HEBER MERKEZİ – KJK Koordinasyonu, cezaevlerindeki açlık grevleri, adalet nöbetleri, Kurdistan’ın dört parçası ve Avrupa’daki eylemlere dikkat çekerek, “Gün, tecridi kırma ve kazanma günüdür; zaman, özgürlük zamanıdır” vurgusunda bulundu.
EYLEMLER DALGA DALGA YAYILMALI
KJK’nin açıklaması şöyle: “Önder Apo’ya özgürlük, Kürt sorununa siyasi çözüm” hamlesi çerçevesinde Şengal’den Maxmur’a, Rojava’dan Başûrê Kurdistan’a, Bakur’dan Türkiye kentlerine ve dünyanın dört bir yanına kadar her yerde gerçekleştirilen Önder APO’yu okuma, Önder APO’ya kart gönderme etkinlikleri, zindanlardaki açlık grevi ve analarımızın nöbet eylemleri, yine Avrupa’daki halkımızın uzun yürüyüş eylemi büyük bir coşku ve iddiayla yürütülmektedir. Her eylem ve etkinlik, Önder APO’nun özgürlüğüne bizi daha da yakınlaştıran bir anlam ve öneme sahiptir. Kürt soykırım günü olan 15 Şubat’a doğru giderken, her bir eylemin daha da güçlenerek, dalga dalga yayılarak etkisini büyütmesi, başta faşist TC devleti olmak üzere tüm komplocu ve soykırımcı güçlere karşı en büyük cevap olacaktır.
AÇLIK GREVLERİ
Cezaevlerinde başlatılan açlık grevleri 68. gününde devam etmektedir. Cezaevleri, faşist Türk Devletinin tüm devrimci ve demokratları yıldırmak, teslim almak ve onlar şahsında tüm toplumun umudunu kırarak teslim almak için kullandığı soykırım mekanlarıdır. Fakat bu soykırım mekanları, Saraların, Kemallerin, Mazlumların, Semaların, Garibe Gezerlerin, Ayten Behçetlerin mücadelesiyle direniş mekanlarına dönüştürülerek faşizmi kendi cephesinden vurmayı başarmıştır. 68. gününde devam eden açlık grevleri gösteriyor ki zindandaki yoldaşlarımız bu direniş geleneğini sadece miras olarak almamış, her gün direnişi büyüterek mirası da büyütmeyi başarmışlardır.
ADALET NÖBETLERİ
Cezaevlerinde başlatılan açlık grevi eylemine destek ve Önder APO’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması için başlatılan nöbet eyleminde yer alan analarımız başta olmak üzere tüm tutsak yakınlarının eylemleri de direniş zincirini büyütmekte, daha da güçlendirmektedir. Zindanda ve adalet nöbetlerinde direnen yoldaşlarımızın ve analarımızın, halkımızın direnişini selamlıyor, herkesi bu direniş etrafında daha da kenetlenerek mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz. Analarımız, bir yandan canlarından daha değerli evlatlarını özgür ve onurlu bir yaşam için yetiştirirken, bir yandan da hiç tereddüt etmeden kendi canlarını özgür yaşama siper etmektedirler. Analarımızın mücadelesi, başarının müjdecisidir.
PARİS’TEN STRASBOURG’A UZUN YÜRÜYÜŞ
Yine uluslararası komplonun 25. yılına atfen; 25 yurtsever yoldaşımızın Paris’ten başlayıp Strasburg’a doğru ilerleyen 25 günlük uzun yürüyüşü çok anlamlı ve tarihi bir öneme sahiptir. Bununla birlikte 1 Şubat’ta Bakurê Kurdistan’da başlatılan özgürlük yürüyüşü de tarihi bir niteliktedir. Bu yürüyüşlerde yer alan, katkı sunan tüm yürüyüşçüleri selamlıyoruz. Bu eylemler, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü gerçekleştirme amacına ulaşarak, direniş tarihinde yerini alacaktır. Her eylemcinin de bu bilinçle, coşkuyla, inançla ve azimle katılması, tüm halkımızda büyük bir coşkuyla karşılanmaktadır. Önder APO’nun özgürlüğü için atılan her adım, her yürüyüş, söylenen her söz, özgürlüğe doğru atılmış tarihi bir adımdır, tarihi bir sözdür, tarihi bir direniştir.
HALKLARIN ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜ
Tüm bu eylemler Kurdistan’da komploculuğa ve soykırımcılığa karşı özgürlüğün tarihini yeniden yazmaktadır. Kürdün, kadının, ezilenlerin iradesi Önder APO’nun fiziki özgürlüğü etrafında kenetlenirken, özgür ülkeyi, özgür insanı, özgür kadın ve özgür erkeği de inşa etmektedir. Önder APO’nun özgürlüğü için her yürüyüş, bir halkın, kadınların, halkların özgürlük yürüyüşüdür.
İDDİALIYIZ
Önder APO milyonları yüreğinde taşıyan bir önderdir, bizler de milyonların yüreğinde Önder APO’nun olduğunu her yürüyüşte, her eylemde, her sözümüzde göstermeli, komplocu güçlere cevabımızı en görkemli bir biçimde vermeliyiz. İddialıyız. Bu yılı, Önder APO ile fiziki olarak buluşacağımız bir yıl olarak tarihe yazmada kararlıyız. Bunun için de bitmez tükenmez bir enerji ve örgütlülükle, “Önder APO’nun özgürlüğü, özgürlüğümüzdür” bilinciyle sürekli bir eylem ve etkinlik içinde olmalıyız. Özgürlüğe susamış gençlerin ve kadınların, kapitalist sisteme karşı mücadele eden dostlarımızın öncülüğünde, özgürlüğe doğru yürüyen ve kazanan olmak, en çok da bizlerin hakkı ve görevidir.
GÜN TECRİDİ KIRMA VE KAZANMA GÜNÜDÜR
Gün, tecridi kırma ve kazanma günüdür; zaman, özgürlük zamanıdır. Bu temelde kadınları, gençleri, devrimci, demokrat ve enternasyonal dostları, Avrupa’daki uzun yürüyüş eylemini daha da güçlendirmeye ve 17 Şubat mitingini tarihi bir güne dönüştürmeye, zindanlardaki açlık grevleri etrafında gelişen adalet eylemlerini ve özgürlük yürüyüşünü daha da büyütmeye çağırıyoruz. Zap, Metîna ve Xakurkê devrimci operasyonlarında en zor koşullarda, büyük bir irade, cesaret ve kararlılıkla faşist Türk ordusuna ard arda ağır darbeler vuran kahraman yoldaşlarımızın ruhuyla sürece katılmaya, sürekli eylem ve yürüyüş halinde olmaya ve faşizmin bu soykırımcı-imhacı tecridini kırmaya davet ediyoruz.”