HABER MERKEZİ- KCK Dış İlişkiler Komitesi, “işgalci Türk devletinin Bağdat ziyaretine ilişkin yazılı açıklama yaptı. KCK, “Bugün işgalci Türk devletinin üç bakanı Irak’ın başkentini ziyaret edip Irak devlet yetkilileri ile görüşmeler gerçekleştirecekler. Bu ziyaret öncesi hem faşist şef Erdoğan’ın hem de Türk devletinin diğer yetkililerinin yaptıkları açıklamalara bakılırsa ve özellikle geçen ayda işgalci Türk ordusunun Iraklı vatandaşlarına karşı işledikleri cinayetlere bakılırsa, toplantıların gündeminin ne olduğu ve bundan sonra ne yapacakları anlaşılacaktır” dedi.
“Türk devletinin iç ve dış politikası Kürt halkını soykırıma uğratma ekseni üzerinde yürütülmektedir “ denilen açıklamada, “Bunun için içeride Kürt halkının varlığını inkar ediyor, Kürtler üzerinde kültürel soykırım politikaları yürütüyor, ulusal, uluslararası ve hatta evrensel olan en temel insani ve ahlakı normları çiğneyerek ve hiç sayarak, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde ağır tecrit ve izolasyon politikasını yürütüyor. Dış politikasını de bu soykırımcı iç politikaya hizmet edecek şekilde tasarlayıp yürütmektedir. Bunun içindir ki dünyanın neresinde olursa olsun ve kimler ile görüşülüyorsa görüşülsün, faşist şef Erdoğan ve diğer devlet yetkililerinin gündemi ve talebi Kürtlere karşı yürüttükleri soykırım savaşına uluslararası destek bulabilmektir. BM görüşmelerinden tutalım NATO zirvelerine kadar, Davos ve Münih’ten tutalım Astana ve Soçi’ye kadar Erdoğan’ın esas gündemi yürüttükleri Kürt soykırım politikalarına destek bulmaktır ve işledikleri bu soykırım suçlarına de diğer devletleri ve güçleri ortak etmektir. Türkiye’nin Ortadoğu’daki dış politikası de aynı eksendedir. Özellikle son birkaç aydır Irak devletine karşı birçok yönden ve tehdit şantaj politikası yürüterek bu devleti de kendi soykırımcı siyasetine ortak etmek istiyorlar” diye belirtildi.
ERDOĞAN REJİMİ GÜNCELLENEN SADDAM REJİMİDİR, ÖZÜ AYNIDIR
KCK Dış İlişkiler Komitesi açıklamasında şu hususlara da dikkat çekildi:
“Irak devleti anayasal olarak Kürtlerin kimliğini ve haklarını tanımıştır ve Kürt sorununun çözümü konusunda önemli adımlar atmıştır. Mevcut Irak devleti eski rejimlerden kalan inkarcı, imhacı ve soykırımcı siyasetleri geride bırakıp demokratik yönünde adımlar atmıştır. Irak devleti demokratikleşme yönünde daha cesur adımlar atarsa, Ortadoğu’da öncü konuma gelecektir ve bütün Kürtlerin ve demokratik çevrelerin desteğini de kazanacaktır. Bunu gören Türk devleti, ısrarla Irak’ı demokratikleşme yolundan uzaklaştırıp kendi imhacı ve soykırımcı politikalarına ortak etmek ve yüz yıl öncesi politikalarına geri götürmek istemektedir. Bu amaçla her türlü tehdit ve şantajı politikasına başvurmaktadır. Şimdi de güya Irak yetkilileri ile güvenlik toplantısı yapacaklardır.
