladığı 2020 yılının 12 Eylül’ünde 14 Temmuz ruhu ile Kürdistan’ın dört parçası ve yurt dışında başlattığımız tarihi bir hamle olmuştur. Bu hamlemiz KJK’nin(Kürdistan Kadınlar Topluluğu) başlattığı “ Kadın kırımına hayır, özgür kadın ve toplumu savunma zamanı” hamlesiyle birleşerek büyük güç kazanmış, bir yıl süren çok yoğun mücadeleyle Kürdistan ve Ortadoğu’da özgürlük ve demokrasi düşmanı olan AKP-MHP faşist iktidarını yıkılma noktasına getirmiştir.
2020 yılında AKP-MHP faşizmi içerde ve dışarda Kürt halkına ve demokrasi güçlerine diz çöktürmek için saldırılarını arttırmıştır. Suriye ve Irak, Libya ve Doğu Akdeniz’de yürüttüğü saldırgan politika ile de bölge devletlerini teslim alıp Ortadoğu ve Akdeniz havzasında yayılmacı hegemonyasını kabul ettirmek istemiştir. Bu saldırganlığı ile uluslararası güçlere şantaj yapıp onları Ortadoğu ve Akdeniz’de kendi hegemonyasını kabul etmeye zorlamıştır. Rojava ve Kuzey-Doğu Suriye’de gerçekleştirdiği işgaller, Medya Savunma Alanları ve Irak’a yönelik süreklileşen saldırıları ve işgalleri, Libya’ya çeteler gönderip siyasi etkinlik sağlamak istemesi, 2021 yılında Azerbaycan’ı Ermenistan’a saldırtması tamamen bu siyasi hegemonyasını kabul ettirme amaçlıydı. Bu saldırılarındaki esas amaç ise siyasi ağırlığını ve gücünü artırıp Kürt Özgürlük Hareketini ezerek Kürt soykırımını tamamlamaktır. Zaten Türk devleti tüm iç ve dış politikalarını bu amaca göre düzenlemektedir.
HAMLE BÜYÜK BAŞARILAR ELDE ETTİ
“Tecride, Faşizme, İşgallere Son; Özgürlüğü Sağlama Zamanı” hamlesini AKP-MHP faşist iktidarının böyle bir politika ve yoğun saldırganlık içinde olduğu dönemde başlattık. Bu hamlenin son bir yılına bakıp değerlendirdiğimizde hamlenin büyük başarılar elde ettiği, önemli sonuçlar ortaya çıkardığı açıktır. Bu açıdan bu bir yıl içinde hamle mücadelesinde şehit düşenleri minnetle anıyor; bu hamlenin başarısında emeği geçen herkesi selamlıyoruz.
Bu hamlemiz Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu’da AKP-MHP faşizmine karşı halkların ve demokrasi güçlerinin fiili bir ittifakını ve mücadele cephesini ortaya çıkardı. Bu durum hamlemizin yarattığı çok önemli bir gelişmedir. 12 Eylül 2020’de 14 Temmuz ruhuyla başlattığımız hamle bu çerçevede AKP-MHP faşizmine karşı yeni bir mücadele dönemi başlattı. Bu hamle ekseninde gelişen mücadele içerde ve dışarda AKP-MHP iktidarının özel savaşla perdelediği gerçek yüzünü açığa çıkardı. Mücadelemizin yarattığı bu gerçeklik AKP-MHP iktidarına karşı mücadelenin içerde ve dışarda güçlenmesini sağladı. Öyle ki, bu hamlenin verdiği cesaret sadece Kürtleri değil, Kürdistan, Türkiye, Ortadoğu ve dünyanın her yerinde birçok halkı, kadınları, toplumsal kesimi ve demokrasi güçlerini soykırımcı sömürgeciliğe karşı harekete geçirdi. AKP ve MHP iktidarına karşı böyle geniş yelpazede gerçekleşen ve süreklileşen mücadele AKP-MHP iktidarını gerçek anlamda saldırı durumundan savunma durumuna düşürmüştür. Mevcut saldırganlığı esas olarak çöküşünü engellemeye yönelik çırpınışlar olmaktadır.
