HABER MERKEZİ
Nedir bu?
Lafazanlıkla, diğer türlü yetmezliklerle örgütün özgünlüğünü bozmayacaksın! Partinin ideolojik-siyasi gerçekliği var, bunlarla oynamayacaksın, partinin ideolojik-siyasi gerçeğiyle yaşacaksın! Her şeyden önce partinin bir direniş gerçeği var. Nedir bunlar? Moral, irade, azim, fedakarlık! Bunlar eylemdir, bombadır, taktiktir. İşte bütün bunlarla yaşayacaksın. Bunun dışındaki bir yaşam sahtedir, gerçek değildir. Öyle sandığınız gibi böylesi eylemler ucuz eylemler değildir. Sadece insanın bedenine sardığı sıradan bir bomba paketi de değildir. Eğer eylemi böyle değerlendirirseniz hakaret etmiş olursunuz. Çağrıyı çok küçük değerlendirmiş olursunuz. Büyük bir cesaret ve çağrıdır onun için bu yiğidin hakkını vermemiz gerekiyor.
Nasıl hakkını vereceğiz? Örgütsel bomba olacaksın! İdeolojik-siyasi bomba olacaksın! Moral, üslup bombası olacaksın! Zilan yoldaşın konuşmasını televizyondan da dinledik. Oldukça yerinde ve etkileyici bir hitaba sahip olduğu hemen açığa çıkıyor.
Son haddine kadar direnmek nasıl olabilir? Çok zorlandın ve çok iyi vurmak mı istiyorsan alırsın bir mangayı müthiş örgütlersin, planlarsın, donatırsın ve güçlü bir eylemin sahibi olursun. Bakın Zilan yoldaş, günlerce Dersim’de kalıyor, kendini koruyor ve düşmanı adım adım gözetliyor. O meydan törenlerinde kuş uçurtulmaz, fakat içine kadar sızabiliyor. Ve eylemi gerçekleşiyor. Bundan daha planlı bir gerilla eylemi olabilir mi? Telaşlı ve yarım yamalak bir eylem yapmıyor. Fakat sizlerin eylem tarzları ise allahlık eylemlerdir. Ne bir keşfi, ne bir planı, ne bir hazırlığı var. Daha adım atmadan fark edildik, çatışmaya dönüştü dersiniz.
O kadar deneyiminiz, gücünüz var o dağlarda, oysa Zilan yoldaş daha bir yıllık bir savaşçı. Fakat böyle planlı ve büyük sonuçlar doğuran bir eylemi o birliklerle gerçekleştiremiyorsunuz. Oysa bu eylem tarzında müthiş bir gerçekleştirme düzeyi var. Burada da görüldüğü gibi, bir kişinin gerçekleştirme düzeyi böyle olabiliyor. Tekniğin fazla olmadığı da göz önüne getirilirse buna rağmen Türkiye’yi bu kadar sarsan, kapsamlı bir eylem oluyor. Şimdi bunu mu esas alacağız yoksa derme-çatma ve çoğunlukla kaybettiren, sözümona kendini yaşatmak için bütün değerleri çarçur eden eylem anlayışını mı veya intiharvari biçimi mi? Kaç tane Güney savaşı, Botan, Zağros, Garzan savaşı verdik, hepsi partinin moralini düşürdü ve değerlerimizi bir hiç pahasına düşmana kaptırdı. Şimdi bunları mı bu eylemle kıyaslayacağız? Bu eylem salt bir kişinin eylemi değildir, partinin zaferi kesinleştiren bir eylem stili olarak değerlendirilmesi gerekiyor. PKK militanlığının, özellikle bu kadar tecrübeli komutanlarının, savaşçılarının eylem anlayışının nasıl olması gerektiğini bu eylem anlayışı emrediyor.
