HABER MERKEZİ- İşgalci Türk devletinin faşizmi insani hiçbir değere saygı gösteremeyecek derece de bir vahşetle, gerilla cenazelerine yöneliyor. Aylardır, Kurdistan’ın bir çok ilinde gerilla mezarlarına yönelik yapılan saldırıların ardından, Kilyos mezarlığında yaşanan olay insanın kanını donduracak derecede insanlıktan uzaklaşmış durumda. Düşmanımızı bizler Dersim’de, Maraş’ta tanıdık süngüledikleri bebek cenazeleri, anaların karınlarını deşerek çıkardıkları çocuklarda tanıklık etmiştik vahşetlerine. Şimdi ise aylardır, darbe aldıkları gerillaya karşı çaresizliklerini, mezarlıklara saldırarak ve cenazelere karşı yaptıkları insanlık dışı işkenceler ile bir kez daha vahşetlerini gösterdiler. Kürt halkının tarihini ve değerlerini sindirme çabası içindeler. Artık faşizmde gelinen son raddedeyiz. Erdoğan’ın insanlıktan nasibini almamış emirleri ile cani çetelerini yine gerilla mezarlıklarına salmıştır. Xerzan mezarlığından getirilen 282 cenazenin Kilyos mezarlığında kaldırımda üst üste bırakılmış ve cenazeler daha önce üç kez defnedildikleri yerden çıkarılmıştır.
Ölüsüne de dirisine de düşmanlığını yapmaktan geri kalmayan bu alçak faşizmin, 282 gerillanın ve devrimcinin cenazesini kimsesiz olduğu iddasıyla buraya defnetmesi ise, Kürt halkının en kutsal değerlerine yapılan bir hakarettir. Bu saldırı karşısında yapılacak tek şey, misliyle cevap vermektir. İnsan olanın en kutsal değerlerine saldırı halkın varlığını tamamen yok saymak ve saldırıdır. Bu saldırılar cevapsız kaldıkça, onurlu bir halk kendi pasifliği ile ölüme gitmiş olacaktır. Varlığı yok edilmiş kişilerin nefes almasının hiçbir anlamı yoktur.
Halklar Önderi Abdullah Öcalan, alınacak her nefesin anlamlı olmasından bahsediyor. Bu koşullarda alınacak nefes ancak mücadele ve faşizme karşı başkaldırı ile anlam kazanacaktır. Ötesi yapanın bir ölüden farkı yoktur.
Kendine insanım diyen herkes bu vahşete karşı tek yumruk olup, faşizmin yüzüne çakmalıdır. Faşizmin geldiği bu noktada sadece faşizm diye tanımlamak dahi yetersiz kalacaktır. Yaşanan vahşeti anlatmaya kelimeler yetmez iken, buna şahitlik eden ve sessiz kalan herkesin, hiçbir din, ideoloji ve toplumda kabul görmemesi gerekmektedir. Bu yaşananlar, herhangi bir dine, ırka veya ideolojinin ilke ve ölçülerinden yoktur. İnsani ve vicdani değerlere sahip çıkmak adına, her alanda insanlığın sesini yükseltmek her bireyin görevidir.
Kürt gençliği ise yaşanan bu vahşete sessiz kalmamalı, kızıl yıldızın ateşi ile bu vahşeti yapan, yardım ve yataklık eden herkesi ateşe vermeli, canilere nefes alacak tek bir yaşam alanı bırakmamalıdır.
NC/Faraşîn Sîdar