HABER MERKEZ- İnsanların ve halkların yaşamında geleceğin ilk nüvelerinin ayrı bir yeri vardır. İlkler çoğu zaman gelecek üzerinde derin izler bırakır, onun kaderinde önemli roller oynar. Her insanın yaşamına yön vermiş böyle ilkler vardır: Unutulmayan, sonrasını koşullayan… Halkların tarihinde ve kaderinde ise ilkler çok daha derin, çok daha belirgin ve çok daha keskin izler bırakır; çünkü onlar milyonların yaşamına bir biçimde dokunur, halkların yürüdükleri yolun döşeme taşlarını oluştururlar.
Kürdistan halkının özgürlük tarihinin yaratılmasında ilk adımların sahipleri de onun dünü, bugünü ve geleceğine derinliğine kazınmış izlerin yaratıcılarıdır. Bugünün özgürlük arayışçıları ve savaşçılarının her sözünde, her adımında, her eyleminde, ruhunda ve yüreğinde o ilk adımların sahiplerinin ruhu, özverisi, adanmışlığı, cesareti, direngenliği, arayışçılığı, inancının nüveleri vardır. Bugünün yaratıcıları, öncüllerinin açtığı yolda ve onların yarattığı ruhla geleceği örüyorlar.
Özgürlük ateşinin ilk fitilleri
Kürdistan’da kadın devrimciliği, savaşçılığı, örgütlenmesi ve ideolojisi bugün Kürdistan sınırlarını aşan, dünya insanlığına ve kadınlarına ilham veren boyutlarda bir karaktere bürünmüştür. Kürdistan kadını, yolunu aydınlatan kadın kurtuluş ideolojisinin rehberliğinde partileşmesini, ordulaşmasını sağlamış; demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir toplumsal sistemin inşasında önemli yol kat etmiştir. Bütün bu gelişmelerin ilk tohumlarını işte “ilkler” dediğimiz bir avuç gözüpek, arayışçı, özgür bir vatan-Kürdistan sevdasıyla yola çıkan öncü kadınlar serpmiştir. Bugün milyonların yüreğinde yanan özgürlük ateşinin ilk fitilini onlar ateşlemiştir.
İlk çıkış 12 Eylül faşizmi ardından
Kürdistan özgürlük mücadelesinin ilk düşünsel tohumlarının atıldığı dönemden itibaren Kürdistan kadını, mücadelenin her döneminde ve her çalışmada bir biçimde yerini almıştır. 1990’da kadın ordulaşması yolunda çalışmalar hızlanmakla birlikte ilk kadın gerillaların çıkışı 12 Eylül 1980 faşizminin ağır saldırılarına karşı direnişler içinde gerçekleşmiştir.
Türkiye ve Kürdistan’da devrimci-yurtsever çıkışları ezmek amacıyla iş başına gelen faşist cunta, şehirlerde, köylerde, dağlarda kapsamlı operasyonlar gerçekleştirmiş; on binlerce devrimciyi, yurtseveri zindanlara doldurmuş; yüzlercesini işkence ve operasyonlarda, onlarcasını idam sehpalarında katletmiştir. Bu zulüm fırtınasında birçok Kürdistanlı devrimci dağlara çıkarak korunmaya çalışmıştır. Siverek direnişinde ilk adımları atılan gerilla mücadelesi, cunta döneminde dağlara taşınmıştır. Bu dönemde dağlara çekilen direnişçiler arasında kadınlar da yer almış, operasyonlarda direnerek şehit olanların yanında yakalanıp zindana düşenler ve sınır dışına çıkarak daha güçlü bir mücadeleye hazırlananlar da olmuştur.
İlk kadın gerilla grubu
Kürdistan Özgürlük Hareketi, 12 Eylül cuntasının iktidara gelmesinin bir yıl öncesinden başlayarak Lübnan’daki kamplarda gerilla eğitimi görmek üzere kadrolarının bir kısmını geri çekmiştir. Cunta sonrasında hızlanan bu geri çekilme sürecinde bir grup kadın devrimci de yurt dışına çıkmış ve Lübnan’daki kamplarda askeri ve siyasi eğitim görmüştür. Kürdistan özgürlük mücadelesinin askeri ve siyasi eğitim gören ilk kadın gerilla grubu, Nisan 1981’de, daha sonra Mahsum Korkmaz Akademisi adını alacak olan Hilve Kampında eğitime başlamıştır.
14 kadın devrimci
Filistinli eğitmenlerin çeşitli askeri konularda eğitim verdiği, tecrübeli Kürdistan devrimcilerinin de siyasi olarak beslediği bu eğitim grubunda on dört kadın devrimci eğitim gördü. Bu gruptaki kadınlar daha sonra mücadelenin çeşitli alanlarında görev aldılar. Bazıları da Kürdistan’da gerilla mücadelesinin öncüleri olarak yönlerini Kürdistan dağlarına çevirdiler. Bu ilk eğitimin ardından kadın devrimcilerin yer aldığı yeni eğitim grupları süreklilik kazandı.
Kadın ordulaşmasına doğru
İlk eğitim grubunda yer alan Hanım Yaverkaya (Havva), Sultan Yavuz (Leyla), Bircan Yıldız (Komando Ayşe), Necla Çelik (Cahide), Saime Aşkın (Delal) daha sonra Kürdistan dağlarında mücadele içinde yer aldılar ve çeşitli tarihlerde şehit düştüler. Aynı gruptan dağlara yönünü verip de daha sonra farklı alanlarda hala yaşamakta olanlar da bulunmaktadır.
