BEHDINAN– Yazılı bir açıklamada bulunan KJK Koordinasyonu, “2019 yılı 25 Kasım’ı kadına yönelik şiddetle mücadele eylemleri bu yıl eril şiddete duyulan öfke ve özgür yaşamı yaratma inancı ile güçlü bir şekilde gerçekleşti” dedi.
KJK, “Dünyanın her neresinde olursa olsun barış, adalet, eşitlik, özgürlük ve demokratik bir yaşam için alanlara akan tüm kadınları saygıyla selamlıyor, gelecek güzel günlerin emeklerini harcayanların kapitalizme karşı özgür insan ve toplumu savunduğunu ifade etmek istiyoruz” diye ekledi.
Açıklamada, “Kadınların Kürdistan, Türkiye, Ortadoğu ve Dünya’da özgür bilinç, irade ve kararlılıkla taleplerini haykırdığı ve yeni özgür yaşamı örmenin güzel dayanışmasını ortaya koydukları” belirtildi.
YENİ BİR ŞİDDET DALGASI
KJK’nin açıklamasında devamla şu ifadeler yer aldı: “Faşizmin Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya kadar toplumlara ve halklara saldırılarını arttırdığı bu süreçte kadın eylemselliği ve dayanışması eril zihniyetin reddini güçlendirmiş, özgür-eşit yaşamın yükselmiştir. Türkiye ve Kürdistan’da polis şiddeti ve ablukası altında yapılan eylemlere Türk faşist devletinin yasakçı zihniyeti damgasını vurdu. Buna rağmen kadınlar kazanımlarını korumak ve haklarına sahip çıkmak için alanlara çıktı ve şiddeti kınadıkları bugünde yeni bir şiddet dalgası ile karşı karşıya kaldılar.
Türkiye ve Kürdistan’da devletin teşvik ettiği ve önünü yasal olarak açtığı şiddet sonucu her gün bir kadın öldürülüyor, binlercesi şiddet görüyor, onbinlercesi zindanlara atılıyor ve yüzbinlercesi yoksullaştırılarak ekonomik ve psikolojik şiddetin her biçimini yaşıyor. Gözle görülen ve artarak devam eden bu şiddet sarmalına karşı direniş ve mücadele diyen kadınlar aynı eril devlet ve erkek aklı ile yeniden şiddet sarmalına alınmaktadır. Şiddet sarmalı AKP hükümeti ve faşist şef Erdoğan tarafından günlük üretilerek toplumun tüm gözeneklerine akıtılmaktadır. Kadınların kazanmış olduğu örgütlenme düzeyi, oluşturulan kurumlar ve yapılar irade ve bilinçle artık geriye düşemez ve durdurulamaz. Kadınlar her türlü istismarı, tecavüzü ve kadın katliamlarına karşı politik bir saldırı ile karşı karşıya kaldıklarını görüyor ve biliyor. Buna karşı ortak mücadele ile direniş değerlerini savunuyorlar.
KADINLARIN ORTAK DAYANIŞMASI YÜKSELTİLMELİ
Kürdistan’a soykırım dışında hiç bir seçenek tanımayan Türk devleti kadınların haklı taleplerini terörize ederek ötekileştirmeye çalışıyor. Kayyum politikası ile eşit temsiliyet ve eş başkanlık sistemine saldırmaktadır. Bu sistemin tüm kadınlar için bir kazanım ve hak olduğunun farkındadır. Bu sistemin tüm Türkiye’de genelleşmemesi için Kürdistan’da boğmaya çalışıyor. Kadınların demokratik siyasetin öznesi olarak varlıklarını tanımlamalarına ve örgütlenmelerine bu nedenle tahammül etmiyor ve her türlü saldırı yöntemi ile bastırmaktadır.
Bu yönelim karşısında yapılması gereken ise tüm Türkiyeli kadınlarla Kürdistanlı kadınların ortak dayanışmayı yükseltmesi ve süreklileştirmesi büyük önemdedir. O nedenle eğer kadınlar bu topyekün saldırı çemberini direniş ve dayanışma ile güçlendirirlerse Türkiye ve Kürdistan’da kadın cinayetleri, çocukların istismara uğraması, ayrımcılık, hak gaspları, ekonomik şiddet ve yoksulluk aşılır. Bu anlamda tüm kadınların gelecekleri birbirine bağlı ve birbiri ile yol arkadaşlığını-kızkardeşliğini zorunlu kılmaktadır. Ne ırkçı yaklaşımlar ne de cinsiyetçi, dinci yaklaşımlar bu gerçekliğin önüne geçmemeli.
FAŞİST İKTİDARLARIN SALDIRILARI
Faşist iktidarlar en fazla kadın ve çocuklara saldırıyor. Dünyanın bir çok yerinde geliştirilen savaş ve çatışmalarda toplumların kırımı ve kadınların kırımı paralel yürütülmektedir. Bunun en açık örneklerini Şili faşist rejimini protesto eylemlerine aktif katılan ve eylemlerde öncü olan pandomim sanatçısı Daniela Carrasco’nun vahşice katledilmesi ve tecavüze uğraması, yine Şili’de saldırıları dünyaya duyurmaya çalışan ve hakikati yazdığı ve kayıt altına aldığı için öldürülen gazeteci Albertina Martinez bunun somut örnekleridir. Faşist saldırılardan biri de Rojava’da yaşandı burada Hevrin Xelef infaz edildi, Amara Kobani’nin naaşına saldırıldı, Türkiye’ye kaçırılan savaşçı kadınlar Türk bayrağının altında çektirilen fotoğraflarla esir muamelesi gördü, yaralı YPJ militanları infaz edildi. İran’da Zehra öğretmen sırf Kürtçe öğrettiği için idam cezası ile yargılanıyor ve İran rejimine karşı geliştirilen protestolarda onlarca kadın şiddete uğradı ve tutuklandı. Bolivya’da ise yerli kadınlar katliam ve tecavüzlerle karşı karşıya kaldılar. Dünyanın neresinden olursak olalım şiddetin ilk yöneldiği ve faşizmin intikam aldığı kadınların bedeni ve temsil ettiği değerler olmaktadır.
KADINLAR HER YERDE AYAĞA KALKMALI
Bu nedenle şiddete karşı kadınlar dünyanın neresinde olursa olsun ayağa kalkmalı ve harekete geçmelidir. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için şiarı ile bir kelebek etkisi ile sınırları aşarak evrensel kadın dayanışmasını her yere taşıralım ve süreklileştirelim.
25 Kasım vesilesi ile kadın haklarını görünür kılan, savunan, özgür kadın kimliği ve toplumu için çalışan emek harcayan, eyleme geçen, söz söyleyen, yazan, sanata döken, kültüre aktaran ve direniş ile varlığını ortaya koyan tüm kadınların geliştirdikleri eylem ve etkinlikler değerli ve anlamlıdır. Başta Kürt kadınları olmak üzere tüm kadınları bir kez daha selamlıyor ve başarılar diliyoruz. Eylem ve etkinliklerimizin bir gün ile sınırlı kalmayacağına, her günün aşk ve tutkuyla mücadeleye dönüşeceğine inanıyoruz.”