BEHDÎNAN – KJK Koordinasyonu, Halklar Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim 1998 komplosunun yıldönümü dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamada “olağanüstü stratejik bir dönemden” geçildiğine dikkat çekilerek, “Bu dönemdeki mücadelemiz halkımızın, kadınların kaderinin gidişatını belirleyecektir. Önderliğimiz üzerindeki tecridin kaldırılması ve Önderliğimizin fiziki özgürlüğünü mücadelemiz, direnişimizle sağlayacağımız dönem içindeyiz” diye belirtildi.
KJK’nin açıklaması şöyle:
“9 Ekim 1998 tarihi, pratik olarak Rêber Abdullah Öcalan’a, uluslararası komplonun başlatılması günüdür. Önderliğimiz için özel kurulan bu vahşi, insanlık dışı İmralı sistemini, gerçekleşen uluslararası komployu büyük bir nefret ve öfke ile kınıyoruz.
ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNİ YÜKSELTECEĞİZ
Bu komplo ile Kürt halkının, kadınların; özgür, onurlu yaşama istemleri tamamı ile bitirilmek istenmiştir. Bunun derin bilinci ve hissi ile bu komploya karşı fedai eylemlilikleri gerçekleştiren, bedenini ateşe veren, ‘güneşimizi karartamazsınız’ eylem şehitlerini saygı ve minnetle anıyoruz. Anılarına bağlılığın gereği, Önderliğimizin, halkımızın, kadınların özgürlük mücadelesini yükselteceğimizin sözünü yeniliyoruz.
Dönem itibarı ile 1998 yılı ve sonrasında dünya siyasetinde süper güç olarak rol oynayan ABD, İsrail başta olmak üzere çeşitli Avrupa ülkeleri, Rusya, İtalya, Yunanistan’da, iktidarda olanlar, Rêber Abdullah Öcalan’a karşı geliştirilen komplonun gelişmesinden sorumludur. Bu devletler, hükümetler tavırlarını düzeltmeyinceye kadar, yine özeleştiri verip Önderliğimizin özgürleşmesi sağlanmadan kadınlar, halkımız, halklar bu ihaneti asla unutmayacak ve intikamlarını mutlaka bir biçimde alacaklardır.
Kapitalist Modernist sistem başta da ABD, Ortadoğu ve dünyadaki devletçi, iktidarcı sömürü sistemini geliştirmek, derinleştirmek amacı ile bu komployu pratikleştirdi. Tarih, Ortadoğu’nun en kadim halkı olan Kürtlerin, kadınların soykırıma uğratılması, köleleştirilmesi temelinde egemenlikli ve kölecil tarzla yeniden yazılmak isteniyordu. Kapitalist Modernist sistem, Türk-Kürt düşmanlığını derinleştirerek, Ortadoğu’da halkları birbirine kırdırarak, kendine mahkum ederek, kendi hegemonyasını geliştirmek, kalıcılaştırmak istiyordu.
ÖNDER APO HER ZAMAN ÖZGÜRLÜKÇÜ DURUŞUNU KORUDU VE GELİŞTİRDİ
Rêber Apo’ya karşı gerçekleşen uluslararası komplo, insanlık tarihinde, bir halkın Önderine karşı geliştirilmiş en kapsamlı, vahşi ve zalimce bir komplodur. Bu komplo ile, sadece halkımızın insanlık ailesi içinde kendi kimliği, dili, kültürü, iradesi, söz ve yaşam hakkının yok edilmesi hedeflenmemiş aynı zamanda, Önder APO şahsında gelişen alternatif özgür yaşam felsefesi de bitirilmek istenmiştir. Önderliğimiz, hiçbir zaman emperyalist sistemin denetimi altına girmedi. Her zaman özgürlükçü, bağımsız duruşunu korudu ve geliştirdi.
KADIN ÖZGÜRLÜĞÜNE YAPILMIŞ BİR KOMPLODUR
Önderliğimiz, beş bin yıllık egemen erkek sistemin toplumsal cinsiyetçi yaşam kalıplarını kabul etmediği ve böyle yaşamayı ret ettiği için hedeflendi. Bunu da; ‘ben bu çağın erkeği olmayacağım’ şeklinde ifade etti. Bu şekilde de halkımızın özgürlüğünün radikal karakterini belirledi.
‘Kadın özgürlüğü gelişmeden halkımızın, toplumun özgürlüğü de gelişemez.’ dedi. Uluslararası komplonun böylesine derinlikli, acımasız ve devletlerin kapsamlı bir işbirliği ile gerçekleşmesi, Önderliğimizin temsil ettiği özgürlük değerleri ile bağlantılıdır. Kapitalist modernist sistem; egemen erkek sistemin en geliştirilmiş, derinleştirilmiş halidir. Egemen erkeklik kadınların kendi mülkü, kölesi olarak kalmasını istiyor. Kadınların özgürleşmesi düşünülmek dahi istenmediği için buna yol açan olası tüm gelişmelerin önü kapatılmak, bitirilmek isteniyor. Önderliğimizin kadın özgürlük çizgisi, düşünceleri; kadınları özgürleştirecek yol ve yöntemleri göstermekteydi. Uluslararası komplo bu yönüyle kadın özgürlüğüne yapılmış bir komplodur.