Her şeyden önce şu gerçeği tespit etmek gerekiyor ki Irak’a yönelik en fazla güvenlik tehdidi oluşturan faşist Türk devletidir. Faşist şef Erdoğan yönetimindeki Türk devleti Irak için en büyük güvenlik tehlikesidir. İkide bir Yeni Osmanlı ve Misakı Milli naraları atarak, Musul Kerkük bizimdir diyerek Irak topraklarının bir parçasını işgal edeceğini söyleyen faşist şef Erdoğan’dir. Irak halklarını de en zor zamanlarında DAİŞ’ın yürüttüğü soykırım saldırılarına karşı savunan de Kürt Özgürlük Hareketi ve PKK’dir. Bunun için gerçek bir güvenlik zirvesi yapılacaksa, bu PKK’ye karşı değil de işgalci Türk devletine karşı yapılmalıdır. Çünkü bu devlet Irak topraklarını işgal etmiştir, Irak toprakları üzerinde yüzlerce geçici ve kalıcı üs kurmuştur, Irak topraklarında on binlerce askerini konuşlandırmıştır, Şengal’den tutalım Kelar, Duhok ve Zaxo’ya kadar her gün Irak topraklarının farklı bir parçasını, Türk devletinin uçak ve drone saldırılarına hedef olmaktadır, bu saldırılar sonucunda şimdiye kadar 165 Irak vatandaşı şehit düşmüştür ve yüzlercesi de yaralanmıştır ve zaman geçtikçe bu sayı daha da artmaktadır. Binlerce yıldır Ortadoğu ve Irak halklarının üzerinde kendi ekonomik yaşamlarını kurduğu Fırat ve Dicle nehirlerinin suyunu kesen ve Irak’a ve diğer Ortadoğu ülkelerine karşı bir ekolojik ve ekonomik soykırım aracı olarak kullanan Türkiye’dir. Bütün bu gerçekler ortadayken Irak yetkililerinin terörist Hakan Fidan’ın de içinde bulunduğu üst düzeyi istihbarat ve askeri yetkililer ile görüşmesi kesinlikle Irak halklarının ve devletinin çıkarında değildir. Nasıl olur bir devletin yetkilileri karşısında sorumlu oldukları bir halkın ve bir ülkenin topraklarının yabancı ve işgalci bir devlet tarafından işgal edilmesinin yol ve yöntemlerini tartışacaklar? Bunun tarih ve halk karşısında izahı yoktur, olamaz. Hakan Fidan’ın bir eli Irak vatandaşlarının kanında iken diğer eli de sizin elinizde olamaz, olmamalı. Şunu bilmek gerekir ki Ortadoğu ve Irak halkları için Saddam ve Baas rejimi neyi ifade etmişse, şimdi de Erdoğan ve AKP-MHP faşizmi aynı şeyi ifade etmektedir. Erdoğan rejimi güncellenmiş ve farklı renklere boyanmış Saddam rejimidir, özü aynıdır.
Türkiye’nin güvenlik anlamında Irak’a vereceği hiçbir şeyi yoktur. Vereceği bir şey varsa, O da işgal, terör, talan ve katliam ve gözyaşıdır. Türk devleti eğer Irak güvenliğini düşünseydi, binlerce DAİŞ çetesini kendi sınırları içerisinde eğitip donatıp Musul’a Kerkük’e ve Anbara göndermezdi. Türk devleti eğer Irak’ın güvenliği gibi bir derdi olsaydı, DAİŞ’e karşı mücadelede yer alacaktı, şuan Kürtlere karşı yürüttüğü uçak ve drone saldırılarının on binde birini de DAİŞ’e karşı de yapacaktı. Ne var ki, DAİŞ’ın kurduğu çete devletinde konsolosluk açma girişiminde bulunan ilk ve tek devlet Türkiyedir. Şimdi de DAİŞ’i bir tehdit olarak Irak’a karşı kullanan, Irak halklarına karşı terör eylemleri yapsınlar diye DAİŞ çetelerini kendi devlet imkanları ile eğitip donatan işgalci Türk devletidir. Binlerce şehit vererek Irak ve Ortadoğu halklarını DAİŞ çetelerine karşı savunan de PKK ve Kürt Özgürlük Hareketidir.
ÇAĞRI: İŞGALCİ TÜRK DEVLETİNİN SOYKIRIM SALDIRILARINA ORTAK OLMAYIN
Bu temelde Irak devlet yetkililerine çağrımızdır, faşist şef Erdoğan’ın yönetimindeki işgalci Türk devletinin Kürtlere karşı yürüttüğü soykırım saldırılarına ortak olmayın. Kürtlerin varlığını ve haklarını anayasal güvenceye altına alan Irak devletinin bayrağını, sınır güvenliği adı altında, Kürtlerin varlığı ve özgürlüğü üzerinde soykırımcı bir politika yürüten işgalci Türk devletinin savaş suçlarını örtmek amacıyla kullanılmasına izin vermeyin.
Irak ve Başûrê Kurdistan’daki bütün siyasi çevrelerine, yurtsever kesimlerine, aydın ve yazarlarına, şahsiyetler ve sivil toplum örgütlerine çağrımızdır: Türk devletinin bu işgal ve ilhak tehditlerine, Irak’ın şehirlerinde ve semalarında yürüttüğü bu teröre ve savaşa karşı siz de sesinizi yükseltin ve geleceğinizin dar bir grubun dar çıkarlarına kurban edilmesine izin vermeyin.”