HABER MERKEZİ – 9 Ekim hem Che Guevara’nın şehadet günüydü hem de Deniz Gezmiş’lere mahkemede idam cezasının verildiği gündü. Böylece uluslararası komplonun bugüne denk getirilmesinin tesadüf olmadığı anlaşılmıştı.
9 Ekim 1998’de yaşananları bizzat Önder APO dünyaya duyurmuştu. Tarihin en kapsamlı korsanlık eylemine giden süreç bugün başlamıştı. 9 Ekim’den 15 Şubat’a dek yaşananlar tarihte bir ilkti. Kartaca Komutanı Hannibal’in uğradığı takip bir boyutuyla benzerlik arz etmektedir.
Hannibal sürgün edildiği Suriye topraklarında gücünü yeniden toplamaya çalışırken Roma İmparatorluğu Suriye’yi hakimiyetinde bulunduran Selevkosları tehdit etmiş ama buna rağmen Selevkoslar Hannibal’i teslim etmeyeceğini açıklamıştır. Bu durum karşısında Hannibal onların zarar görmemesi için kendi kararıyla Trakya kökenli Bitinyalıların bölgesine geçmiştir. Bölgede Yunan etkisi vardır. Bugünkü Bursa kenti varlığını Hannibal’a borçludur. Ancak Bitinya devletinin kendisini Roma’ya teslim edeceğini öğrenince Hannibal kendi hayatına son vermiştir.
Tarihin komplolarla tanışması ne kadar eski olsa da 9 Ekim gibi dünya çapında olanı yoktur. Buna rağmen yerelde en fazla rol oynatılan bir kişilik vardır ki o da komplodan sonra parlatılıp rol oynatılan Erdoğan’dır.
Uluslararası komplo kapsamında üstlendiği rolü en uzun süreli devam ettiren kişi yine Erdoğan’dır. Kendi gücünden değil; hep öyle göstermek istese de bu bir yalandır, aldatmacadır. Bugüne dek iktidarda kalmasını sağlayanlar uluslararası komplo güçleridir.
Komplonun devamı olarak belirlenen İmralı politikalarını son 18 yıldır komplocuların direktifleriyle, doğrudan Erdoğan uygulamaktadır. Bir şiir ve 4 ay hapislikle parlatılmasının asıl sebebi de buydu. Bölgede Erdoğan’ın komplo temelinde yürüttüğü siyasete en fazla destek veren ise KDP’dir.
ABD’nin hareketin üç yöneticisi hakkında karar açıklamasından bu yana KDP’nin tecrit ve kuşatma siyasetinde TC ile birlikte başrolü paylaştığı biliniyor. KDP eliyle Mexmûr, Şengal, Rojava halkına ve gerillaya provokasyon dayatılmaktadır. Komploda bugünkü rolü bu şekilde belirginleşiyor. KDP ulusal mücadeleye ve birliği karşıt olan konumlanmasını terk etmedikçe uluslararası komplo ve AKP saldırılarının parçası olmaktan kurtulamayacaktır.
Komplo ulusal birlikle yıkılacaktır
İmralı duvarları yıkılmadıkça komplo bitmemiş sayılır. Komplo güçlerinin tavrı Kürt soykırımını sürdürmek temelindedir. Buna rağmen Rojava başta olmak üzere belli alanlarda Kürt güçleriyle ilişkilenmek durumunda kalmaları komploda açılan gedikler sayesinde olmuştur. Ancak bu ilişki zeminini bile her fırsatta komplonun emelleri doğrultusunda kullanmak istedikleri görülmüştür. Bunun en açık kanıtı yine Rojava’da yaşananlardır.
Kobanê direnişinden bu yana kendini Kürt dostu göstermeye çalışan ABD başta olmak üzere küresel güçlerin planlamaları olmasaydı, Türk faşizminin Efrîn, Girê Spî, Serêkaniyê gibi Rojava kentlerine kimyasal silahlarla saldırması ve buralara çetelerin girmesi mümkün olamazdı. Komplonun günümüzdeki uygulayıcıları besbelli ki tüm Rojava’yı düşürmek istiyor. Ancak 10 binden fazla şehidin olduğu yerde kimse bunu başaramaz. Uluslararası komplo yenildiğinde bu işgaller de tümüyle son bulacaktır. Hepsi iç içe geçmiş durumdadır.
Başarı Önderlik çizgisinde mücadeleye bağlıdır
Komplo, Kürt ve Türk halkını karşı karşıya getirmeyi amaçlarken tam tersine demokratik siyasi güçler HDK ve HDP çatısında toplandı. Halkların devrimcileri HBDH bayrağı altında birleşik devrim için mücadele birliği kurdu. Yine Kürt ve Arap halkı arasına duvar çekmeye çalışırlarken aksine Rojava, Irak ve Şengal’de görüldüğü gibi Kürt ve Arap diyaloğu ve mücadele birliği gelişti. Kuşkusuz iç tasfiyecilik de Önderlik çizgisi sayesinde bertaraf edildi.
Ki bu öyle bir mücadele duruşudur ki başkası ne 9 Ekim’de başlatılan takibe ne de 22 yıllık tecride bu şekilde dayanamazdı.
22 yıldır Önder Apo’ya uygulanan tecrit onu halktan koparamadığı gibi harekete uygulanan tecrit, provokasyon ve saldırılar da direnişle boşa çıkarılacaktır. Gerilla ve halkın ortak mücadelesi bunu sağlayacaktır. Gerillalık en zorlu koşulların mücadele tarzıdır ve başarısını kanıtlamıştır. Halk direnişi de bugüne dek ivme kazanarak artmış, tüm dünyaya yayılmıştır. Bundan sonra halk direnişinin önü alınamayacaktır. 22 yıllık direniş bunu kanıtlamıştır.
Yine geliştirilen saldırılara karşı geri adım atmak bir yana Heftanîn, Xakurkê, Zap, Avaşîn, Zagroslar ve tüm Bakur sahalarında faşist işgalciliğe karşı destansı bir direniş sergilenmiş; bu direnişler özgürlük hamlesiyle yeni bir aşamaya taşırılmıştır. Şimdiki hedef özgürlük hamlesinin başarısı temelinde uluslararası komployu tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırmaktır.
Kaynak: Nurettin Demirtaş/Yeni Özgür Politika