BEHDİNAN – Komalên Jinên Kurdistan (KJK) Koordinasyonu, “Türk faşist sömürgeci devleti Kürdistan’ın her yerinde soykırım saldırılarını sürdürmekte, hemen her gün yurtsever insanlarımıza saldırıp katletmektedir. En son Kifrî’de Güney ve Soran halkımızın öncülerinden Süheyl Xurşîd Eziz ve Maxmûr Ş.Rüstem Kampı’nda yılların kökleşmiş devrimci yurtseverliğinin öncüsü Ebuzeyd Abdullah Abid Türk devleti tarafından katledilmişlerdir. Bununla birlikte günlük olarak Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılar, sivil katliamları devam ederken, son olarak yine Şengal Xanesor’da SİHA’larla saldırı gerçekleştirilmiştir. Açıktır ki Türk devleti bu saldırıları ile, DAİŞ’in Rojava’da, Şengal’de, Güney’de, Maxmûr’da yarım bıraktığı katliamları tamamlamakta ısrar etmektedir. Ama TC bu saldırıların yanına kalmayacağını iyi bilmelidir” dedi.
ONLARIN İNTİKAMINI ALMAK HEPİMİZİN GÖREVİDİR
KJK açıklamasında şu hususlara yer verildi:
“Şehit Ebuzeyd ‘90’lı yıllarda Botan’da yurtsever olmalarından dolayı işkenceler görmüş, TC tarafından köyleri yakılmış ve ardından binlerce Botanlı ile Güney Kürdistan’a göç etmiş ve 28 yıldır Maxmûr’da Maxmûr halkı ile birlikte kesintisiz ve dürüstçe mücadelesini yürütmüştür. Türk devletinin, daiş’in ve KDP’nin tüm baskılarına rağmen, asla devrimci ve yurtsever ilkelerinden, özgürlük amaçlarından taviz vermemiş, tam tersine her geçen gün büyüyen bir bağla mücadeleye yüklenmiştir. Maxmûr halkımızın büyük öncülerindendir. Şehit Süheyl Xurşid de ömrünü Kürdistan’ın özgürlüğüne, aydınlanmasına adayan bir yurtseverimizdir. Soran halkımızın örnek, izinden yürünmesi gereken bir öncü kişiliğidir. Her iki yurtseverimiz de ömürleri boyunca özgür ve eşit bir yaşam için, özgür Kürdistan için yaşadılar, bunun uğruna da şehit düştüler. Onların Kürdistan’ı aydınlatan yurtsever öncülükleri bize ışık tutmaktadır. Topraklarımızı faşist sömürgecilerden, ihanetçi hainlerden temizleyip özgür Kürdistan’ı inşa ederek bu büyük yurtsever şehitlerimizin anılarına cevap olacağımızın sözünü veriyoruz. Düşmanın her saldırısına karşı daha fazla örgütlenerek, birleşerek, eylem gücü haline gelerek intikamlarını almak, onların yarım bıraktıklarını zafere taşırmak tüm yurtsever ve devrimci insanlarımızın, özgürleşen gençlik ve kadınların, hepimizin esas görev ve sorumluluğudur.
SALDIRILAR YURTSEVER KİMLİĞİ SİNDİRME AMAÇLIDIR
Önderliğimizin en son kısa telefon konuşmasında uyardığı gibi çok tehlikeli bir sürecin içindeyiz. Soykırım saldırıları her geçen gün yoğunlaşmakta, düşman sürekli saldırarak Kürdün özgür iradesini kırmaya çalışmakta, teslimiyeti dayatmaktadır. Özellikle de ihaneti, hainliği, ajanlaşmayı dayatarak özgür Kürtlüğü kendi içinden zayıflatmayı temel bir saldırı politikası olarak uygulamaktadır. Faşist TC’nin bu süreçteki temel askeri politikası, teknik silahlara (kimyasal-taktik nükleer silahlar da dahil) ve ihanetçi-hain güçlere dayalı olarak gelişmektedir. Esası budur, bunun dışında herhangi bir savaş aklı, taktik üstünlüğü, yeteneği yoktur. Tamamen tekniğe ve ihanete dayalıdır. Bir yandan özellikle Zap, Avaşîn, Metîna, Gire Cûdî ve Gire Amediyê alanlarında gerillamıza dönük kimyasal silahlar ve KDP ihanetçi-işbirlikçiliği üzerinden saldırmakta, diğer yandan da şehirlerde, toplumsal çalışmalarda yurtsever insanlarımızı, çocukları, genç kızları, yaşlı insanlarımızı hain ve ajanlar üzerinden aldığı bilgilerle katletmektedir. Yurtsever olma, özgürleşme, devrimcileşme onuru ile yaşayan insanlarımızın hiçbir suçu yoktur, özgür yaşamı savunmak, bunun için yaşamak asla suç olamaz. Bu saldırılar tamamen Kürdistan’da büyüyen özgür Kürtlüğü, özgür kadın ve özgür yaşamı hedef alıp korkutma ve teslimiyeti dayatma amaçlıdır. Büyük bedeller ödenerek yeşeren, boy veren yurtsever kimliği sindirme amaçlıdır.