Topyekün saldırıya karşı, düşmanı boşa çıkartacak ve zaferi kesinleştirecek tarz nasıl olmalı sorusunu soruyor. Aylardır bunu tartışıyoruz. Bütün partiyi, bütün halkı, hatta beni hedefleyen sabotaja karşı nasıl cevap verilmesi gerektiğini çok iyi kavramış, planlamış ve uygulamıştır. Bu eylem, sadece 1996 yılının değil, PKK tarihinin, hatta ulusal kurtuluş savaşımızın en büyük, en kutsal ve en sonuç alıcı eylemidir. Zaten böyle olmasaydı düşman genelkurmayı telaşla, özel yıpratma çalışmalarına girmezdi. Ben bile başlangıçta fark etmekte zorluk çektim. İşte hastalıklı bir kızdı, psikolojik sorunları vardı. Kadın nasıl kadın olmaktan çıkarılmış, sesi başkadır, kendisi başkadır biçiminde Avrupa destekli Türkiye çapında bir yıpratma savaşı yürüttüler. Genelkurmay merkezinin böyle büyük bir yıpratma savaşına girmesi eylemin büyüklüğünü, kutsallığını ve önemini göstermektedir.
Yine genel kurmaylık eylemin bana ilişkin bağlılığını görüyor ve benim kadını ne hale getirdiğimi, bu arada bir karalama aracı olarak, o hain-provokatif kişiliklerin değerlendirmelerini bir kez daha gündeme getirerek eylemi çarpıtarak, kamuoyunun muazzam etkilenmesini önlemek istiyor. Şoka uğrayan kitlesini, kendine getirmek istiyor. Demek ki, bu eylem sadece tarihi, kutsallık derecesinde bir eylem değil, dönemsel olarak da tam bir zafer eylemidir. Mükemmel bir pratik gerçekleşme. Gerçek bir taktik uygulama oluyor. Eğer bütün birliklerimiz, bütün militanlarımız aynı cesareti, fedakarlığı, planlılığı ve soğukkanlılığı bu biçimde örgütler ve mevzilendirirlerse; büyük bir azim, büyük bir irade ve moralle eyleme yaklaşırlarsa bu kesin zaferdir. Bu yoldaşımızın tek başına yaptığını sizler bir taburla, hatta on bin kişilik bir düşman gücünün üstüne yürüyerek büyük zaferler kazanmanız işten bile değildir. Zilan yoldaş kendini düşmanın en azından bir tabur gücüne karşı götürmüştü. Mutlak bir zafer planlaması yapmış. Yakalanmamış, kuşku bile çekmemiştir. Düşmanın tam kalbinde patlamıştır. Evet, aynı tedbirliliği, hazırlığı, gizliliği bütün birliklerimiz gösterse bu dönemin tamamen taktik zaferidir.
Eylem bir kişinin eylemidir, ancak onu bağlar demek hakarettir. Bu bir gerçek PKK taktiğidir, PKK tarzıdır. PKK’nin döneme cevap vermesi gereken eylem tarzıdır. PKK ordusunun döneme dayatması gereken biricik doğru eylem anlayışıdır. Diğer hepsi yanlış, sadece bu doğrudur. Bütün Türkiye’nin, hatta Amerika’nın bile şoke olduğunu Türkiye basın-yayını söylüyor. Hâlâ eylemi tartışıyorlar. Bu eylemin büyüklüğünü ve eylemi gerçekleştirenin büyük kişiliğini gösteriyor. Ama biz hâlâ eylemi saflarımıza tam anlamıyla yansıtamadık. İşletsek, örgütlesek, özümsetsek bu eylemin tarihi olarak nasıl bir yön çizeceği açıktır. Yine bir halkın dirilişi, kadının dirilişi diyor.
Ayrıca bu eylemin Dersim’de gerçekleşmesi de önemlidir. Bu aynı zamanda Dersim’in de dirilişidir. İçinde unutulmaz ve belki de yaşamın biricik kaynağı olarak bu kişilik ve eylemi değerlendirilecektir. Kahramanca olanlar tarihe ancak böyle bir etki bırakırlar. Bitmez-tükenmez bir halka, kadına, hatta insanlığa güç veren bir kaynak olarak değerinin takdir edilmesi gerektiği çok açıktır. Çünkü bütün bir insanlık adına yapılan bir eylemdir. Düşürülen insanlığa karşı, müthiş faşist bir rejime-orduya karşı, emperyalizme karşı, kadın cinsinin düşürülmesine karşı büyük bir eylem, büyük bir direnme.
