HABER MERKERZİ- Kemal Söbe’nin kaleminden
“Kürt gençliği ve halkı, 9 Ekim komplosunu etkisizleştirmiştir”
Emperyalistler, Kurdistan başta olmak üzere, Ortadoğu’da ağırlıklı olarak yüz yılık egemenliği devam ettirme temelinde 9 Ekim 1999’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik olan ve çok çeşitli siyasi ve ekonomik çıkarları olan uluslararası bir komplo yapıldı. Bu komployu büyük güçler planlamıştı ve uygulamaya koymuşlardı ve bu komplo Önder Apo’yu fiziki imhayı hedefliyordu. Ancak TC ve arkasındaki büyük emperyalist destekçileri, bir şeyi hesaba katmamışlardı. O da Önder Apo’nun yalnız olmadığı ve arkasında on milyonların olduğu bir ulusal demokratik devrimci güç gerçekliğiydi. Evet, eksiklilere ve yetersizliklere rağmen bir halkın ulusal demokratik dirilişi gerçekleşmişti ve yeni bir yaşam Kurdistan’da filizleniyordu ve bölgeyi etkisine alıp emperyalizmin ve bölge gericiliğinin saltanatını sallıyordu, etkisizleştiriyordu. Başta Kurdistan olmak üzere, halkın kendi kendisini yönetmesinin ideolojik ve toplumsal zemini ortaya çıkıyordu ve bunda en büyük rolü tabii Kürt gençliği-gerillası oynuyordu. 9 Ekim komplosunu bir ideolojik savaş ve mücadele olarak ele almak gerekiyor.
Önder Apo ve PKK, Kürt halkının beyni, yüreği ve yaşamı olmuştu ve yeni bir Kürt halkı yeniden doğmuştu.
Çünkü 1920’lerle başlayan Kürt soykırımı, emperyalizmin amaçları ve çıkarları temelinde yapılmıştı ve bunda, dönemin en büyük emperyalist güçleri olan İngiliz ve Fransız emperyalizminin bölge üzerinde egemenlik geliştirme temelinde yapılmıştı. Yani Önder Apo’ya yapılan komplonun siyasi kökleri yüz yıl öncesine dayanıyordu ve uluslararası komployla bu tamamlanmak istenmişti. Ancak Kürtlerin ulusal bilinç kazanmaları, demokratikleşmeleri ve politik güç olmaları işte adı geçen komplo ve planları etkisizleştiriyordu. Komplocu güçler, Kürt halkının, komploya karşı büyük bir direniş ve tepki geliştirmeleri karşısında şaşkına dönmüşlerdi ve bu denli bir direniş ve önderliği sahiplenmeyi beklemediklerini itiraf etmişlerdi. Yani Kürt halkından, bu denli bir sahiplenme ve tepki vermeyi beklemiyorlardı. Demek ki komplocu güçler, Kürt politik gerçekliğini ve PKK’nin-önderliğin Kürt halkı üzerindeki etkisini hala anlayamamışlardı. Komplocular, Kürtleri hala yüz yıl önceki dağınık, örgütsüz ve ulusal bilinci ve örgütlülüğü olmayan bir halk olarak biliyorlardı ama büyük yanılmışlardı. Önder Apo ve PKK, Kürt halkının beyni, yüreği ve yaşamı olmuştu ve yeni bir Kürt halkı yeniden doğmuştu.
Komplocu güçler, gerilla karşısında başarılı olamıyorlar, Apocu devrimci ruhun yarattığı güce çarpıp un ufak oluyorlar.
Komplo son yıllarda tecrit ve işkence sistemi olarak devam ettirilmek isteniyor. İdeolojik ve siyasi olarak Kürt halkı karşısında yenilgi yaşayan komplo ve inkâr rejimi, bunu aşmayı kirli ve özel savaşı geliştirmede, Önder Apo üzerindeki tecriti ve işkence sistemini ağırlaştırmada arıyor. İmralı’da, hiçbir devletin kanununda ve yasasında olmayan bir sistem uygulanıyor. Buna rağmen, komplocu güçler ve AKP-MHP faşizmi ideolojik olarak yenilmekten kurtulamamışlardır. Bunda en büyü rolü kuşkusuz Kürt Özgürlük Gerillası oynuyor. Kürt Gerillası büyük savaştığı ve Kürt halkı politikleştiği içindir ki, komplocu güçler amaçlarına ulaşamıyorlar ve içine girdikleri yenilgi çukurunda debeleniyorlar. İdeolojik olarak yenilenlerin teknikleri bir başarı getirmeyecektir ve nitekim getirmiyor. Komplocu güçler, gerilla karşısında başarılı olamıyorlar, Apocu devrimci ruhun yarattığı güce çarpıp un ufak oluyorlar. Özellikle Rojava devrimiyle, Kürtlerde daha çok ulusal bilinç ve örgütlülük gelişti ve dört parça Kurdistan bir ulusal devrime sahne oldu denebilir. Eğer KDP-Barzanilerin ihaneti olmasaydı, komplocu güçler şimdi tam olarak bitmişlerdi ve Önder Apo da fiziki olarak özgürleşmişti. Kürtlerin ulusal diriliş tarihinde ihanet her zaman bir zehir gibi ortaya çıkıp mücadeleye darbe vurmaya çalışmıştır.
