HABER MERKEZİ- Kemal Söbe yazdı: Ortadoğu’da Aydınlanma-Rönesans Kürtlerin Eliyle Gerçekleşiyor
Ortadoğu, Kürdistan özelinde büyük bir siyasi çalkantı içerisindedir. Özellikle büyük emperyalist güçlerin at koşturduğu, koşturmak istediği ve kendi siyasetini hakim kılmak istediği bir alan olma özelliğine sahiptir. Emperyalizme dayalı Yüz yıllık sistem ve yüzlerce, binlerce yıla dayalı gericilik artık can çekişme noktasına gelmiş bulunmaktadır. Ne Amerika Avrupa ve ne de Rusya Ortadoğu’ya demokrasi getirecek bir karaktere ve hedefe sahip değiller, bu güçler sadece bölgede kendi
siyasetlerini yeni koşullarda hayata geçirmek istiyorlar. Bölgede aslında binlerce yıllık sınıflı sistemin derin etkileri ve son yüzyıllık dış emperyalist güçlerin modern kapitalist etkileri var. Binlerce yıllık yerel diktatörlükler bölge üzerinde büyük bir yük haline gelip bölgeyi kamburlaştırmıştır. Ortadoğu’nun içinde itildiği karanlıklı atmosfer sadece yüz yıllık Avrupa Amerika’nın bölgede hakim hale getirdiği politikalarla ve kurduğu diktatörlüklerle açıklanamaz. Bu güçler bölgeden çekilseler bile bölge şimdiki rahatsızlıkları aşamayacak, bu sorunlarla boğuşmaya devam edecektir. Ortadoğu beş bin yıldır bu esareti yaşıyor.
Bu esaretin en büyük kurbanı Kürtlerdi. Bölgenin binlerce yıllık gericiliği ve son yüz yıllık kapitalist, emperyalist güdümlü katı ulus devletler ve Kürt inkarcılığı, katliamlar dikkate alındığında, Kürtlerin ne gibi acılar yaşadığı daha net anlaşılacaktır sanırım. Bölgenin, içine itildiği tarihsel gerilik ve son yüz yıldır bölgenin başına bela edilen Batı orijinli ulus devletler ortadan kalkmadığı sürece, Ortadoğu’ya barış ve huzur gelmeyecektir. Bu açıdan bölgenin bir rönesansa, aydınlanmaya, değişime ihtiyacı var. 40 yıl öncesine kadar kaderi başka güçlerin elinde olan Kürtler bugün gerçekten de büyük bir güç haline gelmişlerdir. Her türlü geriliğe savaş açan, katı ulusçuluğun ötesine geçen, geleneksel sınırları
gereksiz gören, milliyetçilikten uzak toplum şu an için Kürtlerdir. Bu açıdan Kürtlerin Ortadoğu rönesansı için yapacakları çok şey. Ne Türkler ne de Araplar şimdilik içinde yaşadıkları katı ulus devletin esiri durumundalar. Güneydeki KDP ve Barzaniler ise, klasik ulus devlet siyasetinden kaynaklı işbirlikçiliğin bile çok ötesine geçerek hainliğin ihanetin zirvesindeler.
Kürdistan merkezli olarak Özgürlük Hareketi 40 yıllık siyasi bir birikime ve mücadele zenginliğine ve deneyimine sahip olarak, bütün Kürdistan parçalarında bütün Kürtleri kucaklayarak ve diğer halklara da sahip çıkarak devrim ve demokrasinin en büyük yürütücü gücü haline gelmiştir. Amerika ve Rusya’nın bölgede durması bölgeye barış ve huzuru getirmeyecektir, tam tersi bu güçler yer ve zamana göre milliyetçiliği, dini, mezhepçiliği kışkırtarak bölgede kalmaya çalışacaklardır. Yıllarca Kürt Ulusal Mücadelesini
bitirmek için inkarcılığa her türlü desteği verenler, şimdi ikili bir siyaset yürütüyorlar. Bir taraftan Kürtlere yakınlarmış gibi görünüyorlar ama diğer taraftan da Kürtlere yapılan saldırılara göz yumuyorlar.
Yani her iki kesimle de iyi geçinme siyasetini sürdürüyorlar. Burada Kürtlerin yapması gereken tek şey ulusal birliği tam olarak sağlamak, direnişi daha çok büyütmek olacaktır. Şimdi bölgeyle ve Kürdistan’la ilgilenen bütün güçlerin bölgeye ilişkin siyasetini belirleyecek olan, Kürtlerin vereceği direniş olacaktır. Kürtler sadece geleneksel bir ulusal mücadele yürütmüyorlar, Kürtler esasen yeni bir yaşamın temellerini atıyorlar, bunun çok yönlü hazırlığını yapıyorlar. Emperyalistler yeni dönemde bölgede kendilerine bağlı olan, kendilerinin denetiminde olan bir sistem için çalışmaktalar. Ellerinden geldiğince bunu uygulamaya çalışacaklardır.
Kütlere yakın görünmeleri, Kürtleri çok sevdiklerinde değil, Kürtlerin yürüttüğü mücadeleyi kendi istedikleri çizgiye çekme amacı taşıyor ama Kürtler tabi ki bunu farkındalar ve bu oyunun bir parçası olmayacaktır. Ortadoğu’nun sorunları ancak devrimci ve halkların eşitliğine dayalı bir persfektifle çözülecektir. Önder Apo’nu yarattığı Demokratik ulus paradigması bölgenin bütün sorunlarının tek çözüm yoludur. Bölgeye ne tarihsel bölge gericiliği ve nede Amerika, Avrupa ve Rusya’nın çıkarcı ikili politikaları çözüm olabilir. Geleneksel ulus devlet sınırlarının önemini kaybettiği, mezhepçiliğin aşıldığı, dini fanatizmin sona erdiği ve adil bir ekonomik sistemin olduğu komünalizmin bölgeye kalıcı barış ve çözüm sağlayacaktır. Kürtlerin yürüttükleri mücadele, özünde halkların kardeşliğine dayalı komünal bir yaşam kurmaktır.
Bu mücadele köklü ve özlüdür. İşte Amerika, Avrupa ve hatta Rusya’yı ve bölge diktatörlüklerini korkutan da bu mücadeledir. Bu mücadele ve direniş Ortadoğu ve dünyayı sarsacaktır, dünya, Kürdistan merkezli olarak Ortadoğu’dan yükselen bu devrimle yeniden şekillenecek.