Bu eylemle kendimi vermek yetersizdir. İsterdim başka bir biçimde de kendimi vermeyi, hatta canımızı bile vermek yeterli değildir. Keşke canımızdan başka verecek şeylerimiz olsaydı diyor. Biz her zaman şunu söyledik; canını vermek yetmiyor. Daha başka şeyler vermek gerekiyor. Nedir bunlar? Yeteneklerinizdir. Canını ucuzca vermenizi istemiyoruz. Nitekim bu eylemde canını ucuzca vermek yoktur. Müthiş yetenekler birikimi vardır. Hepsini veriyor. Ama buna rağmen, keşke daha verecek şeylerimiz olsaydı diyebiliyor. Şöyle keyfi yaşarım, böyle sigara sararım, böyle bencilim, böyle bireyciyim konuları saflarımızda çokça tartışıldı. Şimdi bu eylem aynı zamanda bunlara da büyük bir cevaptır.
Yine yaşamımızın müthiş bir sevgi, cesaret, inanç ve onur düzeyi verdiğini söylüyor. Bizim temsil ettiğimiz yaşamın tanımını yapıyor. Devrimin teminatı olduğumuzu belirtiyor. Şunu iyi kavradığı ortaya çıkıyor: Onurlu bir yaşam, sevgi, cesaret, inanç, azim diyor. Düşüren, parçalayan, bölen değerler yanında bu kadar bağlayan değerler diyor. Sizlerin bizlere olan sevgisini düşünüyor ve manevi güç alıyor. Şehide en bağlı olan sizsiniz diyor. Burası oldukça önemli. Eğer bilse ki, şehide en bağlı olan önderlik olmazsa bu eylemi yapmaz. Çünkü bir soysuz eylemi taktir etmeyebilir. En büyük eylemciler esas olarak güvendikleri değerler için eylem yaparlar veya o değerlerin sembolize edildiği, yoğunlaştığı kişilikleri esas alırlar. Sorumludurlar ve canlarını böyle boşa ateşe atmazlar. Onu müthiş bağlayan, onu etkileyen, sonsuz güven veren bir değer, bir sembol, bir önderlik olmazsa hiç kimse böyle bir şeye cesaret edemez.
Yaşama çok bağlıyım ve yaşamın gerçekleşmesi için bunu yapıyorum diyor. Şimdi bunu kim gerçekleştirecek? Hangi tarz, hangi parti? Özgürleştirmenin ve kendini gerçekleştirmenin yolu savaştan geçmektedir. Yani böyle ölüyorum, gidiyorum demiyor. Özgürleştirmek ve kendini gerçekleştirme bu yoldaşımızda esastır. Bu savaşı verirken yaşayacağına inanıyor. Kesinlikle kabul edilmesi gereken yaşam sınırlarına doğru yüceliyor. Anlam olarak, halk olarak, parti olarak, kişilik olarak yüceleşiyor ve yükseliyor. Eğer kül olan bir şey varsa bu daha önce düşman egemenliği altında çizilen yaşamdan başka bir şey değildir. Yaşam adına yücelen ne varsa burada gizlidir. Ölen, ölmesi ve kül edilmesi gereken ne varsa mahkum edilmiştir. Diğer yandan yüceltilmesi gereken şahadetler var, onlar da yüceltilmiştir. Tam da bu temelde, Mazlum, Hayri, Kemal, Ferhat, Bâse, Beritan, Berivan, Rohani yoldaşların direniş geleneklerine bağlılıkları sürdürmek istiyorum diyor. Bu yoldaşların da nasıl bir yaşam için yüceldikleri ve neyi yerle bir ettikleri göz önüne getirilirse bu halkaların nasıl bir yaşama müthiş bağlı olduklarını iliklerimize kadar hissedebiliriz.
Halkımın özgürlük isteminin ifadesi olmak istiyorum. Emperyalizmin kadını köleleştiren politikalarına karşı, bombayı kendimde patlatarak hıncımın ve öfkemin büyüklüğünü göstermek istiyorum diyor. Burada emperyalizmin ve Türkiye’deki en çürük ve en berbat kapitalizmin biriktirdiği kin ve öfke var. Ardından Kürdistan kadınının diriliş sembolü olmak istiyorum diyor. Aslında düzenin kişiliklerde yarattığı tahribatı görüyor ve buna karşı oldukça büyük bir kin ve öfke biriktiriyor. Aynı zamanda güzel kadının da nasıl gerçekleşeceğini de çok açık bir biçimde ortaya koyuyor ve bunun sembol ifadesi olmak istiyor. Böyle bir değerlendirme kadın çalışmaları için oldukça isabetli bir yaklaşım sunmaktadır.
Devam Edecek…
Halklar Önderi Abdullah ÖCALAN