DÜŞMANA NEFES ALDIRMAYALIM
Kadınlara saldırarak da özgür kadın kimliğini hedeflemekte, özgür kadını teslim almak istemektedir. Bunun için Bakur’da asker-polis, korucular eliyle Kürt kadınlarına işkence ve tecavüz edilmekte, katledilmektedir. Rojava’da DAİŞ’e karşı savaş sürecinde rol oynayan YPJ komuta ve savaşçılarından tutalım genç kızlara, çocuklara kadar kadın devrim değerlerine vahşice saldırmaktadır. Genel olarak da Kürdistan’ın genelinde Kürt kadınını özel savaş oyunlarıyla çeşitli biçimlerde düşürmeye çalışmaktadır. Toplumu özgürleştiren asıl dinamik olan kadın üzerinden devrimci ve yurtsever gelişmeleri bitirmeyi esas almaktadırlar.
Düşman zayıfladıkça daha saldırganlaşarak göz korkutmak ve zafer kazanmak istiyor. Saldırıları bu kadar yoğunlaştırması, daha da zayıflamasındandır. Burada önemli olan halkımızın, kadınların, öncülerimizin bu saldırgan politikalara doğru ve güçlü cevap verebilmesidir. Düşman ne kadar saldırırsa ona karşı o kadar örgütlenerek ayağa kalkmalı, üzerine üzerine gidilmelidir. Özgür Kürt yurtseverleşmesine karşı ajanlaşma, ihanet dayatılıyor, buna karşı daha fazla ihaneti teşhir etme ve cezalandırma, yurtseverliği daha derinden kökleştirme olmalıdır. Her yerde buna karşı cevap verilmeli, hesap sorulmalıdır. Özellikle de kadınlar, genç kadınlar, analarımız, bu ihanet dayatmalarına karşı en önde özgürlüğü ve yurtseverliği savunmalı, hesap sormalı, ayağa kalkmalı ve ayağa kaldırmalıdır. Düşmanın örgütlü Kürt ve kadın kimliğini zayıflatmasına izin vermeyelim. Tam tersine düşmanın çok zayıf bir durumda olduğunu bilerek daha fazla yüklenelim, daha örgütlü üzerine gidelim. Zayıflayan ve düşme noktasına gelmiş düşmana nefes aldırmayalım, tersine daha fazla üzerine gidelim.
HALKIMIZ HER YERDE KDP’YE KARŞI TAVRINI BÜYÜTMELİDİR
Başından beri faşist Türk ordusunun Medya Savunma Alanlarına saldırısında ortak olan KDP de ihanet politikalarına, desteğe devam etmektedir. Son olarak Metîna ve Batı Zap arasında Türk askerleri için yol yapımına öncülük eden KDP, Halk Savunma Merkezimiz tarafından tekrar uyarıldı. Ancak KDP yine bildiği gibi davranmaya devam etmektedir. Günlük ve ailesel çıkarlarla ortaya çıkan bu ihanet temelindeki işbirliği, başta Güney Kürdistan olmak üzere tüm Kürdistan için büyük bir tehlikedir. KDP’nin Kürdistan’da bunu yapmaya hakkı yoktur, bu her şeyden önce halkına ve kimliğine ihanettir. Hatta kendi çıkarlarına bile ihanettir. Başta analarımız, kadınlar olmak üzere tüm yurtsever halkımız her yerde KDP’ye karşı tavrını daha büyütmelidir. KDP’nin bu düşmanı güçlendiren, uğursuz ve basit çıkarlar temelindeki yaklaşımı asla kabul edilemez. Özellikle de Güney halkımız KDP çizgisine karşı tutum ve tavrını daha güçlü bir biçimde koymalı, gerçek yurtsever özünü harekete geçirmelidir.
Bu hassas süreçte kadınlar olarak öncülük rolünü en güçlü bir biçimde oynamalıyız. Tarihin bu çok önemli dönemecinde düşmana hiçbir biçimde geçit vermeyecek biçimde her yerde ruhumuzu, beynimizi, yüreğimizi, gücümüzü, çevremizi, halkımızı, dostlarımızı harekete geçirmeliyiz, ayaklanmalı ve düşmandan büyük hesap sormalıyız. Güçlü ve iyi örgütlenmiş bir kadın direnişi, ayaklanışı, zayıflayan AKP-MHP faşizmine ve ihanetçi-işbirlikçiliğe asıl ve büyük darbeyi vuracak direniş olacaktır. Bu bilinç ve inançla tarihi sorumluluklarımıza sahip çıkmalı, rolümüzü oynamalıyız.”