KADINLAR HAMLENİN ÖNCÜSÜ VE SÜRÜKLEYİCİSİ OLDU
Kadın Özgürlük Hareketimizin başlattığı “Kadın kırımına hayır, özgür kadını ve toplumu savuma zamanı” hamlesiyle bütünleşen “Tecride, faşizme, işgallere son; özgürlüğü sağlama zamanı” hamlesinde kadınlar büyük özgürlük tutkusu ve Rêber Apo’yu özgürleştirme heyecanıyla bu hamlenin öncüsü ve sürükleyicisi oldular. Rojava başta olmak üzere Bakurê Kurdistan, Türkiye, Avrupa ve Başûrê Kurdistan’da hep eylemlerin en önünde yer aldılar. Yıldırma saldırılarına özgürlük tutkusuyla karşı koyarak mücadelenin süreklileşmesini sağladılar.
RÊBER APO’NUN DÜŞÜNCELERİ TÜM DÜNYADA YÜKSELEN ÇİZGİ HALİNE GELDİ
Faşizmi yıkma ile tecridi sonlandırıp Önderliğin özgürlüğünü sağlama mücadelesi iç içe geçtiğinden bu bir yıl içinde Önderliğin özgürlüğü için mücadele önemli boyutlara ulaştı. Çünkü sadece Kürtler içinde değil, demokrasi güçleri içinde de Rêber Apo’ya yönelik tecridin demokrasi güçlerine ve Kürt Özgürlük Hareketine yönelik saldırıların kaynaklandığı ve somutlaştığı yer olduğu gerçeği görülmüştür. Bu açıdan Rêber Apo’nun özgürlüğü için mücadelenin en somut ve doğrudan demokrasi mücadelesi olduğu anlaşılmış; bu temelde de Rêber Apo’nun özgürlüğü mücadelesi Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu’da yükselmiş ve önemli bir düzey kazanmıştır. Artık Önderliğin özgürlüğü mücadelesi küreselleşmiş; tüm kadınların, sosyalistlerin, emekçilerin, aydınların ve tüm demokrasi güçlerinin sahiplendiği bir dava haline gelmiştir. İmralı tecridi ile Rêber Apo’nun düşünceleri ve öngördüğü kadın özgürlükçü demokratik ekolojik topluma dayalı demokratik sosyalist çizgisi üzerinde tecrit uygulanmak istenmişse de bugün Rêber Apo’nun düşünceleri tüm dünyada yükselen ideolojik ve siyasi çizgi haline gelmiştir.
ZİNDANLAR DİRENİŞ GELENEĞİYLE AKTİF KATILDILAR
Önderliğin özgürlüğü ve özgürlük mücadelesinin geliştirilmesi söz konusu olduğunda zindanlar hep sorumluluk duymuşlar ve mücadeleye 14 Temmuz ruhu ve zindan direniş geleneğiyle aktif katılmışlardır. Dem Dema Azadi hamlesi açıklamamızda zindanlara yönelik bir çağrı yapmadığımız halde zindandaki yoldaşlarımız bu hamleye açlık grevleriyle aktif katılım göstermişler, hamlenin gündemleşmesinde ve gelişmesinde önemli rol oynayarak görevlerini yerine getirmişlerdir.
KÜRT HALKI VE DEMOKRASİ GÜÇLERİNİN MÜCADELESİ KORKU DUVARINI YIKTI
“Tecride, Faşizme, İşgallere Son; Özgürlüğü Sağlama Zamanı” hamlemiz AKP-MHP faşist iktidarının ağır saldırılarına rağmen Türkiye ve Bakurê Kurdistan’da AKP-MHP faşizmine karşı mücadelenin gündemleşmesi ve süreklileşmesini sağlamıştır. Kadınlara, gençlere, HDP’ye ve demokrasi güçlerine yönelik süreklileşen saldırılara rağmen Kürt halkının ve demokrasi güçlerinin mücadelesi, özgürlük mücadelemizin her alanda gösterdiği direnişlerden cesaret alarak süreklileşmiş, AKP-MHP iktidarının yarattığı korku duvarını önemli oranda yıkmıştır.
