HABER MERKEZİ –
Kod adı: Dersim Rezan
Adı soyadı: Medine Işıklı
Doğum tarihi-yeri: 15.12.1986 / Kahta-Adıyaman
Anne-baba adı: Zahide – Şükrü
Katılım tarihi: 1998 / İstanbul
Şahadet tarihi: 3 Mayıs Botan Besta
Hayallerinin küçük kahramanı Dersim Yoldaşım…
Ne güzel, seninle
Tekrardan hayallerimize
Dokunmanın cesaretini hissetmek,
Ne güzel senin kadar ülke
Tutkunu olmayı başarmak
Ne güzel düşündüğün gibi
Yaşamayı bilmek
Yaşadığın gibi düşünmeyi
Başarmak
Ne güzel melek yüreğine
Arkadaş olmak
Hayallerinin yolcusu,
Melek yürekli Dersim
Ülke sevdalısı
Arkadaş tutkunu
Ne güzel seni tanımak,
Ne güzel senin gibi
Genç bir gerillayla arkadaş olmak
Hoş geldin
Kalbimize…
Öyle zamanlar olur ki hayallerimiz uğruna yollara düşeriz, bu yollar ki yüreklerimizin sessiz dili bir tek yollara anlatırız çocukluk düşlerimizin gizlerini. Yollara düşeriz gidenlerin izlerinde yürürüz. İsmini bilmediğimiz ama aynı kavgada, aynı sevdaya düştüğümüz, suretlerini tanımadığımız kahramanlarımızın ardılı olmak için yaşamın gizine varmak, onların yarımlıklarına tutunmak, özlemlerinden özlem katmak için kavgamıza yürürüz. Düştükçe yollara yürümek, yürüdükçe başka serüvencileri tanıyarak hayallerimizi büyüttüğümüz ülke için, tüm soyut sözcüklerin tükenişini izleriz. İşte o an kendimize ulaştığımız, öz dayanaklarımızın büyüdüğü zamanlar güvenle yürürüz, uğruna büyük kavgalar yürüttüğümüz ülkenin topraklarına.
Dilsizliğimizin tek dili yollar. Gerillayı en iyi anlatan ve dinleyen yolların gizine düştüğümüz zamanlar sessizlik yerini gülmeye sevmeye bırakır. Söyleyemediklerimizin anlamı yürüdüğümüz yollarda yorgunluğumuzun anlamı, akıttığımız terin sırrı o an açığa çıkar. Ulaşmak istediğimiz hayallerimizin, sevgilerimizin, özlem duyduğumuz yoldaşlarımızın yürek dilleri kat ettiğimiz yollarda benliklerimize kazılır. Konuşmak o an hak bulur dillerimizde, sevmek o an hak bulur yüreklerimizde, çünkü uğuruna acı çektiğimiz hayallerimizin büyüklüğü anlam kazanmıştır.
Bir yazarın dediği gibi “Hayalleriniz yoksa, gerçeğinizde yoktur” Hayallerinin küçük kahramanı Dersim hayallerinin büyüklüğü kadar gerçeğe de koşmayı bilmiş ve uğruna hayatını bile vermeye hazır olduğu bu ülke topraklarına büyük bir aşkla yürümüş.
Şu sözleri geliyor aklıma “İnsan ancak ülke aşkı için bu kadar caba vere bilir. Ben ülkem için her şeyimi vermeye hazırım”. Bu sözlerini yıllarca hayalini kurduğu ve ulaşmak istediği en büyük hayali olan Botan dağları için sarf etmiş.
Dersim yoldaşımın Botan’a olan özlemini, tutkusunu anlatmak, yazmak, söylemek o kadar zor ki sözcükler bile yetmez bu bağlılığı anlatmaya. Daha 12 yaşında gerillacılığının en güzel günlerini Botan dağlarında yaşamış, yaşamak istediği kadar dokunmamış Botan’ın her karşı toprağına, özlemle gün batımını izlememiş bunlar onda hep bir yarımlık gibi kalsa da hayalleriyle büyütmeyi, beslemeyi ve zamanla yine den o heyecanı yaşayarak dokunmaya cesaret kazanmış küçük gerilla. Küçük ama yüreği bir o kadar büyümüş yürümek tekrardan Botan’a ulaşmak onda bir aşka dönüşmüş. Adım adım heyecanla, sabırla ulaşmak istediği hayallerine ulaşmayı kendisinde bir zafere dönüştürdü. Küçük bir gerillanın ülke, toprak ve Botan özlemini nasıl anlatırım bilmiyorum ama öyle bir şeyi yaratmıştı ki gittiği her yerde Botan’a tutkulu bir gerilla olduğunu göstermiş hayal ettiği kadar özlemleri onunla bütünleşmeyi başarmıştı. Yaşamda, canlı deli dolu bir karaktere sahipti, gittiği her yerde bir gülümseyiş bırakırdı. Küçük yaşlarda gerilla saflarına katılmasından olsa gerek ki yaşama arkadaşlarına karşı sorumlu, duyarlı ve hassastı.
