HABER MERKEZİ
Lezgîn, Bingöl’e bağlı Genç ilçesinin bir zamanlar Şêx Sait isyanı dönemlerinde boşaltılmış olan Kelaksi Köyü’nde dünyaya gelir. Annesi Zîverlidir. Düşman, geçmişten beri devrimci ruha sahip olan bu iki köyü oldum olası sevmez. Gurbetelli Ersöz, Ozan Rojhat gibi onlarca şehidi vardır bu köylerin.
Asıl şekillenmesini bu mirastan alan Lezgîn yoldaş, kendi kökleri üzerinde büyüyen bir militandır. Sistem içinde deyim yerindeyse feleğin tokatını yiyenlerdendir. Taşındıkları Elazığ şehir merkezinde yaşam mücadelesi veren, yoksul ve kalabalık bir ailenin fertlerinden biridir. Babasını henüz çocukken kaybeder. Yoksulluğun beraberinde getirdiği karakteristik özellikler edinir. Çocukluğunu, her gün az ilerideki tren istasyonuna gidip demir, bakır vb. toplayıp satarak, bu şekilde evin geçimine katkı sunarak geçirir. Çocukluk hayallerini okulda folklor oynayarak gidermeye çalışır.
Varını yoğunu devrim hareketiyle paylaşan yurtsever ailesi gibi, o da PKK’ye hep sempati duyar. Önderliğin esaretinden sonra korsan eylemliklerde en önde yer alır, gözaltına alınır, işkence görür; ama sisteme olan kini bilenerek artar. Baskı ve asimilasyon, onu gerçeğin yolundan ayırmaz.
Daha 16’sında pırıl pırıl bir gençken katılır saflara. Kalbi küçük ama aşkı büyüktür. Küçük şeylere tenezzül etmez, yaşı küçük olsa bile amacının büyük olmasından gurur duyar. Çünkü o artık bir savaşçıdır; sevgi, yoldaşlık, yaşam, kin, nefret, intikam gibi kavramlarla artık evrensel bir bakış açısına ulaşır.
1999 yılında katıldığı Dêrsim’de Önderliğin Kuzey sahalarındaki gücün geri çekilmesi talimatı üzerine Lezgîn arkadaş da Güney’e gelir. Bundan sonraki süreçte yoğun bir eğitim ve hazırlık sürecine katılır. Eğitime çok güçlü katılır, görevlere karşı yüksek sorumluluk bilinci taşır, verilen branş eğitimlerinin tümünü başarıyla sonuçlandırır. Zekası ve kavrama kapasitesi imrendirecek kadar güçlüdür. PKK’de bir gerilla ne kadar zeki olursa olsun, bunun pratikte bir karşılığı yoksa fazla kabul görmez. Ama ondaki bildiklerini pratikleştirme gücü, yoldaşları nezdinde değerine değer, gücüne güç katar.
Doğallık neden çekicidir? Ya da Lezgin yoldaş neden çekicidir? 2002 yılında oluşturulan Kuzey taburlarında ilk dikkatimi çeken; Lezgin’in sempatik, çocuksu gülüşü olmuştu. Kendinden oldukça emin, sade ve rahat tavırlarıyla yoldaşlığın çekim merkeziydi. Henüz çok genç olmasına rağmen toy davranışlardan uzaktı. Nerede ne yapacağını bilen iyi bir gözlemci, çözümleyici, istikrarlı bir duruşun sahibiydi. Bağlılığı ve kararlılığı en üst düzeydeydi. Fakat o hep daha fazlasını istedi. Tavırları, fedakarlığı, coşku ve heyecanı bundaki ısrarını gösteriyordu. Ona ‘eğitim vampiri’ dememizin sebebi de buydu. Tıpkı suya atılan sünger gibi, Lezgin de PKK deryasına atılan sünger gibiydi. Tek bir an bile onu boşta görmek mümkün değildi. Şu an onu düşünürken bile elindeki kitabı veya iğnesi, kalemi, çakısı, torna vidası olmaksızın hayalini çizmek mümkün değil. Lezgin aynı zamanda düzen disiplinin de adıydı. Planlı programlı olmanın fiziki yansımasıydı. Gelecek vaat eden gerçek bir Apocu’ydu. Duruşuyla etrafı sorgulatırdı. Yanlış duruşlara karşı ani refleks gösterirdi. Onun olduğu yerde yaşama ciddi yaklaşılır, kişi kendine çekidüzen vermek zorunda kalırdı. Yaşam ona tutumlu, duyarlı, ölçülü olmayı da öğretmişti. Atletik bir yapıya, güçlü bir fiziğe sahipti. Sporu çok severdi.
Lezgin arkadaş oldukça canlı, coşkulu ve moralli bir insandı. Yaşamda çok şakacı aynı zamanda oldukça duygusal, bir o kadar da dürüst ve samimiydi. Bir taraftan Elazığ kabadayılığı diğer taraftan Bingöl delikanlılığı kişiliğini temsil ediyordu. Onun için mesele, ya hep ya hiçti. Askerlikte de kendisini oldukça geliştirmişti. Düşmana ağır darbeler vuracak kadar heybetliydi. Onun yanında savaşmak, onun savaşçısı olmak güven veriyordu.