Bugün insanlığın yaşadığı demokratik, ekolojik, ekonomik, özgürlük krizlerinin derinliğinin sebebi de bu erkek egemen sistemdir. Önderliğimiz, erkek egemen sistemin başta kadınlar olmak üzere, halkımızı, halkları, inanç guruplarını köleleştiren, ötekileştiren, iradesizleştiren ve kendi sistemi içinde eritip, kendisine hizmet ettirmek isteyen yaklaşımı ret etmiş, kabul etmemiştir. Önderliğimiz örgütlü mücadelesiyle Kürdistan’ın uluslararası sömürge statüde tutulmasına karşı büyük bir özgürlük, demokrasi mücadelesi vermiştir. Bu yönüyle de baş sömürgeci TC devletine karşı büyük bir mücadele yürütmüştür.
Mevcut köleleştirilen Kürt kişiliğini, kadın kişiliğini eleştirmekle kalmamış kendisinden başlayarak PKK içindeki tüm kadroların, halkımızın, dostlarımızın şahsında yeni insan tipini yaratma mücadelesini de kıyasıya vermiştir. Bir bireyden başlayarak tüm Kürdistan’a, Türkiye’ye, Ortadoğu ve dünyaya bu özgürlük anlayışını yaymıştır. Bu yönü ile özgürlüğü, yaşamı ele alış tarzı son derece radikal ve köklüdür.
PKK’de fedailiğin temel dayanak noktası, Önderliğimizin geliştirmek istediği özgür yaşam anlayışıdır. Önderliğimiz, şehitlerimiz şahsında; halkımız, kadınlar, halklar, özgür yaşamın nasıl olacağını, ‘Nasıl Yaşamalı’nın’ cevabını pratikte görmüşlerdir.
Bir kez daha belirtmek isteriz ki Önderliğimiz üzerindeki komploya, İmralı’da gelişen insanlık dışı, vahşice mutlak tecride karşı mücadele etmeden hiç kimse kendisini dürüst, onurlu namuslu, şerefli, özgürlükçü, devrimci olarak göremez.
Bugün kendisine, ‘devrimciyim, demokratım, ilericiyim, solcuyum, özgürlükçüyüm, insanım’ diyen herkesin öncelikle Önderliğimizin içinde olduğu ağırlaştırılmış tecrit durumuna tavır koyması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması için mücadele etmesi gerekir. Günümüz dünyasında insan olmanın en temel ölçüsü bu duruştur. Komplocu egemen erkek sisteminden, zihniyetinden hesap sormak, özgürlük mücadelesini yükseltmek kadınların, insanlığın temel boyun borcudur.
ÖNDERLİĞİ ÖZGÜRLEŞTİRME HAMLESİNİ BÜYÜTELİM
Değerli kadınlar, sevgili halkımız, halklarımız;
İçinden geçtiğimiz dönem olağanüstü ve farklı, stratejik bir dönemdir. Kapitalist modernist sistem, faşist TC devleti en zayıf, çürümüş dönemini yaşamaktadır. Bu dönemdeki mücadelemiz halkımızın, kadınların kaderinin gidişatını belirleyecektir. Önderliğimiz üzerindeki tecridin kaldırılması ve Önderliğimizin fiziki özgürlüğünü mücadelemiz, direnişimizle sağlayacağımız dönem içindeyiz.
Rêber APO Kürt kadınlarının özgürleşmesi mücadelesine olağanüstü bir bilinç ve irade ile öncülük etmiş, bizlere özgürleşmenin eşit ve özgür yaşamanın şifrelerini vermiştir. Bu anlamda Kürt kadınları olarak Kuzey, Güney, Rojhilat ve Rojava’da Önderliğimizin özgürlüğünü, ulusal birliği sağlayacak biçimde mücadelemizi yükseltmemiz tarihi görevimizdir.
Kürt kadınları olarak, Önderliğimiz üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit kalkıncaya, fiziki özgürlüğü sağlanıncaya ve uluslararası komplo tümden bitirilinceye kadar mücadelemizi fedai ruhla yürütme sözümüzü yeniliyoruz.
Tüm kadınları, halkımızı, halklarımızı, inanç topluluklarını, insanlığın hakiki özgürlüğü için mücadele eden Rêber APO’nun fiziki özgürlüğü mücadelesine, en etkili ve güçlü bir biçimde katılmaya çağırıyoruz. Bu temelde, ‘Dem Dema Azadiya Serok APO’ ye’ ve ‘Kadın kırımına hayır, özgür kadını ve toplumu savunma zamanı’ hamlelerimiz temelinde mücadelemizi bütün gücümüzle büyüterek başarıya ulaştıralım.
Aynı sebeple Ortadoğu’da, dünyada yaşayan tüm halklardan kadınlarla birlikte halkların birliğine öncülük ederek Önderliğimizin özgürleşme hamlesini büyütelim.
Özgürleşen kadınlar öncülüğünde, demokrasi ve özgürlük güçlerinin mücadelesi ile kaybeden uluslararası komplocu güçler, kazanan ise insanlık olacaktır. Yine Önderliğimizin kadın özgürlükçü, demokratik, ekolojik paradigması temelinde direnerek, yeni yaşamı inşa eden, kazanan bizler, özgürleşen insanlık olacaktır.”