BEHDINAN– KJK Koordinasyonu açıklaması şöyle:
“21. yüzyılda Kürtler üzerinde uygulanan soykırım politikalarının merkezi Kürdistan, odaklandığı güç ise Önder APO’dur. 1999 15 Şubat komplosu bu amaçla gerçekleşirken, Önder Apo’ya karşı 22 yıldır ağırlaştırılmış bir tecrit sistematik bir işkenceye dönüştürülmüş durumdadır. Önderliğimize yönelik tecrit sisteminin derinleştirilmesi, işkencenin yoğunlaştırılması bu hakikati çok açık göstermektedir.
Kürt halkında özgürlüğü esas alarak demokratik ulusal ve evrensel bilinçle yeni bir soy, yeni bir ulus yaratan Önder Apo’ya saldırılar, soykırım saldırılarının bir sonucu olarak gelişmektedir. İmralı’da Önderliğimize, yine tüm Kürdistan parçalarında Bakur, Rojhılat, Rojava, Başur, Şengal, Maxmur’dan başlayarak devrim kazanımlarına yine tüm Kürtlere, dağda gerillaya karşı ortak bir konsept ve imha biçiminde soykırım saldırıları yoğunlaştırılmaktadır. Önder Apo’nun çizgisi büyük bir umut geliştirerek yayılırken Kürdistan’da, Ortadoğu’da soykırım politikalarına öldürücü nitelikte en etkili darbeleri Kürdistan özgürlük gerillası vurmaktadır. Tam da bu ölümcül temelde darbeler yiyen soykırımcı güçler intikam almak yine darbelenen soykırım politikalarını, siyasetlerini ayakta tutabilmek için geliştirdikleri özel savaşın niteliğini yenileyerek, güncelleyerek devreye koymuş ve uygulamaktadırlar. Bugün 3. Dünya Savaşının temel bir yönü de bu biçimde Kürtlere karşı soykırım savaşı olarak işlemektedir. Bu nedenle Önder Apo “Benim tecride alınmam tüm Kürdistan’ın alınmasıdır’’ tespitinde bulunmuştur. Tecrit uluslararası bir politika olarak pratikleştirilmektedir.
İMRALI’DA KORKUNÇ TECRİT VE İŞKENCE SİSTEMİ YAŞANMAKTA
Önder APO ile görüşmeler devletin şantajcı politikalarıyla keyfi bir duruma indirilmiş durumda. “İstersem görüştürürüm istemezsem görüştürmem” yaklaşımı devletin Önderliğimize rehine politikası uyguladığına ispattır. İmralı’da ne yasalar ne de hukuk geçerli değildir. Özel ve yüksek güvenlikli bir cezaevi olarak hak-hukuktan bahsetmek mümkün değildir. Önderliğimizle avukatları uzun süredir görüştürülmüyor. Sağlığına ilişkin sağlıklı bilgilere ulaşılmıyor, diğer tutuklularla kısa süreli zaman-zaman görüşmeler yaptırılıyor. Kitap, dergi, gazete ve tv izlemesi tamamen keyfi uygulamalarla ele alınmakta ve cezalandırma araçlarına dönüştürülmektedir. Önder APO’nun 22 yıldır dışarıyla irtibatı tümden kesilmiştir. İmralı’da korkunç bir tecrit- izolasyon ve işkence sistemi yaşanmaktadır. Milyonların iradesi, varlık gerekçesi olan Önder Apo’nun Sağlığı, güvenliği ve yaşamıyla ile ilgili hiçbir bilgi alınmamaktadır. Sistematik bir tecrit uygulanırken hak hukuk tanınmamıştır. Buna rağmen 6 aylık disiplin cezasının verilmesi, dünyanın hiçbir cezaevinde yaşanmamıştır. Önder APO’ya İmralı’da disiplin cezaları ile işkence dayatılmaktadır. Kısacası Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir hukuksuzluk TC tarafından geliştirilmiştir.
CPT RAPORUNDAKİ HUSUSLARDA UYGULAMA GÜCÜNÜ GÖSTERMELİDİR
Bu hukuksuzluk, ağır tecrit koşulları ve rehine politikaları 2019 yılında İmralı Yüksek Güvenlik Cezaevini ziyaret eden CPT’nin raporunda da yer almaktadır. CPT tespit ediyor ve tavsiyelerde bulunuyor. Yani eğer CPT noter görevi oynamıyorsa tespit ettiği hususları uygulama gücünü göstermesi gerekiyor. Kaldı ki CPT’nin tavsiye’de bulunduğu, raporunu sunduğu yer AK ve AP dışında bir yer değildir. Dolayısıyla İmralı’da ağır tecrit olduğunu ifade edip birçok husus da uyarılarda bulunuyorsa bunları hayata geçirme gücünü gösterebilmelidir. Önder Apo’ya 22 yıldır kesintisiz uygulanan tecrit ve izolasyon politikalarının gözetleyeni olarak bu politikaların ortağı olma rolünü aşmak istiyorsa ve gerçek anlamda insan hak ve hukukuna yaraşır bir pozisyonda ise uygulama ve yaptırım gücünü açığa çıkartması gerekmektedir. Tüm Kürtlerin ve demokratik kamuoyunun beklentisi budur.
ZAMAN ÖNDER APO’NUN ÖZGÜRLEŞME ZAMANI
Bu nedenle KJK olarak diyoruz ki “İmralı işkence ve tecrit sistemini parçalayalım”. Zaman Önder APO’nun özgürleşme zamanıdır. Bu nedenle Önder Apo’ya karşı geliştirilen ağır işkence, tecrit ve izolasyon sürecini tüm Kürt halkına ve kadınlarına uygulayan bu soykırımcı zihniyetten hesap sormanın zamanı gelmiştir. Önder Apo “özgür toplumsallığımızdır”. “Varlık gerekçemizdir”. Biz Önderliğimize karşı dayatılan bu işkenceyi, saldırıları asla kabul etmeyeceğiz. Hiçbir zaman kabul etmedik, bugün de boyun eğmeyecek ve kabul etmeyeceğiz. Soykırımcı AKP hükümetini uyarıyoruz, derhal bu saldırılarından vazgeçmelidir, son vermelidir. Önder Apo’nun özgürlüğü Türkiye’yi bu karanlıktan çıkaracak yegane güçtür, fırsattır.
Önderliğimiz, eşi görülmemiş bu saldırılara karşı eşi görülmemiş bir tarihsel direnişin öncülüğünü tüm ilerici insanlık için geliştirmektedir. Biz KJK olarak, Önder Apo’nun direniş çizgisinde mücadeleyi büyütme ve Önderliğimizi İmralı çarmıhında ve esaretinden özgürleştirme kararlılığındayız.
Bu temelde başta kadınlar ve gençler yine dört parça Kürdistan’daki halkımız olmak üzere herkesi Önder Apo’ya dayatılan bu tecrit, işkence ve imha konseptine karşı duyarlı davranmaya, bulunduğumuz her yerde eylemler geliştirmeye ve özgürlüğümüze sahip çıkarak özgürlük anlarını çoğaltmaya çağırıyoruz. Önderliğimizi güçlü sahiplenelim. Düşmanın soykırımcı savaş politikalarına karşı güçlü cevap verelim!”