Besey Anuş: Silahlı mücadelenin ilk kadın şehidi
Cuntaya karşı direniş mücadelesinde toprağa ilk düşen kadın gerilla Besey Anuş olmuştur. Bir grup arkadaşı ile birlikte Maraş-Pazarcık’ın kırsal alanında barınan ve halkı cuntaya karşı bilinçlendirmeye çalışan Besey Anuş, Mart 1981’de yapılan bir operasyonda direnerek şehit düşmüş, kadın gerillacılığı için ilham veren bir sembole dönüşmüştür. Evli bir kadın olarak toplumsal yargıların içine hapsolmadan yönünü dağlara vermiş, yurtseverliği ve son nefesine kadar sergilediği direnişçiliği ile Kürdistan kadınlarına ilham vermiştir. Silahlı mücadelenin ilk kadın şehidi olarak Kürdistan özgürlük mücadelesi tarihine altın harflerle yazılmıştır.
Azime Demirtaş: Gerillalaşmada ilham kaynağı
Cuntanın askeri operasyonlarında direnerek şehit düşen öncü kadın devrimcilerden biri de Azime Demirtaş’tır. O da halk arasında çalışmalar yürütmüş, operasyonların yoğunlaştığı 1981 yılında yönünü dağlara vermiş, faşist ordunun operasyonunda direnerek şehitler kervanına katılmıştır. Kürdistan özgürlük mücadelesinde, gerillalaşmada ilham verici ilklerden biri olmuştur.
Hanım Yaverkaya: Erkeklere de öncülük etti
Cunta öncesi Hilvan Direnişi’nde yer almış olan Hanım Yaverkaya, erkeklerin kadının gerilla olabileceği konusunda ciddi kuşkular ve itirazlar yaşadığı bir dönemde bir gerilla grubunun komutanı olarak erkeklere de öncülük etti ve 1985 yılında bir çatışmada direnerek şehit düştü. Sömürgeci eğitim kurumlarına gitmemiş, okuma yazmayı mücadele saflarında öğrenmiş, halk kültürünün ve yurtseverliğin zengin gıdasını almış bir Kürt kadınının öncü olabileceğini ortaya koyarak daha sonraki kadın ordulaşmasına zengin bir miras bırakmıştır.
Bircan Yıldız: Pazarcık’taki ilk kadrolardan
Dersimli Bircan Yıldız, Pazarcık’ta faaliyet yürüten ilk kadrolardandı. Besey Anuş’u eğiten öncülerdendi. Her konuda iddialı ve gözüpekti, kadının erkekten geri olmadığına yürekten inanan ve bunu her fırsatta göstermeye çalışan bir mücadeleciydi. Kendisine “Komando” lakabının bir karakol eyleminde silah kaldırmasından dolayı erkek yoldaşlarınca verildiği anlatılır.
Rahime Kahraman: Halkının ermişi
Karakoçanlı Rahime Kahraman Şehit Delil Doğan ve şehit kardeşi Baki Kahraman’ın izinden yönünü dağlara vermiş; cunta sonrası yoğun operasyonlar ortasında güçlüklerle dolu, aylar süren uzun yürüyüşler ardından yurt dışına, Önderlik sahasına ulaşmayı başarmıştı. Zorluklar içinde pişmiş sağlam karakteri, hayat dolu enerjisiyle gerillalığa çok yakışan bir devrimci olarak Botan’da direnerek şehitler kervanına katıldı. Yalnızca Kürdistanlı kadınlara gerillanın yolunu açmakla kalmadı; halk tarafından ermişlikle onurlandırıldı, mezarının toprağından şifa arayanlar oldu.
Sultan Yavuz: İlk kadın gazilerden
Hilvanlı Sultan Yavuz askeri eğitim sırasında kaza kurşunuyla yaralanarak belki de ilk kadın gazilerden biri oldu ve daha sonra Botan alanında gerilla mücadelesinde yer aldı, 1988’de Benevok’da şehit düştü.
Binevş Agal: Uzun Yürüyüş’ten Cizirê Botan’a
Kürdistan özgürlük mücadelesinin ışığına Avrupa’ya savrulmuş Kürt gençleri de koşmaya başladı zamanla. Binevş Agal (Berivan) 1984 yılında yapılan ilk uzun yürüyüşe katılarak direngenliğini göstermiş, ardından yönünü Bekaa Vadisi’ndeki Hilve kampına çevirmişti. Önderlik eğitiminin ardından, bugün Rojava adını alan yurt topraklarında halk çalışması yürütmüş; daha sonra Cudî ve Cizirê Botan’a vermişti yönünü. Öncü gerillalığı halk öncülüğü ile birleştirerek şehadetiyle Kürdistan’daki serhildanların fitilini ateşledi.
Mihriban Saran: Hilve’den dağlara
Hilve’deki ilk eğitim devresinden sonra Lübnan’a ulaşmayı başaran başka kadın devrimcilerin yer aldığı bir ikinci devre yapılır, daha sonra yeni devreler gerçekleştirilir. Bu devrelerde askeri ve siyasi eğitim gören ve ilk gerillalar arasında yer alanlardan bir diğeri, kadın gerillacılığının ve ordulaşmasının öncülerinden Şehit Mihriban Saran (Azime) olmuştur. 1982 yılında erkenden Güney Kürdistan kamplarına bizzat Önderlik tarafında görevlendirilerek gönderilmiş ve kadın gerillacılığının öncülerinden ve emektarlarından biri olmuştur.
Çiçek Selcan:Botan’da şehit düştü
Kürdistan özgürlük mücadelesiyle 12 Eylül öncesinde bağ kurup gelişme kaydeden Dersimli Çiçek Selcan (Ruken) da Hilve Kampı’nda eğitim görüp ülkedeki gerilla alanlarına erkenden gidenlerden biri oldu. 1985 yılında Botan’da bir çatışmada şehitler kervanına katıldı.