‘Özgürlüğü sağlama zamanı’ hamlesi Bakurê Kürdistan’da, hem de Covid-19 salgınının zirvede olduğu bir dönemde 8 Mart’ta kadınların, Newroz’da gençler başta olmak üzere tüm Kürt halkının ortaya koyduğu tutum bu hamleye verilen güçlü bir karşılık ve katılım oldu. 8 Mart ve Newroz, kadınların, gençlerin ve tüm Kürt halkının faşizmi yıkma, Önderliği özgürleştirme ve Kürdistan’ın her yerinde işgalleri sonlandırma kararlığını çok güçlü biçimde ortaya koydu. Faşizmin saldırılarının halkta hedeflenen yıldırmayı yapamadığını, aksine baskı ve saldırının halkta öfke patlaması yaratarak büyük bir özgürlük gücü ortaya çıkardığını gözler önüne serdi.
Deniz Poyraz’ın katledilmesi başta olmak üzere AKP-MHP’nin saldırıları ve baskıları karşısında Türkiye halklarının ve demokrasi güçlerinin ortak mücadelesinin önemli gelişme göstermesi AKP-MHP iktidarının sonunun yaklaştığını Türkiye’de ve tüm dünyada herkese göstermiştir. Türkiye toplumunda AKP-MHP iktidarının zayıfladığı ve sonunun geldiği düşüncesi gelişmiş; bu da bu iktidara karşı mücadelenin ivme kazanmasını beraberinde getirmiştir. Bu durum Türkiye’de Ortadoğu’da ve dünyada AKP-MHP faşist iktidarının sonrasına odaklanan bir toplumsal ve siyasal gerçeklik yaratmıştır. AKP-MHP faşist iktidarının bu duruma gelmesinde ‘Özgürlüğü sağlama zamanı’ hamlesinin rolü belirleyicidir.
ROJAVA , KUZEY VE DOĞU SURİYE HALKLARININ ÖNEMLİ KATKISI OLDU
‘Özgürlüğü sağlama zamanı’ hamlesinin başarısında Rojava, Kuzey ve Doğu Suriye halklarının da önemli bir katkısı olmuştur. Kuzey ve Doğu Suriye halkları, Kürtlerin ve tüm Ortadoğu’nun özgür ve demokratik yaşama kavuşmasında Türkiye’deki soykırımcı faşist zihniyetin yıkılmasının belirleyici olduğu bilinciyle sürekli ayakta olmuş; ‘Özgürlüğü sağlama zamanı’ hamlesinin başarılı olması için tüm gücünü ortaya koymuştur. Rojava, Kuzey ve Doğu Suriye halklarının bu tutumu tüm Ortadoğu halklarına örnek olacak bir düzey kazanmıştır. İşgalleri sonlandırma, Kürt sorununun her yerde çözümü ve güvenceye alınması ve Ortadoğu’nun demokratikleşmesinin Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Bakurê Kurdistan’da Kürt sorununun çözümüyle sağlanacağı bilinciyle mücadele edilmesi hamlenin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Bu tutumları Rojava, Kuzey ve Doğu Suriye halklarının yeni saldırılara ve işgallere karşı hem örgütlülüklerini hem de mücadelelerini güçlendirmiştir.