İnkâr rejimine ve komplocu güçlere karşı nasıl direniliyorsa, Kürtlerin içindeki ihanet ağına karşıda büyük bir devrimci savaş açmak artık zorunluluk olmuştur
Şimdi Güney Kurdistan’da KDP-Barzaniler, ulusal kurtuluş devriminin tam arifesinde, tam bir ihanet içine girmişlerdir. Kurdistan’ın özgürlüğü için ortaya birçok imkân ve fırsat çıkmışken, KDP-Barzaniler rant hesabı yapıyorlar, bir halkın özgürlüğüne ihanet ediyorlar, inkâr rejiminin Kürtlerin içindeki ayağı oluyorlar. Geçmişten günümüze kadar, KDP-Barzaniler böyle düşmanca bir rol oynuyorlar. İnkâr rejimine ve komplocu güçlere karşı nasıl direniliyorsa, Kürtlerin içindeki ihanet ağına karşıda büyük bir devrimci savaş açmak artık zorunluluk olmuştur. İç düşman temizlenirse dış düşmanın bir dayanağı kalmaz. Yoksa Kürtler, yüz yıldır az bedel vermediler az direnmediler ancak ihanet hep içten bir hançer gibi Kürtleri arkadan vurdu. İnkâr rejiminin, Kurdistan’da tek dayanağı KDP-Barzanilerdir. Bu ihanet ağı bitirilirse, Kürtler, sonsuzluğa dek ihanet zehrinden kurtulmuş olacaklar. Önder Apo’ya yapılan komplonun bireysel bir hesap olmadığını, bir halkı ilgilendirdiğini yani Kürt halkının özgürlüğüne karşı yapıldığını bütün Kürtlerin bilmeleri gerekiyor ve ona göre tavır alıp aktif direnişi geliştirmeleri gerekmektedir. Kürt halkının, Önder Apo’yla ve PKK’yle özgür olabileceğini bilen inkâr rejimi ve global destekçileri, bu komployu bundan dolayı yaptılar ve başarıya götürmek istiyorlar. Son sekiz yılda kirli özel savaşın tekrar tırmandırılması, gerilla alanlarının her gün yasaklı bombalarla bombalanması ve inkâr rejiminin ve global destekçilerinin komployu devam ettirmek istemeleridir.
Unutulmamalı, Pir Seyit Rıza, idam sehpasında, Kurdistan’ın özgürlüğünü Kürt gençliğine bıraktığını söylemişti.
Kürt inkârı bitmediği sürece, komplo girişimleri ve kirli özel savaş bitmeyecektir. İşte bunun için, Kürt gençlerinin, daha çok büyük bir direniş içinde olmaları gerekmektedir. Ezilen dünyanın gözleri Kürt gençlerinin üzerindedir. Ezilen dünya ve ezilen dünya gençleri ve kadınları, Kürt devrimci gençliğini ve gerillasını özgürlüğün teminatı ve umut olarak görüyorlar. Kürt gençlerinin, kendi rollerinin bilincinde olmaları gerekiyor. İnsanlığın kalbi Kurdistan’da atıyor ve Apocu devrimci ruh buna kurtuluşun yolunu gösteriyor. Unutulmamalı, Pir Seyit Rıza, idam sehpasında, Kurdistan’ın özgürlüğünü Kürt gençliğine bıraktığını söylemişti. Demokratik Ulus Manifestosunun-Paradigmasının yaşamsallık kazanması durumunda komplo mezara gömülecektir. İnkâr rejiminin teknikten başka bir imkânı kalmamıştır. İdeolojik ve siyasi yenilgiyi yaşayanların askeri ve teknik güçlerinin bir başarısı olmayacaktır. İşte gerilla karşısındaki hezimetleri bunu ispatlıyor. Komplocu güçler, ideolojik olarak yenilmişlerdir. Dünya genelindeki derin finansal krizler ve Türkiye’deki etkileri bile aslında bunu fazlasıyla kanıtlıyor. Türkiye, tarihinde hiç olmadığı kadar derin bir kriz yaşıyor ve kriz daha çok derinleşecektir. Demek ki Türkiye’nin demokratik kurtuluşu ve çok yönlü krizlerden kurtulması Kurdistan’ın özgürlüğüyle olacaktır. Bunu, artık herkesin anlaması gerekmektedir.