HABER MERKEZİ- Kemal Söbe’nin kaleminden
“Kürt halkı, çok dikkatli olunması gereken öyle bir süreçten geçiyor. Kürt halkının, son yüz yıl önce, uluslaşamaması sadece ulusal önderliğin ve ulusal örgütlülüğün olmamasıyla ilgili değildi. Uluslaşamamanın önündeki en büyük engelin bölgecilik, aşiretçik ve bu yerel anlayışın ulusal bir özünün olmamasıdır. Bazı kesimlerde, bu ulusal özün olmaması, daha çok ailesel ve bireysel çıkarları öne almış, sadece bazı maddi çıkarlar karşılığında ulusal değerler yok sayılmıştır. Kürt halkı, ulus olarak en büyük darbeyi, ulusal bilince sahip olmayan, olsa da, gereklerini yerine getirmeyen, kendi ailesel çıkarları için düşmanla işbirliği yapan kesimlerden yemiştir. Ailesel çıkarları için, Kürt halkının ulusal kimliğinden ve değerlerinden vazgeçen ve kendi halkının değerlerini pazarlayanlar en büyük düşman olarak görülmelidir.
Bunun en büyük örneği, kendisine Kürt Partisi diyen KDP’dir. Oysaki KDP ne Kürttür, ne demokratiktir ne de Kurdistanidir. KDP aslında bir Kürt Düşmanı Partisidir. Kürt halkına düşman olan parti, düşmana her konuda destek veriyor. KDP açık bir şekilde düşmanlık yapıyor. Yani sadece düşmanla işbirliği yapmayor, bizzat kendisi düşman olmuştur. Var olma mücadelesini canını dişine takarcasına veren bir halkın ulusal değerleri üzerinde kendini yaşatmak büyük suçtur. KDP içinde Kurdistani ve yurtsever olanlar varsa, Barzani ailesinden ve KDP’den uzaklaşmaları gerekiyor. KDP’ye en iyi dersi, öncelikle kendi içinde ulusal özünü kaybetmemiş olanların vermeleri gerekmektedir. Bu düşman aile/yapı Kürt halkının yüzde birinden bile destek görmüyor.
Öyleyse, bu parti maskesi takmış çetelerin ve çete ailenin etkisiz hale getirilmesi gerekiyor. Bu kesinlikle bir zaruriyet olmuştur. Hala KDP’yi, ulusal bir hareket olarak görenlerin aklına şaşıyorum. Kürt halkının özgür yaşamı olmuş bir Parti’ye ve özgürlük gücü olan gerillaya pusu kurmak, düşmanla birlikte işgal operasyonlarına katılmak, her türlü desteği vermek Kürt düşmanlığı değil de nedir? Dünyada hangi ulusal harekette böyle haince şeyler görülmüş? KDP, Kürt halkının ulusal damarlarına akıtılan bir düşman zehridir. Bu düşman zehri etkisiz hale getirilirse Kürt halkı özgürleşir. KDP ulusal bir hareket olsaydı, şimdiye kadar Kürt halkı özgürleşirdi, inkâr rejimi bütün Kürdistan parçalarında yok edilirdi. Çünkü Kürt halkının özgürleşmesindeki en büyük engel KDP’dir.
Mevcut haliyle, KDP, Güney’in bile statüsünü koruyamayacak duruma gelmiştir. Bütün Güney’in inkâr rejiminin işgalci güçlerine açık hale getirilmesi ne anlama geliyor ve buna kimler yol açıyor? KDP’nin, burjuva anlamda bile ulusalcı bir yönü bulunmuyor. Tümüyle, düşmanın Kürt maskesi takmış halidir. Kurt kuzu maskesi takarak kuzuların içine girer ve hepsini boğazlar. İşte KDP ve Barzani aile gerçekliği onlarca yıldır hep böyle olmuştur.
Düşmanla işbirliği yap, hatta düşman ol kendini yaşat. KDP’nin içinde, yüreğinde biraz Kürtlük bilinci ve duygusu olanlar bu çete yapılanmasını alabora ederler. Kürt halkı, ulusal var oluşu sağlamak için büyük imkân ve fırsatlara sahiptir. Bu ulusal imkânlar bir ailenin dar ekonomik çıkarlarına kurban edilemez. Barzaniler böyle devam ederlerse sonları Saddam ve ailesi gibi olur. Kürt halkının, düşmanla işbirliği yapana düşmanlık yapana hoşgörülü davranma lüksü yoktur. Yüz yıldır Kürt halkının inkâr edilmesi, yok sayılması gücünü bu ihanetlerden alıyor. Yoksa ulusal özgürlüğünü kazanamamak, uluslaşamamak bir kader değildir. Kürt halkının içinden çıkan, düşman olarak tanımlanan ve inkâr rejimine açık destek verenler Kürt halkının en büyük düşmanrıdır. İçteki düşman inkâr rejiminin ortaya çıkmasına yol açtı. İçteki düşman öldürülürse dış düşman kendini var edebilme zeminini kaybeder. KDP’nin düşmanlığı yok edilirse Kürt halkı ulusal varlığını garantiye alır. İnkâr rejimi hala Kürtleri soykırıma uğraşmaktan vazgeçmemişse bu, KDP’nin Kürt ağacından çıkan ve kendini kemiren “Kurme Darê” olduğu içindir. KDP gerçekten ulusal bir hareket olsaydı, TC, Kürt halkına karşı bu denli alçakça bir soykırım siyasetini sürdüremezdi. En büyük düşmanın KDP olduğu artık netleşmiştir ve bu düşmanın mutlaka yok edilmesi şart olmuştur.”