AVRUPA HAMLENİN SÜREKLİLEŞMESİNDE ÖNCÜLÜK ROLÜNÜ OYNADI
‘Özgürlüğü sağlama zamanı’ hamlesine dört parça Kürdistan’ın birliğini temsil eden Avrupa’daki halkımız hamlenin süreklileşmesinde yine öncülük rolünü oynamıştır. Covit-19 salgınının getirdiği kısıtlamalara rağmen Avrupa’da süreklileşen bir eylemlilik içinde özgürlük hamlesine büyük güç vermişlerdir. Önderliğin özgürlüğünün tüm dünyada sahiplenilmesi ve gündemleşmesinde önemli rol oynadıkları gibi; AKP-MHP faşist iktidarının gerçek yüzünün teşhiri, halkların ve demokrasi güçlerinin bu iktidara tutum alması ve mücadele etmeleri açısından üzerlerine düşeni yapmışlardır. Onlarca yıldır Kürt halkının varlığını koruma, özgürlüğünü sağlama ve Önderliğin özgürlüğü için ayakta olan Avrupa’daki halkımız ‘Özgürlüğü sağlama zamanı’ hamlesinde de bir an dahi durup dinlenmeden bu mücadele içinde yerini almıştır. Avrupa’daki halkımız Kürdistan’ın dört parçasındaki halkımızın dünyadaki sesi ve en güçlü mücadele destekçisi olduğunu bir kez daha herkese göstermiştir.
BAŞÛRÊ KURDISTAN HALKI ENGELLERE RAĞMEN HAMLEYE GÜÇ VERDİLER
Başûrê Kurdistan halkımız da özgürlük hamlesine “İşgallere son Kürdistan’ı savunma zamanı” şiarıyla katılmıştır. Başûrê Kurdistan halkımız AKP-MHP faşist iktidarına büyük tepki duyduğunu ve Türk devletinin Başur’daki üslerine ve işgallerine karşı olduğunu her fırsatta ortaya koymuştur. Kürt düşmanlığında öncü olan Türk devletinin Kürt halkının tüm kazanımlarını ortadan kaldırmayı hedeflediğini bilerek ulusal birlik ruhuyla AKP-MHP şahsında soykırımcı sömürgeciliğe karşı her zaman mücadele içerisinde olmuştur. Ancak işgale karşı tutum koymada ve Kürdistan’ı savunma mücadelesinde hep engellerle karşılaşmıştır. KDP sanki Türk devleti Kürdistan için böyle bir tehlike arz etmiyormuş; soykırımcı sömürgeci zihniyette olanlarla yan yana var olunabilirmiş gibi bir anlayışla Başur halkının işgale karşı mücadelesini engellemiştir. Türk devletinin işgaline yönelik her eyleme kendine yönelikmiş gibi saldırmıştır. Dünyada tüm siyasi güçler ve halklar AKP’yi demokrasi ve Kürt düşmanı olarak görürken, KDP’nin bu tutumu AKP ve Türk devletinin terörizm yalanıyla Kürt halkına karşı yürüttüğü soykırım saldırılarına hizmet etmiş, sömürgeciliğin gerçek yüzünü gizlemesine yardımcı olmuştur. Başûrê Kurdistan halkı, başta kadınlar olmak üzere üzerindeki baskı ve engellere rağmen her fırsatta işgale karşı tutumunu ortaya koyarak özgürlük zamanı hamlesine güç vermişlerdir.
Maxmur ve Şengal halkı AKP-MHP faşist iktidarı tarafından en fazla saldırıya uğrayan bir halk olarak özgürlük zamanı hamlesine sürekli destek vermiş; saldırılar karşısında yılmadığını ortaya koyarak duruşlarıyla tüm Kürdistan halkına örnek olacak bir tutum içinde olmuşlardır. Mahmur ve Lavrion’daki açlık grevleri de özgürlük zamanı hamlesini güçlendiren önemli eylemler olmuştur.
ROJHILAT HALKI HAMLEDE YERİNİ ALDI
Rojhilat Kurdistan’daki halkımız ‘İdamlara son, demokrasi zamanı’ şiarıyla bu hamlede yerini almıştır. Rojhilat Kurdistan’daki halkımız Türk devletinin Kürt düşmanlığında öncü olduğu bilinciyle Türk devletine yönelik mücadeleyi her zaman Rojhilatê Kurdistan’nın özgürlük mücadelesi olarak görmüştür. Türk devleti Rojhilat Kurdistan’ın özgürlük mücadelesine düşman olduğunu her fırsatta ortaya koymaktadır. Yakın zamanda Rojhilat halkının özgürlük mücadelesini yürüten askeri ve siyasi güçlere yönelik saldırılarını yoğunlaştırması bu gerçekliğin ifadesi olmaktadır.