Gerillanın Güney sahasına çekilme gibi bir iyi niyet gösterisine karşılık, düşmanın tavrı hep inkar ve imha politikasında ısrar oldu. Buna karşı Kürt Özgürlük hareketi 2003 baharında kuzeye dönüş hamlesini başlattı. Kuzeye dönüş hamlesinin ilk gruplarında yer almak her arkadaşın arzusuyken, Lezgin arkadaş, ilk sevinci yaşayan arkadaşlardan oldu. 2003 yılında şehit Serxwebûn ile birlikte Amed’e gelir. İlk düzenlemesi, doğduğu yer olan Akdağ’a olur. Zaza olduğundan dolayı o diyarlarda çok sevilir. Lezgîn arkadaşın bu civarlarda olduğunu öğrenen düşman, ailesine baskı yaparak, özel savaş yöntemleriyle sürekli onu vurduklarının propagandasını yapar. Bundan dolayı yapılan bir düzenlemeyle Lezgin arkadaş, farklı bir bölgeye gönderilerek, düşmanın bu yönelimi boşa çıkarılır. Şehit Remzi alanında üstlendiği kış kampında odun taşımayı ve kartopu oynamayı, müzik dinlemeyi çok severdi. Kırmanckî söyleyen yerel sanatçıları çok dinlerdi. Kirmancki lehçesini çok duru bir üslupla konuşurdu.
Buradaki pratiğinde ve yaşamda çıkan yetersizliklere karşı eleştirel ve özeleştirisel yaklaşımı ile tavır sahibi olan bir arkadaştı. Diğer bir deyişle çizgi devrimciliğini dayatan bir duruşun sahibiydi.
Kış kampı süreci boyunca Sofî, şehit Sorxwîn, Çekdar Amed gibi eski arkadaşlar arasında oldukça tecrübe kazandı. Baharın gelişi ile birlikte Genç alanına düzenlendi. Burada şehit Felat ve şehit Resul arkadaşlarla uyum içinde başarılı eylemlere imza attılar. Özellikle kendisi uzman olduğu sabotaj eylemlerinde başarılı sonuçlar aldı. Yaşamda hep enerjik, güler yüzlü ve moralliydi. Genç alanında bir yıl kaldıktan sonra Mada, Guleman, Ergani ve Çermik gibi açılımın gerekli olduğu alanlara gitti. Açılım alanlarında birinci dereceden sorumluluk yürüttü. Her an devrim olacakmış gibi coşkuyla çalıştı. Yaşadığı zorluklar karşısında hiçbir zaman geri adım atmadı, aksine üzerine üzerine gitti. Çünkü çözümün ancak sorunların üzerine gitmekten geçtiğini biliyordu. 2006 Amed serhıldanında faşist TC devletinin katliamlarına karşı en etkileyici cevabı, Elazığ İl Jandarma Komutanı, bir Albay ve bir yarbayı tasfiye ederek verdi.
Öncülük rolünü kendine biçmiş olan Lezgin arkadaş, kendine güveni olan biriydi. Birçok kez; “Gerçekleşmesi imkansız hiçbir şey yoktur. Her şey insanın elindedir. Yeter ki kararlılık ve azim olsun” derdi. Duygusal bir yapısı vardı. Bir eksikliğe girdiği zaman içine sindiremez, derin bir sorgulama içine girerdi. Okumayı ve araştırmayı çok severdi. Yaşadığı bir olayı veya olguyu, üzerinden ne kadar zaman geçmiş olursa olsun, hiç unutmazdı. En küçük ayrıntılar dahi gözünden kaçmazdı. Sakin ve fedakar bir kişiliğe sahipti, işini yarıda bırakmaz, her oturuş kalkışını hesaplı yapardı. Tanımadığı bir insanı gözlerinden okuyabiliyordu. Savaş mantığında da ilerideydi. “Savaş deniz gibidir; eğer yüzme bilmiyorsan içinde boğulursun” düşüncesinden hareket ediyordu.
2007 kışında eğitim sürecinde en çok yoğunlaşan ve yoğunlaşmalarını dile getiren, pratik olarak üzerinde durmaya çalışan ve bunları yaşama da yansıtan bir arkadaştı.
Onda hataya yer yoktu. Sabotaj uzmanlığı gereği bu böyleydi. Bunu bir yaşam tarzı olarak ele almıştı. Düşman, 2007 baharında yönelimlerini daha da derinleştirerek geliştirdi. Bu yönelimleri boşa çıkarmaya dayalı keşif ve mayınlama çalışmaları yürütüyordu Lezgin yoldaş. Adeta taparcasına sevdiği Gorsê’de sisli ve yağmurlu bir günde bir tepeye döşediği mayın üzerinden ıslak zemine atlarken, mayına basıp şehit düştü. Bu, ilk ve son hatasıydı onun. Hiç hak etmediğimiz bir şekilde kendi mayınıyla şehit düşmesi, bütün bölge gücüne ağır geldi. Sabotajda oldukça uzmanlaşmıştı. Belki de bu uzmanlaşma ve kendine aşırı güven bu sonuca yol açtı.
O hep gençlik enerjisi ve coşkusu ile devrime katıldı. Hep gereken zamanda gereken yerde olmasını bildi. Kişiliği mücadelemize ışık tutacaktır. Kutsallıklarımızın yılmaz takipçileri olacağız.