NAVENDA NUÇEYAN- Zilan Cilo Kaleminden
“Bir çözüm süreci almış başını gidiyor. Neye çözüm kime çözüm diye soranlar var. Kürdün varlığını sorun haline getiren faşist ve soykırımcı zihniyet şu an Kürt iradesi dışında sorunu çözmeye çalışıyor. Bu muhatapsız tartışmalar sorunu derinleştirmeyi aşamıyor. Kamp olarak süreci yakından takip ediyoruz. Devletin geldiği aşamayı içten içe çürümenin son çırpınışları olarak değerlendiriyoruz. Tabi birtakım olayların da olabileceği aşikardır. Devlet ve iktidar zihniyeti kendi sistemini kurumak ve sürdürmek için her türlü çirkin yönteme baş vuracağına da aşinayız. 23 EKİM günü, sabah haberlerini dinledikten sonra, her arkadaş kendi çalışmasına geri döndü. Tabi aralarda süreç tartışmaları da oluyor. Bütün tartışmalar da tecride karşı mücadelenin derinleşmesi ve genişlemesine dönüktür. Nedense o gün çok fazla tartışma olmamıştı. Her arkadaş kendi içsel yoğunlaşmasına dalmış, bu barış süreci, normalleşme süreci, çözüm süreci müzakere süreci, çatışmasızlık süreci, bekleme süreci, oyalama süreci kavramlarını derin derin düşünüyordu. Şimdiki tartışmalarının Önderliği nasıl etkileyebileceğini düşünüyoruz tabi. Önderliğe dönük bir komploda olabilir, düşünceleri yoldaşların derin bakışlarında seziliyordu. Çünkü bu tartışmalar yeni değildi. Devletin koca koca yalanlarını tanıyorduk. Samimiyetsiz ve ciddiyetsiz tutumlarını biliyoruz. Kısacası biz kampça sabreden dervişi samimi bulmuyoruz. Zira çok sabrettik. Bizce sabır eden derviş değil, eyleyen derviş samimidir. Ve hepimiz ÖNDERLİĞİN etrafında ateş çemberi olmaya hazır militanlarız. Düşman da bu hakikati çok iyi biliyor.
Bir gün batımı arifesinde, yeni bir güne başlama muhasebesini yaparken, yeni ve özgür bir güne adım atmak için kendini feda eden, ASYA ALİ ve ROJGER HÊLîN yoldaşların, görkemli eylemiyle yüreğim yankılandı. Benim için Zaman durmuş geçmiş ve geleceğin arasında bir oluşum patlaması yaşanıyordu. Anda oluşum sancılarının sevincini yaşamıştım. Doygularım keskinleşti. Bakışlarım derinleşti. Düşüncelerim ÖNDERLİĞİN etrafında kilitleniyordu.
İki arkadaş Televizyon izliyor. Bir son dakika haberi, Ankara Tusaş merkezine yapılan eylem manşetiyle medya gündemini sarsıyordu. Arkadaşların Heval Zilan Ankara’da eylem olmuş sözleriyle başımı kaldırdım ve televizyona yaklaştım. Arkadaşların canlı görüntüleri veriliyor iki kişi biri kadın, biri erkek, bütün televizyonlar kim bunlar nerden ve nasıl geldiklerini konuşuyor. Zaten Türk medyası boş konuşmaya boş teoriler üretmeye hazırdır. Tabi biz tanırız yoldaşlarımızı. Asya arkadaş özgür kadın duruşuyla sade ve temiz bakışlarıyla yürekleri fethediyordu. Rojger arkadaş özgür erkek duruşuyla erkekliği yerle bir ediyordu.