GERİLLA HAMLEYE TÜM GÜCÜYLE KATILDI
Kuşkusuz gerilla her hamleye olduğu gibi bu hamleye de tüm gücüyle katılmıştır. Soykırımcı sömürgeci düşman güçlerinin her türlü ağır saldırısına karşı fedaice direnerek AKP-MHP faşizmine karşı mücadele edenlere büyük bir cesaret vermiştir. AKP-MHP faşist iktidarı 10 Şubat’ta Gare’ye yönelik saldırıyla gerillaya ağır darbe vurup, savaş esirlerini de alıp bir zafer ilan ederek, arkasından bu zafer havasına dayanarak Kürt halkına ve demokrasi güçlerine yönelik bir ezme ve sindirme saldırısı planlamıştı. Gerillaya darbe vurmak için kimyasal silah dahil her türlü silahı kullanmış, gerilla alanlarına indirme yapmış, ancak bir bozgunu yaşayarak bir gece ansızın kaçmıştır. Gerillaları imha edip esirleri kurtarayım derken fedaice direnip şehit düşen gerillalarla birlikte tüm esirleri öldürerek sadece Kürt halkına ve insanlığa değil, Türkiye halkına karşı da suç işlemişlerdir.
AKP-MHP faşist iktidarı bu bozgunun kendilerinde yarattığı sarsıntıyı ve çöküşlerini önlemek için 23 Nisan 2021’de Medya Savunma Alanlarına işgal saldırısı başlatmışlardır. AKP-MHP faşizmi, KDP’nin gerilla alanlarını kuşatma, gerilla güçleri arasındaki ilişkiyi koparma, her türlü lojistik akışını engellemesine rağmen dört buçuk aydır gerilla direnişine çarparak askeri ve siyasi yenilgi yaşamışlardır.
Bakurê Kurdistan ve Medya Savunma Alanlarında AKP-MHP faşist iktidarını ayakta tutmak ve Kürt soykırımı önündeki engelleri aşmak için yaptığı saldırılara karşı gerillanın gösterdiği tarihi fedai direniş AKP-MHP faşizminin siyasi amaçlarını sekteye uğratarak ‘Özgürlüğü sağlama zamanı’ hamlesine en büyük desteği vermiştir. Soykırımcı sömürgeci faşist iktidarın Kürt halkının varlığına, her türlü özgürlüğe ve demokrasiye düşman olduğu bilinciyle direnerek şehit düşen tüm özgürlük savaşçılarını saygı ve minnetle anıyoruz.
RÊBER APO’NUN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN ÖNEMLİ GELİŞMELER SAĞLANDI
Bir yıllık özgürlük zamanı hamlesi ortaya koymuştur ki; bu hamle tam zamanında başlatılmış, faşist AKP-MHP iktidarının önünün alınmasında büyük bir rol oynamıştır. Eğer böyle bir hamle başlatılmayıp Kürdistan’ın dört parçasındaki Kürt halkının tüm mücadele gücünü ve demokrasi güçlerini AKP-MHP faşist iktidarına yöneltmeseydik; bu faşist iktidarı gerileterek bugünkü olumlu sonuçları ortaya çıkaramazdık. Hatta AKP-MHP faşist iktidarının daha da güçlenmesi gibi bir durumla karşı karşıya gelirdik. Ne Kürt halkının bu düzeyde birliğini ne de demokrasi güçlerinin ve halkların ortak mücadelesini bu düzeye getirebilirdik. Özgürlük hamlesiyle olumsuzlukların önü alındığı gibi, AKP-MHP faşist iktidarının yıkılması ve Rêber Apo’nun özgürlüğünün sağlanması yakınlaştırılmıştır. Kürt halkının özgürlük iradesinin bilenmesi ve dört parçada bütünlüklü mücadele içine girmesi işgallerin de uzak olmayan bir zamanda sonlandırılabileceğini gözler önüne sermiştir.