Dersim yoldaşımın arkadaşlık tutkusundan değinmeden geçemiyorum. Çünkü onunla yaşadığım yıllarda ve daha sonrasında onda en belirgin gördüğüm ve hissettiğim, arkadaşlarına çok bağlı olmasıydı, yaşam karşısında ki hassasiyeti onu arkadaşlarına karşı da çok fazla duyarlı kıla biliyordu. Arkadaşlarını da yürüdüğü topraklar ve yaşadığı dağlar kadar sevmeyi biliyor ve kendisine de öyle bir anlam yükleyerek yaşamayı başarmıştı. Minik yüreği bir serüvenci kadar büyüktü onu anarken ya da konuşurken gülüşleri karışırdı sohbetlerimize. Dersim bir gülüş kadar canlıydı yüreklerimizde. Onu konuşurken güler hayatla dolardık. Nehirlerin hırçın akışı gibi inatçı, deli dolu içinde derin yaşam sevgisiyle tanılan Dersim’i başka türlü düşünmek imkânsızdı. O gerilla yaşamının dili gibi akışkan ele avuca sığımız bir arkadaştı… Maneviyatının büyüklüğü onu anlamlı bir yaşama sürüklemiş ve kendisine bunu bir yaşama ilkesi haline getirmişti. Yaş olarak çok genç olmasına rağmen hayatın anlamlarını yaşamayı ve hayalleri uğruna uzun yollara düşmeyi kendisine bir tutku haline getirerek yaşama sımsıkı sarıldı. Ülke tutkunu, arkadaş tutkunu ve gerilla yaşamına ölümüne bağlı olan Dersim yoldaşı düşününce imkansızlık diye bir şeyi kalmıyor. Çünkü o tüm imkansızlıkları, aşarak hayallerinin yolundan yürüdü ve dağlarda onun kadar büyük kucak açtılar…
Bir gece vakti yine hiç dillerimizden düşmeyen yoldaşları arasında hep hayat doluluğuyla anılan Dersim yoldaşımızı anarken beklemediğimiz bir haberi duyduk. 7 Mayıs gecesi yıldızların yeryüzüne gülümsediği bir anda şahadet haberi geldi bize. Gerilla da bir türlü alışamadığımız ve hiçbir zaman alışamayacağımız şahadet haberlerinin birisinde Dersimin de bizden ayrıldığını oldu. Öyle ifadesizdi ki bu ayrılık çevreyi derin bir sessizlik sardı. Onu uzanmak onun hayallerine dokunmak için gözyaşlarıyla dolan gözlerimi karanlık gecede gökyüzünde parlayan yıldızlara çevirdim, yanımda öyle sessizce oturan bir yoldaşımın da gözleri sürekli karanlık gecede yıldızlara baktı. Hiç birimizin tarif edemediği bu gidişi belki yıldızlar anlatır diye o gece yalnızca yıldızları izledim. Gökyüzünde parlayan bir yıldızın kayışını izledim o an bu gidişe inanmak ne kadar zor olduğunu bir kere daha yaşadım. Anlatılmayan en zor ayrılık biçimi bu… Bir gülüş kadar yakındı yüreklerimize kendimizi bir daha ki bulaşmaya onun Botan özlemini konuşmaya hazırlarken bizden ayrıldığını duymak o güzel yüzüne bir daha dokunamayacağımızı düşünmek yüreklerimiz bir kere daha tarifsiz, bir acıya boğdu.
Tarifsiz bıraktığımız kimi zaman ise bize çok soyut gelen kahramanlık bir kere daha anlamına erişmişti. O gerçekten hayallerinin büyük kahramanı oldu. Yaşarken de iddiası ile inatla hayallerinin peşinden koştu. En büyük tutkusu olan Botan’a yıllardan sonra bir kere daha yürümek ile gösterdi. O istedi ve tüm engelleri aşarak, bunun için büyük bir mücadele vererek Botan’a gitti. Ve hayallerinin kahramanı oldu. Soyutladığımız gerçeklik bize bizden daha yakın olduğunu hayallerinin tutkunu olan küçük yoldaşımız Dersim bize yaşamıyla, şahadetiyle bir kere daha yaşattı. Hissetmenin, yüreğinde yaşamının ve bunu kurduğu hayalleriyle gerçeğe dönüştürecek kadar güçlenmenin heyecanın onunla yaşadık. İstedi bunun için kendisini, yüreğini güçlendirerek Botan’ yürüdü.
Yollar ve bize gösterdiği uzunca ayrılıklar bir kere daha usulca sokuldu yüreklerimize. Seni anlatmak için, senin gibi yollara, düşmek gerek, seni söylemek için, seni yazmak için senin gibi yollara düşmek gerek. Sana dair söylediklerim yarım kalıyor. Çünkü gerilla da sözcüklerin sırrı yolların başında, yüreğimizin dili yolların uçunda, sana yürek diliyle dokunmak güzel diyorum. Seni yürek diliyle hissetmek, seni yürek diliyle yazmak için yollara düşmeliyim…Botan’da Cudi’de sana yürek diliyle dokunmak dileğiyle diyorum…
Sarya Onur Dersim