Kararlı duruşları silahın namlusunda yankılanıyordu. Güneşi karartamazsınız ideası yüreklerini pekiştiriyordu. Güzleri özgürlüğe yelken açan dervişleri andırıyordu. İki yoldaş hakikatin bütünü, olarak çağın bilgelik sınırlarında seyrediyordu. Bizim kampta son dakika gelişmelerini duyan yoldaş, genelde diğer yoldaşlara haber verir. Görkemli eylemin heyecanıyla koridora çıktım ve arkadaşlara haber verdim. Çok farklı bir duygu seline kapıldım. Kampta bir hareketlenme ve heyecan yeni bir yaşam coşkusu belirdi. Gözlerimiz ve yüreğimiz fedailiğin derin dalgalarında yoldaşlarımızın bedeninde, bütünleşiyordu. Biz tanırız yoldaşlarımızı niye orda olduklarını en iyi biz biliriz.
Bin yıllardır insanlığın doğuşunu ve gelişimini kendine bağlayan bir erkek egemen zihniyetle mücadele ediyoruz. Bu kendi içinde çürümeye yüz tutmuş zihniyet kendi çıkarına göre her kesin boynuna geçirdiği bir idam ipi de var. Yine her kesin zaman ve mekanını kendine bağlayan bir zihniyet gerçeği de var. Ben istediğim zaman yaşayabilirsin, gülebilirsin, konuşabilirsin, kendi ülkene toprağına sahip olabilirsin dayatmalarıyla halkı yönettiğini sanıyor. Bu sistem tarafından örülen bir zaman ve mekân çizelgesidir. Bütün insanlığı bu çizdiği zaman ve mekân çizelgesinde yaşamaya mahkûm ediyor. Bu köhnemiş zihniyetin dışında, nasıl yaşamalı felsefesinde derinleşen, iradeleşen ve güzelleşen, ASYA ALİ VE ROJGER HÊLÎN yoldaşlarımız, biz bu köleliği dayatan zaman ve mekân dışında, kendi zamanımızın ve mekanımızın yaratıcı gücü olmak için ölüme meydan okuyoruz diyenlerdir. Bedenimizin küllerinden yeni yaşamı yaratıyoruz diyenlerdir. Kolektif aşk şiarıyla kendi zaman ve mekanlarını görkemli eylemleriyle yaratanlardır. Bir an için her kesin bu benim zamanım ve mekânım dediği anda, bütün zaman ve mekanlara hüküm sürmüşlerdi. Herkese özgür zaman ve mekânın güzelliğini göstermişlerdi. Özgürlük felsefesinde bilgeliğe erişen. Özgürlük sosyolojisinde ahlaki ve politik toplum vicdanına eren, jineolojî ilminde kolektif aşkın deryasında arınan özgür bir kadın ve erkeğin, neler yapabileceğini her kese bir kez daha göstermiş oldular. Celladın zamana ve mekâna hüküm sürdüğü bu çağda, kendi özgür iradeleriyle yaratmış oldukları zaman ve mekânda celladın boynuna ip geçirmişlerdi. Bin yılların intikamıyla celladı kendi ipinde çürümeye bırakmışlardı. Celladın sonu gelmiş kendi kanlı kılıcı ile kendi kafasını kesmişti.
Şimdi bu kendi gölgesinden bile korkan Türk devleti de sanır ki Asya ve Rojger dışında başka Asya ve Rojger yok. Evet, onlar her şeyi ile biricikti ama onlar sadece iki beden değil, onlar binlerin ruhunu, öfkesini taşıyarak olması gereken zaman ve mekânda eyleme dönüştüler. Bizler soykırım kıskacında doğup büyüyen gençleriz. Bu yakıcı hakikati derinden hissederek bilinçleniyoruz. Karşımızdaki Soykırımcı, sömürgeci, faşist zihniyeti çok iyi tanıyoruz. Özgür Kürdistan devrimcileri olarak kalplerimiz, beyinlerimiz, halkın özgürlük mücadelesinde bütünleşip eylemleşiyor ve eylemleşmeye devam edecektir.”
Kaynak: PAJK Sitesi