Hamlemiz bir yılda AKP-MHP iktidarını sarstı, zayıflattı ve yıkılma noktasına getirdi. Ancak tümden çökertmedi. İmralı’da uygulanan tecrit her bakımdan zayıflatıldı, anlamsız ve temelsiz hale getirildi; Rêber Apo’nun özgürlüğü için önemli gelişmeler sağlandı. Ancak Rêber Apo üzerindeki tecrit hala sürmektedir. Soykırımcı sömürgeci Türk devletinin yaptığı işgallere karşı halkın tutumu ve mücadelesi bu hamleyle ortaya çıkarılmıştır. Ancak işgaller hala sürmekte ve saldırılar devam etmektedir.
ÖRGÜTLÜ MÜCADELE İLE SONUÇ ALINMAKTADIR
Kürt halkı da dostları da demokrasi güçleri de görmüştür ki, ancak örgütlü güç ve mücadeleyle sonuç alınmaktadır. Bir yıllık hamle gösterdi ki, mücadele biraz daha geliştirilseydi hamle tüm hedeflerine ulaşacaktı. Bu açıdan mücadelede yetersizlikler hala bulunmaktadır. AKP-MHP faşist iktidarına karşı olan daha geniş toplumsal ve siyasal çevreler harekete geçirilebilirdi. Önderliğin paradigması bugünkünden daha etkili sonuçlar yaratacak güce sahiptir. Ancak buna denk bir etki ve gelişmeyi henüz yaratamadığımız da bir gerçektir. İdeolojik ve siyasi olarak Kürt halkı ve demokrasi güçleri tarihlerinin hiçbir döneminde olmadığı kadar haklı ve meşru bir zeminde olduğu gibi her türlü kazanma imkanına da sahiptir. Soykırımcı sömürgeci Kürt düşmanları ve demokrasi düşmanları ise bir kriz ve çıkmaz içerisinde en zayıf dönemlerini yaşamaktadırlar. Bu gerçekler iyi görülüp hamlenin ikinci yılında büyük kazanma inancıyla örgütlenerek AKP-MHP faşizmi karşıtı tüm güçleri mücadeleye katmamız halinde tarihin en büyük kazanımlarının elde edileceği açıktır.
Özgürlük hamlemizin ikinci yılında da temel hedefimiz AKP-MHP faşizmini yıkma, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlama ve Kürdistan’ın tüm parçalarında işgalleri sonlandırma olacaktır. AKP-MHP iktidarının yıkılması sadece Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümünü sağlatmayacak, aynı zamanda Ortadoğu’nun demokratikleşmesini de beraberinde getirecektir. Bu açıdan AKP-MHP faşizmini yıkmak Kürt halkının ve demokrasi güçlerinin önünde duran tarihi fırsat ve görevdir.
Kürdistan, Türkiye ve tüm Ortadoğu’da çözülemeyen ve bir çıkmaz yaratan sorunları çözecek; alternatif bir demokratik sistem yaratacak tek güç Rêber Apo çizgisinde mücadele eden Kürtler ve onlarla ittifak halindeki halklar ve demokrasi güçleridir. Bu açıdan Kürdistan’ın dört parçasındaki ve yurtdışındaki tüm Kürt halkını, kardeş halkları ve demokrasi güçlerini kadın ve gençliğin öncülüğünde ‘Özgürlüğü sağlama zamanı’ hamlesinin ikinci yılında güçlerini daha fazla birleştirmeye, bu temelde mücadeleyi yükseltmeye, AKP-MHP faşist iktidarını yıkıp Rêber Apo’yu özgürleştirerek Özgür Kürdistan, Demokratik Türkiye ve Demokratik Ortadoğu’yu yaratmaya çağırıyoruz.”